• Sonuç bulunamadı

VERGİYİ DOĞURAN OLAYIN GENEL ESASLARI

D. Verginin Kanuniliği İlkesinin Boyutları

4. İlkenin Kapsamı

a. Genel Olarak

Anayasa’nın 73’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında, “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.”

düzenlemesiyle, verginin kanuniliği ilkesi ana hatları ile anayasal düzenlemeye kavuşturulmuştur. Anayasa’da bir cümle ile ifade edilen bu ilke oldukça geniş kapsamlı olup, kapsamının belirlenmesi vergi hukuku doktrini ve uygulamasına bırakılmıştır. Anayasal düzenleme incelendiğinde, ilkenin kapsamının iki bakımdan belirlendiği görülmektedir. Birinci belirleme “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler…” denilmek suretiyle mali yükümlülük türleri açısından; ikinci belirleme ise, “…konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” ifadesiyle düzenleme yapma amacı bakımından yapılmıştır. Bu belirlemeler ışığında kanunilik ilkesinin kapsamının vergiyi doğuran olay bakımından arz ettiği özelliklerin incelenmesi, çalışma açısından yararlı olacaktır.

b. Mali Yükümlülük Türleri Bakımından

Verginin kanuniliği ilkesi olarak ifade edilen ilke, geniş anlamda bütün mali yükümlülükler223 bakımından kanunla düzenlenme zorunluluğunu ifade etmektedir.

Kamu gücü kullanılarak kişi hak ve özgürlüklerine yapılacak müdahalelerin kanun (yasa) kaydına dayanmak zorunda olması, mali yükümlülüklerin de kanunla düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu açıdan başta mülkiyet hakkı olmak üzere birçok hak ve özgürlüklere müdahale niteliği taşıyan mali yükümlülüklerin kanunla düzenlenmesi, daha önce de ifade edildiği gibi, kişiler açısında bir güvence sağlamaktadır. Kanunilik ilkesinin kapsamına giren ve bu bağlamda müdahale niteliği taşıyan mali yükümlülükler, Anayasa’da vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler olarak ifade edilmektedir.

Türk Hukuku’nda herhangi kanunda tanımlanmayan vergi kavramı224, vergi hukuku doktrini ve yargı organları tarafından tanımlanmaktadır. En genel şekliyle vergi, devlet veya devletten aldığı yetkiye dayalı olarak kamu tüzel kişilerinin geniş anlamdaki kamusal faaliyetlerinin gerektirdiği harcamaları karşılamak veya kamusal görevlerinin gereklerini yerine getirmek amacıyla ve kanuni esaslara uymak kaydıyla, hukuki cebir altında, özel bir karşılık vaadi olmaksızın, geri vermemek üzere gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan topluluklardan aldığı para tutarları olarak tanımlanabilir225. Tanımlama konusunda doktrinde hemen hemen

223 Kamusal yük (yüküm), hem parasal hem de bedensel yükümlülükleri kapsamına alan bir üst kavram olup, kamusal mali yükümlülükler, para ile ödenen kamusal yükümlülüklerin tamamı ifade etmektedir. (Drüen, in: Tipke ve Kruse, § 3, Rz. 6, 6a; Funda Başaran, “Anayasa Temelinde – Benzeri Mali Yükümlülük – Kavramı”, Vergi Sorunları, Sayı: 118, Temmuz 1998, s. 117).

224 Verginin tanımına mehaz Alman Vergi Usul Kanunu’nda yer verilmektedir. Buna göre,

“Vergiler, gelir elde etmek amacıyla, belirli bir edim (hizmet) karşılığı olarak tanımlanmayan ve bir kamu hukuku tüzel kişisi tarafından, kanunun ödeme yükümlülüğü bağladığı olayı (tipikliği) gerçekleştiren herkese yüklenen parasal edimlerdir.” (AO § 3/1). Bu hüküm, bütün kamusal mali yükümlülüklerin tipe uygunluğu için dayanak olarak gösterilmektedir. Bkz. Peter Selmer, “Zur Tatbestandmäßigkeit öffentlich-rechtlicher Geldleistungspflichten”, FS. für Christian Starck zum siebzigsten Geburtstag, 2007, s. 438 vd.

225 Bu tanım ve benzer yönde vergi tanımları için bkz. Neumark, s. 61; Nadaroğlu, s. 193; Erginay, Kamu Maliyesi, s. 18; Aksoy, s. 140; Salih Turhan, Vergi Teorisi ve Politikası, 6. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1998, s. 22; Uluatam, s. 265; Uluatam ve Methibay, s. 7; Güneş, Verginin Yasallığı İlkesi, s. 23; Saban, Vergi Hukuku, s. 4; Oktar, s. 4; Mutluer, Öner ve Kesik, s. 216;

Tekbaş, Yargısal Denetim, s. 173.

ittifak olduğu ve yargı organlarının özellikle de Anayasa Mahkemesi’nin verginin tanımı konusunda doktrini takip ettiği söylenebilir226.

Harç, kamu gücüne dayalı olarak kamu harcamalarının finansmanı için, kamu kurum veya kuruluşlarının belirli edimleri veya belirli kamu hizmetlerinden yararlanma karşılığı alınan paralardır227. Tanımından da anlaşılacağı üzere, vergi ile harç arasındaki temel farklılık, harcın bir kamu hukuku kişisi tarafından sunulan kişisel-isnad edilebilir bir kamu hizmetinden kaynaklanması noktasında ortaya çıkmaktadır228. Harçlar Kanunu’nun gerekçesinde de harcın belirli bir kamu hizmetinden yararlanmanın karşılığı olarak alındığına vurgu yapılmakta229 ve Anayasa Mahkemesi kararlarında da benzer yönde harç tanımı yapılmaktadır230.

Resim, kamu gücüne dayalı olarak kamu harcamalarının finansmanı amacıyla belirli bir hizmetin veya işin görülmesi için yetkili makamlarca verilen iznin

226 “Vergi, kamu giderlerini karşılamak amacıyla yasalarla gerçek ve tüzelkişilere malî güçlerine göre getirilen bir yükümlülüktür. Belirli bir hizmetten doğrudan yararlanma karşılığı olmayan vergi tüm kamu hizmetleri için yapılan giderlere ortak katılma payıdır.” Ay.M. 28.09.1995 gün ve E.1995/24, K.1995/52, (RG. 11.06.1998 – 23369). “Vergi, devletin egemenlik gücüne dayanarak tek taraflı irade ile herhangi bir karşılığa bağlı olmadan belirli kurallara göre kişi ve kurumlardan aldığı iktisadi değerlerdir.” Ay.M. 11.03.2003 gün ve E.2002/55, K.2003/8, (RG.

16.12.2003 – 25318). “Vergi, devletin kamusal gereksinimlerini karşılaması için egemenlik gücüne dayanarak tek taraflı iradesiyle kişilere yüklediği bir kamu alacağıdır. Devletin egemenliğini sürdürebilmesi ve Anayasa'nın 48. maddesinde belirtilen hedeflere ulaşabilmesi için düzenli malî kaynaklara ihtiyacı vardır. Devletin kendisine yüklenen görevleri ve istenilen kamu hizmetlerini yerine getirebilmesi için bu hizmetlere karşılık olan kaynakları vergilendirme yetkisini kullanarak sağlaması gerekmektedir. Bu yönden vergilendirme yetkisinin kullanılması, siyasal ve ekonomik bir zorunluluktur. Yasakoyucu, devletin bu amacı gerçekleştirmesi yönünde millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun olarak anayasal sınırlar içinde kimi düzenlemeler getirebileceği gibi bunları değiştirmeye ve kaldırmaya da yetkilidir”. Ay.M.

11.12.1996 gün ve E.1996/49, K.1996/46, (RG. 02.12.2000 – 24248).

227 Nadaroğlu, s. 194; Erginay, Kamu Maliyesi, s. 19; Kaneti, Vergi Hukuku, s. 5; Akdoğan, Kamu Maliyesi, s. 102; Saban, Vergi Hukuku, s. 5; Burak Pınar, Yargı ve İcra Harçları, 2.

Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2009, s. 3.

228 Lang, in: Tipke ve Lang, § 3, Rz. 20.

229 Gerekçede harç, “Fertlerin özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kurumları ve hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında yapılan ödeme” olarak tanımlanmaktadır. (Başaran, s. 121).

230 “…Gerçekten, Anayasanın 61 inci maddesinde, Devletin, kanunlarla (harç) niteliğinde gelir sağlıyabileceği açıkça gösterilmiş olduğuna idare hukukunun ve maliye biliminin genel kurallarına göre de, bazı kamu hizmetlerinden doğrudan doğruya yararlanan kişilerden kanunla belirtilen miktarlarda alınan ve özel nitelikte bir çeşit vergiden ibaret olan paralar (harç) olarak adlandırılmakta bulunduğuna göre…” Ay.M. 24.10.1974 gün ve E.1974/31, K.1974/43, (RG.

25.02.1975 – 15160); “…Harç; kimi kamu hizmetlerinden yararlanmanın karşılığı olarak tahsil edilen kamu gelirleridir. Ödenen vergiler bakımından, vergi mükelleflerinin bireysel bir hizmet ya da karşılık talep etme haklarının bulunmamasına karşın, harçlar belirli bir kamu hizmetinden yararlanmanın (tapu, pasaport gibi) karşılığıdır…” Ay.M. 01.04.2004 gün ve E.2003/9, K.2004/47, (RG. 05.11.2004 – 25634).

karşılığında alınan paralar olarak tanımlanmaktadır231. Bazen vergi bazen de harç nitelikli mali yükümlülüklerin karşılığı olarak kullanıldığı için belirsiz bir hukuki kavram olarak nitelendirilen232 resim adı altındaki düzenlemelerin bir bölümü kaldırılmış, bir bölümü de vergi olarak yeniden düzenlenmiştir233.

Benzeri mali yükümlülük, Anayasa’da kullanılan bir kavram olmasına rağmen, kavram, kavramın içeriği ve unsurları konusunda doktrinde ve yargı kararlarında bir ittifak bulunmadığı için belirsiz bir hukukî kavram olarak nitelendirilmektedir234. Öncelikle belirtilmelidir ki kavram konusundaki tartışmalar, çalışmanın içeriğini aşan ve özel çalışma gerektiren bir konudur. Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu bir kararında benzeri mali yükümlülük kavramını, vergi-resim-harç benzeri mali yükümlülük olarak nitelendirmekte ve “…Vergi, resim, harç benzeri malî yükümlülük ise; kişilerden yapılan kamu hizmetleri karşılığında ya da bir hizmet karşılığı olmaksızın kamu gücüne dayanılarak alınan paralardır. Benzeri malî yükümlülük kimi zaman vergi, harç ve resim'in özelliğini ayrı ayrı yansıtırken kimi zaman da verginin harç ve resim'in ortak öğelerini taşıyabilir.” şeklinde bir belirleme yapmaktadır235. Bir görüşe göre236, terimler farklılaştırılsa da aslında bu terimler devletin vergi dışında yükümlülük yaratma, kamu harcamalarına yeni ortaklar bulma çabasından başka bir şey olmadığından kavram olarak “vergi benzeri mali yükümlülük” kavramı tercih edilmelidir. Diğer bir görüş ise237, kavramın kendine özgü bir kavram olduğunu, “benzeri” kelimesinin sınırlayıcı ve dar yorumlanmaması gerektiğini, vergi, resim, harç olmayıp da bunların benzeri olan her yükümlülüğün “benzeri mali yükümlülük” olarak nitelendirilemeyeceğini belirtmekte ve kavram olarak “grup bağlantılı mali yükümlülük” kavramını önermektedir. Alman Hukuku’nda238 da özel malî yükümlülükler (Sonderabgaben)

231 Nadaroğlu, s. 196; Erginay, Kamu Maliyesi, s. 19; Kaneti, Vergi Hukuku, s. 6; Akdoğan, Kamu Maliyesi, s. 104; Saban, Vergi Hukuku, s. 4. “…Resim; bir iş ya da faaliyetin yapılmasına yetkili kuruluşlar tarafından izin verilmesi dolayısıyla yapılan bir ödeme şeklinde tanımlandığı gibi harca benzer biçimde kamu kuruluşlarında görülen hizmetin ve yapılan giderlerin karşılığı olarak yalnız o işle ilgili gerçek ve tüzelkişilerden sağlanan gelirler şeklinde de açıklanmaktadır.” Ay.M. 01.04.2004 gün ve E.2003/9, K.2004/47, (RG. 05.11.2004 – 25634).

232 Bkz. Başaran, s. 123.

233 Saban, Vergi Hukuku, s. 5.

234 Başaran, s. 114.

235 Ay.M. 01.04.2004 gün ve E.2003/9, K.2004/47, (RG. 05.11.2004 – 25634).

236 Saban, Vergi Hukuku, s. 11.

237 Başaran, s. 116.

238 Lang, in: Tipke ve Lang, § 3, Rz. 24 vd.; Drüen, in: Tipke ve Kruse, § 3, Rz. 28 vd.; Birk, Steuerrecht, s. 34 vd.

adı altında kabul edilen benzeri mali yükümlülük, mali yükümlülük borçlusuna genel vergi yükümlülüğü yanında ek özel bir yük getirmektedir239. En önemli kamu gelirinin vergi olduğu ve terim farklılaştırmalarının vergi dışındaki diğer kamu gelirlerinin vergilerin tâbi olduğu hukuk düzeni içine alınmasını amaçladığı gerçeğinden240 hareketle, “diğer mali yükümlülükler” kavramının kullanılması da uygun bir çözüm olarak görünmektedir241. Bir ödemenin benzeri mali yükümlülük olup olmadığı belirlenirken, vergilendirme ilkeleri ve verginin unsurları ölçüt alınabilir. Yapılan ödemenin verginin unsurlarına benzer özellikler taşıyıp taşımadığı belirlenirken, ödemenin bütün unsurları taşıması aranamayacak, aksi takdirde benzeri teriminin bir anlamı kalmayacaktır242. Anayasa Mahkemesi’nin denetimine konu olmuş bazı kanunlarla ilgili değerlendirmelerde243, çarşı ve mahalle bekçilerine mahalle sakinleri tarafından ödenen ücret; belediyelerce yer altı sularından kullanma ve sanayi suyu olarak faydalananlardan alınan ücret; belediyelerce yol, kanalizasyon ve su hizmetlerinden yararlanan taşınmaz sahiplerinden alınan harcamalara katılma payı, Elektrik Enerjisi Fonu gelirleri arasında bulunan elektrik enerjisi satış tarifelerinde yer alan fon payı244, sekiz yıllık temel eğitim için alınan eğitime katkı payı, ticaret ve sanayi odalarının gelirleri arasında yer alan munzam aidat, ticaret ve sanayi odalarının tüzükte gösterilecek belgelerinden alınan belge harçları, ticaret borsaları muamele tescil ücreti, ziraat odalarının giriş ücreti ve yıllık aidatı, barolara giriş keseneği ve yıllık kesenek245, kılavuzluk ve römorkaj hizmeti vermekte olan kamu ve özel kurum ve kuruluşların bu hizmetlerinden elde ettikleri aylık gayrisafi hâsılattan % 6,5 oranında alınan devlet payı246, gelir ve kurumlar vergileri üzerinden

239 Jochum, s. 27.

240 Saban, Vergi Hukuku, s. 11.

241 Bu amaçla Anayasa’da vergi ödevine ilişkin yapılacak düzenlemelerde, verginin kanuniliğine ilişkin hükmü, “Vergi ve diğer (kamusal) mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir, kaldırılır” şeklinde ifade etmek yönünde bir öneri getirmek de mümkündür.

242 Saban, Vergi Hukuku, ss. 10-11; Yaltı ve Özgenç, s. 10.

243 Bu konuya ilişkin bir tablo için bkz. Şahnaz Gerek ve Ali Rıza Aydın, Anayasa Yargısı ve Vergi Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2005, ss. 34-35.

244 Fon gelirleri, kamu gücünün kullanılmasına ve zora dayanan yükümlülükler oldukları ölçüde, Anayasa’nın 73’üncü maddesi anlamında vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük kapsamında düşünülmelidir. (Nami Çağan, “Anayasa Yönünden Fonlar”, Anayasa Yargısı, Cilt:

3, Ankara 1986, s. 115).

245 Barolara giriş keseneği ve yıllık keseneğin benzeri mali yükümlülük niteliği hakkında bkz. Yaltı ve Özgenç, ss. 5-10.

246 “…İdareden alınan izin çerçevesinde yürütülen kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerinden elde edilen gelirin aylık gayri safi tutarının belli bir yüzdesinin Devlet payı olarak alınması şeklindeki itiraz konusu kuralla öngörülen yükümlülük, vergi kavramı ile birebir örtüşmeyen, bir izne

belirli bir oranda hesaplanan fon payı247, benzeri mali yükümlülüklere örnek olarak gösterilebilir.

Verginin kanuniliği ilkesi, mali yükümlülük türleri bakımından, yukarıda ifade edilen vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükleri kapsadığından, mali yükümlülüğü doğuran olayın (vergi açısından vergiyi doğuran olayın) kanunlarla belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, vergiyi doğuran olayın unsurları olarak, vergi ödemekle yükümlendirilen kişinin, verginin konusunun ve şahısta gerçekleşmesi sonucunda kişiyi vergi yükümlüsü statüsüne sokan hukukî ilişkinin (isnadiyetin) kanunlarla belirlenmesi, ilkenin zorunlu bir sonucu olup hukukî güvenlik ve belirlilik ilkelerinin gerçekleşmesine de hizmet etmektedir.

c. Düzenleme Yapma Amacı Bakımından

1982 Anayasası’nın 73’üncü maddesinin 3’üncü fıkrası, “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır”

düzenlemesiyle248, sadece mali yükümlülük türleri bakımından kanunilik ilkesine işaret etmemekte, aynı zamanda mali yükümlüklerin konulmasının, değiştirilmesinin veya kaldırılmasının da kanunla mümkün olabileceğini düzenlemek suretiyle, vergi kanununun amacını da belirlemektedir249.

Verginin kanuniliği ilkesi gereğince vergi, ancak yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılacak şekli bir kanunla konulabilmektedir.

Verginin kanunla konulmuş sayılabilmesi için, vergi konusunun kanunla belirlenmesi dayalı faaliyetten alınması nedeniyle resme, genel bütçeli idare saymanlıklarınca tahsil edilerek yarısının genel kamu hizmetleri için kullanılması ve diğer yarısının da kendisi de genel bütçeli idare olan Denizcilik Müsteşarlığı bünyesinde faaliyet gösteren Denizcilik Müsteşarlığı Döner Sermaye İşletmesi’ne aktarılması nedeniyle de vergiye benzemektedir. Kamu gücüne dayalı olarak, tek taraflı bir iradeyle ve gereğinde zorla alınan söz konusu pay, belirtilen özellikleriyle

“benzeri malî yükümlülük” kavramı içinde değerlendirilebilecek bir kamu geliri niteliği taşımaktadır.” Ay.M. 01.04.2004 gün ve E.2003/9, K.2004/47, (RG. 05.11.2004 – 25634)

247 “…Gelir ve kurumlar vergileri üzerinden belirli bir oranda hesaplanan fon payı hukuksal niteliğiyle Anayasa’nın 73. maddesi kapsamında vergi benzeri bir mali yükümlülüktür.

Anayasa’da vergilendirmeye ilişkin temel ilkelerin fon payı uygulaması için de gözetilmesi zorunludur.” Ay.M. 20.03.2008 gün ve E.2004/94, K.2008/83, (RG. 01.07.2008 – 26923)

248 1961 Anayasası’nda (m.61/son), “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ancak kanunla konulur” şeklinde yer alan hüküm, 1982 Anayasası’nda, verginin değiştirilmesi ve kaldırılmasını da içerecek şekilde düzenlenmiş; böylece “kanunla konulur” ifadesinin kapsamının belirlenmesi konusunda ortaya çıkan/çıkması muhtemel sorunlar önlenmek istenmiştir.

249 Bu hükmün, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğunu ifade eden Anayasa’nın 87’nci maddesi ile anlam olarak örtüşen bir hüküm olduğu söylenebilir.

yeterli olmayıp, verginin kurucu bütün unsurları da kanunlarla belirlenmelidir250. Nitekim Anayasa Mahkemesi de vermiş olduğu kararlarında verginin temel unsurları olarak konu, yükümlü, vergiyi doğuran olay, matrah, oran, muafiyet ve istisnaların kanunda yer almasını verginin konulmuş sayılması için zorunlu görmektedir251.

Verginin değiştirilmesi, Anayasa’nın açık hükmü gereği, bu yönde bir kanun çıkarılmasına bağlıdır. Vergi kanunlarında yapılacak değişiklikler, mevcut vergi düzenini tamamlayıcı nitelikte olan yeni vergiler ihdas edilmesi şeklinde olabileceği gibi, mevcut vergilerin yapılarında değişiklik yapma şeklinde de olabilmektedir252. Dolayısıyla çağın, ekonominin ve ticari hayatın gerekleri doğrultusunda vergi kanunlarında değişiklikler yine kanunla yapılabilir253. Ancak bu noktada, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muafiyet, istisna, oran ve indirimlerine ilişkin olarak vergi kanunlarının belirlediği alt ve üst sınırlar içinde Bakanlar Kurulu’na tanınan Anayasal düzenleme yetkisinin (Any.m.73/4), “verginin değiştirilmesi” yetkisinin belirtilen konularda daha çok Bakanlar Kurulu tarafından kullanılması sonucunu doğurduğunu da hatırlatmak gerekmektedir.

Kanunla konulan ve değiştirilebilen bir vergi, ancak kanunla kaldırılabilmektedir254. Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, vergi

250 Öncel, Kumrulu ve Çağan, s. 14; Ahmet Kumrulu, “Vergi Hukukunun Bir Kısım Anayasal Temelleri”, AÜHFD., Cilt: XXXVI, 1979, Sayı: 1-4, s. 150; Karakoç, Yargısal Denetim, s. 324.

Ayrıca bkz. Güneş, Verginin Yasallığı İlkesi, s. 133; Saban, Vergi Hukuku, s. 35; Ayaz, s. 61;

Abdullah Tekbaş ve Ersan Öz, “Görev Tazminatını Vergiden İstisna Eden Düzenlemelerin Vergilerin Kanuniliği İlkesi Bakımından Değerlendirilmesi”, Vergi Sorunları, Sayı: 178, Temmuz 2003, s. 177; Abdullah Kütükçü, “Bakanlar Kurulu’nun Vergi Yasalarında Anayasa 73/4’e Göre Sahip Olduğu Yetkiler”, Vergi Dünyası, Sayı: 207, Kasım 1998, s. 129; Adnan Gerçek, “Vergileme Alanında Bakanlar Kurulu Kararlarının Hukuki Sınırı: ÖTV Açısından İnceleme”, Vergi Sorunları, Sayı: 204, Eylül 2005, s. 109.

251 “…Anayasa'nın 61. maddesinin son fıkrasına göre, vergi, resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur. Anayasa koyucunun, her çeşit malî yükümlerin kanunla konulmasını buyururken, keyfi ve takdirî uygulamaları önleyecek ilkelerin kanunda yer alması ereğini güttüğünde kuşku yoktur. Kanun, koyucunun yalnız konusunu belli ederek ya da tüzükte belli ettirerek bir malî yükümün ilgililere yükletilmesine izin vermesi, bunun kanunla konulmuş sayılabilmesi için yeter neden olamaz. Malî yükümlerin yükümlüleri, matrah ve oranları, tarh ve tahakkuku, tahsil usulleri, yaptırımları ve zamanaşımı gibi çeşitli yönleri vardır. Bir malî yüküm bu yönleri dolayısiyle, kanunla yeterince çerçevelenmemişse, kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarını, hatta temel haklarını etkileyecek keyfi uygulamalara yol açılabilmesi olasıdır. Bu bakımdan yükümler bellibaşlı öğeleri de açıklanarak ve çerçeveleri keskin çizgilerle belirtilerek kesinlikle kanunlarla düzenlenmelidir.” Ay.M. 29.11.1977 gün ve E.1977/109, K.1977/131, (RG.

08.03.1978 – 16222). Benzer yönde bir değerlendirme için ayrıca bkz. Ay.M. 31.03.1987 gün ve E.1986/20, K.1987/9, (RG. 28.05.1987 - 19473).

252 Güneş, Verginin Yasallığı İlkesi, s. 28.

253 Öz, Vergilendirmede Kanunilik, s. 119.

254 Bu konudaki tek istisna, Anayasa’ya aykırı görüldüğü için Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen vergi kanunu hükmünün, iptal kararının Resmi Gazete’de gerekçeli olarak yayımlandığı

kanunu hükmünü yine bir kanun hükmüyle açıkça veya zımnen kaldırma yetkisine sahiptir. Verginin kaldırılması, bir verginin tamamının kaldırılması şeklinde genel, verginin belirli unsurlarının kaldırılması şeklinde özel bir sonuç elde etmeye yönelik olabilir. Anayasa Mahkemesi bir kararında, Bakanlar Kurulu’na vergi oranlarını sıfıra kadar indirme yetkisi veren kanun hükmünü Anayasa aykırı görmemiş, oranı sıfıra kadar indirme yetkisinin verginin kaldırılması veya yasama yetkisinin devri anlamına gelmediğini vurgulamıştır255.

Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin konulmasının, değiştirilmesinin veya kaldırılmasının bir yasama tasarrufu olan kanunla yapılabilmesi anlamına gelen kanunilik ilkesi, özelde, bu mali yükümlülükleri doğuran olaylar bakımından da geçerlidir. Bu nedenle, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükleri doğuran olay (dar anlamıyla vergiyi doğuran olay) ancak kanunla konulmakta; vergiyi doğuran olay bakımından yapılacak değişiklikler veya vergiyi doğuran olayın kaldırılması (veya daraltılması) yine kanunla yapılacak düzenlemeyle mümkün olmaktadır.