• Sonuç bulunamadı

III. TARİH İÇERİSİNDE ARNAVUTLUK

III.6. İkinci Dünya Savaşı Dönemi Arnavutluk (1939 1945)

1.1. Enver Hoca’nın İktidara Gelişi (1908-1945)

1.1.10. Arnavutluk’u Yeniden Yaratma

1948 yılına kadar bu ülkelerde komünist kontrolünün tam anlamıyla sağlandığından söz etmek mümkün olmamıştır. İlk mutlak komünist hâkimiyet önce Yugoslavya’da ve Arnavutluk’ta kazanılmıştır. Hatırlanacağı gibi bu iki ülke savaş sırasında partizan güçlerinin askeri üstünlük kurduğu yerler olmuşlardır. Romanya ve

94 James S. O’donnell, a.g.e., s. 11. 95 Yılmaz Çetiner, a.g.e., s. 22-27.

Bulgaristan’da ise parti ilk olarak içişleri ve adalet bakanlıkları gibi önemli bakanlıkların ele geçirilmesi üzerine yoğunlaşmıştır.97

Yugoslavya’dakine çok benzer bir durum da LNC’nin Demokratik Cephe olarak yeniden adlandırıldığı ve Alman güçlerinin 1944 yılı Kasım ayında Tiran’dan ayrıldıktan sonra ülkenin kontrolünü tamamıyla eline geçirdiği Arnavutluk’ta yaşanmıştır.98

29 Kasım 1944’te; Enver Hoca Tiran’a girdiğinde büyük bir zafer sarhoşluğu içine girmişti. Öncelikle kendi güçleri ile ülkeyi kurtarmış ve ülkenin yeni programını zafer ve kendine güven duyguları altında bazı tedbirler alarak sağlamaya çalışmıştı. Bunu polis, adalet ve diğer devletin önemli kurumları üzerinde, ekonominin tamamında kontrolü ele geçirmek, göstermelik muhalifleri saf dışı etmek ve ülkenin her köyünde Batı etkisini ortadan kaldırmak şeklinde önlemler almak suretiyle gerçekleştirmek istemişti.

Arnavutluk kurtuluş savaşı boyunca Amerika ve İngiltere’nin kendilerinin başarılı olmasını istemediklerine dair düşünceye kapılmıştır.99

Bu yüzden Batı düşüncesinden tamamı ile kurtulmak istemişlerdir.

Kazanmış olduğu zafere rağmen hükümet kendisini özellikle dış dünya ile olan ilişkilerinde çok büyük zorlukların içerisinde bulmuştur. Bu dönemde bir diğer önemli konu da, ulusal toprakların bir takım tehlikeler ile yüz yüze olması teşkil etmiştir.

En büyük endişe ise, Atina’yı kontrollerinde bulunduran İngilizlerin Arnavutluk’un güneyi ile ilgili isteklerde bulunan Yunanistan’ı destekleyeceği fikri olmuştur.100

Yugoslavya’nın Arnavutluk üzerindeki egemenliği ya da Stalin’in deyişiyle bu ülkeyi “yutması” isteği Stalin’in desteklemesine rağmen Belgrad’ın hep kendi başına aldığı kararlar şeklinde görülmüştür.101

Arnavutluk’un işgalden kurtuluşu 29 Kasım 1944’tür. Bu tarih aynı zamanda Arnavutluğun kuruluş tarihidir.102

İngiltere ve Amerika Arnavutluk'un bağımsızlığına destek vermişlerdir. 1944’te; Komünistler kontrolü ele geçirmişlerdir. Böylece daha

97 Barbara Jevavich, Balkan Tarihi 20. Yüzyıl, s. 304. 98 Barbara Jevavich, Balkan Tarihi 20. Yüzyıl, s. 315 99

Lou Giaffo, a.g.e., s. 393.

100 Barbara Jevavich, Balkan Tarihi 20. Yüzyıl, s. 316. 101Barbara Jevavich, Balkan Tarihi 20. Yüzyıl, s. 346.

önce Zogu’nun diktatörlüğünü yaşayan Arnavutluk, şimdi de Enver Hoca’nın diktatörlüğünü yaşamaya başlamıştır. 103

Enver Hoca son Alman askerini 29 Kasım 1944’te; İşkodra’dan kovunca; Tiran’a gelmiş, daha önce Berat’ta merkezi bulunan geçici hükümet merkezini Tiran’a taşımış ve komünist rejim artık Arnavutluk’ta tüm kontrolü ele almıştır. Enver Hoca iktidar yolundaki son adımını da atmıştır.

Enver Hoca iktidara gelince, güç Geg’lerden Tosk’lara geçmiştir. Bu durumda; Komünist Partisi’nin yaklaşık %75’i Tosk’lardan oluşmuştur. Bu güç geçişi aynı zamanda Arnavut resmi lehçesinin Tosk olmasının yolunu da açmıştır. Enver Hoca; Geglere karşı Tosk üstünlüğünü sağlayacak şekilde bir politika izlemiştir. Geglerin kültürüne, ekonomisine, diline, liderlerine saldırmış ve Gegleri pasifize etmek için uğraşmıştır.104

Enver Hoca 29 Kasım 1944’te; iktidara gelince ilk yaptığı icraatlardan birisi zengin fakir ayrımında; zenginlerin aleyhine aldığı tedbirler olmuştur. Enver Hoca işadamlarını, zengin toprak sahiplerini “kapitalist”, “halk düşmanı”,”kundakçı” ve “yabancı ajanı” olarak görmüş ve söz konusu insanların birçoğu taciz edilmiş, fakirleştirilmiş, hapsedilmiş veya çalışma kamplarına sürgüne gönderilmişlerdir.105

Arnavutluk Sovyet askeri desteği olmadan ülkesinin kurtuluşunu sağlayan tek komünist ülke olmuştur. Yine Arnavutluk Avrupa’nın yabancı desteği almadan kurtuluşunu gerçekleştiren ülkesi de olmuştur.106

Arnavutluk İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalyan ve Alman işgallerinde yaklaşık 28.000 insanını yitirmiştir.107

Yeni Arnavutluk hükümeti 29 Nisan 1945’te ilk defa Yugoslavya tarafından resmi olarak tanınmıştır. Daha sonra 10 Kasım 1945’de; Sovyet Rusya, ardından Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere vb. gibi Batılı güçler tarafınan da tanınmıştır.108

(Bkz. Ek-3, Gazeteler, Gazete-8.)

103

Halil Akman, a.g.e., s. 159.

104 Miranda Vickers, a.g.e., s. 164-165; Isa Bulumi, ”The Politics of Culture and Power: The Root of

Hoxha’s Postwar State”, East European Quarterly XXXI, No.3, (September), 1997, s. 381-382.

105 Edwin E. Jacques, a.g.e., s. 442. 106

Edwin E. Jacques, a.g.e., s. 424.

107 Edwin E. Jacques, a.g.e., s. 426.

108 James S. O’donnell, a.g.e., s. 12; Robert Elsie, a.g.e., s. XXX; Anton Logoreci, The Albanians-

Birinci komünist Ulusal Kurtuluş Cephesi Kongresi (The National Liberation Front) (NLF), Ağustos 1945’te yapılmıştır. Bu ilk toplantıda ismini “Demokratik Cephe” olarak değiştirmiştir.109

Arnavutluk’ta ilk defa; 2 Aralık 1945’te, Arnavut halkı devletin en üst organlarını seçmek için serbestçe (evrensel oy hakkı, eşit, direkt ve gizli oylama) oy kullanmıştır. Böylece Enver Hoca dönemininin tamamında yapılan seçimlerde en ileri demokrasi sisteminde bile görülmeyen genelde %90’ın üstünde, hatta %100’e varan bir oranla oy kullanıldığı görülmüştür.

Neticede seçimi, oyların büyük çoğunluğunu alan Komünist Partisi kazanmıştır Seçimde tek parti olmuştur. Ancak yinede oyların tamamına yakını Enver Hoca’nın desteklediği tarafa yönlenmesi söz konusu seçimin korku ve baskıya dayalı bir seçim olduğu izlenimi vermiştir.110

Müteakiben; 11 Ocak 1946’da Kurucu Meclisi seçilmiş ve devlet kendisine “Arnavutluk Halk Cumhuriyeti” adını vermiştir. Kurucu Meclis, 14 Mart 1946’da ilk anayasasını çıkarmış ve bu anayasa 1950 ve 1960’ta güncelleştirilmiştir. Bu ilk anayasa Yugoslavya’dan kopya edilmiştir.111

Bir başka deyişle yeni meclis Ocak 1946’da toplanmıştır ve Arnavutluk’u bir halk cumhuriyeti ilan etmiştir. Ayrıca Sovyet çizgisinde yeni anayasa onaylanmıştır.112

Arnavutluk İkinci Dünya Savaşı bitip 29 Kasım 1944’te komünist idare yönetime geçtiğinde, hurda yığını haline gelmişti. Altmışbinden fazla ev yıkılmış veya tahrip edilmiş, birçok köy haridan silinmiş, ülke nüfusunun onda biri evsiz kalmış, tarım ürünleri kuraklıktan dolayı oldukça az, meyve ağaçları odun olarak kullanılmış, iki milyon keçi koyun ile yüzbin büyük baş hayvan telef olmuştu.

Ayrıca, hiçbir fabrikasının olmadığı, ayakkabı dâhil birçok giyim malzemesinin üretilmediği, sıtmanın kol gezdiği, veremin nüfusun yüzde 20’sine hâkim olduğu, çocukların beslenmeden yoksun olduğu, hastanelerin çok az ve yetersiz olduğu, anestezi olmadan ameliyatların yapıldığı, tüm köprü ve yolların tahrip edildiği; kısacası ülkenin yeniden inşasına neredeyse sıfırdan başlanacak bir seviyeye geldiği görülmüştü.113

109 Edwin E. Jacques, a.g.e., s. 433.

110 Enver Hoca, 40 Years of Socialist Albania, Tirana, 1984, s. 23-25. 111

Edwin E. Jacques, a.g.e., s. 433.

112 Ayın Tarihi, Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü, 1-30 Kasım 1945, Sayı:144; Anton Logoreci, a.g.e., s.

86; Edwin E. Jacques, a.g.e., s. 434.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Arnavutluk; 28 Kasım 1944’de 32’inci bağımsızlık törenini, başlarında Enver Hoca olmak üzere artık gerçek bir bağımsız devlet olarak kutlamıştır. Enver Hoca yaptığı zafer konuşmasında” Bugün tarihimizde yeni bir sayfa açılmıştır. Artık her şey bizim elimizdedir. Zaferimizi işgalcilere karşı kutlayabiliriz. Bu savaş ülkemizi yeniden inşa etmek, ekonomimizi geliştirmek, eğitim ve kültürümüzü oluşturmak için sürecektir. Silahlı mücadele insanlara mutluluk ve iyi bir yaşam vermek için yapılmıştır.” diyerek azimli tutumunu göstermişti.114

Enver Hoca, Arnavutluk Komünist Partisinin Genel Merkezi tarafından yayın organı olarak kabul edilen “Zeri i Popullit” gazetesinin lideri olmuştur. Enver Hoca tarafından yazılan makaleler, faşistlere karşı özgürlük mücadelesinde Parti’nin politik çizgisini oluşturmuştur.115

Arnavutluk İkinci Gençlik Kongresi Nisan 1945’de Tiran’da yapılmıştır.116

1945 yılında; Enver Hoca ve Arnavutluk Komünist Partisi’nin birlikte anıldığı bir döneme girilmiştir. Arnavutluk’un bağımsız olduğu 1912 yılından 40 yıl sonra tekrar hür bir ülke olması Enver Hoca ve Parti’nin sayesinde olmuştur.

02 Ocak 1946’da; Demokratik Cephe’nin yeni Arnavutluk Kurucu Meclisi üzerinde tam kontrolü ele almasından sadece bir ay sonra, komünist hükümet monarşi yönetimini iptal ettiğini deklere etmiş ve Kral Zogu ve mirasçıları sahip olduğu haklar ve mal varlıklarından arındırılarak sonsuza kadar ülke sınırlarına tekrar geri dönmeleri yasaklanmıştır.

Yeni kurucu meclis 10 Ocak 1946’da;Tiran’da toplanmış, 11 Ocak 1946’da ise tüm kiliseler ve diğer yayın araçlarından Arnavutluk’ta artık bir Halk Cumhuriyeti olduğu hem ülke vatandaşlarına hem de tüm dünyaya bildirilmesi istenmiştir.117

28 Aralık 1976’da; yeni anayasanın kabulüyle “Arnavutluk Halk Cumhuriyeti”ni “Arnavutluk Halk Sosyalist Cumhuriyeti” olarak değiştirmiştir.118

1976’da hazırlanan anayasa Yugoslavya’daki ve Sovyetler Birliği’ndeki anayasalar ile çok yakından benzerlik taşımıştır. İsmine gelince resmi olarak 1946’da

114 Ramiz Alia, Enver Hoxha(1908-1985), s. 82-85. 115 Ramiz Alia, Enver Hoxha(1908-1985), s. 48-49. 116

Ramiz Alia, Our Enver, s. 109.

117 Owen Pearson, Albania as Dictatorship and Democracy, From Isolation to the Kosovo War(1946-

1998), London, 2006, p. 2-3; Halil Akman, a.g.e., s. 222; Elez Biberaj, a.g.e., s. 19.

“Arnavutluk Halk Cumhuriyeti”, 1976’da ise “Arnavutluk Sosyalist Cumhuriyeti” şeklinde olmuştur.119

Rejimin ilk kurucu meclisinde birkaç komünist olmayan ulusçuya yer verilse de, Enver Hoca’nın “halk düşmanı” olarak gördüğü bu kişiler birkaç yıl içinde tasfiye edilmişlerdir. Tasfiyeler Enver Hoca ’nın yaşamının ve iktidarda kalmasının bir parçası olmuştur. 120

Enver Hoca tüm gelenek, din, aşiret yapısı dâhil yaşam standartlarını değiştirerek ortak ulusal birliktelik kurmayı amaçlamıştır.121

Ancak Enver Hoca iktidara geldikten sonra ölünceye kadar sınırları dışındaki soydaşları ile pek ilgilenmemiştir.122

Yeni rejimin öncelikli amaçları içinde belirginleşen iki temel noktadan biri, Arnavutlar arasındaki her türlü kültürel, bölgesel, ekonomik vb. farklılaşmaları ortadan kaldırmaya yönelik hedefler olmuştur.

Diğer bir nokta ise Arnavutluk’un komşu devletlerle olan ilişkilerinin ana çerçevesini belirlemeye yönelik hedefler olmuştur. Bunlar da; Arnavutluk topraklarını almaya çalışan açgözlü komşulardan uzak tutmak ve sadece partizanlara büyük yardımları dokunmuş olan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyetinden yardım almak fakat bu yardımın siyasi ve ekonomik olarak bağımlılığı belirli sınırda tutacak şekilde olacak şekilde belirlenmişti. Bu hedefler, özellikle Yugoslav Halk Cumhuriyeti’nin nüfuzunun hissedildiği yıllarda olmuştur.123

Bu dönem kısaca Arnavutluk’un Yugoslavya etkisi altında kalan dönem olarak kabul edilmiştir. Enver Hoca’nın iktidara gelmesinde Yugoslavya’nın önemli rol oynaması ister istemez Enver Hoca’yı Yugoslavlar ile kurulacak ilişkilerde öncelikle pozitif bakmasına neden olmuş ise de bu durum; Arnavutluk ile Yugoslav Halk Cumhuriyeti komünistleri arasındaki ilişkilerde Kosova konusunda farklı bir politikanın izlenmesini engellememiştir.

Ocak 1946 yılında ilan edilen Arnavutluk Halk Cumhuriyeti’nde halk demokrasisinin yerini komünist parti diktatörlüğü almış, kısa süre sonra 1948’de Parti etkisiz bırakılarak bütün siyasal ekonomik ve askeri güç Enver Hoca’nın demir elinde

119

Barbara Jevavich, Balkan Tarihi 20. Yüzyıl, s. 316;Halil Akman, a.g.e., s. 159.

120 Nuray Bozbora, a.g.m., s. 143-146.

121 James S Torrens, .” Albania, Never or Next”, America, Vol. 164, No: 8, Newyork-Amerika, March 2,

1991, s. 232.

122

Birgül DEMİRTAŞ-ÇOŞKUN, “Arnavutluk’un Dış Politikası ve Balkanlarda Arnavutluk Sorunu”, Balkan Diplomasisi( Derleyenler: Ömer E LÜTEM, Birgül DEMİRTAŞ-ÇOŞKUN), ASAM( Avrasya

Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları) No:21, Ankara, 2001, s. 101.

toplanmıştı.124

Ancak Enver Hoca bunu ustalıkla yapmıştır. Çünkü iktidarda bulunduğu 40 yıl boyunca Arnavut halkına Parti ile birlikte olduğu mesajını her ortamda vermiştir. “Parti Enver, Enver Parti” şeklinde slogan ile her ikisinin bir bütün olduğu mesajı verilmek istenmiştir. Enver Hoca bu hususta da başarılı olmuştur.

Arnavutluk; 1947 yılının sonuna kadar pratik olarak Yugoslavya tarafından yönetilen bir devlet görünümü sergilemiştir. Arnavutluk’un Yugoslavya’nın 7’inci eyaleti olması için yoğun çalışmalar sürdürülmüştür. Ancak Enver Hoca bu fikirden son anda caymış ve rotasını Stalin’e çevirmiştir.125

01 Kasım 1949’da; Arnavutluk Halk Cumhuriyeti Halk Meclisi Kurulunca Enver Hoca ’nın rütbesi Ordu Generalliğine yükseltilmiştir.126

Antikomünistler Enver Hoca’yı iktidardan düşürmek için 1950’lerde Arnavutluk’a sızmak istemişlerdir. Ancak İngiliz ajan Kim Philby’nin127

durumu Sovyetler vasıtasıyla Enver Hoca’ya bildirmesiyle durum fark edilmiş ve yüzlerce antikomünist Envere Hoca’nın eline geçerek harekât başarısız olmuştur.

12 Temmuz 1953’te ise Enver Hoca iktidara geldikten sonra güçünü kaybetmemek için birçok yönteme başvurmuştur. Bununla birlikte gerek Arnavutluk içinde bulunan komünistler ile gerekse Arnavutluk dışında bulunan Arnavutların büyük bir kısmı, Enver Hoca’nın güçten düşmesi veya devrilmesinin ülkeyi bağımsızlıktan yoksun bırakacağı düşüncesinde olmuşlar, bunun da Enver Hoca’nın mutlak iktidar ve diktatör olmasının yolunu açtığını görmüşlerdir.128

Rejimin ilk yıllarında belirlenen tüm hedefler doğrultusunda Arnavutluk Enver Hoca ’nın katı Stalinist politikaları altında tedricen tarımın kollektifleştirildiği, özel mülkiyetin kaldırıldığı, feodal yapıların kırıldığı, hatta 1961 yılına kadar devletin

124 Osman Karatay-Bilgehan A Gökdağ–Melahat Pars, Balkanlar El Kitabı Cilt II, Çorum/Ankara, Mart

2007, s. 339.

125 Arshi Pipa, Albanian Stalinism: İdeo-Political Aspects, Newyork, 1990, s. 15.

126 Owen Pearson, Albania as Dictatorship and Democracy, From Isolation to the Kosovo War(1946-

1998), s. 386.

127

Kim Philby: Asıl adı Harold Adrian Russel Philby olan ve Kim Philby olarak bilenen bu şahıs Hindistan’da Ambala’da 1912 yılında dünyaya gelmiştir. Westminister Okulunu 1928’de bitirdikten sonra Cambridge’t Trinity College’a atanmış ve1933-1934’te Sovyet ajanı olmuştur. Daha sonra İngiliz İstihbaratında çalışırken aynı zamanda Sovyet yanlısı da ajanlık yapmıştır. 20.yüzyılın en tanınmış ajanlarındandır.1963’te Moskova’ya kaçan Philby Sovyet İstihbarat Örgütü KGB’den Order of Lenin ödülü almıştır.(Bkz. Robert Elsie, a.g.e., s. 335.)

128 Owen Pearson, Albania as Dictatorship and Democracy, From Isolation to the Kosovo War(1946-

kontrolü altında tutulan dinsel aktivitelerin 1961 yılından itibaren anayasal düzeyde yasaklanarak ateizmin resmen kabul edildiği dünyadaki tek ülke haline getirilmiştir.129