• Sonuç bulunamadı

GERÇEĞE UYGUN DEĞER MUHASEBESİ

NORMATİF MUHASEBE TEORİLERİ KAPSAMINDA ÖLÇÜM MEASUREMENT UNDER NORMATIVE ACCOUNTING THEORIES

5. GERÇEĞE UYGUN DEĞER MUHASEBESİ

1990’lı yıllarda enflasyonda düşüş olmasına rağmen, bazı varlıkların fi-yatlarında meydana gelen önemli değişimlerin finansal tablolara yansıtılması konusundaki görüşler, standart düzenleyici otoritelerin gerçeğe uygun değer

muhasebesini geliştirmesine neden olmuştur (Whittington, 2015: 559). Ger-çeğe uygun değer, piyasa katılımcıları arasında ölçüm tarihinde olağan bir işlemde, bir varlığın satışından elde edilecek veya bir borcun devrinde ödene-cek fiyattır (IFRS 13, paragraf 9).

IFRS ve US GAAP gün geçtikçe gerçeğe uygun değer muhasebesini ön plana çıkarmaktadır. Bununla birlikte, her iki raporlama sistemi kapsamın-da yapılan varlık ve borç değerlemelerinde tarihi maliyet muhasebesi ve cari maliyet muhasebesinin izlerine de rastlanmaktadır (Nobes and Parker, 2010:

204). Tablo 1 IFRS kapsamında varlıklar ve borçlar için kullanılan ölçüm esaslarını göstermektedir.

Tablo 1: IFRS Kapsamında Varlık ve Borçların Ölçüm Esasları

Finansal Tablo Kalemi Ölçüm Esası Değerleme Yaklaşımı Stoklar

Gerçeğe uygun değer Gerçeğe uygun değer muhasebesi Vadeye kadar elde

tutulacak yatırımlar İtfa edilmiş maliyet bedeli Tarihi maliyet muhasebesi Satılmaya hazır finansal

varlıklar Gerçeğe uygun değer Gerçeğe uygun değer muhasebesi Ticari alacaklar İtfa edilmiş maliyet bedeli Tarihi maliyet

muhasebesi Ticari borçlar İtfa edilmiş maliyet bedeli Tarihi maliyet

muhasebesi Alım-satım (ticari)

amaçlı finansal borçlar Gerçeğe uygun değer Gerçeğe uygun değer muhasebesi Diğer finansal borçlar İtfa edilmiş maliyet bedeli Tarihi maliyet

muhasebesi

Maddi duran varlıklar

Maliyet bedeli – birikmiş amortismanlar – birikmiş

42 TEMMUZ - AGUSTOS Maddi olmayan duran

varlıklar

Maliyet bedeli – birikmiş amortismanlar – birikmiş

Maliyet bedeli – birikmiş amortismanlar – birikmiş

Enflasyona göre düzeltilmiş tarihi maliyetler yerine piyasa fiyatlarını kul-lanan gerçeğe uygun değer muhasebesi, varlıkların finansal raporlama tari-hindeki cari piyasa koşullarını yansıtan bir değerleme yapılmasına olanak tanımaktadır. Gerçeğe uygun değer muhasebesi, bu yönüyle çıkış fiyatı mu-hasebesi ve cari maliyet mumu-hasebesine benzemektedir. Ancak, piyasalardaki dalgalanmaları varlıkların değerlerine yansıtan gerçeğe uygun değer muhase-besi, bilançoda önemli bir dalgalanmaya neden olduğu gerekçesiyle eleştiril-mektedir. Ayrıca, varlıkların gerçeğe uygun değerlerindeki değişim genellikle dönem karı veya zararı ile ilişkilendirildiğinden, gelir tablosu kalemleri ile dönem net karı da piyasadaki dalgalanmalardan etkilenmektedir.

2008 yılında konut kredileri piyasasında başlayarak yatırım bankalarını ve ticaret bankalarını da içine alacak şekilde genişleyen Amerika Birleşik Devletleri’ndeki finansal krizin sorumlularından birinin gerçeğe uygun değer muhasebesi olduğu düşünülmektedir (Brousseaua ve diğerleri, 2014: 1037).

2000’li yıllarda hisse senedi ve tahvil fiyatlarındaki yükseliş, gerçeğe uygun değer muhasebesini uygulayan bankaların söz konusu varlıklarını tarihi ma-liyetlerinin oldukça üzerinde bir değer üzerinden bilançolarında raporlamala-rını sağlamıştır (Ellul ve diğerleri, 2014: 299). Bunun sonucunda, bankaların net varlıkları ile sermayelerinin ve yedeklerinin değeri de önemli tutarda artış göstermiştir. Bankacılık düzenlemeleri gereği sermayelerinin ve yedekleri-nin belirli bir oranında kredi kullandırabilen bankalar, finansal varlıklarının piyasa değerlerinin artmasıyla kredi hacimlerini genişletmişlerdir. Ancak, bu durum giderek bankaların kullandırdıkları kredi miktarı ile bu kredilerin temelindeki varlıkların gerçek değerleri arasındaki bağlantının zayıflamasına neden olmuştur (Laux ve Leuz, 2009).

Laux ve Leuz (2009) ise IFRS ve US GAAP’te benimsenen gerçeğe uygun de-ğer yaklaşımı sayesinde piyasa dalgalanmalarının finansal tablo kalemleri üzerin-deki bozucu etkisinin azaltıldığını düşünmektedir. Hem IFRS hem de US GAAP birçok durumda gerçeğe uygun değerin, doğrudan piyasa fiyatları dışındaki veriler kullanılarak belirlenmesine izin vermekte ve böylelikle piyasa dalgalanmalarının finansal tablolar üzerindeki etkisi sınırlandırılmaktadır. IFRS 13 Gerçeğe Uygun Değer Ölçümü standardının benimsediği gerçeğe uygun değer hiyerarşisindeki söz konusu veriler Seviye 2 ve Seviye 3 olarak adlandırılmaktadır.

IFRS 13’e göre bir varlığın gerçeğe uygun değeri, özdeş bir varlığın aktif bir piyasadaki kotasyon fiyatıdır (seviye 1). Ancak, likidite sıkıntısı nedeniyle piyasaların etkin çalışmadığı ya da piyasalarda oluşan fiyatların olağan işlem-lere dayanmadığı durumlarda, özdeş varlıkların doğrudan gözlemlenen fiyat-ları yerine, seviye 2’deki “piyasa değerine getirme” yaklaşımı ve seviye 3’teki değerleme modelleri kullanılabilmektedir.

Seviye 2’ye göre, bir varlığın gerçeğe uygun değeri, aktif bir piyasada işlem gören benzer bir varlığın fiyatıdır (seviye 2). Özdeş ya da benzer bir varlığın ak-tif bir piyasada işlem görmemesi halinde ise gerçeğe uygun değer bazı değerle-me yöntemleri kullanılarak tespit edildeğerle-melidir (seviye 3). Söz konusu yöntemler;

gelir yaklaşımı, piyasa yaklaşımı ve maliyet yaklaşımıdır. Gelir yaklaşımında, bir varlığın ya da borcun gerçeğe uygun değeri, varlıktan gelecekte elde edil-mesi beklenen nakit akışlarının bugünkü değeri olarak hesaplanır. Piyasa yak-laşımı, özdeş veya karşılaştırılabilir (başka bir ifadeyle benzer) olan varlıklara ilişkin piyasa işlemleri sonucu oluşan fiyatları ve diğer ilgili bilgilerden yola çıkmakta; çarpan ve matris gibi matematiksel yöntemler uygulayarak gerçeğe uygun değeri tahmin etmektedir. Maliyet yaklaşımında ise, bir işletme birleş-mesinde varlığın ya da borcun gerçeğe uygun değeri, yerine koyma maliyeti-ne eşit olarak kabul edilir. IFRS 13, gerçeğe uygun değer tespit edilirken bu üç tekniğin aynı anda dikkate alınması gerektiğini belirtmektedir. Birden fazla yöntem bir arada uygulandığında her bir yöntemden elde edilen sonucun değer-lendirilmesi ve hangi sonucun gerçeğe uygun değerin en iyi göstergesi olduğu, işletmenin yöneticileri tarafından yargı kullanmak suretiyle belirlenmelidir.

Laux ve Leuz (2009), finansal kriz boyunca bankaların birçok finansal var-lığının gerçeğe uygun belirlerken doğrudan gözlemlenebilir piyasa fiyatlarını kullanmadıklarını; bu dönemde seviye 2’nin ve seviye 3’teki değerleme mo-dellerinin gerçeğe uygun değer tespitinde ön plana çıktığını ileri sürmektedir.

Ayrıca, IAS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçüm standardında

44 TEMMUZ - AGUSTOS

yer alan gerçeğe uygun değerle ölçülen finansal varlıkların maliyetle ölçü-len olarak yeniden sınıflandırılmasına izin veren düzenlemeden yararlanan bankalar, finansal varlıkları için değer düşüklüğü karşılığı ayırabilmişlerdir.

Böylelikle, piyasa fiyatlarındaki dalgalanma karşısında gerçeğe uygun değer muhasebesi bir tampon işlevi görmüş ve piyasa fiyatlarındaki dalgalanmanın finansal tablolar üzerindeki etkisini azaltmıştır.

Gerçeğe uygun değer muhasebesine getirilen diğer bir eleştiri de; finansal bilgi kullanıcılarının ihtiyaçlarına uygun bilgi sunma konusunda yetersiz kaldığı yönündedir. IFRS gerçeğe uygun değeri, varlıkların işletmeye özgü kullanım değerleri yerine, piyasa fiyatları (çıkış değerleri) olarak kabul etmektedir (Kaya, 2013: 131). Bu nedenle gerçeğe uygun değer muhasebesi uygulandığında bi-lançoda raporlanan tutarlar, varlıkların işletme açısından kullanım değerini yan-sıtmamaktır. Oysa, ihtiyaca uygun bilgi, finansal bilgi kullanıcılarının işletmenin gelecekte elde edeceği nakit akışlarını tahmin etmeye yarayan bilgi olmalıdır.

Gelecekteki nakit akışlarıyla ilgili değerlendirme, varlığın işletmeye özgü kulla-nım değerine dayanılarak yapılabilir. Piyasa fiyatlarına (çıkış değerleri) dayanan gerçeğe uygun değer muhasebesi ise işletmenin faaliyetlerine devam etmesinin alternatif maliyetine ilişkin bilgi vermektedir. Bir başka deyişle, piyasa fiyatla-rıyla raporlanan varlıklar incelendiğinde işletmenin faaliyetlerinden gelecekte elde edeceği nakit akışlarından ziyade işletmenin faaliyetlerini sonlandırılma-sıyla birlikte varlıkların satışından elde edilecek nakit girişlerine ilişkin değer-lendirme yapılabilmektedir (Ronen 2008, s. 186).

Gerçeğe uygun değer bilgisinin güvenilirliği konusunda da farklı görüş-ler mevcuttur. IFRS’in gerçeğe uygun değer hiyerarşisindeki seviye 1’e göre yapılan ölçümler genellikle güvenilir olarak kabul edilirken, seviye 2 ve se-viye 3’e göre yapılan ölçümlerin güvenilirliği sorgulanmaktadır. Sese-viye 2, öl-çümü yapılacak varlık ile benzer varlıkların gözlemlenebilir piyasa fiyatları arasında tahmini ilişkiler kurulmasına dayanmaktadır. Bu nedenle, seviye 2 kapsamında yapılan ölçümün güvenilirliği; gözlemlenebilir veriler ile tahmin edilen değerin örtüşme derecesine bağlıdır. Seviye 3’teki değerleme modelleri uygulanırken ise gözlemlenebilir piyasa verileri kullanılamamaktadır. Bunun yerine, gerçeğe uygun değeri tahmin edebilmek için gerekli bilgi, yöneticiler tarafından sübjektif olarak belirlenmekte ve hataları içerebilmektedir (Barth, 2014: 343). Bu durum, seviye 3’e göre yapılan değerlemelerde hem bilançoda hem de gelir tablosunda önemli bir bozulmaya neden olabilmektedir. Ayrıca nakit akışlarının iskonto edilerek gerçeğe uygun değerin belirlenmesi, hileli finansal raporlamaya elverişli bir ortam hazırlamaktadır.

SONUÇ

Standart düzenleyici otoriteler, finansal tablo kalemlerinin ölçüm esasları-nı ekonomideki gelişmelere paralel olarak değiştirmektedir. IFRS ve US GA-AP’te son dönemlerde gerçeğe uygun değer muhasebesinin ön plana çıkması-na rağmen, bazı fiçıkması-nansal tablo kalemlerinin ölçümünde tarihi maliyet muhase-besi ve cari maliyet muhasemuhase-besinin izleri görülmektedir. Finansal raporlamada hangi ölçüm esasının daha güvenilir ve ihtiyaca uygun bilgi sunduğu konusu ekonomide yaşanan gelişmelerle bir arada tartışılmaktadır. Yüksek enflasyon-lu dönemlerde tarihi maliyet muhasebesinin ihtiyaca uygun ve güvenilir bilgi üretmediği ileri sürülerek yeni bir arayışa girişilmiş ve önce cari satın alma muhasebesi, sonrasında ise cari maliyet muhasebesinin uygulandığı bir süreç yaşanmıştır. 1990’lı yıllarda özellikle finansal araçların piyasa değerlerinde meydana gelen önemli değişiklikler, gerçeğe uygun değer muhasebesi kavra-mının geliştirilmesini sağlamıştır. Günümüzde gerçeğe uygun değer muhase-besi, piyasa fiyatlarındaki dalgalanmaları finansal tablolara yansıtarak finansal tablolarda dönemsel bozulmalara sebebiyet verdiği gerekçesiyle eleştirilmek-tedir. Özellikle 2008 yılında başlayan ve hafiflemesine rağmen etkileri halen devam eden finansal krizin baş sorumlularından birinin gerçeğe uygun değer muhasebesi olduğu görüşü giderek yaygınlaşmaktadır.

KAYNAKÇA

Abdel-Khalik (2011). “Fair Value Accounting and Stewardship”, Accoun-ting Perspectives, 9; 4 (2011): 253-269.

Barth, Mary E. (2014). “Measurement in Financial Reporting: The Need for Concepts”, Accounting Horizons, 28; 2 (2014): 331-352.

Botasan, Christine A. ve Huffman, Adrienna A. (2015). “Decision-Useful Asset Measurement from a

Business Valuation Perspective”, Accounting Horizons, 29; 4 (2015):

757–776.

Brousseaua, Carl; Gendronb, Michel, Be’langerb, Phillippe ve Couplan-dc, Jonathan (2014). “Does fair value accounting contribute to market price volatility? An experimental approach”, Accounting and Finance, 54 (2014):

1033–1061.

Chambers, R.J. (1955) ‘Blueprint for a theory of accounting’, Accounting Research (January), 17–55.

46 TEMMUZ - AGUSTOS

Chambers, R.J. (1966) Accounting, Evaluation and Economic Behavi-or, Englewood Cliffs, NJ: Prentice-Hall.

Chambers, R.J. (1995) ‘An introduction to price variation and inflation accounting research’, in: Jones, S., Romana, C. & Ratnatunga, J. (eds.) Ac-counting Theory: A Contemporary Review, Sydney:

Edwards, E. (1975) ‘The state of current value accounting’, Accounting Review, 50 (2), 235 – 245.

Edwards, E.O. & Bell, P.W. (1961) The Theory and Measurement of Business Accounting for Changing Prices and Asset Values Income, Ber-keley, CA: University of California Press.

Ellul, Andrew; Jotikasthira, Chotibhak, Lundblad, Christian T. ve Wang, Yihui. (2014). “Mark-to-market accounting and systemic risk: evidence from the insurance industry”, Economic Policy, April (2014) : 279-341.

Kaya, Can Tansel (2013). “Fair Value versus Historical Cost: Which is actually more “Fair”?”, Muhasebe ve Finansman Dergisi, (Ekim 2013) : 127-137.

Laux, C. & Leuz, C. (2009) ‘The crisis of fairvalue accounting: Making sense of the recent debate’, Accounting, Organizations and Society, 34 (6–

7): 826–34.

Linsmeier, Thomas J. (2013). “A Standard setter’s framework for selecting between fair value and historical cost measurement attributes: a basis for dis-cussion of ‘‘Does fair value accounting for nonfinancial assets pass the market test?’’, Rev Account Stud, 18 (2013): 776-782.

Smith, Sheldon R. ve Smith, Kevin R. (2014). “The journey from historical cost accounting to fair value accounting: the cace of acquisition costs”, Jour-nal of Business and Accounting, 7; 1 (2014): 3-10.

Whittington, Geoffrey. (2015). “Measurement in Financial Reporting: Half a Century of Research and Practice”, ABACUS, 51; 4 (2015): 549-571

ÇAĞRI ÜZERİNE ÇALIŞMANIN HUKUKİ SONUÇLARI

Benzer Belgeler