• Sonuç bulunamadı

Devlet Yöneticilerinin Görev ve Sorumlulukları

II. BÖLÜM

2. DEVLET ANLAYIŞI

2.2. Devlet Yöneticilerinin Görev ve Sorumlulukları

Said Halim Paşa devletin, üzerinde kurulduğu coğrafyaya, içinde bulunduğu tarihi şartlara, yönetilen toplumun özelliklerine ve yaşadığı olaylara göre şekillenebileceğini ifade etmekle birlikte, toplum adına devleti yönetmekle görevlendirilmiş olan yönetici ve devlet başkanlarıyla ilgili özellikler üzerinde de durmaktadır. Fikirlerinde devlet başkanının anlayış yönünden kapasiteli olmasının ve her zaman tutarlı davranabilmesinin önemini vurgulayan Said Halim Paşa’nın, devlet ve toplumun yönetilmesi hususunda devlet başkanına yüklenen sorumlulukların gerekliliğini savunduğu görülmektedir.

Ona göre, toplumun manevi ve ahlaki değerleriyle birlikte devlete ve topluma faydalı olan ilim-irfan sahibi bireylerin korunması ve bu alanda yetişmiş kimselerin sayılarının artırılması için gayret gösterilmesi, devlet yönetiminin en üst noktasında bulunan devlet başkanının sorumlulukları arasındadır. Kendisine yüklenmiş olan sorumlulukların bilinci içerisinde hareket eden her devlet başkanı, başında bulunduğu siyasal yapının işleyişini denetleme yetkisine sahip olarak, toplumun bütün halinde gelişmesine zemin hazırlayacak stratejiler geliştirmek ve toplumun birlik içinde yaşamasına katkı sağlayan milli değerleri korumakla yükümlüdür. Şayet, toplumda tesis edilmiş olan birlik duygusunu sağlamlaştıran milli değerlerin ıslah edilerek geliştirilmesinin zorunlu olduğu bir durum ortaya çıkarsa, ıslahat hareketlerini başlatmak ve bu çalışmalara destek vermek de devlet başkanının sorumlulukları arasındadır.

Anlaşılan şudur ki, devlet başkanı, başında bulunduğu devletin siyasal ve idari kısımlarındaki aksaklıkları gidermek için gayret göstermeli, fakat bu konulara harcadığı zamanın daha fazlasını, toplumsal çözülmeyi engelleyen toplumsal değerlerin geliştirilmesi ve yaşatılması yönünde geçirmeyi de ihmal etmemelidir. Çünkü, Said Halim Paşa’nın devletin gücünü artırması ve varlığını devam ettirmesi için gerekli gördüğü şartlardan birisi de, toplumun tamamını içine alacak şekilde tesis edilmiş olan birlik ve beraberlik duygusunun güçlendirilmesi ve geliştirilmesiyle ilgilidir. Devlet başkanının bu bilince uygun hareket etmesi, milli

esasların korunmasına ve iyi bir devlet idaresinin sistemleştirilmesine katkı sağlayacak olan, önemli tavırlardan biridir.472

Siyasal düzen ve devlet başkanı tarafından belirlenen üst düzey yöneticiliklere, toplumu ileri medeniyetler seviyesine ulaştıracak, siyasal ve toplumsal alanlarla ilgili düzenlemeleri en doğru şekilde uygulayacak bilgi birikimine ve niteliklere sahip olan kişiler getirilmelidir. Çünkü akıl ve bilgiye önem veren bütün devletler, siyasal sistemin yürütülmesi görevini, bu özelliklere sahip bireylere teslim etmeye çalışır.473 Yöneticisi olduğu toplumun istek ve arzularını en iyi şekilde tahlil ve tespit etmek ve bunlara en uygun şekilde çözüm bulmak isteyen bütün liderler yönettikleri toplumu, ancak bu ilkelere uygun davrandıkları sürece ileri medeniyet seviyesine taşıyabilirler.

Toplumlardan bazılarının, devlet kavramı ve yapısını kutsallık ifade eden bir kimlikle değerlendirdikleri görülebilir. Böylesi toplumlarda, devlet yönetiminde meydana gelen karışıklıklardan, adalet anlayışının ihmal edilmesinden, hürriyetin kısıtlanmasından ve baskı rejiminin kurularak insanlara zulüm edilmesinden, kutsal kabul edilen devlet mekanizması değil; devlet adamlarının şahsi kabiliyetsizliklerinden kaynaklanan yanlış yönetim anlayışlarının sorumlu tutulması gerekir. Devletine üstünlük atfeden toplumun bu yanlış yönetim sistemine isyan etmesi, kendi devletinin üst kimliğine zarar verecektir. Bu nedenle, toplum tarafından kutsanmış devletlerde adaletsizlik ve zulmün yaşanmaması için, devlet adamlarının vasıflı olması gerekir. Kanunları tatbik edecek kimsenin en ehliyetli kimse olması ve devlet yönetiminin bu kişilere bırakılması son derece önemlidir.474

Devlet adamlarının kurduğu baskı rejimi, devlet ve toplumun geliştirilmesi için uygun ve yeni fikirler üretmeyi sorumluluk olarak gören aydın sınıfın, yanlış kararlara veya düşüncelere meyletmesine sebep olur. Bu gibi yanlış uygulamalar, devlet ve toplumun ileri medeniyetler seviyesine taşınması yönünde karar verecek bireyler arasında olması gereken birlik ve beraberliğe zarar vereceği gibi, aynı

472 Said Halim Paşa, “Buhrân-ı İçtimâ’imiz”, Sebîlürreşâd, c. 15, S. 375, s. 202. 473 Said Halim Paşa, Buhranlarımız, s. 11.

hedefleri ideal olarak benimsemiş fertler arasında farklılaşmalara ve düşmanca tavırların gelişmesine de zemin hazırlayacaktır.475

Said Halim Paşa’ya göre milletlerin ilerlemesine katkı sağlayacak fikirler üretmek ve bunları siyasal ve toplumsal alanlarda uygulamaya çalışmak, aydın ve yöneticilerin önemli görevlerindendir. Aydın ve yönetici kesim, üstlendiği bu görevi hakkıyla yerine getirdiği sürece, toplumun hem bilgi yönünden, hem de toplumsal ve siyasal yapıyla ilgili alanlarda gelişmesine yardımcı olacaktır. Bu nedenle bu göreve layık görülmüş bireylerin toplumun faydasına olan davranışların terk edilmesine sebep olacak düşüncelerin etkisinde kalmamaları, hatta toplumun daha huzurlu bir ortamda yaşamasını sağlamak için, bütün fertlerin toplumsal değerlere daha sıkı bağlanması yönünde tedbir almaları gerekmektedir.

Aynı zamanda toplumsal değerleri anlamlı hale getiren dini ilkeleri çok iyi yorumlayıp, bunlarla ilgili olarak toplumun bütün fertlerinin bilgi seviyesinin yükseltilmesine öncülük etmeleri, devlet yönetimi açısından önemlidir. Dini ilkelerin ahlak, siyaset ve toplumsal yapıyla ilgili emirlerini en doğru şekilde yorumlamak ve bunları topluma kabul ettirmek için gayret göstermeleri gerekir. Bu gayretler, toplumdaki bütün bireylerin, toplumsal ve siyasal düzenin korunması ve ilerletilmesiyle ilgili sorumluluk duygusu kazanmalarına yardımcı olacaktır.476

Bu açıdan bakıldığında anlaşılan şudur ki, devlet adamlarından faydalanmasını bilen bir kamuoyu ve bu yapının temelini oluşturan unsurlar, uygulanması toplumun ana temayüllerine uymayan kural ve kaideleri tatbik etmeleri hususunda liderlerini yetkilendirmemiştir. Şayet toplum bunun tersine bir anlayış sergilerse, kendisini her alanda yetiştirmiş, yönetimle ilgili hususlarda yeterliliğini ispat etmiş olan üst düzey yöneticilerinden tam manasıyla faydalanamaz. Bu gibi durumlarda, nitelikli devlet yöneticilerinden, devlet ve toplum için bütün gayretleriyle çalışmaları ve faydalı şeyler üretmeleri de beklenemez. Bu nedenle, devlet yönetiminde uygulamaya konulan yeniliklerden başarılı sonuçlar alınamamasının sebeplerini, devlet adamlarının beceriksizliğinden daha çok, uygulamaya konulan yeniliklerin eksik ve yetersiz oluşunda aramak gerekir. Çünkü Said Halim Paşa’ya göre, herhangi bir devlet adamının ülkesinde uygulanan

475 Said Halim Paşa, Buhranlarımız, s. 4, 5. 476 Said Halim Paşa, İslâmlaşmak, s. 28.

yeniliklerin başarılı olması için beklenen süre boyunca gereken tecrübeyi kazanamamış olduğunun düşünülmesi akla uygun bir düşünce olmayacaktır.477