• Sonuç bulunamadı

Düzeltme Talebi ve Düzeltme Talebinde Bulunmaya Yetkililer

2.2. VERGİ HATALARININ DÜZELTME YOLUYLA ÇÖZÜMLENMESİ

2.2.3. Düzeltme Talebi ve Düzeltme Talebinde Bulunmaya Yetkililer

için vergilendirme işleminin kesin, yürütülmesi zorunlu, sübjektif bir işlem olması ve mükellefin mamelekinde azaltıcı etkide bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde söz konusu vergilendirme işlemi için düzeltme talebinde bulunma hakkı doğmamaktadır. Bir mükellefin vergi hatası olduğu gerekçesiyle idareye düzeltme talebinde bulunması, vergi idaresinin tahakkuk etmiş vergiyi istemesine ve yükümlü adına ödeme emri düzenlemesine engel oluşturmamaktadır (Karakoç, 2007b: 79). Kısaca mükellefin düzeltme talebinde bulunması verginin tahsilini durdurmamaktadır.

VUK’nun 122. maddesinde düzeltme talebine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, mükellefler vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri gibi posta ile taahhütlü olarak da düzeltme taleplerini göndermeleri de caizdir. Düzeltme talebi, yazılı ve şekle tabi olmayan bir dilekçe ile işlemi yapan vergi dairesine başvurarak yapılır. Düzeltmenin yazılı olması gerektiği dışında VUK’nda başka şekil ve içeriğe ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Ancak uygulamada, düzeltilmesi istenilen vergi ve cezanın türü, miktarı, dönemi, mükellefi, hesap numarası, hatanın yapıldığı vesika ve hata hakkında bilgi ve açıklamalara yer verilmektedir. Verilen düzeltme dilekçesinde, belirtilen tüm bilgi ve açıklamaların açık ve öz biçimde ortaya konulması ve kanuni dayanaklarının gösterilmesi önem arz etmektedir.

Mükelleflerin düzeltme talepleri VUK 123. maddede yer alan hükümler doğrultusunda incelenir. Vergi dairesinin ilgili servisinin düzeltme talebini kendi mütalaasını da ilave ederek düzeltme mercine göndereceği ve düzeltme mercinin, talebi yerinde gördüğü takdirde, düzeltmenin yapılmasını emredeceği, yerinde görmediği takdirde de, keyfiyetin düzeltmeyi isteyene yazı ile tebliğ olunacağı belirtilmiştir. Düzeltmenin yapılmasına ilgili vergi dairesi müdürü karar verir ve düzeltme işlemi hazırlanan düzeltme fişi21 üzerinden gerçekleştirilir. Düzeltme fişi hazırlandıktan sonra sırasıyla ilgili memur, servis şefi ve müdür yardımcısı

21 Düzeltme fişine istinaden tarhiyat yapılabilmesi için ortada açık ve mutlak bir vergi hatası bulunması gerekmektedir (Danıştay 4. Dairesi, E. 1995/2362, K. 1995/5615; Sönmez ve Ayaz, 1999: 288).

tarafından imzalanmakta en son olarak vergi dairesi müdürünün imzasına sunulmakta ve onun imzası ile birlikte düzeltme işlemi yerinde görülmüş olmaktadır. Düzeltme talebi dava açma süresi içinde yapılabileceği gibi düzeltme zamanaşımı süresi içinde olmak koşuluyla dava açma süresi geçtikten sonra da yapılabilir. Vergi dairesinin red kararı vermesi halinde mükellef şikâyet yoluyla Maliye Bakanlığı’na başvurabilir.

VUK’nun 122. maddesine göre vergi hatalarını düzeltme talebi kanuni olarak mükelleflere tanınmaktadır. Düzeltme talebi aslen kanun gereği vergi mükellefleri tarafından yapılması gerekse de uygulamada vergi sorumluları tarafından da düzeltme talebinde bulunulduğu görülmektedir. Bu konuda Danıştay’ın dairelerinin birçok kararı22 bulunmakla birlikte bu kararlardan bazıları incelenecek olursa; Danıştay VDDGKK tarafından 22.04.1994 tarih ve 93/118 esas no, 94/195 sayılı kararında “düzeltme ve şikâyet yollarının vergi sorumluları tarafından istenebileceğine”, Danıştay Üçüncü Dairesince 20.03.2001 tarih ve 1999/5257 esas no, 2001/372001 sayılı kararında ise, “vergi sorumlularının mükelleflere tanınan düzeltme isteminde bulunma hakkından yararlanabilecekleri” ve Danıştay Vergi Dava Daireleri, 13.11.1997 tarih ve 1997/335 esas no, 1997/454 sayılı karar ile aynı dairece 11.04.1997 tarih ve 1995/194 esas no, 1997/188 sayılı diğer kararlarda ise,

22 Bu kararlara örnek olarak Dn. 4. Daire, 24.09.2002 tarih ve 2002/795 esas no, 2002/2975 sayılı karar “Vergi mükellefi olmayanların yaptıkları düzeltme şikâyet başvurusunun reddi halinde, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın incelenmeksizin reddinde hukuka uyarlık bulunmadığı” (Danıştay Başkanlığı, 2011) gösterilebilir.

Benzer yönde Danıştay Yedinci Dairesinin, 23.11.1986 tarih, 1985/3253 esas no, 1986/343 sayılı kararı da örnek gösterilebilir.

“213 sayılı VUK’nun 8’inci maddesinde, vergi sorumlusu “verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi” olarak tanımlanmış ve bu Kanununun müteakip maddelerinde geçen “mükellef” tabirinin vergi sorumlularına da şamil olduğu belirtilmiş, 11’inci maddesinde de yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanların verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumlu oldukları ve bu sorumluluğun, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükellefe rücu etme hakkını kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu hale göre, vergi hatalarının mükellefin başvurusu ile de meydana çıkarabileceğini hükme bağlayan VUK’nun 119/5’inci maddesi ile vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini mükelleflerin yazı ile isteyebileceklerini öngören 122’inci maddesinin yukarıda bahsi geçen 8’inci madde ile değerlendirilmesi durumunda, vergi sorumlularının düzeltme isteminde bulunmalarını engelleyen açık bir hükmün bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Olayda, İş Mahkemesi kararına dayanarak, evvelce yapılan vergilendirme hatası sonucu mamelekinde meydana gelmiş azalmayı vergi sorumlusu durumunda bulunan davacı bankadan aynı tutarda para almak suretiyle gideren asıl yükümlünün düzeltme isteminde bulunmasının kendisi yönünden bir menfaat sağlamayacağı ve amacın sağlanmış olması nedeniyle bu yönde bir girişimde bulunmasına olanak bulunmadığı, diğer taraftan davacı bankanın asıl yükümlünün değil kendi mamelekinde meydana gelen bir azalma nedeniyle yükümlüye rücu hakkının da kalmadığı göz önüne alınınca, haksız olarak kendi üzerinde kalan vergi yükü nedeniyle düzeltme isteminde bulunmasında usul ve

“bir davada vergi sorumlusu sıfatıyla sehven fazla yatırılan vergi için düzeltme başvurusunda bulunabileceği” (Danıştay Başkanlığı, 2011) hükme bağlanmış ve bu hükme gerekçe olarak VUK’nun 8/4 maddesinde yer alan “bu kanunun müteakip maddelerinde geçen mükellef tabiri, vergi sorumlularına da şamildir” hükmü gösterilmiştir.

Danıştay’ın bu kararlarından görüldüğü üzere Danıştay mükellef kavramını vergi sorumlularını da kapsayacak şekilde geniş bir çerçevede değerlendirdiği anlaşılmaktadır. Ancak Danıştay’ın tam tersi yönde özellikle son yıllara ait23 görüşleri olduğu da görülmektedir. Bu değişikliğe ilişkin bir örnek olarak da yine Danıştay Yedinci Dairesince alınan 29.4.1999 tarihli, 1986/685 esas numaralı ve 1999/1836 karar numaralı olan kararı gösterilebilir. Bu karar ile “yansıtmalı vergi olan banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefi, banka, banker ve sigorta şirketleridir; bu yüzden, bu vergilerdeki hataların düzeltilmesinin bunlar tarafından istenilmesi olanaklıdır; vergiye nihai olarak katlanmak durumunda kalan, yani vergi kendisine yansıtılan kişinin vergi yükünden kurtulabilmesi için, mükellef aleyhine adli yargı yerinde rücu davası açması gerektiği” (Candan T., 2001: 208) karara bağlanmıştır.