• Sonuç bulunamadı

ASKLEPİOS KÜLTÜ VE HIRİSTİYANLIK

ASKLEPIOS VE ASKLEPIOS KÜLTÜ

2.8. ASKLEPİOS KÜLTÜ VE HIRİSTİYANLIK

Batı Dünyasını etkileyen Hıristiyanlık, MÖ 27-MS 14 yıllarında, Augustus hükümranlığı zamanında ortaya çıkmıştır. “Oikouménē” olarak adlandırılan

“Eski-Yunan ve Roma Döneminde yerleşilmiş olan bölgelerin” o dönemdeki en önemli

temsilcisi olan Augustus, Büyük İskender’in bıraktığı yerden seferlere devam etmiş ve Fırat Nehrinden İngiltere kıyılarına ve günümüzde Almanya sınırlarında kalan ormanlardan, Afrika çöllerine kadar olan bölgeyi ele geçirmiştir. Böylece “vahşileri” kontrol altına alarak onları “medeniyete” kavuşturmuştur.400

Roma Devletinin sınırları, bu “direnen barbarlık” tarafından çizilmekte olup inanç sistemleri Eski Yunan-Roma tanrı panteonu içerisinde erimekteydi. Ancak hükmedenler, genelde ele geçirdikleri bölgelerin inanç sistemini de kendi potasında

397 Nayermouri, a.g.e., s. 64.

398 Risse, a.g.e, 2015, s. 9.

399 Aelianus, De Natura Animalum VII.13.; akt. Edelstein, a.g.e., 1945, s. 378.

400 Henry Hart Milman, History of Christianity: The Birth of Christ to the Abolition of Paganism in the

eritmiştir. Seferlerle “barbarlık” sona erdirildikten sonra hükmedenler, bir sentez oluşturan bu yeni inanç propagandasını “tabii olanlar arasında” çok fazla yapmamıştır.401

Hristiyanlığın, MS 313 yılında Roma tarafından tanınmasından sonra paganizm son direnişini tanrı Eski Mısır’da “Serapis” ve Eski Yunan’da “Asklepios” kültlerinin tapınaklarında gerçekleştirmiştir. Bu direniş, her iki tanrının himayesi altında düzenlenen tedaviler aracılığı ile yapılmıştır.402

Hıristiyanlık Greko-Roma Dünyasına giriş yaptığında Asklepios tapınımı ile de karşılaşmıştır. Bu durum Hıristiyanlığı rekabet pozisyonuna sokmuştur. Hz. İsa, tanrı Asklepios’un muadili durumuna gelmiştir. 403

Bu durum Hıristiyanların Asklepios Kültünden ne kadar etkilendiğini göstermektedir. Tanrı Asklepios’a ait pagan tapınaklar kiliselere çevrilmiş şifacı kahramanların yerini azizler almıştır.(Şekil 3.20.)404

Asklepios ve Hz. İsa arasındaki benzerlikler dikkat çekicidir. Asklepios gibi Hz. İsa da “Islah eden” ve “ Kurtaran” olarak görülmüştür. Bu benzerlik tedavi yöntemlerine de yansımıştır.405

Asklepios Kültü’ndeki rüya ile yapılan uyku tedavisi, Hristiyanlığa geçerken tedaviye katılan ruhani varlık da değişim göstermiştir. Metotlar aynı kalmış olup Hristiyan azizleri hastalara uykularında eşlik etmeye başlamıştır. Oruç tutma, bu tedavi ile beraber yapılmış ve bu uygulamalar, azizin mezarında ya da resmi önünde gerçekleşmiştir. 3 tür rüya ile tedaviden bahsedilebilmektedir: 406

1. Bu yöntemde, rüya ile tedavi olabilmek için gönüllü olarak uykuya yatılmaktadır. Ricacı olan kimse bir takım ön hazırlıklardan sonra kilisede kalmakta ve uyumaktadır. Amacı azizden bir vizyon alabilmektedir.

401 Milman,a.g.e., s. 11.

402 Hamilton, a.g.e., s. 109.

403 M. Le Roux,“The Survival of The Greek Gods In Early Christianity”, Journal For Semitics, 2007, s. 491.

404 Hamilton, a.g.e., s. 110.

405 Roux, a.g.e., s. 491.

2. Ricacı kişi uyuyakalınca bazen azizlerin onu uykuya yatırdığı ve uykusunda vizyonlar gösterdiği ifade edilmiştir. Bu, istemsiz bir rüya ile tedavi olgusudur.

3. Ricacı kişi, oruç tutarak ve uykudan bir gün önce dua ederek kendini psikolojik olarak uykulu bir hale getirmektedir. Bu durum azizlerin mezarlarında meydana gelmektedir. Tedavinin telkin, hipnoz gibi durumlarla gerçekleştip gerçekleşmediği hala bilinememektedir.

Asklepios ve Hz. İsa arasındaki benzerliğe itiraz eden ve tanrı Asklepios’u eleştiren erken dönem Hıristiyan yazarları mevcuttur. MS 100-MS 165 yılları arasında yaşamış ilk dönem yazarlardan olan şehit Iustinus, Eski Yunan halkının arasında şeytanın hüküm sürdüğünü söylemiştir. Şeytanın Asklepios’u ölüleri dirilten ve bütün hastalıkları iyi eden bir varlık olarak görüldüğünü ancak Asklepios’un da diğer tanrılar gibi Hz. İsa’yı taklit ettiğini söylemiştir.407

MS 160-MS 225 yılları arasında yaşayan Tertulianus, Asklepios’u eleştirirken Pindaros’un hikâyesinden bahsetmektedir. Asklepios’un hırslı bir varlık olduğunu söylemektedir. Asklepios’un insanları tedavisinin yetersiz olduğunu söylemektedir. Bu durumunda Jupiter tarafından verilen yıldırım cezasından kaynaklandığını dile getirmektedir. Tanrı Asklepios hırsı yüzünden yıldırımla cezalandırmıştır. Zira insanlara tedavi ederken zarar vermektedir.408 Ayrıca Tertullianus, Asklepios’u dünya için tehlikeli bir canavar olarak görmektedir.409

Pagan yazarların Asklepios hakkında saygı dolu ifadeleri erken Hıristiyanlık dönemi yazarlarınca “gerçek dışı, uydurma” olarak nitelenmektedir. MS 272- MS 337 yılları arasında yaşayan İmparator I. Konstantinos’un oğlu Krispus’un akıl hocası olan MS 240-MS 320 yılları arasında yaşayan “Lactantius”un da bu konuda görüşleri vardır. Asklepios için “şeytan atası” ifadesini kullanmaktadır.410

407 Iustinus, The Dialogue with Trypho, Translations of Christian Literature Series I-Greek Texts, (Ed. A. Lukyn Williams), Dioecan Press, London, 1930, LXIX.III., s. 146.

408 Tertulianus, The Apology Of Tertullian, ( Ed. Jeremy Collier), 2016, Nabu Press, XIV.5, s. 46.

409 Edelstein, a.g.e, 1945, s. 132.

410 Lactantius, Divine Institutes, (Trans. Anthony Bowen, Peter Garnsey), Liverpool University Press, Liverpool, 2003, II.16. s. 163.; Patacı, a.g.e., s. 177.

Bazı erken dönem Hristiyan yazarlar ve kilise babaları eserlerinde Asklepios’un suçlarından dolayı öldüğü ve bu durumun ölüleri geri getirme yeteneği olmadığını iddia etmişlerdir. Asklepios’un hizmetleri karşılığında büyük ödüller beklemesinin kötülüğüe yol açtığını söylemişlerdir. “İskenderiyeli Klement”, “Protrepticus”, “Tertullianus” “Ad Nationes” ve “Arnobius” ise; “Adversus Gentes” eserinde bu konuyu ele almaktadır. 411

Yaşamı hakkında pek bilgiye sahip olunmayan, MS 330 yılında ölmüş Berberi kökenli bir Hristiyan yazar Arnobius, eserinde “Apollo”, “Jupiter”412, “Mercurius”, “Asklepios” gibi pagan tanrılarının dünyaya faydaları olmadığını sorgulamaktadır. Bu tanrılar yazara göre ne yağmur yağdırmış ne ekinleri büyütmüştür. Asklepios’da böyleydi. Tedavi yöntemini hiç açıkça göstermemiştir.413

Bir diğer yazar ise “Eusebios”tur. MS 263-MS 339 yıllarında yaşayan “Eusebios”, Asklepios’un bir kurtarıcı ve şifacı olduğuna ve uyku yöntemiyle pek çok kimseyi iyileştirdiğine inanıldığını ele almaktadır. Asklepios’un rüya ile tedavi ettiğin inkâr etmez; ancak bu rüyalara şeytan karıştığını söyler. Ayrıca Asklepios’a ait pagan tapınaklarının teker teker yıkıldığından ya da kiliselere dönüştürüldüğünden eserinde bahsetmektedir.414

MS 184-253 yılları arasında Hristiyan bir ailede doğmuş yazar Origenes ise; yine aynı dönemde yaşamış pagan yazar “Celsus”a karşı yazdığı “Contra Celsum” eserinde Asklepios’u ve paganlara karşı düşüncelerini dile getirmiştir. Asklepios’un fiziksel olarak bile ortada olmayan bir varlık olduğunu ve buna rağmen paganların inandığını söylemiştir. Tam aksine Hz. İsa ise bir zamanlar yaşamış bir insandır. Celsus, Hz. İsa’nın takipçileri tarafından bile görülmediğini söylemiş olup Origenes, buna karşı çıkmıştır. Pagan tanrılarının bir zamanlar insan olup sonradan tanrısallık kazanıldığına inanılmasını saçma bulmuştur.415

411 Henry Jakubowski, “Galen and Modern Healing”, Post Augustum, Sayı 3, 2019, ss. 14-15.

412 Roma tanrı panteonunda Zeus’un diğer adıdır. Graves, a.g.e., s. 29.

413 Arnobius, Seven Books of Arnobius Adversus Gentes, (Ed. Alexander Roberts, James Donaldson) Vol. XIX., Edinburg, 1871, V.40, s. 260

414 Eusebius, Life of Constantine, Clarendon Press, Oxford, 1999, Book III, 56.I, s. 304; Book III, 55. 5-56, s. 145.

415 Origenes, Contra Celsum, (Çev. Phillip Schaff), Book III, Chap. III., Ante Fathers Vol IV, s. 805 ve Book III, Chap. XXII, ss. 816-817.

Asklepios’u kendi tedavi edici tanrıları İsa’ya rakip olarak gören erken dönem Hristiyan yazarları aralarında Tertullian’dan Eusebius’a kadar olmak üzere hepsi Asklepios Kültünü eşleştirmişlerdir. Bu tanrı azizler kültü içerisinde Hıristiyanlıkta da varlığını sürdürmüştür.416

Bunun dikkat çeken bir örneği Anadolu coğrafyasında yer almakta olup bu kült, Seleukeia’da (Silifke) bulunan “Azize Thekla” kültüdür.417

Iconium (Konya) kentinde doğan Thekla, Hıristiyan Dünyasını etkileyen bir karakterdir. Thekla kültü, sadece Anadolu’da değil Avrupa ve Akdeniz Medeniyetleri çevresinde pek çok yerde yer almaktaydı. Thekla, ilk Hristiyan kadın şehit olarak görülmüş ve mucizeler yarattığı iddia edilerek dilden dile anlatılmış ve şifa veren bir kişi haline gelmiştir.418

Kutsal kitap olmayan ancak Kilise otoritesi tarafından kabul gören bu metinlerden Thekla ile ilgili de olanları bulunmaktadır. Bu metinlere “apokrif

metinler” denilmektedir. Yunanca’daki “Apokruphos” kelimesinden türeyen

“Apokratif”, “gizli” anlamındadır. Thekla ile ilgili apokrif metinlerin bazıları “kanonik

metin-ilahi metin” olarak kabul edilmiştir. MS 329-390 yılları arasında yaşayan

“Nazionsuslu Gregorius” ve MS V. yüzyıl gezgini “Egeria”, Seleukiea’daki Thekla makamını ziyaret etmişlerdir. Dini vaazlerde örnek bir kişi olarak anlatılmıştır. Thekla kültü sadece Iconium ve Seleukiea ile kısıtlı kalmamış Akdeniz Dünyasına da yayılmıştır. Adına pek çok kilise yaptırılmıştır. 419

Thekla, Erken Hristiyan yazımında yer alan ve din değiştirmiştir ve Hıristiyanlığın yayılmasında etkili bir figür olan Tarsuslu Paul’un takipçisi olmuştur. Thekla, rüya ile tedavi için gidilen bir ibadet merkezinin koruyucu durumuna gelmiştir. Efsaneye göre kilisede uyuyan hastaların rüyalarına girerek onları

416 Edelstein, a.g.e., 1945, ss. 255.

417 Vie et Miracles de Sainte Thecle (Çev. Dagron), Brussels: Sociere Des Bollandistes, 1978, ss. 55-59;

Cox-Miller, a.g.e., s. 203

418 Fatih Mehmet Berk, Iconiumlu Azizler: St. Timothy, St. Thecla, M. Julius Eugenius, Amphilochius, Arkeoloji Sanat Yayınları, 2017, ss. 81.

419 Susan Hylen, “The Domestication of Saint Thecla: Characterization of Thecla in the Life and Miracles of Saint Thecla”, Journal of Feminist Studies in Religion, Vol. 30, No. 2, s. 6; Berk, a.g.e., ss. 81.

iyileştirmiştir. İnsanları rüya ile tedavi eden Thekla, Asklepios’un harmanisini giyer. Bu olgunun sonucunda, mecazi olarak; tanrı Asklepios bir azize kılığında görülebilmektedir.420

Asklepios’a ait bu bölgede herhangi bir merkez bulunmamakla beraber Asklepios’un varlığına kanıt olabilecek bir delil olarak, şifacı tanrının bir figürü ve heykeli Silifke Müzesinde yer almaktadır.421

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM