• Sonuç bulunamadı

Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkış Süreciyle İlişkisi Bakımından Türkiye Çevre Alanyazını

Toplam 50 17 252 32 400 40 4441 150 239 4.21 Türkiye çevre alanyazınında yer alan çeviri yayınların 1945-2006 döneminde

6. TÜRKİYE ÇEVRE ALANYAZINININ DEĞİŞİK BOYUTLARIYLA İNCELENMESİ BOYUTLARIYLA İNCELENMESİ

6.1. Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkış Süreciyle İlişkisi Bakımından Türkiye Çevre Alanyazını

Türkiye’de çevre sorunlarının ortaya çıkış süreciyle, bunların alanyazına yansıması bakımından önemli bir zaman farkı olmamıştır. Türkiye’de toprağa ilişkin sorunlar her dönem ve ilk yaşanan sorunlar olması bakımından alanyazında ilk kez ele alınan çevre sorunu olmuştur. Çalışma kapsamında “ekolojik içerikle” olmasa da toprağa ilişkin sorunların 1960 öncesi dönemde, Türkiye çevre alanyazınına yansıdığı, hatta en eski tarihli çevre sorunu olduğu çalışmanın (2.2.1) numaralı başlığında belirtilmişti. Bu bakımdan yani toprağa ilişkin sorunların ortaya çıktığı dönem ile alanyazına yansıma dönemi arasında zaman farkı ortaya çıkmamıştır.

Toprağa ilişkin sorunlardaki yazın, sadece Türkiye’ye yönelik olarak gelişmemiştir. Toprak sorunlarıyla birlikte yabancı alanyazın da incelenmiş, konuya ilişkin bazı yapıtlar Türkçe’ye çevrilmiştir. Toprak kirliliğine yönelik genel nitelikteki yayınlar yanında farklı ülke örneklerini konu eden yapıtlar da Türkçe’ye çevrilmiştir. Yine toprağa ilişkin sorunlarla bağlantılı olarak yaşanan ormansızlaşma 1960 öncesi dönemde ortaya çıkan bir çevre sorunu olmuş ve bu konuya yönelik yazılı yapıtlar da aynı dönemde alanyazına girmiştir.

Toprağa ilişkin sorunlar kadar yaygın olmamakla birlikte, 1950’li yıllarda Türkiye’de yerel ölçekli hava kirliliği ortaya çıkmış ve bu konuya yönelik yazılı eserler de aynı dönemde alanyazında yer almıştır. Örneğin Murgul’da yaşanan ilk hava kirliliğine yönelik yazılı yapıtlar (Akman, 1955; Karaca, 1957a) bunun bir göstergesidir. Hava kirliliğine yönelik ilk çeviri yapıt (Hava Kirlenmesinin, 1959) bu dönemin sonunda Türkiye çevre alanyazınına girmiş ve o güne kadar sorunu adlandırmada kullanılmayan “hava kirliliği” kavramı da ilk kez bu yapıtla birlikte alanyazında var olmaya başlamıştır.

Hava kirliliği konusunda ortaya konulan yapıtlardan, sorunların olumsuz etkilerinin ilk önce nelere etki ettiği de ortaya çıkmaktadır. Örneğin Murgul hava kirliliğinin tarım ürünlerine ve ağaçlara zarar verdiğinin ortaya çıkmasıyla birlikte, 1960 öncesi dönemde bu sorun alanına yönelik yapıtlarda bitki ve hayvan sağlığına yönelik etkileri irdelenmiştir. Ancak Ankara’da yaşanan hava kirliliği sonucunda insanların sağlık sorunları yaşaması sonrasında ortaya konulan yapıtlarda ise, kirliliğin insan sağlığı üzerine olan etkileri daha çok irdelenmiştir.

1960 öncesi dönemde Ankara’da yoğun hava kirliliği yaşandığı ve bunun halk sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı, çalışmanın (2.2.1) numaralı başlığında Ertuğ’dan aktarılmıştı. Ankara’da yaşanan hava kirliliği ile bu sorun alanına yönelik yazıların ortaya konulması bakımından bir gecikme olduğu görülmüştür. alanyazın incelemelerinde 1960 öncesi dönemde Ankara hava kirliliği konusuna yönelik bir yapıt bulunamamıştır.

Yine 1960 öncesi dönemde Türkiye’de yaşanan çevre sorunları arasında başta Haliç olmak üzere su kirliliklerinin yaşandığı, konunun resmi makamlarca ele alınıp değerlendirme toplantılarının yapıldığı çalışmanın (2.2.1) numaralı başlığında ortaya konulmuş, ancak alanyazın incelemesinde bu soruna ve sorun alanlarına yönelik başlık düzeyinde herhangi bir yapıta ulaşılamamıştır. Bu bakımdan yani su kirliliğinin ortaya çıktığı zaman ile alanyazına yansıma zamanı arasında da fark olduğu ortaya çıkmıştır.

Bir sonraki dönemde yani 1960-1969 döneminde Türkiye’de yaşanan çevre sorunları yine alanyazında yer almaya devam etmiştir. 1960 öncesi dönemden devam ederek gelen sorunlara yeni sorunlar eklendiği gibi, sorunlara yönelik yazılan yazıların oranı da değişmiştir. Örneğin bir önceki dönemde bir iki yapıtta ele alınan hava kirliliği, toprak kirliliğinin devamına rağmen, en çok ele alınan sorun türü olarak devam etmiştir. Oysa bu dönemde sanayileşme ve kentleşmeye koşut olarak pek çok kentte yaşanan çevre sorunları önemsenmemiş ve hava kirliliğiyle Ankara, alanyazında ilk sıraya yerleşmiştir. Yine 1960’lı yıllarda su kirliliği bakımından önemli sorun alanları olarak, Haliç’in dışında İzmir ve İzmit Körfezleri ortaya çıkmıştır. Buna rağmen, bu dönem alanyazınında Haliç kirliliğinin ele alındığı, İzmit ve İzmir körfezlerinin kirliliğini konu edinen yazıların ortaya konulmadığı görülmüştür.

Bununla birlikte 1960’lı yıllarda daha az önemde olan, bugün bile alanyazında diğer çevre sorunlarına oranla daha az yer alan çevre sorunlarına yönelik (gürültü kirliliği gibi) yapıtların da ortaya konulduğu görülmüştür.

Bu durum, sorunların ortaya çıkış zamanı ile alanyazına yansıma zamanı arasında önemli bir zaman farkının olmadığı ve sorunlara yönelik belli bir ilgi düzeyinin varlığını ortaya koymaktadır. Ancak belli sorun alanlarına yönelik yapıtların daha çok ortaya konulduğu da belirtilmesi gereken bir durumdur.

1970’li yıllarda çevre sorunlarının yaşandığı kent sayısının artmış olmasına rağmen, bu dönemde yine önceki dönemlerde ele alınan önemli kentlerin sorunları daha çok incelenmiştir. Örneğin 1970’lerde, Samsun, Erzurum gibi kentlerde de çevre sorunlarının yaygınlaşmasına rağmen bunlar bir iki yapıtta yer almıştır. 1970’lerde daha çok yine büyük kentlerin çevre sorunları ağırlıklı olarak alanyazına konu olmuştur.

1980 sonrası dönemde çevre kirliliklerinin yaygınlaştığı coğrafyanın genişlemesiyle birlikte alanyazına konu olan inceleme alanları da artmıştır. Örneğin 1960’lı ve 1970’li yıllar boyunca Ankara, Murgul, İzmir, İstanbul gibi sanayi ve nüfus yoğun kentlere yönelik çevre sorunları alanyazına konu edilmişken, 1980 sonrasında bu kentlere yenileri eklenmiş ve hemen hemen bütün kentlerin çevre sorunlarına yönelik incelemeler yapılarak yayımlanmıştır. Bu gelişmenin dışında 1980 sonrası dönem için belirtilmesi gereken bir nokta, kaynağı dışarıda olan ancak Türkiye’yi olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarına yönelik yazılı yapıtların fazla ortaya konulmayışıdır. Örneğin, 1980’li yıllarda meydana gelen Cernobyl nükleer santralindeki patlama ve Karadeniz sahillerine vuran zehirli atıklarla dolu varillerin ortaya çıkardığı sonuca rağmen, bunların alanyazındaki yeri çok az olmuştur.

Tüm bunlara rağmen, Türkiye’de çevre sorunlarının ortaya çıkış süreciyle alanyazına yansıması arasında önemli bir zaman farkı olmadığını ifade etmek mümkündür. Türkiye’de yaşanan çevre sorunlarına koşut olarak alanyazın da gelişmiştir.

6.2. Dünyadaki ve Türkiye’deki İktisadi ve Siyasi Gelişmelerle İlişkisi