• Sonuç bulunamadı

III. TARİH İÇERİSİNDE ARNAVUTLUK

III.6. İkinci Dünya Savaşı Dönemi Arnavutluk (1939 1945)

2.1. Enver Hoca’nın Diktatörsel Yönetimi (1945-1985)

2.1.1. Enver Hoca’nın Diktatörsel Yönetimi ve İdeolojisi

2.1.1.17. Enver Hoca’nın Diğer Düşünceleri

Enver Hoca “Amerikan emperyalizminin, Sovyet sosyal-emperyalizminin ve hangi türden olursa olsun diğer emperyalizmlerin, yani şimdiki konumunda emperyalizmin tümünün zayıflama ve çürüme aşamasında olduğunu; eski toplumun devrimle temellerinden yıkılacağını ve yerine yeni bir toplumun, sosyalist toplumun kurulacağını söyleyebiliriz.(…)Sosyalizm asla, tekelci devlet kapitalizmini, “kapitalizmin bağrında sosyalist unsurların ortaya çıkması” ile belirlenmiş aşaması, kapitalizmin sözde yeni ve özel bir aşaması olarak ilan eden bugünkü değişimci teorilere bağlanarak değil, Leninist emperyalizm ve proleter teorisine sadık kalarak zafere ulaşacaktır.”

Enver Hoca “Bugün dünya tarihinin esas eğilimi, kapitalizmin ve emperyalizmin zayıflaması eğilimidir. (…). Emperyalizme karşı direnen devletlerin çabalarını birleştirmesi emperyalizmin zayıflamasına yol açar. Ama bu eğilim, gerekli ayrımlar yapılmaksızın, özel durumlar incelenmeksizin Çin’in yaptığı gibi mutlaklaştırılırsa doğru bir yol izlemez. Çin yöneticileri, Amerikan emperyalizminin çöküş içinde ve Sovyet sosyal-emperyalizminden daha zayıf olduğunu savunarak, “Üçüncü Dünya”yı çağımızın temel itici gücü ilan ederek, pratikte, burjuvaziye teslim olmayı ve ona boyun eğmeyi öğütlemektedirler.”

Enver Hoca “(…) Marks, Engels, Lenin ve Stalin bize, bu önderliğin her ülkenin proletaryası olduğunu öğretiyor. Bununla birlikte, proletarya ve onun Marksist-Leninist partisi doğru siyasal, ekonomik ve askeri çözümlemeler yapmalı, her şeyi iyi tartmalı, uygun kararlar almalı, uygun bir strateji ve taktik belirlemeli ve bunları yaparken devrimin hazırlanması ve sürdürülmesini sürekli hesaba katmalıdır. Eğer, Çinlilerin yaptığı gibi devrim hesaba katılmazsa, ne çözümlemeler, ne eylemler, ne strateji ne de taktikler Marksist-Leninist, devrimci olabilir.”

Enver Hoca ”İster güçlü olsun, ister daha az güçlü; hangi türde olursa olsun emperyalizm hakkında hayale kapılamayız. Emperyalizmin doğası ekonomik ve siyasal yayılmanın, savaşların çıkmasının şartlarını yaratır; çünkü emperyalizmin niteliği temel olarak sömürücü ve saldırgandır. (…)”

Enver Hoca ” Lenin bize, emperyalizme karşı sonuna kadar mücadele etmeyi, onu kelimenin geniş anlamıyla eleştirmeyi ve ezilen sınıfları emperyalizmin siyasetine karşı, burjuvaziye karşı harekete geçirmeyi öğretiyor. Emperyalizmin bugünkü gelişmesinin Marksist-Leninist çözümlemesi; Lenin’in emperyalizm üzerine, onun doğası ve özellikleri üzerine, devrim üzerine vardığı sonuçlarda ve çözümlemede hiçbir şeyin değiştirilemeyeceğini açıkça göstermektedir. (…)”.169

Görüldüğü gibi Balkanlarda komünizmin birçok ortak yönleri bulunmaktadır. Arnavutluk da bu ortak özellikleri taşımaktadır. Örneğin, Arnavutluk da içinde başka ulusları barındırıyordu ve kırsallığın egemen olduğu bir toplumdu. Ancak, Arnavutluk’un Yugoslavya ile beraber diğer Balkan komünizmlerinden ayrılan bir yönü bulunmaktır. O da, Kızıl Ordu'nun bu bölgelere girmemiş olmasıdır. Arnavutluk, sadece Sovyet askeri danışmanlarını ülkesinde barındırıyordu. Yani, görece olarak Arnavutluk, diğer sosyalist Balkan ülkelerinden şüphesiz daha az Sovyet bağımlısıydı.

Enver Hoca, Bektaşi bir ailenin çocuğu olmasına rağmen daima, dine karşı bir düşünce içinde olmuştur. 23 Mart 1947’de Tiran’dan gelen haberlerde Arnavut Parlamentosu Bektaşi tarikatına mensup 2 kişi, din ihtilafları sebebiyle öldürülmüşlerdir. Bu şahıslar Albay Foya Martenşi ile Albay Dervis’tir.170

Liri Gega isimli bir kadın Arnavutluk’un Çin Halk Cumhuriyeti ile gizli toplantılarını Sovyetler Birliğine söylemesi dolayısıyla öldürülmüştür. Gega öldüğünde hamile idi. Bunun bilinmesine rağmen öldürülmesi o dönemdeki iktidarın nasıl bir ruh halinde olduğunun göstermesi açısından önemli bulunmuştur.171

Enver Hoca’nın dikta yönetiminde Arnavut halkının dini gerçek anlamda ayrım unsuru yapmamasına rağmen yine de kendi iktidarının etkilenmemesi için daha ilk günden itibaren tüm dinlere saldırdığı ve bunu yaşamı boyunca devam ettirdiği görülmektedir. Bir başka deyişle; Hoca din düşmanlığını yine iktidarda kalmak için sürdürmesi gerektiğini düşünmüş ve uygulamalarında çok katı olmuştur.

169 Enver Hoca, Emperyalizm ve Devrim, (Çeviren: M.Murat), s. 94-102.

170 “Arnavutluk”, Ayın Tarihi, Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü, 1-31 Mart 1947, Sayı:160. 171 James S. O’donnell, A Coming of Age Albania Under Enver Hoxha, USA, 1999, s. 49.

27 Ocak 1948 Tiran Yüksek Askeri Mahkemesi, devletin güvenliğini ihlal ve casusluk suçu ile biri albay 7 kişiyi ölüm ve 12 kişiyi de muhtelif cezalara mahkûm etmiştir. Arnavutluk Ajansının bildirdiğine göre, mahkûmların bugünkü rejimi yıkmak ve kraliyet rejimini tesis etmek ve Amerika ile İngiltere lehine casusluk yapmakta olan gizli teşkilatın kurulmasından suçlu bulundukları belirtilmiştir.172

Enver Hoca ’nın iktidarı elde tutmak ve dikta yönetimini sürdürmek için uyguladığı Stalinist yöntemlerden biri de suçluyu köyünden kovmaktı. Enver Hoca bunu yaparken sadece suçluyu değil aynı zamanda suçlunun akrabalarına da aynı eylemi yaparak onları bir eyleme suç ortaklığı yapmadan önce iki kez düşünmek zorunda bırakırdı. Örneğin köylerinden edilen mağdurların çoğu akrabaları, bir şekilde Yunanistan veya Yugoslavya’ya kaçmış insanlardı. Söz konusu kimselerin halkın düşmanı olarak dernekten çıkarıldığı bilinen bir gerçekti. Çocuklar bile anne- babalarının yaptıkları suçtan dolayı cezalandırılıyordu.173

Çocukların cezalandırılmasına en canlı örneği Abas Kupi’nin torunu Valjeta Dosti‘nin yaşadığı olay gösterilebilir. Torun Valjeta Dosti okulda ders görürken, öğretmeni; Abas Küpi Kupi’nin Arnavut halkının düşmanı olduğunu ve Valjeta’nın O’nun torunu olduğu için O’nun da Arnavutluk’un düşmanı olduğunu söylemiştir. Bunun çocuk üzerindeki olumsuz etkisini tartışmaya bile gerek olmadığı açıktır.174

Enver Hoca ’nın verdiği cezalardan biri olan toplumdan dışlama en etkili olandı. Bu durumda dışlanmış kimse ile Çingeneler hariç kimse konuşmazdı.175

Özellikle oluşturulan gizli polis ve istihbarat örgütü SIGURUMI ile koydurduğu dışlamayı takip etme ve halkı bu yolla cezanın etkinliği hususunda korkutmaktaydı. Bu da cezanın etkisini daha fazla yapmaktaydı

Enver Hoca dikta yönetimini sağlamlaştırmak için her çeşit yöntemi denemiştir. 29 Kasım 1956 Belgrad kaynaklı bir haberde Arnavutluk Hükümetinin halkın üzerindeki baskıyı artırdığı ve memleketin her tarafında geniş ölçüde tevkif yapıldığı belirtilmiştir. Arnavutluk’ta yapılan bir merasimde hükümetten odun ve kömür talep eden işçilerle zabıta arasında bir çarpışma cereyan ettiği ve polisin halkın üzerine ateş açarak birkaç kişinin ölümüne sebep olduğu ifade edilmiştir.176

172 “Arnavutluk”, Ayın Tarihi, Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü, 1-31 Ocak 1948,Sayı:170. 173

James S. O’donnell, A Coming of Age Albania Under Enver Hoxha, s. 213.

174 James S. O’donnell, A Coming of Age Albania Under Enver Hoxha, s. 213-214. 175 James S. O’donnell, A Coming of Age Albania Under Enver Hoxha, s. 214.

Enver Hoca’nın dikta yönetiminin en etkin olduğu zamanlar; Yugoslavya, Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti ile olan ilişkilerinin kopma aşamasına geldiği ve koptuğu zamanlar ile onun hemen ertesi zamanlarda olmuştur. Bu kapsamda bağımsızlığını elde ettiği ilk yıllarda çok iyi ilişkiler içinde olduğu Yugoslavya ile Tito’nun Balkan Devletlerini kendi çatısı altında birleştirme düşüncesine tamamı ile karşı olan Enver Hoca, Yugoslavya ile ilişkilerini kopardığı zaman olmuştur.177

Enver Hoca bundan dolayı katıldığı hemen hemen her toplantıda bir şekilde Amerikan emperyalizmi ve Sovyetler Birliğinin Marksist-Leninist olmayan sosyalizmini eleştirmekte ve özellikle Sovyetler Birliği’nden ipleri kopardığı 1961 yılından itibaren sıklıkla devam etmişti. Bu kapsamda; halk meclisine seçilen üyelerine yaptığı konuşmada her iki ülkeyi şiddetle eleştirmiş ve onları dünya egemenliği peşinde koşan emperyalist güçler olarak tanımlamış ve küçük ülke halklarının çok dikkatli olmalarını öğütlemişti.178

Enver Hoca dikta yönetiminde istediği insanı “ vatan haini “ kabul ederek asılmasına veya mahkûm etme yoluna, bazılarını da af etme yoluna gitmiştir.179

Enver Hoca Sovyetler Birliği’nin 1968 yılında Çekoslovakya’ya müdahale ederken Çeklerden gelen “müdahale isteğini” bir bahane olarak öne sürdüğünü hatırlatmıştır.180 Yasayla diktatörlüğünü garanti altına almanın en bariz örneğini teşkil etmişti.

Enver Hoca için savunma fikri hayati öneme haizdi. 18 Eylül 1970’de yapmış olduğu konuşmasında; Enver Hoca, sosyalizminin inşasının ülke savunmasından ayırt edilemeyeceğini, her vatandaşın bir asker, her askerin de iyi bir vatandaş olduğunu, halkın bu yolda hızlı bir ilerleme kaydettiğini, her vatandaşın nasıl silah kullanacağını bilmesi ve hatta karış karış bilmesi gerektiğini ifade etmiştir.181

Enver Hoca’nın ayakta kalması ve gücünü sürdürmesinin birçok nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan ilki Enver Hoca’nın Arnavutluk’un marjinal önemi ve izalosyonunu kendi lehine çevirmesidir. Hoca iktidarını kanla hatta Tito ve Milovan Djilas’nun akıttığı kandan daha fazla kanla pekiştirmiştir. Diğer ikisi yaptıkları yanlışları görürken Enver Hoca’nın aşırılığı ve şüpheciliği hiç eksilmemiştir. Arnavutlar

177 “Arnavutluk”, Ayın Tarihi, Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü, 1-31 Ağustos 1948, Sayı:177. 178 Cumhuriyet Gazetesi, ” Enver Hoca Küçük Ülkeleri Uyardı”, 07 Kasım 1974, s. 3.

179

“Arnavutluk”, Ayın Tarihi, Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü, 1-30 Eylül 1946, Sayı:166.

180 Cumhuriyet Gazetesi, “Arnavutluk’un Yeni Anayasası Ülkeye Yabancı Birlik Çağrılmasını

Yasaklıyor”, 30 Aralık 1976, s. 3.

Enver Hoca’nın bu tutumunun cezasını ağır ödemişler ve O’nun iktidarı döneminde hiç rahatlama görmemişlerdir.182

Yeni Anayasanın Kabulü: Enver Hoca’nın dikta yönetiminin içerisinde “Anayasanın Kabulü” oldukça farklı bulunmuştur. Bir yandan muhaliflerine karşı tipik bir komünist diktatörün yaptığı seri saf dışı bırakma yöntemleri, diğer taraftan ise Şubat 1977 tarihinde anayasanın kabul edilmesi, birbiriyle çelişen uygulamanın tipik bir örneğini teşkil etmektedir.

Enver Hoca anayasanın kabulü dolayısıyla yapmış olduğu konuşmada; “Arnavutluk içte ve dışta barışı savunan, barış içinde yaşamak isteyen bir ülkedir. Yeni anayasa içte vatandaşların tüm temel haklarını güvence altına almıştır, bu haklar arasında çalışma ve dinlenme hakları, emeklilik hakkı, yaşlı yurttaşların devlet tarafından bakılma hakkı, parasız sağlık hizmetinden yararlanma hakkı, toplumun ürünlerinden eşitçe yararlanma hakkı bulunmaktadır” şeklinde ifadede bulunmuştur.

Söz konusu anayasada ayrıca “yabancı şirket ve tekellere iktisadi ödünler vermeyi kesinlikle yasaklar ve bu şirketlerin Arnavutluk’un iç işlerine karışmasına izin vermez” şeklinde maddeler bulunmaktadır.183

Enver Hoca yeni anayasada yabancı birliklerin Arnavutluk topraklarına girmesini, üstlenmesini ve Arnavutların kapitalist veya Sovyet Bloğu şirketleriyle ortak firmalar meydana getirmesini yasaklayan maddeleri içerecek şekilde taslak hazırlatmıştır. Arnavutluk Haber Ajansı ATA’nın verdiği habere göre; Enver Hoca yeni anayasaya göre Arnavut vatandaşların yabancı müdahale için çağrıda bulunmalarını yasakladığını belirtmiştir. Arnavut liderine göre bu yasak kararı, muhtemel saldırganlara, ülkeye müdahale için fırsat verilmesini önlemiştir.

Enver Hoca’nın dikta yönetimi her alanda kendini göstermiştir. Nitekim Arnavutluk’ta Kasım 1982 yılında yapılan Yasama Meclisi seçimleri yapılmış ve bu seçime halkın yüzde yüzü katılmış ve oylamaya katılan 1.627.000 lehte oya karşılık yalnız bir hayır oyu ile 8 geçersiz oy kullanıldığı belirtilmiştir.184

Bu sonuç bile Enver Hoca’nın son dönemlerinde ülkede ne kadar büyük bir baskı kurduğunun işareti olmaya yeter gözükmektedir.

182

Bernd J. Fischer, Balkan Strongmen, Dictators and Authoritarian Rulers of Southeast Europe, s. 252.

183 Cumhuriyet Gazetesi, “ Arnavutluk’ta Yeni Anayasa Kabul Edildi”, 22 Şubat 1977, s. 3.

184 Cumhuriyet Gazetesi, ”Arnavutluk’ta Yasama Meclisi Seçimlerinde Sadece Bir Hayır Oyu Çıktı”, 17

Enver Hoca’nın 21’inci yüzyıla girerken böyle bir dikta yönetimi ile 40 yıl iktidarda kalmasının sır perdesi hep açılmak istenmiştir. Aslında bunu araştırırken Enver Hoca’nın karakteri ile Arnavut halkının tarihi geçmişte yönetilme şekline bakmak gerekmektedir. Genelde yabancı ülkelerin egemenliği altında yaşamaları ve ayrıca ülke içinde en güçlü olanın kontrolünde, bir nevi aşiret kurallarına göre bir toplum oluşturmaları, Enver Hoca’nın diktatör olarak kabulünde çok büyük tepki gösterme eğiliminden kendilerini alıkoymuştur. Enver Hoca’nın bir de ülkenin kuşatılacağı fikrini halkın beynine sokması ve bunun işareti olarak ülkenin dört bir yerine bunkers (koruganlar) yapması halkı ister istemez verdiği kurallara uymaya yöneltmiştir. Aslında savunma açısından hiçbir faydası olmayacak bu koruganlara harcanan para ile Arnavutluk’a çok daha faydalı işler yapılabilirdi. Savunma harcamalarının en üste çıktığı zaman ise yalnızlık politikasının güdüldüğü 1980-1985 dönemi olmuştur.185

2.1.1.18. Enver Hoca’ya Göre Halk Meclisi, Bakanlar Konseyi ve Yüksek