• Sonuç bulunamadı

2 Firma 01 Ocak 2000 tarihinde tanesi 100,000,000 TL’ndan 30 adet (b) malını peşin almış, Haziran 2000

tarihinde tanesini 125,000,000 TL’ndan 20 tanesini peşin satmıştır. 2000 yılı döneminde başka işlem olmadığı varsayılarak enflasyonun firmalar üzerindeki etkilerini görelim.

01 Ocak 2000 tarihinde Toptan Eşya Fiyat İndeksi 1979.5, Haziran 2000 tarihinde 1496.5 ve Aralık 2000 sonunda ise 2626.0’dır.

2000 yılı dönem sonu indeksi : 2626.0 / 1979. 5 = 1.32 Haziran 2000 indeksi : 2626.0 / 2346 = 1.1

Örnek 1: Enflasyon ortamında firma kazancının tespiti.

2000 YILI GELİR TABLOSU (TL)

BRÜT SATIŞLAR 2,500,000,000

125,000,000 x 20 Adet = 2,500,000,000

SATIŞLARIN MALİYETİ (-) (2,000,000,000)

100,000,000 x 20 Adet = 2,000,000,000

500,000,000

FAALİYET KARI 500,000,000

Örnek 2: Firma kazançlarının enflasyondan arındırılması.

Bir nolu örnekte, enflasyonun firma üzerideki etkisine karşın bir tedbir alınmaması halinde 2000 yılında firma 500 milyon kar elde etmiş gözükmektedir.

Aynı firmaya ait kazançların enflasyondan arındırılması halinde ise yıl sonu işlemleri ve sonuçları aşağıdaki gibi olacaktır.

2000 YILI GELİR TABLOSU (TL)

BRÜT SATIŞLAR 2,750,000,000

125,000,000 x 20 Adet = 2,500,000,000 2,500,000,000 x 1.1 = 2,750,000,000

SATIŞLARIN MALİYETİ (-) (2,640,000,000)

100,000,000 x 20 Adet = 2,000,000,000 2,000,000,000 x 1.32 = 2,640,000,000

BRÜT SATIŞ KARI 110,000,000

PARASAL KAYIPLAR (640,000,000)

100,000,000 x 20 Adet = 2,000,000,000 2,000,000,000 x 1.32 = 2,640,000,000 2,640,000,000 – 2,000,000,000 = 640,000,000

FAALİYET ZARARI (530,000,000)

1 ve 2 nolu örnek enflasyonun firmaların kazançları üzerindeki etkileri açık görülebilmektedir. 1 nolu örnekte firma, 2000 yılında kar etmediği halde fiyatları enflasyon nedeniyle yapay olarak artmış ve bunun sonucunda firma 500,000,000 TL kar etmiş gözükmektedir.

Oysa ikinci örnekte görüldüğü gibi firmanın, finansal tabloları enflasyondan arındırıldıktan sonra kar yerine 530,000,000 TL zarar ettiği görülmektedir.

Örnek 3: Vergi dilimlerindeki artışın enflasyondaki artışın gerisinde kalması halinde, vergi yükümlüsü eski durumuna göre daha çok vergi ödemek zorunda kalmaktadır. Bilindiği 2000 yılındaki her bir vergi dilimi 1999 yılına göre yüzde 25 arttırılmıştır. Oysa 1999 yılında Toptan Eşya Fiyat İndeksi yüzde 62.9 olarak gerçekleşmiştir. Bu durumun bir mükellefin üzerinde ne tür sonuçlar yaratabileceği aşağıdaki örnekte gösterilmiştir.

3

Yıllar 1999 2000

Nominal Gelir 2,000,000,000 3,258,000,000

İndirim - -

Vergi Tutarı 300,000,000 527,000,000

Gerçek Vergi 300,000,000 320,000,000

Ortalama Oran % 15 % 16

Örnekte görüldüğü gibi yükümlünün 1999 yılı için ödediği vergi tutarı 2,000,000,000 x 0.15 = 300,000,000 TL ve vergi oranı da 300,000,000 / 2,000,000,000 = 0.15 olarak gerçekleşmiştir. Halbuki aynı yükümlünün reel gelirlerinde artış olmamasına rağmen 1999 yılındaki geliri 2000 yılında enflasyon oranı kadar (0.629) kadar artmış ve 3,258,000,000 TL [ 2,000,000,000 + ( 2,000,000,000 x 0.629 ) ] yükselmiştir. Yükümlünün nominal olarak artan geliri 2000 yılındaki artan oranlı tarife üzerinden vergisi şöyle hesaplanacaktır.

İlk vergi dilimi için 2,500,000,000 x 0.15 = 375,000,000 İkinci vergi dilimi için 758,000,000 x 0.20 = 51,600,000 Toplam = 527,000,000

Böylece yükümlünün enflasyon nedeniyle hesap edilen verginin gelire oranı 527,000,000 / 3,258,000,000 = 0.16’ya yükselmiştir. Bu olayı 1999 yılındaki gelir ile ifade edildiğinde yükümlünün 2,000,000,000 x 0.16 = 320,000,000 TL vergi ödemek zorunda kalmıştır.

Eğer enflasyon olmasaydı yükümlünün 2000 yılındaki reel geliri de 1999 yılındaki gelir kadar yani 2,000,000,000 TL olacak ve bu tutar üzerinden 300,000,000 TL vergi ödemek durumunda kalacaktı. Oysa 2000 yılındaki gelir, enflasyon nedeniyle nominal artmış ve bu artış üzerinden yükümlü daha çok vergi ödemek zorunda kalmıştır. Sonuç olarak vergi dilimlerindeki artışın enflasyondaki artışın gerisinde kalması nedeniyle mükellef 320,000,000 – 300,000,000 = 20,000,000 TL daha çok vergi ödemek zorunda kalmıştır.

2. 64 FİRMA ÜZERİNDE YAPILAN UYGULAMA SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ 2.1. İŞLETMELERİN ÖLÇEKLERİNE GÖRE HUKUKİ DURUMLARI

Bu araştırma kapsamında incelenen işletmelerin ölçeklerine göre hukuki durumları Tablo 2.1.’de gösterilmiştir. Tablo 2.1.’de yer alan işletmelerin hukuki yapılarına göre gruplama yapılırken gerçek kişiler ve tüzel kişiler şeklinde bir ayrıma gidilmiştir. Bilindiği gibi Türk Vergi Kanunlarında gerçek ve tüzel kişilerin kimler olduğu tanımlanmamıştır. Bu konuda Medeni Kanuna başvurmak gerekmektedir. Gerçek kişilik insanın insan olduğu için ve tek başına sahip olduğu kişiliktir. Diğer taraftan Medeni Kanunumuz da, her şahıs medeni haklardan istifade eder. Binaenaleyh kanun dairesinde haklara ve borçlara ehil olmakla herkes müsavidir 1 demek suretiyle gerçek kişiliği tanımlamıştır. Tablo 2.1.’de ferdi işletme grubu altında yer alanlar gerçek şahıslar tarafından bir ticaret unvanı altında işletilen işletmelerdir. Uygulamada bu işletmelere şahıs işletmesi adı da verilmektedir.

Diğer taraftan limited ve anonim şirketler ise tüzel kişiler grubunda yer almaktadır. Buna göre tüzel kişiler, kendilerine hukuk düzeninde kişilik tanınan, üyelerinden ayrı bir kişiliği olan ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere örgütlenmiş kişi topluluklarıdır. 2 Ayrıca bu çalışmada yer almadığı için gerek Türk Ticaret Kanununda ve gerekse Türk Vergi Kanunlarında yer alan diğer kişiliklere yer verilmemiştir.

Tablo 2.1.

İşletmelerin Ölçeklerine Göre Hukuki Durumları (Adet) İşletmenin

4

Limited Şirketi 24 77 18 55 42 66

Anonim Şirketi 4 13 14 42 18 28

Toplam 31 100 33 100 64 100

Tablo 2.1.’de 1999 yılı sonuna göre finansal tabloları incelenen firmaların hukuki durumları bir tablo halinde gösterilmiştir. Bu çizelgedeki işletmeler gruplandırılırken, 1999 yılı sonu satış hasılatları esas alınmıştır.

Buna göre satış hasılatları 100 milyar ve bunun altında kalan işletmeler küçük boy işletmeler olarak kabul edilirken, satış hasılatları 100 milyardan daha fazla olanlar ise orta boy işletmeler olarak esas alınmışlardır.

Diğer yandan Tablo 2.1.’de her firma dahil olduğu kategori içinde değerlendirilmiştir. Örneğin küçük boy işletmelerin toplam sayısı 31’dir ve ferdi işletmelerin küçük boy işletmeler içindeki payı ( 3 / 31 = 0.10) yüzde 10 dır. Yine küçük boy ferdi işletme ile orta boy ferdi işletme sayısı ( 3 + 1 = 4) 4’tür. Bu durumda toplam ferdi işletmelerin toplam işletmeler içindeki payı da ( 4 / 64 = 0.06) yaklaşık olarak yüzde 6’dır.

2.2. TARİHİ DEĞER ESASINA GÖRE KAZANÇLARI TESPİT EDİLEN FİRMA SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Tablo 2.2.’deki veriler küçük boy işletmelerin vergi yükü açısından orta boy işletmelere göre daha avantajlı oldukları görülmektedir. Bu tabloda yer alan küçük boy işletmeler içinde en büyük avantaja sahip işletmeler ise hizmet sektöründe yer almaktadırlar. Tablodan da görüleceği gibi bu sektörde hesaplanan cari verginin aynı dönemdeki cari kara oranı yüzde 9 dır. Oysa bu oranlar imalat sektöründe yüzde 55 ve ticaret sektöründe ise yüzde 22 olmuştur. Bunun nedeni hizmet sektöründe faaliyette bulunan işletmelerin enflasyon ve diğer ekonomik krizler karşısında korunma ve karşı tedbir alma şansları diğer sektördeki işletmelere göre daha yüksektir. Bu nedenle bu tür işletmeler olumsuz ekonomik durumların mevcudiyeti halinde, kendilerince uygun olan çeşitli korunma tedbirlerine başvurabilmektedirler. Örneğin, maliyetlerini düşürmek için personel sayısında azaltmaya gitmek, işletme giderlerinin bir kısmını azaltmak gibi.

Tablo 2.2.

Tarihi Değer Esasına Göre Kazançları Tespit Edilen Firma Sonuçlarının Karşılaştırılması (1,000,000 TL)

Yine Tablo 2.2.’deki sonuçlara göre küçük boy işletmeler grubu altında incelenen firmaların vergi yüklerinin toplamının net kazançları toplamı içindeki payı yüzde 15 gibi makul bir düzeydedir. Bunun nedeni bu grup içinde yer alan ve küçük işletme diye tabir edilen firmaların küçük olma avantajlarını kullanmak olabilir.

Küçük firmalar genellikle denetim mekanizmalarındaki yetersizlik ve yasal boşluklardan yarararlanarak kamu yükümlülüklerini yerine getirmeme yolunu tercih ederler. Bu çerçevede en çok başvurulan yöntem, faaliyetlerin kayıt dışı tutulmasıdır. İşçilerin deklare edilmeden sigortasız çalıştırılması, satışların ve alımların faturasız yapılması, işçi sayısının sınırlı tutularak küçük işletme muafiyetlerinden yararlanılması, sık sık adres değişikliğinin yapılması, denetim elemanlarına rüşvet verilmesi gibi yöntemlerle kamu yükümlülüklerinden kaçınılması sıkça rastlanan durumlardır. Bazen müeyyidelerin yetersiz olması nedeniyle ceza ödeyerek kamu yükümlülüklerinden kaçınma yolunu da denemektedirler.3

3Erdal Türkkan, Rekabet Teorisi ve Endüstri İktisadı, Ankara: Turhan Kitapevi, 2000, s. 446

5

Diğer yandan, Tablo 2.2. görüldüğü gibi orta ölçekli firma grubu altında değerlendirilen işletmelerin enflasyon nedeniyle daha çok vergi ödemek zorunda kaldıkları görülmektedir. Bunun nedeni, hizmet sektöründe yer alan orta boy işletmelerin duran varlıklarının azlığından kaynaklanmıştır. Çünkü duran varlıkların az olması amortisman giderlerinin az yazılmasına ve sonuç olarak veri matrahının artmasına neden olmaktadır.

Diğer taraftan imalat sektöründe küçük boy işletmelerin cari vergi/karın yüzde 55 ve orta boy işletmelerde ise yüzde 20 olarak gerçekleşmiştir. Bunun nedeni de duran varlıklardan kaynaklanmış olabilir. Çünkü imalat sektöründe küçük işletmelerin duran varlıkları orta boy işletmelere göre daha azdır. Böylece orta boy işletmeler daha çok amortisman gideri işleyebildikleri için vergi matrahları ve buna bağlı olarak vergileri de daha az gerçekleşmiş olabilir. Ticaret sektöründe ise küçük işletmelerin cari vergi/cari kar oranı yüzde 22, orta boy işletmelerde yüzde 29 olarak gerçekleşmiştir. Bunun nedeni küçük işletmelerin dönem sonundaki stoklarında oynamak suretiyle satılan malların maliyetini yükselterek satış karını azaltmış olabilirler.

Genellikle orta boy işletmeler dönem sonundaki finansal tablolarının gerçeği yansıtmasını istemektedirler.

Bu nedenle dönem sonu karları enflasyon sonuçlarını içermektedir.

2.3. FİRMALARIN DÜZELTİLMİŞ DEĞERLERİNE GÖRE TESPİT EDİLEN KAR VE VERGİLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

Bu bölümde yer alan ve Tablo 2.3.’de gösterilen firmaların 1999 yılındaki finansal tabloları enflasyondan arındırma işlemi uygulanmak sureti ile yeni değerleri tespit edilmiştir.

Tablo 2.3.

Firmaların Düzeltilmiş Değerlerine Göre Tespit Edilen Kazançlarının Karşılaştırılması (1,000,000 TL)

Sektörler

Küçük Boy İşletmeler Orta Boy İşletmeler

Düzeltilmiş durumları bir önceki tablodaki (Tablo 2.2.) sonuçlarla birlikte irdelendiğinde gerek küçük boy işletmeler bazında ve gerekse orta boy işletmeler bazında verginin kara olan oranlarında değişmeler olduğu görülmektedir.

Tablo 2.2.’deki sonuçlardan görüleceği gibi tarihi değer esasına göre kazançları tespit edilen küçük boy işletmelerde toplam cari verginin toplam cari kara oranı yüzde 15 iken düzeltmeden sonra (Tablo 2.3.) bu oran yüzde 53’e yükselmiştir. Diğer taraftan orta boy işletmelerin düzeltmeden önceki toplam cari vergilerinin toplam cari kara oranları yüzde 22 iken (Tablo 2.2.), bu oran düzeltmeden sonra yüzde 37 olarak gerçekleşmiştir.

6

Outline

Benzer Belgeler