• Sonuç bulunamadı

3. ARAŞTIRMA BULGULARI

3.4. Bulgular ve Yorumlar

3.4.8. Gazetelerin yönelimi

3.4.8.4. Zaman gazetesinin yaklaşımı

Çizelge 3.12. Zaman’ın tutumu

Zaman’da 1 Ağustos-13 Eylül 2010 tarihlerinde anayasa değişikliği konulu 74 haber yer almaktadır. Bu haberlerden 68’i olumlu 6’sı ise nötr kategorisine girmektedir. Gazetede referandumla ilgili olumsuz haber bulunmamaktadır. Elde edilen bulgular Çizelge 3.12’de gösterilmektedir.

Daha önce belirtiğimiz gibi referandum sürecinde en fazla haber Zaman’da (74) yayınlamıştır. Bu durum, söz konusu Zaman’ın anayasa değişikliği paketini, incelenen diğer basın organlarından daha fazla önemsediğini ortaya koymaktadır.

Referandum sürecini en çok sayfasına taşıyan Zaman’ın haberlerini detaylı olarak ele aldığımızda ise diğer gazetelerden farklı olarak çoğunlukla kanaat önderlerinin söylemlerinin haberleştirildiğini görmekteyiz. Söz konusu gazete, 17 haberinde kanaat önderlerinin ‘evet’ tutumunu destekleyici açıklamalarını sayfasına taşımıştır.

Olumlu; 68 Olumsuz;

Zaman, sanatçılar, edebiyatçılar, dini liderler ve sporcular gibi toplumu etkileme gücüne sahip ‘evet’ tutumunu benimsemiş kanaat önderlerinden destek alarak, kamuoyunu ‘evet’ oyu kullanmaları için ikna etmeye çalışmıştır.

En fazla röportajın yapıldığı gazete olarak da karşımıza Zaman çıkmaktadır. Kanaat önderlerinin yanı sıra, 12 Eylül darbesinin ardından ordudan ihraç edilenler ve işkenceye maruz kalmış kişilerin de yer aldığı toplam 23 röportaj tezin incelendiği süre zarfında gazetede yayınlanmıştır. Dolayısıyla Zaman, röportajlarla da toplumu yönlendirme noktasında aktif rol üstlenmiştir.

Kanaat önderleri kaynak alınarak oluşturulan haberlere bakacak olursak, 2 ve 8 Ağustos 2010 tarihlerinde cemaat liderleriyle özel röportajlar yapılmıştır. ‘‘Biz Niye İkinci Sınıf Demokraside Yaşayalım?’’ (2 Ağustos 2010) başlıklı haberde Nur cemaati mensuplarından Mehmet Fırıncı’nın6 ‘evet’ oyu kullanacağı ifade ediliyor. Haberde, Bediüzzaman’ın ‘‘Ekmeksiz kalırım ama hürriyetsiz asla’’ sözleri de hatırlatarak, referandumdan ‘evet’ çıkması durumunda Türkiye’nin daha özgür bir ülke olacağı vurgulanıyor.

Bu kez Mehmet Kırkıncı7 ile röportaj gerçekleştirilerek muhafazakar kesimin referans alabileceği kanat önderlerinin görüşleri gazetenin ilk sayfasında aktarılmaya devam ediliyor. ‘‘Referandumda ‘evet’ demek insani ve vicdani bir borçtur’’ başlığıyla yayınlanan röportaj, Zaman okurlarına şöyle sunulmaktadır:

12 Eylül’de referanduma sunulacak anayasa değişikliğine, Erzurum’un manevi dinamiklerinden Mehmet Kırkıncı Hocaefendi’den de destek geldi. ‘‘Hürriyete giden her adıma bu millet daime ‘evet’ demiştir’’ diyen Kırkıncı, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi için yapılan referandumda olduğu gibi milletin bir kez daha demokrasi karşıtlarına ders vereceğini düşünüyor.

‘Evet’ demenin insani, İslami ve vicdani bir borç olduğunu vurgulayan Kırkıncı, Bediüzzaman Said Nursi’nin ‘necip millet’ diye tanımladığı Türk halkının sandık başında vicdanının sesine kulak vererek sağduyu ile hareket edeceğine inanıyor (Zaman gazetesi, 8 Ağustos 2010).

6 Bediüzzaman Said Nursi’nin öğrencisidir. Nur cemaatinin önde gelen isimleri arasında yer almaktadır. 7 Mehmet Fırıncı gibi Bediüzzaman Said Nursi’nin öğrencilerindendir. Nur cemaatinin Erzurum kolunun lideridir

Zaman’da cemaat liderlerin yanı sıra edebiyatçı ve sanatçılarla yapılan röportajlar da dikkati çekmektedir. Gazete, 13 Ağustos 2010 tarihinde edebiyatçı İskender Pala ile söyleşi gerçekleştirildiği görülmektedir. Röportajı, ‘‘Kızımın döktüğü gözyaşının acısı referandumda dinecek’’ başlığıyla manşetine taşıyan gazete, Pala’nın 15 yıllık subaylık hayatının 28 Şubat döneminde sorgusuz sualsiz son bulduğunu belirterek, anayasa değişikliğinin referandumda kabul edilmesi halinde yargısız infazla ordudan atılan yüzlerce mağdur için yeni bir kapı aranacağının altını çiziyor.

Zaman, sanatçıların kamuoyu üzerindeki etkisini de göz ününe alarak, 7 Ağustos 2010’da ünlü yönetmen Sinan Çetin, 19 Ağustos 2010 tarihinde de Anadolu Ateşi Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan ile özel röportajlar gerçekleştirmiştir. Sanat camiasından iki önemli ismin, referandumda ‘evet’ oyu kullanacağı kamuoyuna duyurulmuştur.

Yönetmen Sinan Çetin’in iki abisinin 12 Eylül’de hapse düştüğü, kendisinin de gözaltına alındığına işaret edilerek, referandumda ‘hayır’ demenin ideolojik körlük olacağına vurgu yapılmaktadır. Mustafa Erdoğan’ın ‘evet’ oyu kullanacağı açıkladığı röportajın bir bölümü ise şöyledir:

İçerikten çok biçimin tartışılmasını, ‘‘Bir partiye değil metne oy veriyoruz’’ sözleriyle eleştiren Erdoğan, ‘hayır’ı bir seçenek olarak görmediğinin de altını çizdi: ‘‘Bazı 12 Eylül mağdurlarının, ‘hayır’ alternatifini konuşuyor olmalarını anlayamıyorum. İnsan haklarına aykırı olan hukuksal metinlerin değiştirilmesi için hükümete ve partilere cesaret verilmeli. Her sanatçının, her demokratın yapması gereken budur’’ (Zaman gazetesi, 19 Ağustos 2010).

Gazetede, referandumda ‘evet’ diyeceğini açıklayan edebiyat ve sanatçıları korumaya yönelik olarak, ‘‘Hayır baskısı lince dönüştü’’ başlığıyla sürmanşetten yayınlanan bir haber de bulunmaktadır. Söz konusu haber şu şekildedir:

Hayır cephesi, referanduma destek veren aydın ve sanatçılara karşı uyguladığı mahalle baskısını artırdı. CHP’li Süheyl Batum’un referandumda ‘evet’ oyu vereceğini açıklayan Sezen Aksu’ya ‘sazan’ diye hakaret etmesiyle başlayan saldırılar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Orhan Gencebay ve Orhan Pamuk gibi isimlerin sanatçılığını sorgulamasının ardından lince dönüştü (Zaman gazetesi, 7 Eylül 2010).

Sabah’ın referandum haberlerinde BDP tabanındaki ‘boykot’ kararını kırmaya çalışılmasının bir benzerini Zaman’da görmekteyiz. Zaman’da, MHP’nin tabanındaki ‘hayır’ kararının, ‘evet’e doğru çekilmeye çalışıldığı gözlenmiştir.

Nitekim, 7 Eylül 2010 tarihli haberde ‘hayır’ oyu verecek ülkücüler darbe yanlısı gibi sunulmaktadır. ‘‘Darbelerin safında yer almayız’’ başlıklı haberde, MHP Kurucular Kurulu’nun üyelerinin referandumda ‘evet’ diyeceği dile getirmiştir. Haber, ‘‘Rahmetli Alparslan Türkeş’in ‘En kötü demokrasi en iyi darbe idaresinden daha iyidir’’ sözünden hareketle ‘evet’ kararı aldıklarının altını çizen MHP Kurucuları, mevcut yönetimin tavrına da tepki gösterdi: ‘‘MHP, bölücülerin ve darbe yanlıların safında olmamalı’’ şeklinde sunulmaktadır.

10 Eylül 2010 tarihinde ‘‘CHP ile MHP’’nin aynı safta yer alması ülkücüleri incitti’’ başlığıyla verilen haberde, eski Avrupa Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Musa Serdar Çelebi’nin, MHP’nin ‘hayır’ kararına tepkili olduğu ifade ediliyor. Röportajda, 12 Eylül sürecinde idamla yargılanıp yıllarca yurt dışında yaşadığı hatırlatılan Çelebi’nin, MHP yönetimine, ‘‘O günlerin zulmüne uğramış hiç kimseye bu ‘hayır’ı anlatamazsınız. Referandumda MHP’nin, CHP ile aynı safta yer alması ülkücüleri incitti’’ diyerek sitemde bulunduğu belirtilmektedir.

12 Eylül döneminde idam edilen vatandaşlardan Selçuk Duracık’ın annesiyle yapılan röportajda da ülkücü kesime göndermelerde bulunulmaktadır. Röportaj, ‘‘Hayır diyen ülkücülere hakkımı helal etmem’’ başlığıyla şu şekilde yayınlanmıştır: 12 Eylül döneminde idam edilen 50 isimden biriydi Selçuk Duracık. Manisa-Turgutlu’da meydana gelen olaylardan sonra tutuklanmış, sıkı yönetim mahkemesi tarafından idam cezasına çarptırılmış. 4 Haziran 1983’te darağacına çıktığında 22 yaşındaydı. Annesi Birsel Hanım 27 yıldır gözyaşı döküyor. Darbecilere yargı yolunu açacak anayasa değişikliği paketini de dört gözle bekliyor. Bu ülkede darbelerin yaşanmaması ve anaların bir daha ağlamaması için referandumda ‘evet’ oyu vereceğini söylüyor. Birsel Duracık, oğluyla beraber aynı davaya inanmış ülkücülere ise ‘O pakete hayır derseniz, hakkım size helal değildir’ diye sesleniyor (Zaman gazetesi, 17 Ağustos 2010).

Zaman, anayasa değişikliği paketindeki ‘‘Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarına yargı yolunun açılması’’ maddesine de ayrıca önem verilmektedir. Bu kapsamda ‘‘Sorgusuz sualsiz ordudan ihraç edilenler referandumda ‘evet’ bekliyor’’

(14 Ağustos 2010) manşetiyle verilen haberde, ‘‘12 Eylül referandumu, YAŞ’ta ordudan atılarak hayatları karartılan subay ve astsubaylar için bir başka anlam taşıyor. Kimi pazarcılık, kimi benzin istasyonunda pompacılık yapan eski askerler, YAŞ kararlarına yargı yolunun açılacağı referandumu iple çekiyor’’ değerlendirmesinde bulunulmuştur.

24 Ağustos 2010 tarihinde yayımlanan haberde de 28 Şubat döneminde YAŞ kararıyla ordudan atılan Sadık Paksoy için ‘‘Yaş Mağduru Binbaşı’’ tanımlaması yapılarak, şöyle devam edilmiştir:

Sadık Paksoy, komutanları tarafından sürekli takdir edilen ve çok sevilen bir binbaşıydı. Ancak 28 Şubat döneminde YAŞ kararıyla ordudan ihraç edildi. Hiçbir gerekçe gösterilmedi. O, eşinin başörtülü olmasından dolayı bu kararın alındığını düşünüyor. Buna da bir anlam veremiyor. YAŞ kararlarına yargı yolunu açacak olan 12 Eylül’deki referandumu ise hesap sormak için en önemli bir fırsat olarak görüyor. ‘Evet’ diyeceğini ifade ederken bütün milletten de aynı yönde oy kullanmalarını istiyor (Zaman gazetesi, 24 Ağustos 2010).

Gazetede, Taraf’ta olduğu gibi uluslararası kuruluşlar ve dış basın kaynaklı referandum haberleri de dikkati çekmektedir. Zaman’ın 3 Eylül 2010 tarihli sayfasında, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Ria Oomen’in referandum ile ilgili düşüncüleri aktarılmıştır. Haberde Avrupa Birliği’nin, halk oyuna desteğinin sürdüğü dile getirilmiş, Oomen’in açıklamaları da ‘‘Anayasa değişikliğinin Türkiye’ye refahı getireceğini vurguladı’’ şeklinde yansıtılmıştır.

Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Buquicchio ile gerçekleştirilen röportaj da (8 Eylül 2010) ‘‘Buquicchio, anayasa paketine kuvvetli destek verdi. Buquicchio, en çok tartışma konusu olan yargıyla ilgili değişiklikleri desteklediğinin de altını çizdi. Buquicchio, yüksek yargıya da sert tepkiler yöneltti. ‘Yüksek yargıda kasıt var’ görüşünü dile getiren Buquicchio’ya göre, Yargıtay ve Danıştay’ın HSYK üyelerini ataması, HSYK’nın da yüksek yargı mensuplarını seçmesi Avrupa standartları açısından kabul edilemez’’ şeklinde haberleştirilmiştir.

Referanduma bir gün kala ise ‘evet’ destekçisi söylemlere sahip dış basının halk oylamasıyla ilgili düşünceleri aktarılmıştır. 11 Eylül 2010 tarihinde ‘‘Guardian: Hayır ekonomiyi sarsabilir’’ başlığıyla verilen haberde, Avrupa basınının, ‘‘Referandumdan ‘hayır’ çıkması, Türkiye için olumsuz sonuçlara yol açar’’ görüşüne

sahip olduğu ifade edilmektedir. İngiliz basın organı Guardian’ın, referandumda ‘hayır’ çıkması durumunda, ‘‘Ekonomik canlanma sarsılabilir, Kürt sorununda çözümün önündeki engeller artabilir’’ uyarısında bulunduğunun altı çizilmektedir.

Zaman’ın anayasa değişikliği paketiyle ilgili en belirgin tutumu ise 5, 11 ve 13 Eylül 2010 tarihlerindeki haberlerde görülmektedir. 5 Eylül 2010 tarihinde ‘‘Hayır için yalan rüzgarı’’ başlığıyla manşetten verilen haberde, halkın referandumda ‘hayır’ oyu kullanması için bazı çevrelerin kara propaganda yaptığı öne sürülmektedir. ‘‘Halk Bu Yalanlarla Korkutuluyor’’ üst başlığıyla yayınlanan haberde şöyle denilmektedir:

Anayasa değişikliği paketindeki maddelerle ilgisi olmayan hayali iddialar, billboard ve broşürlerde boy göstermeye başladı. Vatandaşlar, akla hayale sığmayan yalanlarla ‘hayır’ demeye çağrılıyor.

Doğu’da Kürdistan kurulacak, Mayınlı arazilerimiz İsrail’e verilecek, Vatan yabancılara peşkeş çekilecek, Bebek katili ve lanetli PKK affedilecek, Emeklilik prim günü 7 binden 9 bine çıkacak, Ayasofya’ya haç dikilecek, Cumhuriyet yıkılacak, Anadolu Türksüzleştirilecek, Emekli maaşları yüzde 33 düşürülecek, Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak, Emekli Bağ-Kurludan sigorta primi kesilecek (Zaman gazetesi, 5 Eylül 2010).

Zaman, referanduma bir gün kala ise vatandaşları manşetinden 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştirenlerle hesaplaşmaya çağırmaktadır. 12 Eylül darbesinde yere yatırılmış vatandaşların fotoğraflarının yer aldığı ve ‘‘Ayağa Kalkma Zamanı’’ başlığıyla sunulan haber, gazetenin referandumdaki ‘evet’ tutumunu açıkça ortaya koymaktadır. Söz konusu haber ise şu şekildedir:

Türkiye, 12 Eylül 1980’de demokratik düzeni silah zoruyla yıkanların yazdığı darbe anayasasında değişiklik yapmak için yarın sandık başına gidiyor. Aradan geçen 30 yılın ardından şimdi, ‘Bir yıl önce planlamıştık. Ama şartların olgunlaşmasını bekledik’ diyenlerle yüzleşme zamanı. Halk, referandum sayesinde 1980’de Bakırköy’deki bir lisenin bahçesinde olduğu gibi kendini yere yatıranlardan bunun hesabını soracak (Zaman gazetesi, 11 Eylül 2010).

Zaman, referandumdan ‘evet’ sonucunun çıkmasını ise 13 Eylül 2010 tarihinde ‘Demokrasinin Zaferi’’ başlığıyla manşetinden duyurdu. ‘‘12 Eylül’de Son Sözü Millet Söyledi’’ üst başlığının kullanıldığı haber, şu şekilde manşetteki yerini aldı:

Türkiye, 12 Eylül darbesinin 30. yıldönümünde tarihi bir karar verdi. Darbe anayasasını kısmen değiştirip, daha özgür ve demokratik bir dönemin kapısını açtı. Halkın yüzde 58’i sivil anayasanın ilk adımına ’evet’ derken, katılım oranı yüzde 77’yi geçti. Artık Türkiye’de yüksek yargının yapısı ve seçim sitemi değişti. YAŞ ve HSYK kararlarına mahkeme yolu açıldı. Engellilerden kadınlara, çocuklardan memurlara kadar bütün toplum kesimlerinin temel hak ve özgürlükleri teminat altına alındı (Zaman gazetesi, 13 Eylül 2010).