• Sonuç bulunamadı

İki Dünya Savaşı Arası Döneminde Arnavutluk (1919-1938)

III. TARİH İÇERİSİNDE ARNAVUTLUK

III.5. İki Dünya Savaşı Arası Döneminde Arnavutluk (1919-1938)

1919’da Woodrow Wilson’un İtalya’nın bu üstünlüğüne son vermek istemesinden korkan İtalyanlar Yunanistan’la gizli bir anlaşma yapmıştı. Buna göre, Arnavutluk’un güneyi Yunanistan’a bırakılırken, bunun karşılığında Yunanlılar İtalya’nın Vlora ve çevresi üzerindeki egemenliğini ve Arnavutluk’un kalan kısmındaki mandasını desteklemesi planlanmıştı.

Bu mücadelede İtalya’nın iç siyasetindeki dengelerin önemli katkısı oldu. Giovanni Giolitti liderliğindeki liberaller savaşın ağır faturası altında ezilerek halk desteğini kaybetti. Komünist ve sosyalistler demir ve deniz yollarında grevler düzenleyerek hükümetin Arnavutluk’taki İtalyan askerlerine destek göndermesini önledi. Hatta İtalya’daki askerler bile greve katılarak Bari ve Brindizi’den yola çıkmayı reddetti.

Zogu 1919’da Arnavutluk’a geldiğinde ülkeyi dış güçler işgal etmişti. İngiliz, İtalyan ve Fransızlar İşkodra’da, Sırplar doğuda, Fransız ve Yunanlılar ise güneyde işgal faaliyetlerini gerçekleştirmişlerdi. 1918’de ise İtalyan hükümeti tarafından idare edilen bir bölgesel Arnavut hükümeti kurulmuştu.237

Sıtmanın da etkisiyle, sonunda İtalyanlar Mayıs 1920 itibariyle Vlora haricindeki Arnavut topraklarından tamamen çekildiler. Süleyman Delvina hükümetinin uyarılarını dikkate almayan İtalyanlardan Vlora’yı da kurtarmak isteyen 4.000 başıbozukla İtalyan mevkilerine saldırdı. General Tentimio Piaacentini kumandasında 15 bin kişiden fazla askerle istese Vlora’da tutunabilecek olan İtalya çekilmeyi kabul etti.238 Arnavutluk, 1920’ye kadar sırasıyla İtalya, Yunanistan ve Yugoslavya tarafından idare edilmiştir.239

236 Osman Karatay-Bilgehan A. Gökdağ–Melahat Pars, Balkanlar El Kitabı Cilt II, s. 319.

237 Bernd Jürgen Fıscher, King Zog and the Struggle for Stability in Albania, Newyork, 1984, s. 18. 238 Avlonyalı Süreyya Bey, a.g.e., s. 55.

İki savaş arası dönemin Arnavutluk’un önde gelen iki siyasi lideri240

Piskopos Fan Noli241 ile Kral Zogu temel siyasetlerini güçlü bir Arnavut ulusal kimliği inşa etmek ve savaş sonrası belirlenmiş sınırlar dâhilinde var olan durumu korumak şeklinde belirlemişlerdir.242

Hemen hemen aynı dönemlerde yaşayan ve benzer firikleri düşünen Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün imkânsız olan şartları nasıl değiştirdiğinin ve o yıllarda modern Türkiye’nin temelini atmasının Türkiye için bir şans olduğu açıkça görülmektedir. Bir başka deyişle Arnavutluk’ta da bir şeyler değiştirilmeye çalışılmış ama etkin ve dirayetli bir lider olmaması sonucu ülkenin arzu edilmeyen bir yolda gittiği görülmüştür.

Birinci Dünya Savaşı sonunda işgal altında parçalanmış ülkeyi kurtarmak için, Arnavutluk liderleri 28 Ocak 1920’de; Lushnje şehrinde bir kongre toparlamışlar ve bu kongrede Arnavutluk’un bağımsızlığını istemişlerdir.

Süleyman Delvina başkanlığında yeni hükümet oluşturulmuştur. Arnavutluk’un yeni hükümeti 30 Ocak 1920’de kurulmuş, Başbakan Süleyman Bey Delvina, İçişleri Bakanı ise Ahmet Bey Zogu olurken Tiran Arnavutluk’un yeni başkenti olmuştur. Yeni hükümet Lushnje’dan Şubat 1920’de Tiran’a taşınmıştır. İtalya Arnavutluk hükümetini 1920 yılının içinde tanımıştır.243

Durres’ta ki bölgesel hükümet istifa ederek tüm arşivini Tiran’da ki ulusal hükümete 20 Şubat 1920’de teslim etmiştir.244

Esat Paşa Toptani Paris’te Avni Rystemi isminde bir öğrenci tarafından öldürülmüştür.245

Yeni hükümetin en büyük sorunu İtalyan kuvvetlerini ülkeden çıkartmaktı. Arnavutluk’un her yanında gösteriler yapıldı ve yer yer silahlı mücadeleye girişildi.

240 Barbara Jevavich, Balkan Tarihi 20. Yüzyıl, İstanbul, 2006, s. 189.

241 1882 yılında Arnavutluk güneydoğusunda yer alan Thrace köyünde doğdu. Fan Noli, Yunanistan ilköğretim ve lise eğitimini tamamlandı. Mısır’da Yunanca dersi verdi. Daha sonra ABD gitti ve orada Boston yakınlarındaki cahil Arnavut azınlığı eğitti. Çok kısa zamanda o topluluğun lideri konumuna yükseldi. 1908 yılında ABD ilk Arnavut Ortodoks Kilisesini kurdu. Harvard Üniversitesini bitiren Fan Noli; 1920’de Arnavutluk’ta ilk kurulan hükümette delege olarak Piskopos Fan Noli gönderildi. Fan Noli ABD deki demokratik fikirler ile Arnavutluk’a gelmişti. Ypi hükümetinde dışişleri bakanlığı yaptı. Zogu ile fikir olarak anlaşamayan Noli, Zogu’nun kuvvet yoluyla uzaklaştırılması fikrindeydi. 1924’te Tiran’da hükümeti kurunca tamamı ile Batı fikirleriyle dolu bir yönetim şeklini arzulamaktaydı. Ancak Arnavutluk’un o dönemdeki anlayışı bu modern yöntemlerin uygulamasına imkân vermeyecek gerilikteydi. Çünkü Fan Noli hükümeti iki şeyden mahrumdu; iç destek ve mali kaynak (Bkz. Bernd Jürgen Fıscher,a.g.e., s. 64-66.)

242 Nuray Bozbora, a.g.m., s. 139.

243 Owen Pearson, Albania and King Zog, Independence, Republic and Monorchy 1908-1939, s. 139- 140; Elez Biberaj, a.g.e., s. 13; L.S, STAVRIANOS, The Balkans Since 1453, Newyork-USA, 1958. 244 Owen Pearson, Albania and King Zog, Independence, Republic and Monorchy 1908-1939, s. 141. 245 Owen Pearson, Albania and King Zog, Independence, Republic and Monorchy 1908-1939, s. 147.

Oluşturulan milislerle İtalyanlar, Avlonya’dan çıkartıldılar. İtalya sonunda, 3 Ağustos 1920‘de Tiran Antlaşması ile Arnavutluk bağımsızlığını kabul etti. 17 Eylül 1920 ‘de ise bağımsız Arnavutluk Milletler Cemiyetine üye kabul edilmiştir. Ancak gerçek bağımsızlığı 9 Kasım 1921’de gerçekleşmiştir.246

Aralık 1922’de; Ahmet Zogu’nun247

başbakan ve içişleri bakanı olduğu bir hükümet göreve başladı. Zogu’nun muhafazakâr güçlerle işbirliği yapması, Halkçı Parti içindeki ilerici kanadı rahatsız etti. Noli ve Süleyman Delvina gibi reform yanlıları muhalefeti örgütlemeye başladılar.248

Ayrıca; henüz oturmamış devlet bünyesinde bu defa da parti çekişmeleri baş göstermiştir. Hatta bu çekişmeler o derece ileri gitti ki, hükümet darbesi yapmak isteyen bir milletvekili grubunun teşebbüsü, İçişleri Bakanı Ahmet Zogu249 tarafından güçlükle bastırılmıştır.

8 Mart 1922‘de Zogu’ya bir öğrenci tarafından suikast yapılınca; işler büsbütün karıştı muhalefet partisi parlamentodan çekildi. Aralık 1923’te; seçimler yapıldı. Zogu’nun adı yıpranmıştı. Kayınpederi Verlaci’ye başbakanlık görevini devrederek, Şubat 1924’te istifa etti. Mayıs 1924’te en radikal muhalefeti yapan “ Genç Arnavutlar

246 Halil Akman, a.g.e., s. 157; Sacit Kutlu, Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve

Osmanlı Devleti, İstanbul, 2007, s. 521; Robert Elsie a.g.e., s. 9.

247 Zogu, Mati aşireti reisi Cemal Paşa’nın ikinci oğlu olarak 8 Ekim 1895’te doğmuştur. Ailesi Müslüman’dı ve Osmanlı hizmetinde sivrilmişti. Zogu ailesinin ünü Arnavutların büyük kahramanı Skenderbey’in kız kardeşi Kruja Prensesi Mamica’nın Burayet Kale Beyi ile evlenilmesinden gelmektedir. Babasının ölümünden sonra (1908) İstanbul’a okumaya gönderilir. Galatasaray Lisesini bitirdi. (Bkz. Bernd Jürgen Fıscher,a.g.e., s. 1-2,4). Zogu, Şubat 1920’de Delvineli Süleyman Bey hükümetinde içişleri bakanı oldu. (Bkz. Barbara Jevavich,a.g.e., s. 190.)1920-1924 yılları arasındaki kısa bir demokratik deneyim sonrasında Arnavutluk İkinci Dünya Savaşı’na kadar Zog’un otoriter yönetimi altında idare edilmiştir. Zog’un 21 Ocak 1925’de cumhuriyetin ilanıyla başlayan başkanlığı görevi 1928 yılında monarşinin ilanı sonrasında kral unvanı ile devam etmiştir. Zog’un 3 yıllık devlet başkanlığı dönemindeki ilk icraatlardan biri, bağımsızlığın, iki başlı kartalla sembolize edilen bayrağın ve başkent olarak Tiran’ın teyit edilmesi olmuştur. Bunun yansıra Arnavutça resmi dil olarak kabul edilirken devletin resmi dininin olmadığı ve tüm dinlere karşı tarafsız olduğu ilan edilmiştir. Bu dönemde bir takım demokratik düzenlemelerin yanı sıra Zog karşıtı Arnavut Yurtseverlere yönelik suikast girişimleri ve muhalefetin yurt dışına sürülmesi gibi baskıcı uygulamalar da olmuştur(Bkz. Nuray Bozbora, a.g.m., s. 136.) Gerçi, Zog’un bütün Doğulu hükümdarlar gibi birçok kusurları vardı.. Mala, paraya çok düşkün olduğu da şüphesizdi. Fakat Zog, her şeye rağmen, memleketinin ölçülerine göre bir ”nizam” adamı idi. Arnavutluk’un istiklalinden beri sürüp giden anarşi devrini kapatmış; medeni devletler örneğine göre bir hükümet kurmuş; bunu, az çok hukuki ve meşruti temeller üstüne oturtmuş; mektepleri açmış ve bunların hepsinden daha zorlu olan bir işi asayişi başarmıştı. Kral Zog, idari dizginlerini eline aldığından beri burada, artı, ne kan kavgalarından, ne dağ eşkıyalığından, ne sokak kabadayılığından eser kalmıştı. Hatta ufak tefek zabıta vakalarının, ufak tefek hırsızlıkların bile önü kesilmişti. (Bkz. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Zoraki Diplomat, İstanbul, 2006, s. 72-73.) 248 Sina Akşin-Melek Fırat, ”İki Savaş Arası Dönemde Balkanlar” Balkanlar, Ortadoğu ve Balkan

İncelemeleri Vakfı Yayınları, İstanbul, 1993, s. 110.

249 Balkan Harbinde İşkodra Komutanı Hasan Rıza Paşa davetli olduğu bir Arnavut Beyinin konağında geceleyin böylece boğazlanmıştı. Kral Zogo, Türk Ordusu Kumandanı Hasan Rıza Paşa’yı öldüreni öldürtüp yerine geçen adamdı(Bkz., Yakup Kadri Karaosmanoğlu, a.g.e., s. 67.)

Birliği” lideri Avni Rüstem öldürüldü. Esad Toptani suikastını gerçekleştiren Avni Rüstem, ulusal kahraman olarak kabul ediliyordu. 1923 genel seçimleri sonrasında yükselen Zogu karşıtlığı bu hareketlerde kendini göstermiştir. Yükselen muhalefet bu gücünü bir süredir parti içinde Zog ile yollarını ayırmış olan Fan Noli’yu 1924 yılında bir tür darbe ile iktidara getirerek göstermiştir. 250

10 Haziran 1924 Arnavutluk’ta Ahmet Zogu hükümeti Fan Noli’yi destekleyen kuvvetlerin Tiran’ı ele geçirmesiyle düşmüş, Zogu son anda Yugoslavya’ya kaçmıştır. Yeni hükümette başbakan olarak giren Fan Noli yaklaşık altı aylık yönetimi boyunca Batı tipi demokrasi ve politik özgürlükleri kapsayan bir yönetim anlayışını Arnavutluk’a getirmek istemiştir. Hükümet komünist bir yapıya sahip olmamasına rağmen Başbakan ve birçok genç arkadaşları Marksist İdeoloji’den etkilenmişler ve hatta Noli’ye “Kızıl Papaz“ takma adını koymuşlardır.251

Zogu ve arkadaşları da Yugoslavya’ya kaçmak mecburiyetinde kaldılar. Belgrad’ın, Kosova Komitesinden gördüğü destek nedeniyle Fan Noli’ye duyduğu düşmanlık, yurtdışına kaçan Ahmet Zogu’ya destek olarak ortaya çıkmıştır. Bu olay Haziran’da vuku bulmuştu. Yeni hükümet ise Noli tarafından kuruldu. Noli açıkladığı programda; anti-feodal demokratik reformları uygulayacağını, halkın yaşam düzeyini yükselteceğini ve SSCB ile diplomatik ilişkiler kuracağını belirtti. Ancak Noli tüm bunları yapabilmek için halk desteğinden yoksundu, orduyu örgütleyememişti.

24 Aralık1924’te Fan Noli, ekonomik olarak dış güçlerden istenilen desteği elde edememesi, komünist düşünce yapısı, idaredeki eksikleri vb. nedenlerle hükümetini sürdürme imkânı bulamadı. Bütün bunların yanında Belgrad’ın desteğini arkasına alan Zog, ülke içindeki huzursuzluklardan da cesaret alarak, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ordusunun yardımıyla, Yugoslav desteği ile toparladığı 12.000’e yakın gücüyle Aralık 1924’te; Tiran’a girmiş, Fan Noli’yi zorla devirerek önce cumhuriyeti, sonra da Cumhurbaşkanlığını ilan etti. Cumhurbaşkanının koşulsuz veto yetkisi, seçim çağrısı ve anayasada değişiklik yapma hakkı bulunmaktaydı.252

250 Nuray Bozbora,a.g.m., s. 134; Sina Akşin-Melek Fırat,a.g.m., s. 111.97-125; Gökhan S., a.g.e., s. 35.

251 Owen Pearson, Albania and King Zog, Independence, Republic and Monorchy 1908-1939, s. 224- 225.

252 Sina Akşin-Melek Fırat,a.g.m., s. 111; Gökhan S., a.g.e., s. 35 ; Ersin Kalaycıoğlu, ”Balkanlarda Milliyetçilik ve Siyasal Yaşam:1918-1939”, Murat Sarıca Adına Sempozyum (30-31 Ocak 1993), İstanbul, 1994, s. 53; Bernd Jürgen Fischer,a.g.e., s. 75.

Fan Noli önce Roma’ya daha sonra da Amerika’ya gitmiştir. Bir daha Arnavutluk’a hiç dönmemiştir.253

Ahmet Zog’u yeni bir hükümet kurmuş ve kendisini Başbakan, İçişleri bakanı ve Genelkurmay Başkanı ilan etmiştir. İmzot Koleci’yi Dışişleri Bakanı, Myfid Libohova’yı Adalet ve Maliye Bakanı, Kostaq Kotta’yı Eğitim ve Halk İşleri Bakanı olarak görevlendirmiştir.254

Üç sene sonra ise; Zogu’nun krallığa heveslendiği ve anayasayı değiştirip krallığı kabul ederek I. Zogu diye tahta çıktığı görülecektir.255

Zogu dönemi, yabancı danışmanlar dönemi olarak da adlandırılabilir. Maliye Bakanlığı Hollandalı, İçişleri Bakanlığı İngiliz, Çalışma Bakanlığı Alman, Tarım Bakanlığı İtalyan, ordu ise Avusturyalı danışmanların elindeydi.256

Kral Zog’un iki dünya savaşı döneme damgasını vuran bir başka önemli icraatı ise ülkenin idari taksimatı konusunda olmuştur. Zog, bu konuda İtalyan ve Fransız örneklerini kendine model almış olmakla birlikte, bu modeli kültürel olarak daha kabul edilebilir hale getirmek için idari taksimatta kuzeydeki kabilesel bölünmeler ile güneydeki feodal toprak sahipliğini esas almıştır.

Zog’un kendisinin de Mati bölgesinden kuzeyli bir Gega Arnavut olduğu göz önüne alınırsa bu hassasiyetleri iyi kullanmış olduğu görünmektedir. Yine bu desteğin verdiği güç ile Zog kendi kabilesel bölgesindeki sadık küçük ordunun yerine İtalyan görevlilerce kontrol edilen eğitimli ve donanımlı askeri bir ordu kurmakta zorlanmamıştır. Yine, eşkıyalığın önlenmesi, geleneksel kan davasının kanun dışı ilan edilmesi, silahsızlandırma gibi düzenlemeler geleneksel kalıpların yıkılması anlamında olumlu ilk adımlar olmuştur. Ancak Zog’un daha çok kendini aristokrasiye sevdirme yönündeki bu politikaları, yeni demokratik ve ilerlemeci sınıfların uzun vadede Zog yönetimine yabancılaştırmıştır.

Zogu iktidarı ele geçirmesinden çok daha önce Arnavutluk’un yaşayabilmesi için dış yardım almasının gerekli olduğuna inanmaktaydı. Noli gibi kendisi de Milletler Birliği (The League of Nations)‘den bu yardımı almak için uğraşmış ama başarılı olamamıştı. Zogu yönünü ister istemez İtalya’ya döndü. Bu dönüşün politik nedeni,

253 Owen Pearson, Albania and King Zog, Independence, Republic and Monorchy 1908-1939, s. 236; Sina Akşin-Melek Fırat Melek, a.g.m., s. 111; Gökhan S., a.g.e., s. 35.

254 Owen Pearson, Albania and King Zog, Independence, Republic and Monorchy 1908-1939, s. 240. 255 Nuray Bozbora, a.g.m., s. 136; Yılmaz Çetiner, Bilinmeyen Arnavutluk, İstanbul, 1966, s. 12-15;

Owen Pearson, Albania and King Zog, Independence, Republic and Monorchy 1908-1939, s. 235. 256 Sina Akşin-Melek Fırat, a.g.m., s. 110.

Yugoslavya’ya tam olarak güvenmemesi ve küçük bir ülke olarak kendilerini koruyacak büyük bir ülkeye sığınma düşüncesi olmuştu.

Ekonomik olarak da İtalya daha mantıksal gelmekteydi. Bir defa İtalya, Arnavutluk’un ana ticaret yapan ülke statüsünde birinci sıraya almaktaydı ve İtalyanların Arnavut mallarına ihtiyaç duyuyor olmaları bu birlikteliği hızlandırmaktaydı.257

Öte yandan, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve mali güçsüzlüğü aşmak için Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’na göre daha tercih edilebilir bulduğu İtalya’nın desteğine başvurması, ilerleyen yıllarda Arnavutluk’u İtalya’nın ekonomik ve mali olduğu kadar askeri ve siyasi nüfuzu altına sokacaktır. İki ülke arasında ekonomik ve mali alanda başlayıp askeri ve siyasi alanda işbirliğine kadar uzanan bu yakınlaşma, Arnavutluk’un başta Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nın olmak üzere İtalya’ya rakip diğer devletlerle olan ilişkilerinin bozulmasına yol açacaktır.258

Nihayet 1925’te, Ahmet Zogu diğerlerine göre üstünlük sağlamış ve önce ülkeyi bir cumhurbaşkanı olarak yönetmiş ancak 1928 ile 1939 yılları arasında kendini Zog I adı ile Arnavutluk kralı ilan etmiştir. Yarı feodal bir yapıda, cahil bir halk ve kötü bir ekonomik güç altında ülkeyi devralmıştır. Bundan dolayı ekonomik ve kültürel reform yapmak ve modern bir ülke yaratmak istemiştir. Bununla birlikte doğu kuralları ile batı reformu yapmak isteyen Zogu, İtalya ile ekonomik ve askeri ilişkiye girmiş ve 1939 yılına kadar İtalya’nın etkisinde kalmıştır.259

31 Ocak 1925’de; Ahmet Zogu, 01 Şubat 1925’ten geçerli olmak üzere yedi yıllığına Arnavutluk Ulusal Meclisinde Arnavutluk Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Zog’u cumhurbaşkanı seçilir seçilmez İtalya ile olan ilişkilerini geliştirmeye yönelik gayretlerde bulunmuştur. Ahmet Zogu bir yandan devletin başı, bir yandan da hükümetin başı olarak işini birleştirmiştir.260

Arnavutluk Ulusal Meclisi yeni bir Anayasa ile Monarşi sisteminden Cumhuriyet sistemine geçmiştir. Cumhurbaşkanı’nın çok güçlü olduğu bu yeni durumda, Başkan Meclisi tam olarak kontrol etme hakkına sahip olmuştur.261

257 Bernd Jürgen Fischer, a.g.e., s. 82-83. 258 Nuray Bozbora,a.g.m., s 136-139.

259 Elez Biberaj Elez, Albania-A Socialist Maverick, s. 13.

260 Owen Pearson, Albania and King Zog, Independence, Republic and Monorchy 1908-1939, s. 242- 243.

Zogu her ne kadar 1925 yılında halkın elindeki silahları toplanmaya karar verilmişse de etkin olunamamıştır. Bununla birlikte Zogu jandarma ile haydutluk ve kan davası sürdürme konusundaki problemlerin değişik metotlarla üstesinden gelmiştir.262

İki Dünya Savaşı arası, istikrarsız Arnavutluğu ekonomisini ve dış politikasını İtalya kontrol etmiştir. Zogu döneminde ekonomik durum kötüleşince Arnavutluk İtalya ile ilişkilerini geliştirmeye tekrar başlamıştır.263

1926’da polis teşkilatı ve orduda İtalyan müfettişlerin bulunmasına izin veren yasa çıkmış, hukuk sistemi, İtalyan yasaları esas alınarak düzenlenmiştir.264

İtalyanlar Arnavutluk’a bir takım krediler vermişler ve ağırlıklı olarak verilen krediler ile İtalyan önceliklerine yönelik işlerde, yol, köprü yapımı vb. konularda harcama yapılmasına müsaade etmişlerdir. Arnavutluk’un öncelikleri hiçbir zaman dikkate alınmamıştır. Zogu elde edilen kredileri, kendi yaşam standardını yükseltecek şekilde kullanma yönüne gitmiştir.265

Nihayetinde ise 23-26 Ağustos 1925’te İtalya ile gizli askeri anlaşma imzalamıştır. Söz konusu anlaşmaya göre266; İtalya savaş

zamanında Arnavutları ve Arnavutluk’u korumaya, Arnavutluk’un komşu ülkeler ile silahlı çatışma çıkması durumunda, söz konusu korumayı sürdürmeye, Arnavutluk ordusunun İtalyan komutanların emrinde olabilmesine onay verdiği görülmüştür.

Yine Arnavutluk ile İtalya; Kasım 1926’da; bir Dostluk ve Güvenlik Antlaşması” imzalamıştır.267

Bu antlaşmada İtalyan hükümeti, Arnavutluk’taki siyasi ve bölgesel mevcut durumu korumayı vaat etmiş ve Zogu’nun durumu böylece garanti altına alınmıştı. Bir yıl sonra yine iki ülke arasında “Savunma İttifakı“ imzalanmış ve Arnavutluk, uluslar arası ilişkilerde İtalya’nın yarı sömürgesi durumuna gelmişti

262 Bernd Jürgen Fischer,a.g.e., s. 101. 263 Yusuf Küpeli Yusuf, a.g.e., s. 40.

264 Sina Akşin-Melek Fırat,a.g.m., s. 111; Bernd Jürgen Fischer ,a.g.e., s. 90. 265 Bernd Jürgen Fischer, a.g.e., s. 92.

266 Bernd Jürgen Fischer, a.g.e., s. 93.

267 (27 Kasım 1926’da )Tiran Anlaşması ve Paktı: Zogu döneminde Arnavut –İtalyan ilişkilerinde iki ülke arasında imzalanan ve daha sonraki yıllarda yenilenen Tiran Paktı’nın ayrı bir önemi bulunmaktadır. Arnavutluk ve İtalya arasında Dostluk ve Güvenlik anlaşması İtalya Kralı adına İtalyan Elçi Baron Aloisi, Arnavutluk Cumhurbaşkanı adına Dışişleri Bakanı Hysejn Vrioni tarafından Tiran’da; 27 Kasım 1926’da imzalanmıştır. Tiran Anlaşması İtalya’nın Adriyatik üzerindeki meşru hakkı ile Cumhurbaşkanı Zog’nun hem ülke içinde hem de dışında Arnavutluk’un güvenliğinin sağlanması ve daha fazla mali destek almasını sağlayan, ancak İtalya’nın askeri olarak Arnavutluk üzerinde etkisinin olduğu bir anlaşmayı teşkil etmiştir. (Bkz. AKŞİN Sina-FIRAT Melek,a.g.m.,s. 111.)

Yugoslavya bunu dengelemek için 1927’de Fransa ile bir ittifak antlaşması imzalanmıştır.268

Bu dönemde İtalya’nın Yugoslavya’yla ilişkileri gergin olduğundan, antlaşma Belgrad’ta şiddetli tepkiye yol açtıştı.

Kasım 1927’de Yugoslavya ve Fransa’yla, kısmen İtalyan-Arnavutluk ittifakı akdedilmiştir. Savunma amaçlı bir ittifak olan bu antlaşma, yirmi yıllık bir süre için imzalanmıştı. Arnavutluk böylece hem ekonomik hem de dış politikada sıkı bir şekilde İtalya ‘ya bağlanmıştı..269

Zogu döneminde ülke, faşist İtalya’nın himayesi altına girmiştir.270

O yıllarda Arnavutluk ekonomik yönden de çok zor durumda kalmıştır. Nitekim 1927’de kişi başına milli gelir sadece 40 Amerikan dolarına inmiştir. Bu ise diğer Balkan ülkelerinin ortalamasının yarısı kadar olmuştur.271

Cumhurbaşkanı Ahmet Zog’u 15 Eylül 1927’de Parlamentoyu açış konuşmasında Tiran Paktı’nın herhangi bir güce veya Parti’ye yönelik olmadığını, Arnavutluk’un bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü kapsadığını, Arnavutluk’a daha fazla özgürlük vereceğini belirtmiştir.272

İtalya ile kurulan ilişkiler ve Ahmet Zog’un Arnavutluk Cumhuriyeti Başbakanı olarak Mussolini’ye tanıdığı birçok ekonomik ve siyasal ayrıcalık, ona en büyük özlemlerinden birini gerçekleştirme olanağını vermişti.273

Tiran Paktı’nın ilk beş yıllık dönemi tamamlanınca İtalya anlaşmayı yenilemek istemiş ancak Kral Zogu 1927 Tiran Anlaşmasının ihtiyaçlarını karşılaması ve halkın bu konudaki isteksizliğini göz önüne alarak söz konusu Tiran Anlaşmasının uzatılmasını onaylamamıştır.274

Bu dönemde Ahmet Zogu’nun Kosova Arnavutlarını tanımaya yönelik tek girişimi ise monarşinin ilanı aşamasında olmuştur. Arnavutluk Kurucu Meclisi 25 Ağustos 1928’de ülke yönetiminin cumhuriyetten monarşiye geçişini ilan eden ilk

268 Sina Akşin-Melek Fırat, a.g.m., s. 111. 269 Barbara Jevavich, a.g.e., s. 192.

270 Kral ZOG döneminde İtalya ile ilişkilerini Türkiye’nin Tiran Büyükelçisi Yakup Kadri Karaosmanoğlu özet olarak” Bir gün benim ziyaretime gelen, bir Arnavut mebusu, hiç sıkılmadan

bana, diyecekti ki “ Sefir Hazretleri, Sefir Hazretleri, bizim aramızda, satılık olmayan tek kişi yoktur” ve ben, onun hesabına, onlar hesabına utanarak önüme bakarken o, devam edecekti: Kimimiz Sırp uşağıyız, kimimiz İtalyan kölesi. Hangi taraf fazla verirse oraya kapılanırız. Ama şimdi, müzayede devri bitti artık. Şimdi, kralımızdan jandarma çavuşuna kadar hepimiz “makarnacıların emrindeyiz”

şeklinde aktarmıştır.(Bkz. Yakup Kadri Karaosmanoğlu,a.g.e., s. 74.)