• Sonuç bulunamadı

II. 1.3.1.2 Göller

II.4. Arnavutluk’un Dini ve Etnik Yapısı

II.4.2. İslamiyet

Balkan kavimlerinden bir kısım Arnavutlar, büyük kısmı ile Hırvat aslından olan Bosnalıların bir kısmı (Boşnaklar) Türk tesiriyle Müslümanlığı seçmişlerdir.83

Arnavutluk’ta İslamiyet’in yayılmasında, ”devşirme sisteminin” (bu sisteme göre Müslüman olmayan zeki, çalışkan çocuklar İstanbul’a getirilerek İslam kurallarına göre yetiştirilip asker veya idareci yapılıyordu) önemli katkıları olmuştur. Ayrıca, Katolikler ve Ortodokslardan alınan özel vergi (cizye) ve Ortodoks kilisesi ile Katolik kilisesi arasında mevcut anlaşmazlıkların artması gibi faktörler de İslam dininin yayılmasında etkili unsurlar arasında kabul edilmektedir.84

İslamiyet’in Arnavutluk’a gelişi tarihi süreç içinde başlangıcını Sarı Saltuk’a dayandırmaktadır. Konu detaylı incelendiğinde; 11. yy.da Orta Asya’dan Balkanlara göç eden Peçenek ve Kuman Türk boylarının, sadece görünüşte Hıristiyanlığı kabul etmiş oldukları düşünülmektedir. Balkanlardaki bu zaafları çok iyi değerlendirmesini bilen misyoner Türk dervişleri İslam’ın ve Türklüğün yayılması için müsait bir zemin hazırlamışlardır. Balkanlarda ve özellikle Arnavutluk’ta İslam’ın ve Türklüğün kalıcı olarak yerleşmesinde Sarı Saltuk ananesi günümüzde de devam etmektedir.85

Osmanlıların bölgede hâkimiyet sağlamalarından sonra, halka olan müsamaha politikalarıyla Arnavutlar, Müslümanlığı kabul etmeye başlamışlardır. İslamiyet, Arnavutluk’ta evvela şüphesiz bu yerli tımarlılar sınıfı arasında yerleşmiş ve ancak sonraları yavaş yavaş halk arasında yayılmıştır. Osmanlılar, Arnavutluk’ta asla bir İslamlaştırma politikası gütmemişler ve tımar kaidelerinin tatbikinde din farkını hiçbir zaman dikkate almamışlardır.86

Şii Müslümanlarının yoğunluk kazandığı yer, ülkenin doğu kesimleri olmuştur. Kruje, Burrel, Peshkopi bölgelerinde çok sayıda Bektaşi türbelerinin bulunması bunun en güzel delili sayılmıştır. 87

83 Ahmet Maranki, Balkan Mezalimi, İstanbul, 1993, s. 19. 84 Tayfun Atmaca, a.g.e., s. 51.

85 Arnavutluk’ta Bulunan Bektaşi Tarikat Yerleri: Sarı Saltık’ın Balkanlar, Rumeli ve Anadolu’da pek çok yer de mezar ve makamının bulunduğu söylenir. Kişiliği Doğu Avrupa ülkelerinde dahi birçok Katolik aziziyle (Nicholas ve Simeon vb. gibi) karıştırılıp efsaneleştirilir. Kahraman ve evliya olarak algılanan Sarı Saltuk’ın Orhan Bey(1326-1360) divanında derviş yahut Hacı Bektaşi Veli makamında mürit olduğu yolundaki menkıbe, dönemin dervişlerinin Balkanlardaki sufiliği yayma gayretleri ve bu arada İslam-Hıristiyan bireşim yaratmalarından kaynaklanmaktadır. (Bkz. Faik Bulut, “Arnavutluk Bektaşileri”, Atlas Aylık Coğrafya ve Keşif Dergisi, Sayı 128, (Kasım), İstanbul, 2003, s. 47.)

86 Halil İnalcık, “Arnavutluk’ta Osmanlı Hâkimiyetinin Yerleşmesi ve İskender Bey İsyanının Menşei”,

Fatih İstanbul Dergisi, Cilt I, Sayı 2, İstanbul, (Temmuz),1953, s. 170.

87 Ahmet Cebeci, Güray Kırpık ” Tahrir Defterlerine Göre Osmanlı Fethinden Sonra Arnavutluk’ta Hıristiyan ve Müslüman Nüfus Değişmeleri”, Balkanlarda İslam Medeniyetleri II. Milletlerarası

Osmanlı orduları Arnavutluk’a vardığında, ülkeyi Ortodoks güney ile Katolik kuzey arasında bölünmüş halde bulmuştu. İlk zamanlarda İslam’ı seçenlerin sayısı az olduysa da, 17.yy.da şartlar değişmişti. Günümüz Arnavut tarihçileri bu gelişmeyi temelde, Müslümanların muaf olup Hıristiyanların ödemek zorunda oldukları baş vergisindeki muazzam artışa bağlamıştır.88

İnandıkları dinin mensuplarına uygun görülen ayrıcalıklarından hoşnutsuzluk duymaları için hiçbir nedenleri bulunmayan Arnavut Müslümanlar, tarih içinde Osmanlı Devleti’nin genelde güçlü temellerinden biri oldu.89

II.4.2.1. Arnavutluk’ta Bektaşilik

Arnavutluk’ta Müslüman denince ilk akla gelen Bektaşiliktir. Aslında Bektaşilik sadece Arnavutluk’ta değil Balkanların birçok yerinde de bulunmaktadır. Arnavutluk, Bektaşilik tarihinde çok önemli bir yer işgal eder. Balkanlar’ın tamamında en fazla Bektaşi tekkesinin yoğunlaştığı ve muhtemelen en çok taraftarın bulunduğu ülkedir. Büyük Arnavut şair ve ulusal önderi Naim Frasheri başta olmak üzere, Osmanlı edebiyatının önde gelen birçok şahsiyeti bu yolun taraftarı olmuştur.

1967 Kültür Devrimi’ne kadar Arnavutluk Bektaşiliğin tartışılmaz merkezi, küçük dağ kasabası Kuruya ise Bektaşiliğin yarı efsanevi ilk misyoneri Saru Saltuk Dede Ocağı’nın odak noktası olmuştur.90

Gerek Balkanlar ve gerekse Arnavutluk’ta dini anlayışın inceliklerini kavrayabilmek için Bektaşiliğin tarihi geçmişi, evreleri ile anlamı ve prensiplerinin gözden geçirilmesinin uygun olacağı düşünülür. Bektaşilik insan gönlünü Allah’ın evi olarak kabul eder, insana yapılan her hizmeti o insanın yaratanı olan Allah’a saygısından dolayıdır. İnsan gönlünü kırmayı ise Allah’ın binasını yıkmakla eş tutar, kul hakkı ile Allah’ın huzuruna çıkmak istemez.91

Bektaşilik, Hoca Ahmet Yasevi Ocağı’nın yenileştirilmiş uzantısıdır. Horasan Okulu yetişkin insan, yani insanı-ı kâmil görüşünü savunur.92

88 16. yüzyılda bu vergi, yani cizye, 45 akçe idi; 17.yüzyılın başlarında 305 akçeye çıkan bu vergi, izleyen yarım yüzyıl içerisinde 789 akçeye ulaştı. Bu yükseliş bir dereceye kadar genel fiyatlardaki artışa yansıtmakla birlikte, birey üzerindeki mali baskı, Müslüman olma hususunda büyük bir ayartı oluşturuyordu. (Bkz. Barbara Jevavich, Albania-A Socialist Maverick, s.89.)

89 Barbara Jevavich, Albania-A Socialist Maverick, s. 91.

90 Machiel Kiel, “Bektaşi Ocağının Arnavutluk Kurtuluş Tarihine Dair Bir Not”, Hacı Bektaş Veli

Araştırma Dergisi, S.13, Ankara, (Bahar), 2000, s. 37.

91 Dursun Gümüşoğlu- Rıza Yıldırım, Bektaşi Erkannamesi, İstanbul 2006, s. 22. 92 Dursun Gümüşoğlu - Rıza Yıldırım, a.g.e., s. 25.

Bektaşi tarikatı dolayısıyla Arnavutluk’ta Sarı Saltık kültü çok güçlü bir hâkimiyet kurmuştur. Sarı Saltık kültünün Arnavutlar arasında çok güçlü bir şekilde tezahür ettiği yerleri, bu kültü çok iyi inceleyen Hasan Kaleshi‘nin makalesi sayesinde iyi biliyoruz.93

Bektaşiliğin Arnavutluk’a girişi 16.yy.ın sonu veya 17.yy.a girerken denilebilir. Bununla birlikte 17.yy.ın ikinci yarısı kabul gören bir düşüncedir. Bektaşizim Arnavutluk’ta 19.yy.da oldukça fazla kök salmıştır.94

Türkiye Cumhuriyeti’nde tekke ve zayiler kapatılınca Arnavutluk Bektaşilerin merkezi olmuştur.95

Arnavutlar bağlı oldukları dinlerin kurallarına ve ibadet uygulamalarına hiçbir zaman çok sıkı bağlanmamışlardır.96

Türk Bektaşilerinden farklı olarak Arnavut Bektaşilerinde Tomar Dağı Efsanesi inancı yaygındır. Tomar Dağı güney Arnavutluk’ta yer almaktadır. İnanışa göre Kerbela sancaktarı Abbas Ali’nin, Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin’in üvey kardeşi olduğu, Kerbela katliamından kurtulup Berat’a gelip yerleştiği ve kutsal Tomar Dağı’nı mekân tuttuğu efsanesi anlatılır.97

Arnavut Bektaşilerine göre nevruz Hz. Ali’nin doğum günüdür ve o gün Bektaşilerin bayramıdır, resmi tatilidir.98

Bektaşi tasavvufunun kadına bakışı açısından, kadın erkeğin eşitidir. Eş demek eşitlik demektir. Eşit olan şeyde fark olmaz, eğer fark olursa eşit olmaz. Kadın erkeğin tamamlayıcısıdır. Bu düşüncenin Arnavutluk’ta Enver Hoca döneminde kadın haklarının geliştirilmesinde destekleyici rol oynadığı düşünülmektedir. Bektaşilikte çok kadın almak ”düşkünlük” sebebi sayılır, cemlere alınmaz, bu surette cezalandırılır.99

Ancak kadınların tekkeyi ziyaretine müsaade edilir.100

93 Bu yerlerin en önemlilerinden biri, Osmanlı dönemindeki adıyla Akçahisar, yani Kruja’dır. Sarı Saltık Kruja’ya gelmiş ve kralın kızını yemek isteyen ejderhayı öldürmüş, fakat kendisinin kral tarafından öldürüleceğini haber alınca üç adımda Korfu adasına geçerek orada vefat etmiştir. Mezarı da oradadır. (Bkz. Yaşar A. Ocak, Sarı Saltık-Popüler İslam’ı Balkanlardaki Destanî Öncüsü 2, Ankara 2002, s. 115-117.)

94 Albert Doja, ”A Political History of Bektashism in Albania”, Totalitarian Movements and Political

Religions, Vol. 7, No.1, İrlanda, (March), 2006, s. 87.

95 Albert Doja , a.g.m., s. 87. 96 Albert Doja, a.g.m., s. 87.

97 Taner Kotle, “Arnavutluk-Balkanlarda Bektaşilik”, Balkanlarda Türk Kültürü, Kültür, Tarih, Aktüalite

Dergisi, Bursa, Mayıs-Haziran 2010, Sayı:81, s. 9.

98 Osman Karatay-Bilgehan A.Gökdağ –Melahat Pars, Balkanlar El Kitabı –Dil ve Edebiyat, Cilt III, Çorum/Ankara, 2007, s. 62-63.

99 Dursun Gümüşoğlu - Rıza Yıldırım, , a.g.e., s . 35. 100 Agim Neza, a.g.e., s. 64.

Bektaşilik Tarikatını kabul eden Arnavutlar laik bir inanca sahip olmuşlardır. Arnavutların gerçek dinleri İlliryalılardan intikal eden kendilerine özgü ulusal gelenek, görenek ve “Besa” da toplanan sosyo-moral ve ulusal inanışlardır.101

Bektaşilerin hangi tarihte ilk defa Arnavutluk’a geldikleri henüz tespit edilmiş değildir. Bektaşi geleneğine göre bu tarih oldukça eskidir. Bektaşiler, Sultan II. Murat (1412-1451) ordusu ile beraber Arnavutluk’a gelmiş ve tarikatları adına faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kasım Baba, Yemin Baba, Piri Baba, Hüseyin Baba gibi Bektaşi pirleri ise Sultan II. Mehmet’in (1451-1481) saltanı esnasında Arnavutluk’a yerleşmişlerdir.102

Bektaşilerin Arnavutluk’ta ki yayılmalarını sağlayan asıl sebeplerden biri de Sultan II. Beyazıt’ın 1492 yılında Safevi taraftarlarını Anadolu’dan Rumeli’ye (bilhassa Yunanistan, Sırbistan ve Arnavutluk’a) naklettirmesidir. 103

Böyle mecburi göçe maruz kalanların arasındaki bir sürü derviş kısa zamanda yeni cemaatler kurarak, yerli halk üzerinde etkili olurlar.

Bektaşilerin Arnavutluk’a gelmelerinden bahseden ilk ciddi bilgiler, Türk seyyahı Evliya Çelebi (1611-1683)’ye aittir. Seyahatnamesinde, Sinan Paşa’nın Hacı Bektaş Veli adına bir tekke açtırdığından, ayrıca Valona’da Baba Sultan ziyaretgâhında bazı Bektaşi dervişlerinin bulunduğundan bahsetmektedir. Tomar bölgesinden bahsederken de, Tomar tepesindeki meşhur Bektaşi ziyaretgâhı olan Abbas Ali’nin kabrinden söz etmektedir.104

Bektaşiler, bilhassa Ali Paşa’nın zamanında Güney Arnavutluk’ta çok geniş bir şekilde yayılmışlardır. Bu meyanda, 1789 yılında Ali Paşa’nın talimatı üzerine Müslüman olup itaat altına giren Himara köylerinde, büyük çoğunluğu Bektaşilere ait olan tekkeler açılmıştır. 105

1822 yılında Ali Paşa‘nın ölümü ve 1826’da Yeniçerilerin dağıtılmasıyla birlikte Bektaşi tarikatının takibata alınması ve İstanbul’da ki Bektaşi tekkelerinin

101 Necip P Alpan, , a.g.e., s.16.

102 Peter Bartl, a.g.e, (Çeviren Ali Taner), s. 179. 103 Peter Bartl, a.g.e., s.180.

104 Peter Bartl, a.g.e., s.179.

105 Kendisi bizzat Bektaşi olan Yanya Valisi Ali Paşa ile birlikte olduğu Bektaşiler arasında çok samimi ilişkinin bulunduğu da kabul edilen bir hakikattir. Yanya Valisi olan Ali Paşa da bu Bektaşi dervişlerini bilhassa diplomatik casuslar olarak kullanmıştır. Bu vesile ile İşkodra’da eskiden bulunmasına rağmen 19.yüzyılın başlarında Bektaşi kalmamasının sebepleri de ortaya çıkmış oluyor(Peter Bartl, a.g.e., s. 180-181.)

kapatılmasının Arnavutluk’ta ki Bektaşiliğe hiç tesiri olmamıştır.106

Bektaşi olan Tepedelenli Ali Paşa döneminde Bektaşilik ülkede büyük oranda yayılmıştır.107

İkinci Mahmut Bektaşiliğin tehlikeli bir hal alığını görünce; Yeniçeri Ocağı ile birlikte onu da kaldırmış, ancak Abdülaziz zamanında tekrar ortaya çıkmış ve Atatürk zamanında tekke ve zayilerin kaldırılması kanunu ile tekrar kaldırılmıştır.108

Arnavutluk’ta Bektaşilerin ne kadar olduklarına dair bilgiler çok değişiktir, ancak en yüksek rakamlar, 1933 yılındaki Bektaşi Piri Niyazi Dede’nin, Birge ile görüşmesinde söylediği 200.000 kişi olduğudur.109

Bağımsız Arnavutluk’ta ise bugün hâlâ yaşamakta ve Halvetiye ile Sünni Müslümanlığın yanında resmen kabul edilmiş bir dini cemaattir.110

106 Peter Bartl, a.g.e., 181-182 107 Halil Akman, a.g.e., s. 153. 108 Peter Bartl, a.g.e., s. 174. 109 Peter Bartl, a.g.e., s. 182. 110 Peter Bartl, a.g.e., s. 174.