• Sonuç bulunamadı

2.5. TABİAT

2.5.4. Hayvanlar

2.5.4.1. Böcekler

Eserde bazı böcekler, “kermi çeres” kıssası başta olmak üzere çeşitli kıssalarda anılırken bazı böcekler ise kendi husûsiyetleriyle anılmıştır. Aşağıdaki örnekte Hz.

Süleymân’ın kermi çerese rağbet göstermesine hased eden pervâne, melah, mûr vb. ne kadar böcek varsa Hz. Süleymân’ın huzuruna gelip hâl dilince kerm-i çeresi şikâyet etmiştir:

…ol yörede ne ķadar ħākį böcecükler var ise pervāne gibi melaħ gibi ve mūr gibi ve daħı ne ķadar (6) bāġ u būstān içinde bülbül hezār-destān ve kebg ŧurrāc süklūn ne var ise Süleymān Ĥażretinüñ (7) kerm-i çerese raġbet itdügüne ĥased iltüp nažar-ı Süleymānįye cümlesi cemǾ olup ĥāl dilince ve (8) manŧıķuǿt-ŧayırca şikāyet ķılup eyitdiler…[31a] (5)-(8)

Bir diğer örnekte kerm-i çeresin ötüşünden korkan ve rahatsız olan ağaç gölgesinde yaşayan kelebekler, ufûnetten türeyen sinekler, çekirge ve karınca ile bütün böcekler incinip kermi çeresin âvâzesinden nefret etmiştir:

…çırlayıķa gelüp bilüp gördi ki çır çır çaġırup feryādlar (17) ķoparur şöyle ki āvāzesinden zehreler çāk olur aġaç sāyesinde olan böcücükler ve kelebecükler ve Ǿufūnatdan (18) düriyen sinecükler meleħ mūr ile ser-cümlesi incinüp āvāzından aña nefrįn iderler…(18b, 15)

“Ayna ile kandil ateşi” kıssasında ayna ile kandil ateşinin hâl dilince yaptıkları atışmada ayna, yıldız böceği hakkında şu bilgileri vermiştir: Aynaya göre yıldız böceği ahmak bir böcektir. Gıdası topraktır, doyduktan sonra toprağı yemeyi bırakır. Yıldız böceği öyle hasis bir böcektir ki rızkı olan toprağı ne yer ne de yedirir. Rızkı için ölüp telef olabilir dedikten sonra yıldız böceğinin karanlıkta ışık verdiğini de ekler (44b, 6-10).

2.5.4.1.1. Arı

Eserde arı, yuvasını yıkmak isteyenleri sokması ve vızıldaması dolayısıyla anılmıştır.

Aşağıdaki örnekte bal almak için arı yuvası yakılıp yıkıldığında derhal oradan uzaklaşılması gerektiği uyarısında bulunulmuştur:

Çün yaķasın ŧaġda aru inini

Ķaç ki saña ŧutıserdür yönini (109b, 21)

Bir başka örnekte Hz. Süleymân’ın hışmını gören cinler, periler ve devler korkularından arılar gibi vızıldayıp birbirine karışmışlardır:

Dįv ü cinnį hem perį Ǿifrįt ü ġūl

Çaġrışup ķarçaşdı çün zenbūr uġul (143b, 4)

Arı kelimesi aşağıdaki örnekte “belâ/mihnet arısı başa üşüştü” deyimi içerisinde zikredilmiştir:

…ĥaķįķat maǾlūm oldı ki cāźū-yı meǾlūn (7) bize musallaŧ düşer belā ü miĥnet arusı başumuza üşer ve bir daħı çāre budur…[64b, 6-7)

2.5.4.1.2. Sinek

Sinek, şeytanın öküzü isyana teşvik ettiği ve öküzün de bir an gaflete düştüğü kıssada Allah tarafından öküzü cezalandırmak için görevlendirilmiştir:

Allāhu TeǾālā Celle celāluhu ol ŝervi sinege ĥükm itdi öküzüñ gözüne ķarşu [63b] (1) turdı ŝevr-i Ǿažįm ol żaǾįf peşşeyi gördükçe Ĥaķ TeǾālā heybetinden ķorķup dirilmekdedur (63a, 21; 63b, 1)

Aşağıdaki beyitte her şeyin eşitlendiği zaman olan ölüm anında ejderle sineğin de denk olduğu zikredilmiştir:

Ĥįn-i mevtde birdür ejderle siñek

Cümle mevtüñ ķorķusındandur siñek (79a, 11)

2.5.4.1.3. Pervâne, Semender

Ateşe olan düşkünlüğü ve âşık için benzetilen olan pervâne411, dâima mum ile berâber zikredilmektedir.412 Eserde pervâne çeşitli benzetmeler için söz konusu edilmiştir.

411 Sefercioğlu, a.g.e., s. 427.

Güneşin pervâneye teşbih edildiği örnekte güneş, Hz. Muhammed’in yüzünün nuruna pervanedir:

Cemāli şemǾine pervānedür şems

Kemāli cemǾinedür kuds-i śaff-der (2a, 17)

Bir diğer örnekte Allah’ın ışığı olan güneş ile âlemin pervânesi olan eşyâ birlikte raksa tutuşup cevelân etmiştir:

…hem-çünān ki güneş şemǾį Ħudādur ve pervāne-i Ǿālem eşyādur ki Ǿışķ ile raķśa (17) girüp cevelān ururlar (27b, 16-17)

Ateşte yanan semender bir örnekte pervâne ile birlikte benzetme unsuru olarak zikredilmiştir. Ȃşığın gönlü, sevgilinin yüzünün ışığına, parlaklığına tutulup pervâne olduğundan beri ah eder. Âşığın gönlü tıpkı aşk ateşinde yanan ve ateşsiz duramayan semender gibi sevgilinin aşk ateşi olmadan duramaz:

Cān cemālüñ şemǾine pervāne olaldan āh ki dil

Çün semender nār-ı Ǿışķa yandı olmaz nārsuz (96a, 20) 2.5.4.1.4. Karınca

Eserde karınca çeşitli kıssalar413 ve “mâr u mûr” terkibiyle de mezarları basması dolayısıyla anılmıştır. Aşağıdaki örnekte Sâm, aslan kaplan gibi güçlü biri de olsa ölünce mezarını karıncaların basacağı vurgulanmıştır:

N’ola ger Sām olasın yā şįr u ner

Sįneñi sinüñde mūrān çün baśar (109b, 17)

Bir diğer örnekte de “mâr u mûr” terkibiyle yılan ve karıncanın mezarı basacağı zikredilmiştir:

Zāl-i Dāstān olursañ fįl-i zūr

413 Kıssalardan biri karıncalar şahı Neml-i Kebir ile Hz. Süleymân ile olanıdır. Hz. Süleymân Tûdemûr şehrinde Hz. Mûsâ’nın sekînesini koymak için bir mescid inşâ ettirmek ister. Hz. Süleymân mescidi inşâ edeceği yerin toprağını beğenmeyip, başka yerlerden toprak getirmeleri için devlere emreder. Bu esnada karıncalar şahı Neml-i Kebir, Hz. Süleymân’a istediği toprağı çıkarabileceklerini söyler.

Karıncayı aciz ve zayıf gören serhengler karıncalar şahının bu söylediğini ciddiye almaz ve ona gülerler.

Karıncalar şahı askerlerine mescidin inşâsı için yeterli toprağı çıkarmalarını emreder. Karınca askerler akşamdan sabaha kadar lazım olan toprağı çıkarıp bir tepe oluşturur. Hz. Süleymân sabah gelip mescid için lazım olan toprağın çıkarıldığını görünce o tepenin adını Tûdmûr yani karınca tepesi koyar. Bk.

(16b, 16-21; 17a, 1-8).

(13) Sįneñi sineñde baśar mār u mūr (79a, 13) 2.5.4.1.5. Çekirge (Kerm-i Çeres)

Eserde kermi çeres ile ilgili bir kıssa vardır. Kıssa, kuşların zarifleri ve âriflerinin toplanıp Hz. Süleymân’ın huzuruna gelip lisanlarınca kermi çeresin hiç durmadan ötmesinden şikâyet etmesiyle başlar. Kuşların kermi çeres hakkındaki şikâyetlerinden sonra Hz. Süleymân kermi çeresi huzuruna dâvet eder ancak kermi çeres bu dâveti kabul etmez. Bunun üzerine Hz. Süleymân kermi çeresin yaşadığı yere gider ve kıssa Hz. Süleymân ile kermi çeresin sohbetiyle devam eder (17b- 19b; 30a- 30b).