• Sonuç bulunamadı

3.2. II Daniel (Danilo) Dönemi

3.2.2. Ömer Paşa’nın Karadağ Harekâtı

3.2.2.2. Askeri Harekât’ın İcrası

Harekât, aleyhe gelişen uluslararası durum nedeniyle kısa sürede sonuç alınacak şekilde planlanmıştır. Bu kapsamda; Brda ve eski Karadağ’ı birbirinden maksadıyla, Nikşik ve Eşpozi’den, çift taraflı, aynı anda taarruzla Biyelopavlovic ovasında iki ordunun birleşmesi sağlanacak, asıl harekâtı desteklemek için de Grahova bölgesine,

121

FO 421/11, Nu:7. FO 881/868 Nu:172. 122 BOA, A.AMD, Dosya Nu:41, Gömlek Nu:44. 123 BOA, HR. MKT, Dosya Nu:51,Gömlek Nu:76. 124 BOA, HR. MKT, Dosya Nu:55,Gömlek Nu:67.

Zabliak kalesine taarruz edilecek ve donanma ile de Adriyatik kıyıları abluka altına alınacaktır.ResimXII125

.

İşkodra Mutasarrıfı Osman Paşa’nın, Zabliak kalesini ele geçirmek için taarruzuyla harekât başlamıştır. Çetin muharebelerden sonra psikolojik değeri olan Zabliak kalesi 08 Ocak 1853 tarihinde ele geçirilmiştir. Ancak muharebeler esnasında kötü hava şartlarından istifade ile Osmanlı kampına sızmayı başaran Karadağlılar, 317 askerimizi, başlarını kesek şehit etmişlerdir126

.

14 Aralık 1852 tarihinde, Osmanlı Devleti Adriyatik kıyısında abluka ilan etmiştir. Fransa ve İngiltere abluka’yı kabul etmiş ancak Avusturya buna karşı çıkmıştır. Bu sırada Hersek cephesinde İsmail Paşa, komutasındaki Ordumuz önce Piva ve Drobniak’ı ele geçirmiş127, müteakiben Duga Boğazı yolu ile Nikşik’e doğru harekâtına

devam etmiştir. Ağır kış şartları ve Duga Bogazı’nın zor coğrafi koşulları orduyu

125

Harekat Planı Şematik olarak, Milli Kütüphanenin Hrt.1994 D 1077’ Nu. Haritası kullanılarak gösterilmiştir. Harita’nın orijinali için bakınız Harita III.

126 NYT, 18 Şubat 1853. Coquelle, a.g.e. s.319. 127 Ergirili, a.g.e. Varak10b.

zorlamasına rağmen, harekât başarılı olmuş ve Niksiç’e ulaşılmıştır. Duga Boğazı Resim XIII128.

Grahova bölgesinde Derviş Paşa kumandasındaki ordu, şiddetli kış şartları ve teçhizat yetersizliğinden çok zayiat vermesine rağmen, teslim olmamakta ısrar eden Voyvoda Yako dahil 60 kişilik asi grubunu mağarada kıstırarak esir etmişlerdir129

. Osmanlı askeri harekâtı karşısında acze düşen Danilo, başta Avusturya olmak üzere, Rusya ve diğer büyük devletlerden yardım istemiştir. Bab-ı Ali, uluslararası alanda gelebilecek tepkileri ortadan kaldırmak, hiç değilse azaltmak maksadıyla130

, 01 Ocak 1853 tarihinde büyük devletlere memorandum göndermiştir. Memorandum da131

: “…Karadağ’daki son olaylar, Avrupa Kabineleri’nin dikkatini çekmiş olup, tüm yanlış anlamaları önlemek için olayların gerçek yüzünü açıklamanın gerekli olduğuna hükmettik. Babı Ali’nin Karadağ’da üzerinde sahip olduğu tüm haklar, şüpheye yer verilmeyecek şekilde açıklanacak ve ispatlanacaktır.

128

Milli Kütüphane, Hrt.1994 D 1077.

129 NYT, 18 Şubat 1853, Montenegro, (Karadağ) konulu haber. 130 BOA. HR. MKT, Dosya Nu:53, Gömlek Nu:89.

Bir ülkenin diğer bir ülke üzerindeki hâkimiyeti, iki yolla gösterilebilmektedir. Bunlardan birisi fetih, diğeri ise hâkimiyetin kurulmuş olmasıdır. Karadağ için birinci konu, tarih ve coğrafi gerçeklerle açıklanmıştır. İkinci konu ise uluslar arası alanda dahi kabul edilmiş bir olgudur. Aksini iddia edebilmek için mevzu bahis ülkenin bağımsız olduğu kanıtlanmalı, ya da diğer bir hükümetin hâkimiyetine girdiği kabul edilmiş olmalıdır.

İstenilen herhangi bir coğrafya kitabına başvurulsun, Avrupa haritalarına göz atılsın, burada görülecektir ki; Karadağ olarak anılan yer, sınırlarımız içerisindedir.

Babı Ali’nin Karadağ’a hâkimiyeti noktasına gelindiğinde, bu dağ diğer kuzey vilayetleri gibi Sultan I. Murat’ın fetihleri sonucunda Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. 1478 yılında Fatih Sultan Mehmet Han Venediklilerin hâkimiyetindeki İşkodra Kalesi’ni kuşatmış, bu kaleyi aldığı zaman da, Karadağ’ı İşkodra Vilayeti’ne katmıştır. Ardından Venedikliler ile Bab-ı Ali arasında süregelen savaşlar sırasında, sınırlarda bir takım değişmeler olmakla birlikte, Karadağ bölgesi bizim tarafımızda kalmış ve tarih bu olayları da kayda geçmiştir.

Dahası, 1699’da Karlofça’da ve 1718’de Pasarofça’da yapılan antlaşmalara uygun olarak iki devletin sınırlarını ayırmak için yapılan resmi işlemlerde, yukarı kısımlardan başlayarak Karadağ’ın ayaklarına kadar sınır çizgileri çizilmiştir. Sınır çizgileri açıkça göstermektedir ki, Karadağ, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçasıdır ve İşkodra Sancağı’na bağlıdır. İşte bu şekilde tarih ve coğrafya, Babı Ali’nin Karadağ’daki haklarının iki kusursuz şahididir.

Yabancılar tarafından tasdik edilmesi ise yalnızca Venedik Cumhuriyeti tarafından değil, Karlofça ve Pasarofça Antlaşmalarına müdahil olan İngiltere, Hollanda, Rusya ve Avusturya tarafından da yapılmıştır.

1791’de Avusturya ile Babı Ali arasında yapılan Ziştovi Antlaşması’nda da Karadağlılar, Bab-ı Ali’nin diğer tebaası arasında birinci sırada sayılmaktadır.

Babı Ali’nin Karadağ’da otoritesini tamamıyla ve fiili olarak kullandığının kesin izleri vardır. Diğerleri arasında, Avrupa haritalarında görülmektedir ki, herkesin bildiği gibi dağın yerel bölümlerine verilen isim Nahiye, bu nahiyelerin başında bulunanlara verilen isim ise Serdar ve Bayraktar’dır. Karadağ’daki bu yerlerden bazıları Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı bölgelerinde de bulunan ‘tımar’ ve ‘zeamet’ isimli bir sisteme sahip olup bu durum değişik dönemlerdeki kayıtlarında bulunmaktadır.

Bir dönem Karadağ İşkodra Sancağı’ndan alınıp Hersek Sancağı’na bağlanmış, bu nedenle kimi zaman biri, kimi zaman da diğeri tarafından yönetilmiştir, bunlar kayda geçen eylemlerdir.

Yukarıda da belirtildiği gibi, Tımar Karadağ’da da bulunmaktadır ve burada ikamet edenler bu araziler için her sene belirli bir vergi vermekte, bunun dışında bir de kişisel vergi ödemektedirler. Geçen seneye kadar Karadağ halkının ödediği vergi, İşkodra halkının ödediği vergi içerisinde idi ve bu verginin toplanması için gerekli yerlere emir yollanmaktaydı; bu, gerektiğinde İmparatorluk hazine defterlerinden de doğrulanabilir.

İç ve dış ilişkileriyle Babı Ali’nin Karadağ ile ilgili gözler önüne serdiği tüm bu deliller ve kesin kanıtlar, hâkimiyet hakları ile ilgili tüm inkar ve şüpheyi ortadan kaldırmaktadır. Şu bir gerçektir ki Karadağ Osmanlı topraklarına katıldığından beri, bu ülke ne silah, ne de başka bir şekilde diğer bir ülkenin egemenliğine geçmiştir, ne de buranın yerlilerinin bağımsız yönetim olarak adlandırılabilecek bir duruma geldiğini belirtecek bir durum oluşmuştur. Ne tarihte ne de politik olaylarda bunun en ufak bir izine dahi rastlanmamaktadır.

Eğer Karadağlılar, egemenlik altına girdiği ilk dönemlerde birden fazla kez silaha sarılıp Bab-ı Ali’ye karşı isyan ettilerse de, Bab-ı Ali her seferinde egemenlik hakları gereği, isyancıların üzerine yürümüş, onları cezalandırarak itaati altına almıştır. Bu gerçekler Karadağ’ın bağımsızlığını kanıtlamaktan çok, tam tersine, Osmanlı Hükümeti’nin Karadağ’daki egemenliğini göstermektedir.

Sürekli zorluklar içerisinde yaşayan Karadağlılar ilkel ve inatçıdırlar, fakat inatçılık ve haydutluk yaparak, bir halk oturduğu ülkenin sahibinin ne egemenlik haklarını geçersiz kılabilir, ne de bu şekilde bağımsız olma eğiliminde oldukları düşünülebilir.

Diğer devletlerde de birçok kez örneği görülmüştür ki, birçok şehir meşru otoriteye silahlı direniş göstermiştir; fakat hiçbir zaman hükümete buradaki hükmetme haklarını kaybettirmeyi başaramamıştır.

Kısacası, iç ve dış örneklerle beraber doğruluk ve gerçeklik üzerine kurulmuş sebeplerle Karadağ’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olduğu kanıtlanmıştır. Şu bir gerçektir ki, Karadağlıların inatçı ve haydutça tutumu onlara ne bağımsız bir yönetim, ne de bağımsızlık hakkı tanımaktadır.

Olayların güncel haline gelince: Karadağ Vladikası yukarıda da belirttiğimiz gibi boş bir andan faydalanarak yönetimi geçici olarak ele geçirmiştir. Son Vladika’nın ölümünden sonra yeğeni Daniel kendini kilisenin başı olmak için uygun hissetmemiş, Vladikalık haklarının dini kısımlarından feragat ederek bir başkasına devretmiş, kendini ülkenin başı ilan ederek yönetimi zorbalıkla ele geçirmiştir. Vladikalığın aldığı son hal haklara ve kurallara uygun olmamasına karşın, bunu basit bir yetki aşımından ibaret olduğunu düşünmek istedik. Fakat yönetimi zorbalıkla ele geçiren kişi, Babı Ali’nin politik haklarını kendine mal etme niyetine girişmiş ve kendisini bağımsız bir Prens olarak göstermeye çalışmıştır: Bu açıkça Babı Ali’nin haklarını gasp etmektir ve kabul edilmesi mümkün değildir.

Mevzu bahis kişi Hersek tarafında kimi bölge halkını ayaklandırıp, diğer kimi yerleri de zorla ele geçirmeye çalışırken durum bu idi. Bunun üzerine bu bölgeleri savunması için birlikler gönderildi. Bu birlikler bölgelere ulaştıklarında her yönden saldırılara maruz kalmış ve bir çarpışma başlamıştır. Bu haydutlardan bir kısmı, Babı Ali’de Rütbeli bir memur olan Zeynel Bey ile 20 adamını pusuya düşürerek öldürmüş, ardından da kafalarını keserek Karadağ’da bölge bölge dolaşarak bunları herkese göstermişlerdir. İşkodra tarafına da haydutluk peydahlanmış, asiler gece Zabliak Kalesi’ni basmış ve burada bulunan topçuları katletmişlerdir.

Bir süredir itaatsizlik, Karadağlılar arasında gelenek haline gelmiştir: Kendi aralarındaki usullere tamamen karşıt baş göstermiş; bir adam, Babı Ali’ye savaş ilan edercesine kendini ülkenin başı ilan etme iddiasında bulunmuştur. Fakat tüm bu olanı biteni sessizlik içerisinde seyretmek, ya da aynı şekilde karşılık vererek başkasının malına el uzatmak, Bab-ı Ali’nin haklarını, onurunu ve itibarını ayaklar altına alır, bu da mümkün değildir. Bu nedenle Karadağlıları bu haydutluklarından dolayı cezalandırmaya, bu ülkelerin huzurunu bozan ve Babı Ali’nin açık ve aşikâr olan haklarını yaralayan bu duruma bir son vermeye karar verilmiştir.

Kan akıtmak Babı Ali’nin midesini bulandırır; tebaası olan Karadağlıların bir tek damla kanının akmasını istemez. Fakat kendi adetleri olan bu tür cezalandırma şeklini yine kendileri istediklerinden, aynı bir babanın itaatsiz oğlunu cezalandırdığında olduğu gibi, Bab-ı Ali de onları cezalandırırken kendisi de acı çekecektir…” şeklinde açıklama yaparak tepkileri azaltmak istemiştir.

Metnin Fransızcası, Türk dış temsilcilerine gönderilerek, harekâtın gerçek amacının doğru bir şekilde anlatılması istenilmiştir.

“…Cümleye ma’lum olduğu üzere Karadağ ahalisi bu esnada rabıkaı itaatten hariç ile hareket tasallutkaraneye kıyam etmiş olduklarından bunların def’kayd ve muzıratları zımmında tarafı eşraf sultanı sinehan üzerine kuvvei cebriye sevk ve tesir olunmuş olup bu müsüllü vukuatta me’murin ecnebiye taraflarından suali zuhur ise gelip hususuyla bu Karadağ’a ba’zıları kain bir idarei müstakile nazarıyla bakmakta olacaklarına ve bu cihetle ecanib tarafından sualler vukuunda me’murin Devleti Aliye taraflarından vukuf kamil ve sahih üzerine cevap vermesi lazım geleceğine mebni Karadağ’ın zira hükümet Devleti Aliye’de bulunacağı ve münasebet hariciyesini ve ahalinin zuhura gelen heyeti isyaniye ve lüzum terbiyeleri keyfiyetini alınmış ve tabi ve temsil ettirilmiş olan mütalaanın bir nüshası manzur valayı esfaneleri buyrulmak üzere lef’en irsal sevk oldukları kılınmış olmasıyla nüshai mezkure mütalaa buyrularak o tarafta bulunan me’murun ecnebiye taraflarından buna dair sual vukuunda eshamından istinbat ile cevap verilmesi…” 132

.

Karadağ konusu ile ilgili basılan risaleler, 150 adet Viyana, 50 adet Berlin, 100 adet Londra, 150 adet Paris ve 50 adet Belçika’ya olacak şekilde gönderilerek, Avrupa’da ortak bir anlayış birliği geliştirilmeye çalışılmıştır133

.

Harekâtın başarılı olmasıyla, Avusturya’ya müdahalede bir adım daha ileriye gitmiştir. 07 Ocak 1853 tarihinde; Bosna Hersek’teki Hıristiyan tebaaya uygulanan baskının kaldırılması, Macar Mültecilerden Osmanlı Devleti’ne sığınanların iade edilmesi, Adriyatik denizi kıyısındaki Sturina ve Klek limanlarının Avusturya’ya devredilmesi ve Bosna, Hersek ve Transilvanya’da zarar gören Avusturyalı vatandaşların zararlarının tanzim edilmesi konularını içeren bir nota vermiştir134

. Karadağ ile ilgili hususları içermeyen nota’ya herhangi bir cevap verilmemiştir. Dönemin haritası için bakınız Harita IV135

.

Klek ve Sturina bölgeleri, Osmanlı Hersek bölgesinin, Adriyatik ile buluştuğu yegâne bölgedir. Avusturya’nın izine bağlı olmadan Hersek’e ikmal olanağı sağlamasının yanında, bu iki bölgeye liman yapılıp kullanılması halinde, Avusturya limanlarının kullanılması ortadan kalkacağından, Avusturya önemli miktarda vergi

132

BOA, HR. MKT, Dosya Nu:55, Gömlek Nu:11. 133 BOA. HR. MKT, Dosya Nu:93, Gömlek Nu:49. 134 Suavi, a.g.e. s.21.

kaybına uğrayabilecektir136. Ancak böylesine stratejik öneme haiz iki bölgesinin varlığı

Avusturya’nın talebi ile ortaya çıkmıştır. Cevdet Paşa, Tezâkir’de Klek ve Sturina limanları hadisesini şu şekilde anlatmıştır137

:

“…Dubrovnik Cumhuriyeti’nin arkası Hersek arazisi olduğu gibi bir tarafı Klek ve diğer bir tarafı da Sturina limanlarıyla mahdüddur. Klek ağzı açık bir liman olup burada Devlet-i Aliye yedinde bulunan sahil beş-altı mil mesafe kadardır. Sturina ise Avusturya tasarrufunda bulunan Kataro limanı dernünunda takriben bir buçuk mil kadar bir sahilden ibarettir. Dubrovnik Cumhuriyeti ve Kataro limanı Avusturya devleti yedine geçtikçe Klek limanıyla Sturina sahili Devlet-i Ali’ye tasarrufunda kalmış ise de isti’mal olunmayıp mürur-ı zaman ile Devlet-i Ali’ye’nin Hersek’de bölge limanları olduğu dahi unutulmuş idi. İbtida Karadağ meselesi zuhur ile Hersek’e asker ve mühimmat sevkine lüzum görüldüğü sırada Devlet-i Aliye’nin orada iki limanı olduğu haricden haber alındı…”.

Ancak askeri harekâtı süratle tamamlamak için Ömer Paşa, Nikşik’ten gelen kol ile Bielopavlich’i ovasında birleşmek üzere Karadağ’a girmiştir. Aynı zamanda tüm aşiretlere silahlarını bırakmalarını ve bölgelerine dönmelerini içeren bildiri yayımlamıştır138

.

Hava şartları ile ağırlaşan coğrafyada insanüstü mücadele ile ilerleyen ordu, Karadağlılara ağır kayıplar verdirmiştir. Çetin muharebeler olurken, Karadağ’ın yardım talebine, inisiyatifi kaçırmak istemeyen Avusturya cevap vermiş ve bu amaçla Kont Leiningen’i, harekâtı durdurmak maksadıyla İstanbul’a özel elçi sıfatı ile göndermiştir139

.

Kont Leiningen, 03 Şubat 1853 tarihinde, 07 Ocak 1853 tarihinde Avusturya’nın İstanbul sefiri Baron de Klezl’in vermiş olduğu nota’daki hususlara ilave olarak, Hersek’te kullanılan kuvvetin büyüklüğü ve Avusturya vatandaşlarının ticari kayıpları ile ilgili detaylı hususları içeren bir nota daha vermiştir140

.

136 NYT, 14 Mart 1853, tarihli haber 137 Cevdet Paşa, Tezâkir, 13-20, s.267-268. 138 Suavi, a.g.e. s.21.

139

Anderson, M. S., The Eastern Question 1774-1923 A Study in International Relations, (Doğu Sorunu), Hong Kong, 1966, s.119-120.

140 TESTA, Baron de, Recuil des Traites de la Porte Ottomane, CiltX, Paris, Amyet, s.356-346. Brunswik, a. g. e s.56-58.

Dışişleri Bakanı Fuad Paşa tarafından nota’ya 10 Şubat 1853 tarihinde verilen cevapta; icra edilen harekâtın amacının Karadağ’ın itaat altına alınması olduğu ve harekâtın süratle bitirilmesi için büyük bir kuvvet kullanıldığı, harekâtın diğer Hıristiyanlara yönelik olmadığı, Sturina ve Klek limanları ile Avusturya Vatandaşlarının kayıplarının tanziminin konusunun görüşmelerle halledilebileceğini ifade etmiştir141

.

İstediğini alamayan Leiningen; 11 Şubat 1853 tarihinde Fuat Paşa’ya, “…Görevinin acil olduğu ve nota’da belirtilen hususları müzakere yetkisinin olmadığı belirtilen bir nota daha vermiştir…”142.

Avusturya ile savaş eşiğine gelmişken, şimdiye kadar tüm politikaları İngiliz ve Fransız elçileri vasıtasıyla geliştiren Bab-ı Ali, Avusturya ile savaş durumunda Fransa ve İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne yardım etmeyeceğini öğrenmesi üzerine, Kont Leiningen’e, Sturina ve Klek limanları hariç olmak üzere tüm taleplerini kabul ettiğini bildirmiştir.

Karadağ sorunu bir daha açılmayacak şekilde kapanacakken Avusturya’nın tehdidi ve Rusya ile savaş eşiğine gelinmesi nedeni ile harekât durdurulmuş, 25 Şubat 1853 tarihinde ateşkes anlaşması imzalanmış143

, 03 Mart 1853 tarihinde ise Podgoriçe’de Karadağ ile Avusturya ve Rusya temsilcileri nezaretinde, statükonun muhafızını içeren bir anlaşma imzalanmıştır144

.

Savaş, 4500 şehit, 4000-6000 yaralı ve hasta, 900 esir ve 35 milyon akçeye mal olmuştur145. Tüm bu kayıplara karşın herhangi bir somut kazanç elde edilememiş,

aksine kendi egemenliğinde olan topraklar boşaltılmak zorunda kalınmıştır146. Karadağ

uluslar arası diplomaside tanınmaya başlanmış, bu sayede Danilo, 26 Nisan 1853 tarihinde, Avusturya-Macaristan’a yaptığı teşekkür ziyaretinde Prens olarak muamele görmüştür.

Karadağ Harekâtı kadar, Ömer Lütfi Paşa ve uygulamaları da müteakip süreçte eleştirilmiştir. Cevdet Paşa Tezâkir’de “…Ömer Paşa Bosna’yı urup Boşnakları sürüp

141 Testa, a.g.e. s.347-351. Brunswik, a.g.e. s.58-62. 142 Testa, a.g.e. s.351-352.

143 Suavi, a.g.e. s.22. Hanioğlu, M. Şükrü, A Brief History Of The Late Otoman Empire, (Osmanlı İmparatorluğu Son Dönemi Tarihi), Princeton University Press, Princeton ve Oxford, 2008, s.79. 144 Testa, a.g.e. s.353.

145 Suavi, a.g.e. s.22.

ve salâbetlerini kırdıktan sonra Karadağ’ı dahi urup da bir fatihlik kazanmak emeline düşüp…” devletin başına bir Karadağ gailesi açtığını belirtmiştir147

.

Ön yargılı yabancı tarihçilerin asker kişiliği nedeniyle hakkını teslim ettiği148

ve kendisine “…Padişah’ın kılıcı…”149 denen asker hakkında, bu yargıya katılmamız mümkün değildir150

.

Kaldı ki kanaatimizce, yüzyıllardır devam eden ve kangren olmuş sorun askeri anlamda çözülmeye yakın iken siyasi irade baskılara teslim olmuştur. Dolayısıyla, Karadağ sorunu bitecek iken, siyaset ileriye taşımıştır. Yoksa İngiltere Arşiv Belgesinde de açık olarak belirtildiği gibi, Ömer Lütfi Paşa’ya ilerlemesi için müsaade verilseydi, Karadağlılar bir daha problem yaratmayacak hale gelebilirdi151

.

3.2.3. 1853-1856 Kırım Harbi ve Karadağ

Kırım Harbi süresince Karadağ, Rusya’ya destek olup olmamak konusunda ikilem yaşamış hatta bu uğurda iç çatışmalar meydana gelmiştir. Danilo’nun amcası Georges Petroviç liderliğinde knezlerin oluşturduğu önemli bir bölüm, Osmanlı Devleti ile savaşa girmeyi ve (Bar) Antivari’yi ele geçirmeyi istemiştir152. Başlangıçta bölgede

bulunan Rus ajanı Albay Kovalefsky’in teşviki ile Danilo, Mart 1854 tarihinde yayınlamış olduğu bildiride knezlerden; “…Ortodoks inancı, ülkeleri ve kutsal haç için kanlarını dökmeye hazır olmalarını…”istiyordu153

.

Avusturya, hemen sınırlarında Rusya’yı görmek istemediğinden, Danilo’ya baskı uygulayarak Rusya’ya destek olmamasını istemiş154, ancak aşiretler tarafından

sınırda meydana getirilen olaylar ve Karadağ’ın netleşmeyen tutumu nedeniyle 6000 civarında Osmanlı askeri Hersek’e konuşlanmış ve savunma için tedbir almışlardır155

. Alınan emniyet tedbirlerine rağmen, 03 Haziran 1854 tarihinde Karadağlı aşiretler Hersek’e girerek önüne gelen her şeyi yağmalamış, yakıp yıkmış ve öldürmüştür. Danilo, açıklama isteyen Bab-ı Aliye, aşiretleri kontrol edemediğini söylemekle

147

Cevdet Paşa, Tezâkir,1-12, s.16. 148 Arbuthrot, a.g.e. s.30.

149 Andriç, a.g.e. s.266. 150

Ömer Paşa Karadağ harekâtını takiben, 1853-1856 Osmanlı Rus, harbinde önce Balkan, sonra Kafkasya cephesinde başarılı muharebeler icra etmiştir. Abdurrahman, Şeref Efendi, Tarih Muhasebeleri, Sadeleştiren Enver Koray, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları:639, Ankara, Aralık, 1985, s.53,189,196. 151 FO 421/11, Muhtıra Nu9. 152 Coquelle, a.g.e. s.321. 153 Dodd, a.g.e. s.144. 154 Jelavich, a.g.e. s.278. 155 Suavi, a.g.e. s.23.

yetinmiştir.156

Ancak Danilo, Brda bölgesi aşiretlerinin, kendi otoritesinden ayrılmak için başlatmış olduğu isyanı, 16 Temmuz 1854 tarihinde şiddetle bastırarak kontrol altına alabilmiştir157

.

İşkodra tarafında aşiretler, güvenlik zafiyetinden istifade ile faaliyetlerini arttırmışlar, bu kapsamda, 27 Eylül 1854 tarihinde Eşpozi ve civarına 7000 dolayında Karadağlıdan oluşan eşkıya grubu saldırmış, ancak askerlerin üstün çabaları ile püskürtülmüşlerdir158. 24 Ekim 1854 tarihinde yine Karadağlı eşkıyaların Eşpozi

civarında yapmış oldukları şekavet’e müdahale maksadıyla 19 Mayıs 1854 tarihinde, Osmanlı Devleti ile Avusturya Macaristan İmparatorluğu arasında imzalanmış159

işbirliği anlaşması gereği bir miktar Avusturya askerinin bölgeye gelmesi talep edilmiştir160

.

Danilo, bir taraftan da, kesilen Rus yardımlarını almak ve tarihinde ilk defa çağrılarına cevap vermediği Rusya’ya şirin görünmek için, Kırım savaşında Çar ordularının muzaffer olması için üç gün boyunca oruç tutulmasını, Çar Nikola’nın ölümü ile de Karadağ’da yas ilanını emretmiştir161

.

3.2.4. 1856 Paris Anlaşması ve Karadağ’ın Bağımsızlık Talebi

Kırım savaşı boyunca Avrupa’nın Büyük devletlerinin talepleri doğrultusunda hareket etmenin mükâfatı olarak, Karadağ’ın bağımsızlığının tanınmasını umut eden Danilo, Rusya’nın destek vermemesi ile tam bir hayal kırıklığına uğramıştır.

25 Mart 1856 tarihindeki görüşmeler esnasında, Avusturya delegesi Kont Buol, tarihi süreç içerisinde Karadağ’a olan ilgisi nedeniyle Rusya Delegasyonuna dönüp “…Karadağ konusunda herhangi bir tasarruflarının olup olmadığını…” sormuştur162

. Rus delegasyonu, ne Viyana Kongresi’nde ne de daha sonraki anlaşmalarda Karadağ’a herhangi bir atıfta bulunmadıklarını, Karadağ’ın kendilerine olan sempatisi, kendilerinin de onlara karşı olan iyi niyetlerinden doğan ilişkiler dışında herhangi bir bağlarının