• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: MÜPHEMLİK PHARMAKONU

1.3 Müphemlikte Saklı Özgürleşme Olanakları

1.3.3 Karnavalesk: Tanımsız, Bağlantısız ve Diyalojik

hesaplaşmanın sınırları bulanıklaştırmaktan geçtiğine inanmaktadırlar. Bunun için de

“özne” anlayışlarını akışkan, melez bir perspektife yerleştirerek, türlerarası ilişkiselliği insan-sonrası özne anlayışlarının merkezine koyarak “insan merkezci” anlayışın köklerine kadar nüfuz eden eleştirileri gündeme getirmektedirler. Bu anlamda söz konusu eleştiriler bağlamında da müphemliğin, yaratıcı ve özgürleştirici bir potansiyel içerdiği söylenebilir.

Karnavalın heterojen ve diyalojik yapısı tüm tabuları çözündürmekte ve şüphenin, ironinin yönlendirdiği üretici bir çatışma ortamını hazırlamaktadır. Söz konusu çatışma, birbirlerine karşı üstünlük kurma amacının yönlendirdiği bir tartışma zeminiyle değil, uzlaşının eşlik ettiği, farklı düşünme biçimlerinin bir arada varlık bulabildiği bir atmosferle ilgilidir. Karnavalın bu niteliğine ilişkin Bakhtin’le benzer görüşleri paylaşan Scott da (1995: 239) “tahakküm altında olmayan söylemin hüküm sürdüğü, kölece davranışların, sahte tavırların olmadığı tek yer”in karnaval olduğunu belirtmektedir. Bakhtin bu tür karakteristik özellikleri nedeniyle karnavallara devrimci bir potansiyel yüklemektedir.52 Karnavalların söz konusu devrimci potansiyellerini edebiyat yazınına yönelik olarak kuramsallaştıran Bakhtin, “karnavalesk” kavramıyla kurallardan, statülerden, önceden belirlenmiş kodlardan soyutlanmanın, herkesin özgürce kendisini ifade edebilmesinin imkânlarını bulmak için düzeni bozmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Egemen düşünce yapılarının parodisi olarak düşünülmesi gereken karnaval, yaratıcı, üretken, dönüştürücü bir gücü harekete geçirmektedir. Bu gücün dayanağı belirsiz, karmaşık, geleceğe doğru kesintisiz akan, insan olma halinin tüm olanakları ve ihtiyaçlarıyla hiçbir zaman tam olmayacağı, her zaman eksik kalacağı, sonuçlanmamış

bir tarihsellikte saklıdır (Bakhtin, 2001: 196-197, 204-205). Karnavalda hiçbir şey kesinlik kazanmaz, her şey ironik ve eğlenceli bir müphemliğe yaslanmaktadır.

Karnaval demokratiktir çünkü karnavalda izleyici ve katılımcı ayrımı söz konusu değildir. Karnavalda olmak doğrudan katılımcı olmayı gerektirmektedir. Bu yönüyle karnaval, Thomas Bauer’in (2020) “müphemlik hoşgörüsü” dediği, birbirine aykırı norm ve değerlerin bir aradalığından duyulan hoşnutluk ve hoşgörünün somutlaşmış

52 Söz konusu karnavalların devrimci bir eğilimden ziyade halkın kuralsızlığa yönelik ihtiyacını sağaltarak, iktidarın istikrarına hizmet ettiği şeklinde yaklaşımlar da söz konusudur. Bu yaklaşımlar

hali olarak düşünülebilir. Karnavalın diyalojik niteliği de bu müphemlikle süreklilik kazanmaktadır.53

Karnavalın müphem ve özgürleştirici atmosferine işaret eden karnavalesk yapı, edebi metinlerde olduğu kadar sinema, müzik, resim gibi farklı sanat dalları ve aynı zamanda iletişim araçları bağlamında da tartışılmaktadır. Örneğin Sözen (2001), Bakhtin’in roman türü üzerinden temellendirdiği “karnavalesk” kavramını sinemaya uyarlamaktadır. Sözen’e göre (2001: 67), romana karnavalesk özelliği kazandıran anlatı biçimlerinin ve dillerinin uzlaşımsallığını açığa çıkarma, yeniden formüle etme niteliği bir kitle sanatı olan sinemada daha üst düzeyde sergilenebilmektedir. Çünkü sinema diğer anlatı türlerini de (müzik, tiyatro, resim vb. sanatlar) içeren bir üsluba sahiptir.

Sinemanın görünüşte karşıtlık ve gerçekte bütünleyicilikten oluşan ontolojik yapısı ona karnavalesk özelliğini kazandırmada temel etkenlerdir. Sinemanın görünüşte karşıtlık niteliği gerçekliğin doğasıyla anlatı arasındaki ilişkisellikte kurulan nesnellik yanılsaması; gerçekte bütünleyicilik özelliği ise gerçekdışılığın, düş durumlarının, mitolojik kaynakların kullanılmasından oluşan katmanlı niteliğiyle ilgilidir. Sinemanın karnavalesk hatlarını bu iki özellikte bulmak mümkündür. Sözen, bu özelliklerin daha çok ana-akım sinemanın dışındaki yaratılarda yer aldığını ifade etmektedir. Çünkü ona göre, klasik sinema anlatısının kurallarını çiğneyen, yerinden eden yapıtlarda, olay örgüsü parçalanmakta, zaman algısı deforme edilmekte, metinlerarasılık/türlerarasılık (intertextuality), pastiş (pastiche) gibi unsurlara yer verilerek gerçek ve kurgu arasındaki

53 Diğer taraftan karnavalların zaman içerisinde değişen doğasına bağlı olarak karnavalesk kavramının yeniden tartışmaya açılması gerektiğini düşünen yazarlar da söz konusudur. Örneğin, Stallybrass ve White (1997) diyalojik, çok sesli, heterojen yapıya sahip karnavalların giderek iktidar ve egemen sınıflar tarafından baskılanmaya çalışıldığından ve marjinalleştirildiğinden bahsetmektedir. Yazarlar, dünyanın birçok yerindeki ünlü karnavalların ya tamamen kaldırıldığı ya da şehir dışı alanlara doğru kaydırılıp etki alanlarının daraltıldığı iddiasında bulunarak karnaval ruhunun geleneksel dayanaklarıyla olan bağının koparılmaya çalışıldığını ifade etmektedirler. Onlara göre, karnavallar zaman içerisinde hem sosyal sınıf hem de coğrafi konum bakımından marjinalliği yansıtır konuma getirilmiştir. Karnavalın karmaşık, heterojen yapısı parçalanıp farklı şekilde yeniden bütünleştirilerek (bazı parçaları diğerlerinden ayrılarak;

örneğin ziyafet, gösteri kısmından ayrı tutularak), karnaval düzen ve baskılama sürecine dâhil edilmiştir (Stallybrass ve White, 1997: 386-388). Ancak, karnavallar geleneksel anlamını yitirmiş olsa bile, karnaval ruhunun sanat eserlerinde ve çeşitli iletişim süreçlerindeki izlerini aramak özgür düşüncenin

mesafe daha fazla açılmaktadır. Karnavalesk yapıdaki karşıtların bir arada oluşu, normların alaşağı edilmesi bu tür parodik bir anlatının sinema dilinde karşıtlık bulmasıyla sağlanmaktadır. Bu anlamda edebi yapıtlarda olduğu gibi sinemada da karnavalesk nitelikte olma, norm dışı, eleştirel, diyalojik, çok sesli ve demokratik olma özellikleriyle ilgilidir ve müphemliğin özgürleştirici boyutlarını içermektedir.

İnternet teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte “sosyal medya”nın da karnavalesk bir iletişimselliğin mecralarından biri olma potansiyeli tartışılmaya başlanmıştır. Sosyal medyadaki katılımcı, etkileşime dayalı iletişimsellik, Bakhtin’in karnaval nosyonuna ve karnavalla bütünleştirilen felsefi varsayımlara dâhil edilebilecek nitelikler taşımaktadır. İnsanların istediği kimlikle var olabilmesi, görüntüsünü, bedenini, kimliğini değiştirebilmesi ve süreç içerisinde bunların her birinde tekrar tekrar değişiklik yapabilmesi, görece özgür ve diyalojik bir iletişim imkânına sahip olması gibi imkânlara açık olması interneti karnavalesk bir yapıda değerlendirmeyi mümkün kılmaktadır. Ayrıca karnavala ait olan, yıkıcı üslup, beden tahribi, grotesk imgeler, maske kullanımı, mizah, ironi ve gülme gibi nitelikler ekseninde de karnaval ve sosyal ortamlar arasında benzerlikler söz konusudur. Karnavalda bedenin yeni roller üstlenmesi, grotesk bir görünüme bürünerek metaforik anlamlar yüklenmesi gibi kişiler de sanal ağlarda farklı kimliklere bürünebilmektedirler. Ancak bu niteliklerin sosyal medyayı tam manasıyla karnavalesk yapıp yapmayacağı tartışmalıdır. İnternet teknolojisi bir yandan toplumsal hareketlerle gündeme gelecek ölçüde özgürleşme yollarını açarken bir yandan da egemen sınıfların kontrol, denetim ve gözetim aracı olma potansiyeliyle dikkat çekmektedir. Bu tartışma anlaşıldığı üzere, sosyal medyanın demokratikleşmeye olan etkisi bağlamındaki fikir ayrılıklarıyla paralellik içerisindedir.

Sosyal medyanın karnavalesk bir yapıda olup olmaması tartışmalı olsa da, karnavalesk unsurlara ilişkin taşıdığı potansiyellerin akışkan kimlikler, tanımlanmamış iletişimsel

öğeler, etkileşimin ortaya çıkarabileceği beklenmedik sonuçlar bağlamında müphemlikle içiçe olduğu söylenebilir.

Bütün bu tartışmalardan yola çıkarak, müphemliğin iletişim süreçleri bağlamında da özgürleştirici bir potansiyele sahip olduğu söylenebilir. Farklı seslerin temsil hakkı bulduğu, standardize edilmiş kuralların olmadığı, heterojen bir iletişim ortamı müphemliği dışlamayan bir anlayışla mümkün olabilmektedir. Bakhtin’in karnavalesk kavramı ekseninde ifade ettiği görüşler de böyle bir iletişimselliğin karakteristik özelliklerini özetlemekte ve farklı iletişimsel süreçlerin potansiyellerini bu doğrultuda değerlendirmeye izin vermektedir.