• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUM

4.2. Öğrenci Kategorisi

4.4.2. Eleştiriler Alt Kategorisi

4.4.2.1. Eleştiriler Alt Kategorisi Olumlu Eleştiriler Boyutu

Öğretmen adaylarının 2. VK’yı izledikten sonra “Videoda en çok dikkatinizi çeken kısımlar hangileriydi? Niçin dikkatinizi çekti?” sorusuna verdiği cevaplarda daha çok öğretmene ilişkin düşüncelere rastlanmıştır. Dersin öğretmenine, materyal ve günlük hayat problemleri kullanması dışında sadece ÖA6 olumlu eleştiride bulunmuştur. Diğer ÖA’ları ise öğretmenin eksik olduğunu düşündükleri yönlere dikkat çekerek olumsuz eleştirilerde bulunmuşlardır. Burada genel eleştiriler alt kategorisi

altında olumlu eleştiriler boyutuna ait bulgulara yer verilecektir. Diğer ÖA’larının görüşlere ait bulgular ise olumsuz eleştiriler boyutu altında sunulacaktır.

ÖA6, öğretmenin sakin olduğundan dolayı öğrencilere kendini sevdirdiğinden bahsetmiştir. Öğretmenin soğukkanlı olması, uç ve olumsuz tepkiler göstermemesi aynı zamanda öğrencilere kendilerini değerli hissettirmesi nedeniyle sınıfa kendisini sevdirdiğini söylemiştir. Ayrıca öğrencilere karşı olumsuz bir tavırda bulundurmadığı için sınıftan da öğretmene karşı herhangi bir tepki oluşmamıştır. Bu ifadelerden yola çıkarak sakin ve kendini sevdirmek alt boyutları oluşturulmuştur.

ÖA6: Öğrencilere kendini sevdirmiş ama sevdirmesinin sebebi çok iyi bir öğretmen olduğundan değil. Sakin, kızmıyor, sinirlenmiyor, öğrencilerine değer veriyor. Olumsuz bir şeyde bulunmadığı için olumsuz bir tepki de almıyor.

Öğretmenin güler yüzlü olmasının ön plana çıktığını düşünen ÖA6, bu durumun öğrenciler tarafından da iyi karşılanacağını dile getirmiştir. Öğretmenin bu özelliği sayesinde öğrencilerin onu seveceğini söylemiştir. Öğretmenin ders anlattığı sıradaki eksikliklerinin, güler yüzlü olması ve kibar davranması sayesinde öğrenciler tarafından fark edilemeyeceğini söylemiştir. Ayrıca matematik öğretmeninin bu özelliği ile diğer branş öğretmenlerinden sıyrılarak öğrencileri tarafından daha çok sevilebileceğini ifade etmiştir. Böylece güler yüzlü ve kendini sevdirmek alt boyutları oluşturulmuştur.

ÖA6: Güler yüzlüydü. Bu da öğretmenlerine saygı duymalarını sağlar kötü düşündürtmez. Eleştiremezler severler o yüzden. Ders anlatırken ki eksikliğini fark edemedikleri için güler yüzlü, kibar olması öğrencilere değer veriyor olması öğretmeni sevmelerine sebep olabilir. Diğer öğretmenleriyle kıyaslarlarsa kıymetini daha çok anlarlar. O artısı olabilir.

4.4.2.2. Eleştiriler Alt Kategorisi Olumsuz Eleştiriler Boyutu

Katılımcıların, matematik öğretmenine yapmış olduğu eleştirilerden bazıları da olumsuz eleştiriler başlığında sunulmuştur. Bunlara ilişkin ortaya çıkan alt boyutlara aşağıda yer verilmiştir. Japonya’daki gerçek sınıf ortamında çekilmiş olan VKte katılımcıların dikkatini çeken noktalardan birisi, dersin bitiş zili çaldığı halde öğretmenin derse devam etmesi olmuştur. Yani dersin süresini yönetme konusunda öğretmenin başarısız olduğunu vurgulamışlardır. ÖA1, dersin bitiş zili çaldığı halde öğretmenin devam etmesini doğru bulmadığını, kendi meslek yaşantısında böyle bir davranışta bulunmayacağını belirtmiştir. Onun yerine bir sonraki ders devam edeceğini söylemiştir. ÖA2’de öğretmenin süreyi iyi kullanamadığını ifade etmiştir. Bitiş zili çalmasına rağmen problemi yazmaya devam etmesini eleştirmiştir. Öğretmenin zil çaldıktan sonra devam etmesini çok yanlış bulduğunu söyleyen ÖA6, ders aralarının öğrencinin doğal bir hakkı olduğunu ifade etmiştir. Zil çaldıktan sonra öğrencilerin derse karşı isteklerinin kaybolacağını ifade etmiştir. Aşağıdaki ifadeler zaman yönetimi problemi alt boyutu ifade edilmiştir:

ÖA1: Bir de zil çalıyor, hala devam ediyor. Ben olsam, tamam problemimizi yazdık üzerine biraz düşünün; işte bir dahaki dersimizde de soracağım. Hani tartışacağız falan derdim.

ÖA2: Zamanı da çok iyi kullanamadı zaten. Hani zil çaldığı halde problemi daha yeni yazmaya başlamıştı.

ÖA6: Zil çaldıktan sonra öğretmenin devam etmesi çok yanlış. Teneffüs öğrencinin en doğal hakkı zaten zil çaldıktan sonra dersten kopar. Kalem defteri kapatmayı düşünür. Biraz fazla abarttı yani. Birazcık uzatması olabilir ama dersteki gibi devam etmesi yanlış.

ÖA1, yukarıdaki katılımcıların ifadelerine benzer olarak öğretmenin süre ile ilgili problemi olduğunu ifade etmiştir. Ancak diğer katılımcılardan farklı olarak ders bitimindeki süreyi yanlış kullandığına dair eleştiriden ziyade normal ders süresi içerisinde öğrencilere düşünmeleri için zaman ayırmadığından bahsetmiştir. Bundan

dolayı da öğrenciler arasında konuya ilişkin herhangi bir tartışma ortamı olmadığı ve sınıfın çok sessiz olduğunu söylemiştir. Aşağıdaki ifadelerden yola çıkarak zaman yönetimi problemi ve öğrencilerin pasif kalması alt boyutları oluşturulmuştur.

ÖA1: Öğrenci bakıyor hani diğer öğrencilere. Bir de sınıf çok sessiz. Yani bir tartışma ortamı yok mesela sınıfta, hani öğretmen düşünmeleri için bile çok fazla süre vermiyor sanırım.

Katılımcıların, dersin öğretmenini olumsuz yönde eleştirdikleri bir diğer husus da öğretmenin öğrencileri ile arasına mesafe koyması olmuştur. Öğrencilere karşı otoriter bir tutum sergilediğini söyleyen katılımcılar, bu şekilde öğretmenle öğrenciler arasında samimi bir ilişkiden ziyade resmî bir hava sezinlediklerini belirtmişlerdir. ÖA1, sınıftaki ilişkilerde çok resmi bir hava olduğunu söylerken, bunun öğretmenin otoriter olmasından kaynaklandığını ifade etmiştir. Öğretmenin bu tutumundan dolayı öğrencileri derse katmaya çalışmadığı ve dolayısıyla da öğrenciler arasında da resmi bir hava olduğunu söylemiştir. Öğretmenin ön plana çıkan özelliğinin otoriter olması olduğunu ifade eden ÖA5, hazırladığı materyalleri kullanırken de bu duyguyu yaşadığını söylemiştir. Öğrencilere tepeden bakan bir havada olduğunu ifade etmiştir. Dolayısıyla öğretmende bu özelliğin baskın olarak görüldüğünü söylemiştir. Aşağıdaki ifadelerden yola çıkılarak otoriter alt boyutu oluşturulmuştur:

ÖA1: Ya sınıf ortamı.. Ya bir kere sınıf çok resmi bence yani. Böyle hani diyorum ya herkes çok resmi bir kere. Ya öğretmen otoriter gibi hani birazcık. Hani böyle şey yapmıyor, hani ne derler özendirmiyor. “Hadi çözelim.” falan ya da böyle çözemeyen bir insana “Sen ne düşünürdün?” tarzında hani çözemeyeni de katmaya, sürece katmaya çalışmıyor. Hani sanki hani şey… Biraz öğretmen otoritesi var gibi burada. Bana öyle geldi.

ÖA5: Otoriter özelliği ortaya çıktı. O sırf hani, bir sürü şey falan hazırlamış. Onda bile tüm dikkatleri kendi üzerine çekiyor ve sınıfa hâkimim havasında geliyor zaten. Hani burada bundan başka benim söylediklerim dışında farklı bir bilgisi olan varsa buyursun gelsin der gibi iddialı bir havası var bence. Öğrenciler de bu yüzden ses çıkartamıyor yani.

1. videodaki öğretmenle bu dersin öğretmenini karşılaştıran ÖA1, diğer öğretmenin öğrencilerine isimleri ile hitap ettiğini ve onlarla samimi olduğunu söylemiştir. Bu VK’daki öğretmende ise böyle bir durum söz konusu olmadığını, öğrencilerine otoriter davrandığını ve güler yüzlü olmadığını ifade etmiştir. Öğretmenin bu tutumu sonucunda sınıfta tartışma oluşamadığını dolayısıyla da öğrencilerin düşüncelerini açıklamakta çekingen davrandıklarını düşünmüştür. ÖA5 de öğretmenin sınıfta çok otoriter davrandığını söylemiştir. Öğrencilerin bu nedenle düşüncelerini rahatça ifade edemediklerinden söz etmiştir. Konuşacak kişileri öğretmenin seçerek sınıfın otoritesi olduğunu kanıtlamaya çalıştığını söylemiştir. ÖA1 ve ÖA5’in ifadeleri ile çekingen olmak alt boyutları oluşturulmuştur:

ÖA1: Hani diyorum ya mesela diğer öğretmen öğrencilerin isimleri ile dahi hitap ediyordu. Ya da diğer öğretmen çok samimiydi mesela. Ama mesela bu öğretmen birazcık şey, çok otoriter, gülmüyor bir de ya.. Ya çünkü sınıfında hani bir insanlar bir şey tartışmıyorsa sen bir şey söyleyecekken de aslında söyleyemezsin yani. Tartışmanın, konuşmanın olduğu bir sınıf atmosferi çok önemli bence. O sınıf atmosferini de tabi ki öğretmenin yaratması lazım.

ÖA5: Öğretmenin yaklaşımı da sınıfa zaten “Otorite benim burada!” tarzında yaklaşıyor. Herkese o söz veriyor. Yani gerçekten baya bir otorite var. Yani çocuklar ses çıkartmıyor zaten. Hiç kimse fikirlerini söylemiyor. Yani çok az.

ÖA2 ise öğretmenin izlenilen VK’da tam olarak görülemese bile yine de otoriter olarak gözlemlediğini söylemiştir. Öğretmenin öğrencileri ile biraz samimi olması durumunda, izlediği VK’da bulunan yaş grubundaki öğrencilerin az da olsa ses çıkartacaklarını ifade etmiştir. Ancak izlenilen videoda böyle bir şey yaşanmadığını söylemiştir. Buradan da öğretmenin otoritesinin yüksek olduğunun çıkarılabileceğini ifade etmiştir. Öğretmenin otoriter davranması sonucu öğrencilerin derse karşı ilgisini kaybettiklerini söylemiştir. Sınıfta oluşan bu ortamdan dolayı dersle ilgilenen öğrenci sayısının az olduğundan bahsetmiştir. Buradaki ÖA2’nin ifadeleri ilgisiz olmak alt boyutları oluşturulmuştur:

ÖA2: Direkt tahtada öğretmen sorusunu sordu. Cevap verecekler verdi, öğrenciler zaten ilgisizdi. Hani belli ki bir otorite kurmuş öğretmen öğrenciler üzerinde. Burada

çok görünmese de. Hani samimi gözüküyor burada kamera önünde ama. Daha öncesinde illa ki bir otorite var. Otorite çok yüksek burada. Ayrıca bu durum derse karşı ilgisiz olmalarını sağlamıştır. Demek ki hoşlarına gitmiyor. İlgi duymamışlar. Dolayısıyla yarısı uyudu, geri kalanlarda soruyu çözmeye çalıştı.

VK’nın öğretmeninin sınıfta genelde aynı kişilerle dersi yürüttüğünü söyleyen katılımcılar, bu durumun hoş olmadığından bahsetmişlerdir. ÖA3, derste verilen problemler için belirli kişileri tahtaya kaldırdığını söylerken, diğer yandan arka sıralarda bulunan her hangi bir öğrencinin yanına gidip onunla ilgilenmediğini ifade etmiştir. Sınıftaki bireysel farklılıklara önem verilmediğini söyleyen ÖA5, sadece orta sıranın önündeki öğrenci ile iletişime geçerek onunla birlikte çalışmaları yürüttüğünü ifade etmiştir. Aşağıdaki ÖA’ların ifadeleri katkılarıyla belirli kişilerle ilgilenme alt boyutu oluşturulmuştur.

ÖA3: Sadece belli kişileri de kaldırdı. Mesela arkada yapamayan bir öğrencinin yanına gidip; “Hani sen gel tahtada şekilleri değiştir.” diyebilirdi.

ÖA5: Hiç bu bireysel farklılıklara falan önem vermemiş. Sadece şu orta öndeki öğrenciye yönelik çalışma yapıyor bence.

Öğretmenin yine belirli kişilerle daha çok ilgilendiğini söyleyen ÖA2, derste geçen her iki problemde de aynı öğrenciye danıştığını, diğer öğrencilerin ise fikirlerini almadığını ifade etmiştir. Onların fikirlerini almadığını belirtmiştir. Hâlbuki onların da fikirlerini alması gerektiğini söylemiştir ve durumun diğer öğrenciler için derse karşı ilgisiz davranmalarına yol açtığını söylemiştir. Öğretmenin kendilerine fikirlerini sormamaları nedeniyle fikirlerinin önemsiz olduğunu düşünecek öğrencilerin dersi dinlemeyecekleri ve ilgisiz davranacaklarını vurgulamıştır. Bu ifadelerle ilgisizlik alt boyutu oluşturulmuştur.

ÖA2: Cebirsel bir ifade yazarak direkt çözebildi öğrenci mesela. 2 soruda da onun fikrine danışıldı. Diğer öğrencilerin fikrini çok umursamıyor öğretmen. Çok söyleseler de hani söylemeseler de bir fikirlerini almaya çalışmadı. Doğru da olsa yanlış da olsa en azından onlardan bir fikir alması gerekiyordu. Demek ki öbür öğrenciler için de

ilgisiz olan öğrenciler için de bir kopukluk yaşatmış. Hani zaten bizim fikrimiz önemli değil. “Bizim fikrimiz önemli değilse dinlememize de gerek yok.” diye düşünebilirler.

Dersin başlangıcında öğretmenin sınıfa girerek zilin çalmasıyla birlikte problem yazdırıp doğrudan derse başlaması katılımcıların dikkatini çekmiştir. Öğretmenin, başlangıcı böyle yapmasının uygun olmadığı görüşünü belirtmişlerdir. ÖA1, öğretmenin direkt gelip probleme başladığını, daha sonrasında da öğrencilere problemi anlayıp anlamadıklarına dair soru sormadığını söylemiştir. ÖA2 de aynı şekilde dikkatini çeken durumun, öğretmenin sınıfa ilk geldiğinde öğrencilerle bir diyalog kurmaması olmuştur. Öğrencilerle ders başlangıcında konuşmasının faydalı olacağını savunmuştur. Ancak bunun aksine direkt derse problemle başladığını söylemiştir. Benzer şekilde ÖA3 de öğretmenin dersin başlangıcında öğretmenin ön konuşma yapmadan probleme geçmesine dikkat çekerek, öğrencilerle ders dışında bir iletişim olmadığını söylemiştir. Bu konuyla ilgili 1 numaralı VK’daki öğretmenle karşılaştırma yapan ÖA3, oradaki öğretmenin öğrencileriyle diyalogları olduğundan söz etmiştir. Aşağıdaki ifadeler aracılığı ile iletişime geçmemek alt boyutu oluşturulmuştur:

ÖA1: Şey ilginç mesela... Hani direkt derse başlıyor mesela. Yok direkt probleme başlıyor. Direkt probleme başlıyor. Hani geliyor direkt problemi şey yapıyor. Sonra herkes dinlesin diyor. Hani mesela öğrenci problemi anladı mı yani.

ÖA2: Bir de ilk sınıfa girdiğinde hocam; öğrencilerle bir iletişim içinde olmadı. Hani bir hal hatır sorsaydı, öğrencilerin durumu hakkında konuşsaydı, öğrencilere sevgisini saygısını göstermiş olurdu. Direkt derse başlaması, problemle başlaması, benim umurumda değilsiniz ben sadece “çözer, işimi yapar giderim” e geldi yani.

ÖA3: Öğretmen mesela öğrencileri ile nasıl diyeyim.. Ders konuları dışında aslında pek fazla iletişime geçmedi. Yani derse dair bir iletişim vardı aralarında. Mesela sınıfa girdi çocuklarla bir ön konuşma falan yapmadan hemen probleme girmesinden de anlayabiliriz. Öbür videoda, öğretmen biraz ne yapacaklarını, hani espri yaptı, çocuklarla konuştu falan.

ÖA1, ders esnasında öğrencilerin durumunu göz ardı ettiğini düşündüğü öğretmeni eleştirirken, öğretmenin sınıfın tamamına hitap etmediğini düşünmektedir.

Dersini anlatarak sadece kendi işini yaptığını düşünerek, öğrencilerin anlayıp anlamadığını önemsemediğini söylemiştir. ÖA2 ise öğretmenin derste materyal kullanma dışında herhangi bir çabası olmadığını, sıradan bir yöntem gözeterek dersi yürüttüğünü ifade etmiştir. Öğretmenin dersi anlatmaya odaklandığı onun haricinde öğrencilerin anlama durumlarını göz ardı ettiğini savunmuştur. Öğrencileri önemsememek alt boyutu oluşturulmasını destekleyen ÖA’ların ifadeleri aşağıdadır:

ÖA1: Ya sanki burada da biraz öğrencilerin ya hepsinin ya en azından hepsinin olmasa bile hani büyük çoğunluğunun anlayıp anlamadığı çok önemli değilmiş gibi oldu ya da işte öğretmen sanki tüm sınıfa hitap etmiyormuş gibi oldu. Ya kendi çapında tamam anlatıyorum ama ben çok güzel anlatıyorum, tamam, ama hani acaba onlar aldılar mı? Havası yok gibiydi.

ÖA2: Sıradan bir yöntem yani. 50 yıldır olan bir yöntemi kullanıyor. Demek ki çok fazla kendini geliştirmiyor. Ama sıradan bir eğitimi benimsiyor. “Anlatırım alan alır almayan almaz” . Hani bu öğrenciye çok değer vermediğini gösterir. Sadece işini yapmak için orada.

VK’da, öğretmen problemi sunduktan sonra, öğrencilere düşünmesi için zaman vermiştir. Bu esnada sınıftaki sıralar arasında gezerken öğrencilerin farklı çözüm yollarını not almıştır. Öğretmenin aralarda dolaşırken arka sırada bulunan öğrencilerin de fikirlerini alması gerektiğini söyleyen ÖA4, derse katılmayan öğrencilere soru sorması gerektiğini düşünmüştür. Yani öğrencilerin konu hakkında fikirleri oluşup oluşmadığını kontrol etmek için bir şeyler yapması gerektiğini söylemiştir. Yine öğrencileri önemsememek alt boyutunu oluşturan ÖA4’ün ifadeleri şu şekildedir:

ÖA4: Aralarda mesela, hani öğrencilere dedi ya; farklı fikirleri görmüş, şey yapmış. Hani o arkada ne bileyim hiç konuşmayan, katılmayan öğrencilere soru sorabilirdi. Ya da anlayıp anlamadıkları açısından “Problemi olan var mı?” ya da “Burada bunu niçin yaptığımız hakkında hiçbir şey düşünemeyen var mı?” gibi bir şeyler sorabilirdi.

2. VK’da, öğretmenin geniş bir zaman dilimi ayırarak kullanmış olduğu materyallerin problem çözümünde etkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca seçtiği problemlerin günlük hayattan olması dikkat çekmiştir. Günlük hayat problemleri ile dikkat çeken bir diğer husus da kültürlerine ait değerlerini yansıtması olmuştur. ÖA’ları, matematik problemleri aracılığıyla kendi kültürlerine sahip çıktıklarını belirlemişlerdir. Yaşamın içerisinde her an karşılarına çıkabilecek tarzdaki bu problemlerin, öğrencilerin ilgisini çekeceği sonucuna varılmıştır. Materyal desteği ile birlikte problemlerin çözümüne daha kısa sürede erişilebileceği düşünülmektedir. Problem durumu ortaya konulduktan sonra öğretmenin tahtada materyalleri sunmuştur. Materyalleri gören öğrencilerin dikkatlerinin çekilebileceği ortaya çıkmıştır. Fakat ÖA6, öğretmenin ders için hazırladığı materyallerin işlevsel olmadığını öne sürmüştür. Materyallerin işe yaramadığını ve amaca yönelik olmadığını düşünmüştür. Öğrenciler arasında espri konusunu olduğunu ve dikkatlerini dağıttığını gözlemlemiştir.

Öğretmenin güler yüzlü ve sakin göründüğünü belirten ÖA’ları, bu yönüyle öğrenciler üzerinde olumlu bir etki bıraktığını belirlemişlerdir. Ancak öğretmenin sürekli belirli öğrencilerle dersi yürütmeye çalıştığı görülmüştür. Diğer öğrencilerin de bu davranış karşısında derse ilgisinin azaldığı tespit edilmiştir. Öğretmenin güler yüzlü görünmesinin yanı sıra aslında otoriter bir tavrı olduğunu tespit eden ÖA1 ve ÖA5, derse olan ilginin bu nedenle de az olabileceğini belirlemişlerdir. Ayrıca ÖA5, söz almak istemeyen öğrencilerin çekingen davranmalarının nedeninin de bu olduğunu düşünmüştür. Bunların yanında öğretmenin, başlangıç zili ile aynı anda problemi sınıfa okuyarak derse giriş yapması dikkat çekmiştir. Öğrencileri ile iletişime geçmeyi pek sevmeyen bir öğretmen olarak görülmüştür. Benzer bir davranışı da ders sonunda yaptığı gözlenmiştir. Bitiş zili çaldıktan sonra problemi anlatmaya devam etmesi, öğrencilerini önemsemediği yönünde bir kanı oluşturmuştur. Her iki olaya bakıldığında öğretmenin zaman yönetimi konusunda eksiklikleri ortaya çıkmıştır.