• Sonuç bulunamadı

2.5. TABİAT

2.5.4. Hayvanlar

2.5.4.5. Kuşlar

2.5.4.5.2. Devekuşu

Eserde devekuşu bir benzetme unsuru olarak anılmıştır. Hz. Süleymân’ın huzuruna gelen cin; endamı bir timsaha, ayakları devekuşu ayaklarına benzeyen oldukça heybetli ve yüzüne bakanın dehşete kapılacağı bir cindir:

…Süleymān nažar ķılup gördi ki bir nice biñ (17) cin cemāǾatinüñ içinde bir cinnį-i Ǿāśįnuñ gerdanına pelheng daķup siyāset meydānında ŧurġurdılar (18) cemįǾ endāmı timsāĥa beñzer velį ayaķları deve ķuşı ayaġı gibi ancılayın heybetlü ki yüzine baķan (19) ādem dehşet ider…(142a, 16) 2.5.4.5.3. Güvercin, Horoz

Eserde güvercin ve horoz kendi lisanlarınca dâima Allah’ı zikretmeleri ve kurban edilip kanlarıyla hazırlanan tılsımat dolayısıyla söz konusu edilmiştir (2a, 9-11; 128a, 1-18).

2.5.4.5.4. Hüdhüd

Hz. Süleymân’nın hizmetinde bulunan Hüdhüd, Hz. Süleymân’nın habercisidir. Hz.

Süleymân’a haber getirip götüren bir peyktir. Hz. Süleymân, Tedmür şehrine yapacağı ziyâreti haber vermek için Tedmür şahı Hûrşîd Şah’a mektup yazıp Hüdhüd ile göndermiştir:

…nite ol zamān ki Süleymān ibn Dāvūd ol vaķt ki Rūĥa şehrinden devlet ile ķalķup ħayl ü ħaşem ile (16) ŧabl u Ǿalem ile yil taĥŧın ki götürüp gitdi Tūdmūr meliki Ħurşįd Şāha nāme yazup hüdhüd ile gönderdi…(4a, 15-16)

2.5.4.5.5. Kaz

Eserde kaz; Sâm’ın nasıl yiğit, cesur bir pehlivan olduğunun anlatıldığı örnekte korkudan tüylerini dökmesi dolayısıyla anılmıştır:

Śayda çıķsam ele alup şeh-bāz-ı bāz

Ķorħudan per döke sįmurġ hem-çü ķaz (32a, 12)

2.5.4.5.6. Keklik

Keklik, baharın gelmesiyle sevinçten öten kuşlardan biridir:

Müjde iy bülbül ki irişdi nev-bahār

Kebg ötüp feryād ider destān-hezār (13b, 5) 2.5.4.5.7. Kumru

Kumru, bülbül, turaç, papağan gibi kuşlar dilli dilince ötüşüp Allah’ı zikrederken hâl dilince de Hz. Süleymân’ın adâletli olan yüce dönemine binlerce kez duâ etmiştir:

…ve bülbül ü ŧurrāc ŧūŧį dāvūd (16) elĥān ve Ǿandelįb ü ķumrį ve hezār-destān hevā-yı fenāda dillü dilince ötüşüp Allāha tesbįĥ iderlerdi gāh maķām-ı (17) nev-rūz geh nevāda ser-āġāz iderlerdi faśįĥ lisan ile melįĥ zübānıla ĥāl dilince Süleymānuñ devām-ı (18) devletine ħalįfe-i Raĥmānuñ eyyam-ı rifǾatına bį-ĥadd śenā bį-Ǿaded duǾālar ķılup şakırlar… (9b, 15-18)

Bezmde sâkîler içki sunarken bülbül, kumru gibi Dâvûdî seslere sâhip sâzendeler de ellerinde sazlar çalıp söylemiştir:

…ve sāzendeler çeng ü ķānūnı ve berbūŧ erġanūnı ellü eline alup zaħme çalup sāzendeler gūş-māl (9) virüp ķopuzlaruñ ķulaklaruñ burdılar ve defler yüzine ŧapanca urdılar gūyendeler dile geldiler bülbül ķumrį (10) miŝāl elĥān-ı dāvūdį ķıldılar meslis Rüstem-i Dāstānı bezm itdiler yidiler içdiler Ǿalā-raġm-ı rūziġār ħōş geçdiler (22b, 8-10)

2.5.4.5.8. Kuzgun

Eserde kuzgun, Hz. Süleymân’ın dergâhına geç gelen ya da dergâhtan kaçıp giden kuşları Sîmurga gammazlaması dolayısıyla anılmıştır:

…Ǿādet bu idi kim her cins ķuş kim gelse (6) pādşahları sįmurġ idi anuñ ķatına cemǾ olurlardı ve ķuzġun çāsūsıdı bunlaruñ (7) çıķduġın ĥisāb iderdi dergāh-ı Süleymānįde ŧuran ve dergāhdan ķaçup giden ķuşları (8) ġamz idüp sįmurġa bildürürdi (41b, 6-8)

2.5.4.5.9. Kuknûs, Rahne Kuşu, Rûh Kuşu

Rahne, Rûh ve Kuknûs kuşu Hz. Süleymân’ın mârifeti, Sîmurg-ı Kâf’ın icâzetiyle Sâm’ın hizmetine koşulmuştur. Bu kuşlardan yardım istenmesi durumunda Sîmurgdan kalan en büyük ve güzel tüy mızrağa takılıp mızrak yere dikilir. On deve ve kırk koyun

kurban edilip leşleri Sîmurgun tüyünün takılı olduğu mızrağın dibine bırakılır. Kuşlar ne zaman bu işâreti görse yine hizmet vakti gelmiş diyerek gökyüzünden yeryüzüne iner. Mızrağın dibine bırakılan kurban leşlerini yiyip doyduktan sonra kuşlar kendilerine süvar olanlar ile birlikte tekrar gökyüzüne doğru hareket eder (38a, 8-16).

2.5.4.5.10. Saka Kuşu

Klasik kaynaklarda saka, sakkâ ya da serîha adlarıyla anılan saka, çöllerde yaşayan, gagasının altında su kesesi bulunan bir kuştur.415 Eserde saka kuşu ile ilgili bir kıssa vardır kısaca şu şekildedir: Her cins kuş nöbet tutmak için sırası geldiğinde Hz.

Süleymân’ın divanına vararak Hz. Süleymân’a selâm verip hizmetine yüz sürerdi.

Hangi kuşun nöbet sırası gelip de o kuş nöbetini tutmazsa Hz. Süleymân ona eziyet edip onu dergâhından sürerdi. Hz. Süleymân’ın dergâhından sürüleni de yırtıcılar helâk ederdi. Saka kuşlarından yüz yirmi çift gökyüzünde uçarken sakalardan biri geride kalır ve bu esnâda susuz çölde eli kesik, aç, susuz bir kadının yardım sesini duyar. Geride kalan saka diğer sakalara kendisinin kadına yardım edeceğini söyler.

Diğer saka kuşları bu görüşe karşı çıkar, nöbet sırasının bugün kendilerinde olduğunu dolayısıyla Hz. Süleymân’ın dergâhına gitmeleri gerektiğini söylerler. Diğer sakaların söylediklerinin aksine saka kuşu biraz su ve hurma ağacından biraz hurma getirip kadına sunar ve kıssa böyle devam eder (41a, 6-21; 41b).

2.5.4.5.11. Selvâ Kuşu (Bıldırcın)

Hz. Süleymân’ın hizmetinde bulunan kuşlardan biri olan selvâ kuşu Hz. Süleymân’ın haberci kuşlarındandır:

…hemān-dem selvā ķuşın (6) kim aña yelvā ķuşı dirler Süleymān Ĥażreti emir itdi ki varup Hümāyı getüre Süleymān nažarına yitüre pes selvā (7) ķanad açup uçup ķara bulutlar arasına geçüp Hümā ķuşını Süleymāna daǾvet idüp getürdi…(71b, 5-7)

2.5.4.5.12. Sülün, Turaç

Hz. Süleymân’ın hizmetinde bulununan sülün, turaç kendi lisanlarınca dâima Allah’ı zikretmişlerdir:

Śadāsı süglinüñ elĥamdüliǿlllāh

Nidāsı şāhinüñ yā Rabb-ı dādger (2a, 11)

Turācuñ źikridür yā mālikeǿl-mülk Ŧoġanuñ nuŧķıdur ħallāķı aŧyār (2a, 12)

2.5.4.5.13. Şâhin (Şehbâz), Doğan, Kartal (Ukâb)

Yırtıcı kuşların reisi olan şâhin, kartal gibi kuşlar tıpkı diğer kuşlar gibi Hz.

Süleymân’ın hizmetinde bulunan kuşlardır. Eserde, doğan kuşların cellâdı olması, şâhin avcı olması, kartal benzetme unsuru olması münâsebetiyle söz konusu edilmiştir.

Hz. Süleymân’nın tahtının götürülmesinde Sîmurgun sağ tarafında yırtıcı kuşlar reisi kartal, şâhin eşlik etmiştir:

Süleymān taħtın yil götürüp gitdükçe ķanad (21)açup uçuşup biribirin geçişüp Süleymān nebį üzerine güneş ŧoķunmasun diyü perr ü bāldan sāyebān [3b] (1)ķurarlardı sįmurġuñ śaġ ŧarafında yırtıcı ķuşlar reǿįs Ǿuķāb ŧavşancıl ve begler begisi şāhin şeh-bāz ve çāvūş (2)ķuzġun ġammāz uçardı (3a, 21; 3b, 1-3)

Hz. Süleymân, emirlerine uymayan kuşları cezalandırması ya da huzuruna getirmesi için kuşların cellâdı olan doğanı görevlendirmiştir:

…Süleymān Ǿam emr eyledi tā kim ol refįķlerinden birisi varup ol saķa ķuşın (12) getüre dergāh-ı Süleymānįye yitüre çünkim emr-i Süleymān birle varup ol saķaya ħaber ķıldılar (13) ol saķa ķuşı Süleymānǿuñ sözin ŧutmadı ve Süleymāna gelmedi Süleymān Ǿam aña ŧoġanı gönderdi (14) kim vara saķa ķuşın getüre zįrā ķuşlaruñ cellādı idi varup getürdi Süleymān dergāhına (15) yitürdi…(41b, 11-15)

Eserde kartal, kahramanlar için benzetme unsuru olarak kullanılmıştır. Aşağıdaki örnekte Rüstem tıpkı bir kartal gibi ata binmiştir:

… Rüstem üzere irüp gördiler Rüstem-i Dāstān ol pehlevān-ı cihān bir Ǿuķāb miŝāl raĥşa süvār olup (9) tįġ-ı bürrān Ǿuryān ķılup her kime kim ŧuş gelür…(91b, 8-9)

2.5.4.5.14. Tavus

Cennet kuşu olarak da anılan tavus, dâne yiyici kuşların reisi olup Hz. Süleymân’ın tahtı götürülürken Sîmurgun sol tarafında uçmuştur:

…sįmurġuñ śol ŧarafında kebg süglün ŧurrāc miŝli dāne yeyici ķuşlar (3)reǿįs cennetden çıķan ŧāvus uçardı…(3b, 2-3)

Bir diğer örnekte tavus, kendi lisanınca gece Allah’ı zikretmiştir:

Gice ŧāvus ötüp eydür ki yā Ĥayy

Ħurūs eydür seĥer Allāhu ekber (2a, 11) 2.5.4.5.15. Papağan (Tûtî)

Divan şiirinde ayna ve şekerle birlikte anılan papağan416, eserde benzetilen olması ve şekerle beslenmesi dolayısıyla anılmıştır. Firdevsî-i Rûmî; kendisini tûtîye teşbih ettiği örnekte herkesin, söylediği tatlı sözleri dinlemeye istekli olduğunu vurgulamıştır:

Söyle iy ŧūtį yine şįrn kelām

K’oldı rāġıb diñlemege ħāś u Ǿām (40a, 16)

Hz. Süleymân’ın mutfağında her gün koyun, sığır ve develer kurban edilip, yemekler pişirilip, dağıtılmıştır. Hubûbat yiyenlere hubûbat verilmiş, dâne yiyen kuşlara Hindistan pirinci, tûtîlere de Mısır şekeri verilmiştir:

…Ǿalef yeyen ĥayvānāta ĥubūbāt virüp ve dāne (9) ŧartıcı ķuşlara Hindūstān birincin tevcįh iderlerdi ve ŧūtįlere Mıśrį sükker vürirlerdi…(67a, 8-9)

Aşağıdaki örnekte sevgilinin şeker dudaklarını, gümüş renkli nâzik bedenini ve şirin dilini gören âşık, tatlı söz söyleyen papağan gibi ansızın sevgilinin aşkına hapsolmuştur:

O şeker-leb sįm-ten nāzük-beden şįrįn-zübān

Ŧūtį-i şekker-şikenveş ĥabs olınmış nā-gehān (71a, 13)