• Sonuç bulunamadı

2.2. Osmanlı Egemenliğinde Karadağ ve Egemenlikle Mücadelenin Başlaması

2.2.3. Petroviç Hanedanlığı Dönemi

2.2.3.1. I Daniel Dönemi

I. Daniel, bir kilisenin açılışı sonrasında tutsak edilip fidye karşılığı serbest bırakılınca, intikam için Karadağ’da yaşayan Müslümanlardan dinini değiştirmeyenlerin öldürülmesini şu şekilde emretmiştir110

. “…Sizlere söylüyorum sevgili kardeşlerim, Müslümanlar her gün aramızda günden güne çoğalıyorlar ve biraz daha zaman geçerse çocuklarımızı Türkleştirecekler; siz de görüyorsunuz ki bunun için hiçbir şey yapamazsınız…”111. Sonuçta, 1702 yılı Noel gecesi, Karadağ’da yaşayan

Müslümanlar112

görülmemiş şekilde katliama uğramıştır.

Tabii ki katliam kadar katliamın tarihçilerin kaleminden topluma sunuluş şekli de önemlidir. Ne yazık ki Karadağ hakkında önemli miktarda çalışma yapan Fransız araştırmacılar başta olmak üzere, yabancı yazarların tamamı, bölgedeki Müslüman varlığının artması, intikam vb. gerekçeler öne sürerek katliamı haklı göstermeye

107

Brunswik Benoit, Recueil de Documents Diplomatiques Relatif Au Montenegro, (Bir Giriş İle Birlikte Karadağ’a Bağlı Belgelerin Derlenmesi), Chez M. S.-H. Weiss, Libraire A Pera, İstanbul, 1876, s.1.

108 Perovic, a.g.e. s.18. 109

Djalas, a.g.e. sxii. Schuman, a.g.e. s.17. Petroviç’lerin Hersek’in en köklü ailelerinden olan Herakovitch soyundan geldiği ve ailenin 1476 tarihinde Osmanlı Egemenliğinin Hersek’e uzanması üzerine Lovcen Dağı bölgesine göç ederek burada Njegosh ismini verdikleri köy oluşturdukları belirtilmektedir.(Coquelle, a.g.e. s.197). Karadağlıların tarihlerine dair efsaneler, ağıtlar ve türküler pek çok açıdan Petroviç ve Njegos ile iç içe geçmiştir.(Margulis, a.g.e. 3)

110 Coquelle, a.g.e. s.197-199. 111 Delarue, a.g.e. s.47. 112

Suavi, a.g.e. s.10. Trevor, a.g.e. s.81. Tevfik Ahmet, a.g.e. s.3. Faroqhi, Suraiya: Adanır, Fikret, The Ottomans And The Balkans A Discussion of Historiography, Hollanda, 2002. S.250. Palmer, Alen, Osmanlı İmparatorluğu Son Üç yüzyıl, Bir Çöküşün Yeni Tarihi, Çev. Belkıs Çorakçı Dişbudak, Sabah Kitapları, İstanbul, 2003, s.81.

çalışmışlardır113. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin “…Biz kediye kedi deriz…”

şeklindeki ifadesi gibi114, kime ve neden yapıldığına bakılmadan katliama “katliam”

denilmedikçe, 11 Temmuz 1995 tarihinde Srebrenica’daki gibi, XXI. yüzyılda da katliamlar olabilecektir. Ayrıca Müslüman Türklere yapılan katliamı haklı göstermeye çalışan Fransa’nın, Ermeniler ile ilgili 22 Aralık 2011 tarihinde almış oldukları karar, bu konudaki ikiyüzlü yaklaşımlarına en güzel örneği teşkil etmektedir.

I. Daniel Petroviç (Danilo)’in dönemi (1697-1735), Rusya’nın Deli Petro önderliğinde genişlemeci ideolojisini sistemleştirdiği ve tüm Slavcılığı buna temel yaptığı zamana rastlamaktadır115. Balkanlar’daki, nispi de olsa tek bağımsız Slav topluluğu Karadağlılar olduğu için, Petro buraya ilgi göstermiştir. 1710’da Osmanlı ve Rusya savaşa başladıklarında, Petro ayaklanmaya teşvik için Karadağ’a ajanlar göndermiş ve Karadağlılara hitaben şunları söylemiştir:

“… Ey Karadağlılar! bizim emelimiz, hemen bu sene zarfında Türklere karşı savaşa girişmek, ondan sonra Osmanlı ülkesine girip Ortodoks Hıristiyanları zalim iradenin elinden çekip almaktır… Bizim en büyük arzumuz, sizi Türklerden kurtarmak, kiliseleri ve Hıristiyanlığı yükseltmektir...”. Karadağ Prensi I. Danilo da bunun

113

Vacik, a.g.e. s.44. Coquelle, a.g.e. s.199. Verloop, a.g.e. s.12. Texior, a.g.e. sXI. Trevor, a.g.e. s.81. Delarue, a.g.e. s.45-46. Roberts, a.g.e. s.136. Durham, a.g.e. s.29. Denton, a.g.e. s.228. Stevenson, a.g.e. s.122-123. Fleming, a.g.e. s.68.

114 NATO’nun 2010 yılı Lizbon zirvesinde, Türkiye’nin, Avrupa Balistik Füze Savunma Sistemi’nin kurulması için, sistemin herhangi bir ülkeyi hedef alması gerektiği şartına karşı, Fransa

Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy; “…ifade edilse de, edilmese de, sistemin İran’a karşı olduğunu…” belirtmiştir. Washington Report on Middle East Affairs, ”In Lisbon, NATO leaders Identity Current Threats, but no Single Enemy” (NATO liderleri tehditleri tanımladılar ancak düşmanı tanımlamadılar). 2011 January-February (2011 Ocak-Subat), Marvine Home özel raporu, s.30-31.

115 Tarihteki Osmanlı–Rus ilişkilerini hazırlayıp yönlendiren çeşitli sebepler şunlardır;

1. Rusların onuncu yüzyılda Bizans vasıtasıyla Ortadoks Hıristiyanlığa girmeleri nedeniyle, İstanbul’un Ruslarca (tsar - grad) Çar şehri namıyla kutsallık kazanmış olması ve Rusların Bizans’a dini bağlarının olması.

2. Rusları iki yüz yıldan daha fazla hâkimiyetinde tutan Türk–Tatar’ın yarattığı düşmanlık ve Rusların bu Müslüman Türk hâkimiyetinden kurtuldukları bir sırada kutsal Konstantiniye’nin başka bir Müslüman Türk kavmince ele geçirilmesi, Türklere karşı milli bir düşmanlık doğurmuştur.

3. Rusları Müslüman Türk hâkimiyetinden kurtaran III. İvan’ın (1426-1505), Bizans imparatorları soyundan Sofia Paleolog ile evlenmek suretiyle Doğu Roma’ya varis olma hakkını kazanmaya çalışıyordu. Başta IV. Ivan olmak üzere daha sonraki hükümdarlar bu yöndeki siyasetleri

derinleştirerek, Üçümcü Roma nazariyesini oluşturmuşlardır. Bu nazariye daha sonra karşımıza Pan– Ortadoksluk ve Pan–İslavlık olarak çıkacaktır. Ruslar, şarkta takip ettikleri Türk ve İslamı kovmak siyasetini, güneyde de uygulamak isteyecekler, Osmanlıları yenerek Türklerin hâkimiyetindeki ırkdaşlarını ve dindaşlarını kurtarmak ve bütün Ortodoks âleminin tek hâkimi olmak, Doğu Roma’yı Rus eliyle ihya etmek emelini besliyorlardı.

4. Akçura, Rus jeopolitiğinin bu ilişkileri yarattığı görüşündedir. Ona göre; Rusya’nın coğrafi durumu ve ona bağlı gelişen tarihi gelenekleri, sonsuza kadar uygulamak zorunda olduğu doğal bir programdır. Rusya’yı yönetenler bu siyaseti izlemeye mecburdurlar. (GÜNDOĞDU, Abdullah, Büyük Güçler ve Osmanlı Devleti’nin Yıkılışı, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, 2010).

karşılığında “… biz Ruslarla hem kan, hem de din kardeşiyiz, bizim kalbimiz Rusya ile çarpıyor, bizim için en iyisi Rusya’dır…” diyordu116

.

Rusya’nın göndermiş olduğu ajanlardan Podgoriçe’lı Captain Ivan Lukacevic ve Hersekli Colonel (Albay) Mihajlo Milorodavic117 öncülüğünde halk, isyana teşvik edilmiş, isyan esnasında birçok Müslüman katledilmiştir. Hersek Sancağında Graçova palankasını ele geçirip, Nikşik kalesini kuşatmış, ancak takviye Osmanlı kuvvetlerinin gelmesi ile Çetine’ye doğru geri çekilmişlerdir118. Ayrıca başka bir grup da Raguza

yakınlarındaki Sturina bölgesinde faaliyet göstermiş, Müslüman halka eziyet etmiştir119

. 1711’de Rus çarını Prut bataklıklarında sıkıştıran Osmanlı Devleti, dikkatini Karadağ’a yöneltebilmiştir120. Artan terör olaylarına müdahale etmek maksadıyla,

Bosna Valisi Ahmed Paşa’nın maiyetine; Bosna, Hersek, Dukagin, İşkodra, Prizen ve Kilis Sancakları topraklı süvarileri verilerek görevlendirilmiştir121. 1712 yılında Ahmed

Paşa, Karadağ’a girerek Çetine’yi ele geçirmiş ve Karadağlı aşiretlere bir daha isyan etmeyeceklerine dair senet imzalattıktan sonra çekilmiştir122

.

Ahmed Paşa’nın harekâtı esnasında Venedik’e kaçan I. Daniel, Karadağ’a dönmüş ve aşiretleri ayaklandırarak tekrar bölgede terör estirmeye başlamıştır. Bunun üzerine 1714 Mayıs ayında Köprülüzade Numan Paşa, isyanı bastırmak için görevlendirilmiştir. Numan Paşa emrine verilen Bosna-Hersek, İzvornik, Kilis, İşkodra, Ohri, Dukakin, Prizen, İlbazan, Vilçitrin, Zeamet ve tımarlı sipahileri ile birlikte askeri harekât için hazırlıklara başlamıştır. Hazırlık süresinin biraz fazla olması üzerine şu ferman gönderilmiştir:

Bosna valisi Vezir Numan Paşa’ya hüküm ki,

“Sen ki vezir-i müşarünileyhsin… Karadağ usatının kahr ve tedmirlerine sen memur olup kapun halkı ve eyalet askerlerinden maada o taraflara semt olan sancakların beylerbeyleri ve sancak beyleri mükemmel kapuları halkı ve Rumeli ve Bosna eyaletlerinden piyade ve suvari bazı askeri sınıfları dahi seninle bile memur oldukları halde henüz yerinden hareket etmediğin mesmu olup bu ağır hareketin,

116

Kocabaş, Süleyman, Osmanlı İsyanlarında Yabancı Parmağı, Bir İmparatorluk nasıl Parçalandı? Vatan Yayınları, 2009, s.11-16.

117 Roberts, a.g.e. s.140-141. 118 Heyet, a.g.e. Cilt V, s.2415. 119

Heyet, a.g.e. Cilt V, s.2415.

120 İslam Ansiklopedisi, VI. Cilt, s.226. 121 Uzunçarşılı, a.g.e. Cilt IV, s.98. 122 Rastoder, a.g.m. s.115.

hakkında tagayyür-ı tab’ı mülukanemi mucib olmağla ıtab-ı azim ve ıkab-ı elime müstahik olmuşsundur. Biavnihi taala Karacadağ usatının bir gün evvel ve bir saat mukaddem istisalleriyle mazarratlarının def’i matlup olmağla süratle hareket edüp aksi taktirde hiçbir özrün makbul olmayıb hakkında gazab-ı ateşbaş-ı husrevanemin galeyanına bais olursun’’ denilmektedir123

.

Askeri harekât, kaçışları önlemek için Venedik sınırından Çetine’ye doğru icra edilmiştir. Osmanlı ordusu, Karadağ kuvvetlerini tam bir hezimete uğratarak Çetine’ye girmiş ve burayı tahrip etmiştir124. Osmanlı ordusunun önünden kaçabilenler, ulaşılması

güç alanlara gitmişler veya Venedik’e sığınmışlardır. Numan Paşa, almış olduğu talimat gereği Venedik’e karşı herhangi bir harekette bulunmamış, ancak Venediklilerin Karadağlı asileri muhafaza ve müdafaa ettiklerini İstanbul’a bildirmiştir125

.

Karadağ coğrafyası “küçük orduları yener, büyüklerini ise açlıktan öldürür”126

sözünü bir kez daha doğrulamış, büyük orduyu besleyemeyen coğrafya nedeniyle Numan Paşa bölgeden çekilmek zorunda kalmıştır. Numan Paşa çekilir çekilmez aşiretler tekrar eski bölgelerinde kontrolü ele geçirmişlerdir. Ancak bölgenin harap olması nedeniyle I. Daniel, ülkesine yardım bulmak için ilk kez Rusya’ya gitmiştir. Danilo burada manastırın tekrar inşası için Rusya’dan maddi destek almış ve kendisine aşiret liderlerine verilmek üzere çeşitli hediyeler verilmiştir127

.

Venedik’e sığınan bahse konu Karadağlı asiler, hemen kısa bir zaman sonra, 09 Aralık 1714 tarihinde başlayan Osmanlı-Venedik harbinin gerekçelerinden birisi olmuştur128. Venedikliler yine Karadağlıları isyana teşvik etmek istemişlerse de

bölgenin bunu yapabilecek durumda olamaması nedeniyle başarılı olamamışlardır. Ancak yine de Venediklilerin Alas Montenigo kumandasındaki kuvvetlerinin Bar, Kotor ve Ülçin bölgelerine yapmış oldukları harekâtı Karadağlılar desteklemişlerdir129

. Savaşı sonuçlandıran 1718 yılındaki Pasarofça Antlaşması’nda Karadağlılar, 1711 Prut Antlaşması’nda olduğu gibi umduğunu elde edememiş130, aksine tüm desteğine ve

123

Uzunçarşılı, a.g.e. Cilt IV, s.100. 124 Suavi, a.g.e. s.10.

125 Roberts, a.g.e. s.142. 126 Schuman, a.g.e. s.17. 127

Coquelle, a.g.e. s.210.

128 Hammer, a.g.e. Cilt VII, s.1980. 129 Heyet, a.g.e. Cilt V, s.2426. 130 Jelavich, a.g.e. Cilt I, s.94.

bölgenin harap olmasına rağmen, Karadağ’ın Osmanlı Devleti sınırları içinde olduğu anlaşma ile tekrar teyit edilmiştir131

.

I. Daniel, Karadağ’ın dördüncü hanedanlığı olarak kabul edilen Petroviç hanedanlığının kurucusu olmasının yanı sıra, Venedik’in yanında, Rusya ile de irtibat kurmuş132

ve bu devletlerden aldıkları yardımları sistematik hale getirmiştir. Aynı şekilde, Rusya’da müteakip yıllarda defalarca kullanabileceği ve kendisine kayıtsız şartsız destek verebilecek bir topluluk keşfetmiştir133

.

Vladikalık makamında devamlılık sağladığı için makam daha fazla etkin hale gelmiş, aşiretler arasındaki sorunların çözümü kapsamında, 12 üyeli mahkeme oluşturmuştur134. I. Daniel, çok parçalı toplum yapısını nispeten daha organize bir

yapıya dönüştürme sürecini başlatmış ve din kisvesi altında Müslüman ve Türk düşmanlığını toplumun birleşmesi için ilk kez etkin kullanmıştır.