• Sonuç bulunamadı

1.6. GREK VE ROMA’DA RÜYA

1.6.3. SOKRATES’E GÖRE RÜYA

Sokrates, Atina’nın güneyinde MÖ 469 yılında dünyaya gelmiştir. Sokrates adının Eski Yunan Dünyası’nda duyulmaya başlamasının, MÖ 432 yılında çıkan Peleponnesos savaşıyla olduğu bilinmektedir. Otuzbeş yaşından itibaren “Atinalıları uyandırıp, hayatın anlamı ve kendileri için gerçekten iyi olan üzerine düşünmeye sevk etmek” diye ifade edilebilecek bir misyona yönelmiştir.154

Sokrates’in sistemi sorgulamasından rahatsız olan Atina’nın önde gelenleri onu “gençleri baştan çıkarmak ve kentin tanrılarına inanmayıp yeni tanrılar icat etmek” gibi düzmece bir suçlamayla mahkemeye vermişlerdir. Fakat hayatı gibi ölümünü de

150“Söylemek”, anlatmak” eylemleri için kullanılan “Legein” den türemiştir. Kozmosun ve yasaların, ölçülü olmanın bilgisidir. Herakleitos, a.g.e., s. 29.

151 Herakleitos, Fr. 1, ss. 29-31.

152 John Burnet, Early Greek Philosophy, (Çev. Aziz Yardımlı), IV. Edition 1930, Erken Yunan Felsefesi olarak birinci basım 2013, Noesis Felsefe Atölyesi, İdea Yayınevi, İstanbul 2019, s. 105.

153 Herakleitos, Fr. 75, s. 183. ; Osmanoğlu, a.g.e., s. 145.

kendisi seçen Sokrates aman dilemeyerek savunmasında yanlış bir şey yapmadığını savunmuştur.155

Sokrates’in ölümü, sağlık tanrısı Asklepios’un Atina’ya yeni getirildiği ve bu varlığın henüz tanrısallaşmayıp yarı tanrı-kahraman kültü olduğu dönemlere rastlamaktadır. Sokrates’in tanrılara inanmamaktan değil; tam aksine, yeni tanrılarla gençleri tanıştırarak onların zihinlerinin bulandırdığı gerekçesiyle idama çarptırıldığı ortaya atılan fikirler arasındadır.156

Peki, neden bu filozof ölüm döşeğinde şifacı bir kahramana şükranlarını sunmaktaydı? Sokrates, yeni ortaya çıkmakta olan bu külte desteğinden dolayı mı ölüme terk edilmişti? gibi sorular bu nedenle gündeme gelmiştir. Asklepios’un MÖ 500 yılı civarında Epidauros Kentinde ilk altarı dikilmiş, MÖ 464’te doğan Sokrates’in kırklı yaşları, Telemakhos’un kişisel girişimleriyle Atina Akropolisinin eteğine bu tanrı için için bir mabed inşa ettirdiği döneme denk gelmiştir. Sokrates’in yaşadığı dönemde insanlar çoktan Asklepios’un tapınaklarında şifa aramaya başlamışlardır. Ancak Asklepios’un tapınaklarında zengin-fakir ayrımım yapılmaması dönemin sosyal yapısına ters düşmekte ve itirazlar yükselmekteydi.157

Rüya uykusu açısından ele alacağımız sağlık tanrısı Asklepios ve babası Apollon, Delphi tapınağı için bu dönemde büyük önem taşımaktaydı. Efsaneye göre Apollon’un öldürdüğü bir yılan olan Python’dan adını alan “Pythia rahibeleri” yer altı tanrıları ile iletişime geçerek topluma kehanet sağlıyordu. Asklepios da ölümden dönen bir düalist tanrı hem yaşamı hem de ölümü dolayısıyla yer altının temsil ediyordu.158

Ayrıca Atina, Eski Yunan Dünyası’nın ana kehanet merkezi olan Delphi’yi yönetmesine rağmen Sparta-Atina arasında oluşan MÖ 431-404 yılları arasında süren Peloponnesos Savaşları sırasında, Asklepios’un çıktığı kent olan Epidauros, Spartalıları desteklemiştir. Bu durum tanrı Atina kentinde Asklepios ve Delphi’ye o dönemde şüphe ile bakılmasına yol açmıştır. Sonuç olarak ise; saldırgan tutumuyla

155 Cevzici, a.g.e., s. 35.

156 James E. Bailey, “Socrates’s Last Words to the Physician God Asklepios: An Ancient Call for a Healing Ethos in Civic Life”, Cureus, 10(12) : e3789, 2018, ss. 2-4.

157. Bailey, a.g.e., ss. 2-4.

Atina kenti, komşu Epidauros Kenti ile sorun yaşamış ve bu durum Delphi ile arası iyi olan Sokrates’in Sparta taraftarı olarak görülmesine neden olmuştur. Sokrates’in Sparta’daki gibi oligarşi yanlısı olduğu ve demokrasiden hoşlanmadığı iddia edilmiştir.159

Sokrates için Asklepios’un önemi son sözlerinden de anlaşılabilmektedir. Son anlarına kadar yanında olan dostu ve öğrencisi Kriton’a şu sözleri söylemiştir: “Kriton,

Asklepios’a bir horoz borçluyuz. Zamanında öde, ihmal etme.” Sokrates’in bu sözleri

Phaidon diyalogunda ölümsüzleştirilmiştir. Ancak bu sözler, tarihin merceğinde felsefe-tıp ilişkisi kapsamında ve bunların içine yerleşmiş dini boyut açısından tam olarak irdelenmemiştir. Bu üç disiplin kendi yollarında yer alsalar da zaman zaman biri diğerinin yerini almıştır. Sokrates son sözlerinde “ilahi varlığa bir borcu” olduğunu söylerek tanrı Asklepios’un ölümsüzlüğe ulaşmış ülküsünden bahsetmektedir. Bu sözleriyle şifacıların fedakâr davranışlarının erdeminden örnek vererek öğrencilerine, örnek olması gereken öğretmenlerin de ancak bu yolla öğrencilerinin hastalıklarına derman olan birer hekim olacağına işaret etmiştir.160

Platon, hocası Sokrates’in rüyalar hakkında görüşlerine “Phaidon” adlı eserinde yer vermiştir. Sokrates rüyaları, vicdanın sesi olarak nitelendirmiştir ve insanların bu sesi ciddiye alıp ona uymaları gerektiğini ileri sürmüştür. Bu görüşün, ölümünden hemen önce yapmış olduğu bir konuşmada şöyle dile getirmiştir:161

“... Kebes söze karıştı ve şöyle dedi: “Zeus adına, bunu bana iyi ki hatırlattın Sokrates. Esop'un hikâyelerini dizeler haline getirdikten ve Apollon için yazdığın o methiyeden sonra, birçok kişi ile beraber Euenos da bana. Senin buralara gelmenle birlikte, daha önceleri hiç yazmamış olduğun bir güzellikte yazmaya başladığını söylediler. Euenos'un bana bunu bir daha sorduğunda, ona nasıl bir cevap vermemi isterdin'? Evet, söyle bana, ona ne demem gerekmektedir?" Sokrates ise: “... Evet. Kebes ona ·söyle ki; Kendisine ve şiirlerine karşı gelmem imkânsızdır. Çünkü gördüğüm bir rüya, bana böyle bir sanatsal davranıştan sakınmamamı göstermiştir. Geçmişte kalmış olan hayatımda da aynı rüyayı değişik formlarda görmüştüm. Ve bu

159 Aydın, a.g.e, s. 47.

160 Bailey, a.g.e., s. 8.

rüya bana durmadan şunu söylemektedir: 'Sokrates, hoş sanatlarla uğraş ve onları yarat!” Görünen o dur ki; Sokrates, rüyalardan aldığı ilhamla eserlerini meydana

getirmekte ve rüyalar hayatında etkili olmaktadır.162

Sokrates’e göre, insan rüyalarına uyanık yaşamı kadar vakit ayırmaktadır. Rüyalar, üzerinde durulması gereken bir konu olmasına rağmen yine de rüyaların doğruluğundan şüphe duymak bir ihtiyaçtır: 163

“O halde görüyorsun ki bu işlerde kuşku için yeter derecede nedenler var,

hatta uyku ve uyanıklık ilişkisi hakkında bile kuşkular var. Uyuduğumuz ve uyanık bulunduğumuz zamanlar birbirine hemen hemen eşit olduklarından, ruhumuz bu iki durumun her birinde o zamanki düşüncelerin en gerçek olduklarını şiddetle ister; böylece, ne kadar zaman birbirlerinin gerçeğini onaylıyorsak, o kadar zaman da ötekilerinin gerçeğini onaylıyoruz; her ikisini de aynı güçle iddia ediyoruz.”

Sokrates’in düşüncesine göre, insan ruh tek bir öğeden oluşmayan, tam aksine ruh ve beden gibi birleşik önemli iki öğeden meydana gelen bir varlıktı. İnsan, bedenin ruhun hizmetinde olduğu bir canlıydı. “psukhe” adı verilen “ruh” kavramı Eski Yunan Dünyası’nda uzun süredir bilinse de ona yeni anlamlar yükleyen filozof Sokrates’in ta kendisi olmuştur.164