• Sonuç bulunamadı

3. ARAŞTIRMA BULGULARI

3.1. Referandum

Yarı doğrudan demokrasi, temsili demokrasi ile doğrudan demokrasinin bir karışımıdır. Yarı doğrudan demokrasi sisteminde, bir yandan temsili sistem uygulanmakta, bir yandan da temsili sitemin yanında halka doğrudan karışma olanağı sağlanmaktadır. Yarı doğrudan demokrasi, başlangıçta belli ülkelerde uygulama alanı bulurken, zaman içersinde başka ülkelere de yayılmış ve uygulama 1İletişimin belirgin içeriğinin objektif, sistematik ve niceliksel tanımlamalarını yapan bir araştırma tekniğidir. İlerleyen bölümlerde detaylı olarak anlatılmıştır.

alanı genişlemiştir. Bu yöntemin geniş bir biçimde uygulandığı ülke İsviçre’dir. Yarı doğrudan demokraside uygulanan yöntemler çeşitlidir. Bunlardan en çok kullanılanı ve yaygın olanı halk oylaması, bir diğer adıyla referandumdur (Gözübüyük, 2003: 72).

Gözler’in (1988: 97) belirttiği gibi, yarı doğrudan demokrasi temelde bir temsili demokrasidir. Ancak bazı hallerde halk, bir takım araçlarla egemenliğin kullanılmasına katılır. Bu araçlar arasında referandum, halk vetosu ve halk teşebbüsü sayılabilir.

‘‘Yasama organının hazırladığı bir yasanın kabul edilip edilmemesi konusunda halka sunulması’’ olarak tarif edilen referandum, Latince kökenli ‘‘referre’’ kelimesinde türemekte olup ‘‘kıstas’’ anlamına gelen ve Türkçe’ye giren referans ile aynı varyanttır. Referandum gibi siyasal katılım mekanizmaları da kamu yönetimine katılmanın ve rıza bildiriminde bulunmanın diğer demokratik araçlarıdır. Ancak bu araçlar seçimler kadar yaygın kullanılmamaktadır (Karaman, 2011: 199).

Yasama işlemini halkın oyuna başvurma yöntemi olan referandum, anayasa konusunda olabileceği gibi, yasa konusunda da olabilir. Halkın görüşünü öğrenmeye yarayan, daha çok siyasal ve olağanüstü bir yöntemdir. Yapılan işe ya da amaca çoğu kez yasallık kazandırma amacı güder (Gözübüyük, 2003: 72).

Karaman (2011: 199), referandumun demokratik bir usul olduğunu vurgulamaktadır. Çünkü halk, etken ve özne olup karar alma sürecinin her aşamasına katılımaktadır. Referandumun yapılmasını isteyen halkın kendisi ya da seçtiği temsilcilerdir. Oylanan şey ise halkın temsilcileirnin hazırladığı bir metindir.

Referandumlar, konuları açısında yasama referandumu ve kurucu referandum olarak ikiye ayrılır. Anayasal referandum da denen kurucu referandumda, bir anayasa metninin kabul edilmesi ya da değiştirilmesi söz konusudur. Yasama referandumu ise bir olağan kanun metninin kabulü ya da reddi için yapılan halk oylamasıdır (Gözler, 1988: 98).

Referandum sonucu, yasama ve yürütme organi için bağlayıcıdır. Referandumda halkın kendi istediği konuda yasa çıkarması ya da istemediği yasanın iptalini sağlaması söz konusu olmadığından ‘‘halk girişimi’’ ve ‘‘halk vetosu’’ndan da ayrılır. Referandum, bir diğer halk oylaması türü olan ‘‘plebisit’’ten de farklıdır (Köroğlu, 2009: 28).

Referandum ve plebisit kamu hukukunda zaman zaman eş anlamlı olark kullanılaktadır. Her ikisi de halk oylamasına dayandığı için bunları birbirinden kesinlikle ayıracak hukuki bir kriter bulmak hayli güçtür. Ortaya konan kriterler hukuki olmaktan çok politik bir esasa dayanıyor. Klasik anlayışa göre, referandum kurumlara ilişkin bir halk oylaması olmasına karşılık, plebisit belli bir kişisel politikanın oylanmasıdır. Özellikle Fransız anayasa tarihinde, halk oylamasının belli bir kişinin politikasını benimsetmek biçiminde yapıldığı durumlarda plebisitten sözedilmektedir (Teziç, 1998: 229).

Referanumun tarihsel seyrine baktığımızda ise ilk uygulandığı alan anayasalar olmuştur. Fransız ihtilali ve anasayasaların sosyal bir sözleşme olduğunu savunan Rousseau’nun başlattığı fikir akımlarıyla gelişen yeni düşünce gereği artık anayasaların, egemenliğin sahibi olan halkın oyuna sunulması zorunlu hale gelmiştir. Bu değişimlere paralel olarak ABD’nin kurulmasıyla 18. yüzyıl sonlarından itibaren bazı federe devletlerde referandum, anayasaların yapımında mecburi hale getirildiği gibi; İşviçre’de de 1830-1834 yılları arasında yapılan 20 kanton anayasasından 19’u halk taradından kabul esasını benimsemiştir. Federal demokratik bir devlet yapısının kabulünden sonra yapılan ilk anayasa olarak 1984 İsviçre Anayasasında, anayasal alanda halk girişimi ile referandum düzenlenmiştir (Şahbaz, 2006: 82).

Referandum Türkiye’de de 1982 Anayasasında 67, 79, 104, 175 ve 177. maddelerde düzenlenmiş olup, 175. maddede anayasa değişiklikleri bakımından zorunlu ve ihtiyari olarak öngörülmüş, bunun nasıl yapılacağı ise 23 Mayıs 1987 tarihli 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunda anlatılmıştır (Karaman, 2011: 199-200).

Anayasa’nın 175. maddesinin 7. fıkrasına göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların kabulü sırasında, bu kanunların halk oylamasına sunulması halinde, anayasanın değiştirilen hükümlerinden, hangilerinin birlikte hangilerinin ayrı ayrı oylanacağını da karara bağlar. Dolayısıyla

TBMM’nin, halk oylamasında anayasa değişikliği kanununun maddelerinin ayrı ayrı oylanmasına karar vermesi durumunda, bazı maddelerinin halk oylamasında kabül, diğer maddelerin ise reddedilmesi mümkündür (Gözler, 2012: 375-376).

Türkiye’de Cumhurbaşkanının halk oylamasına sunma yetkisini de ikiye ayırmak gerekir. TBMM’nin beşte üç çoğunluğuyla kabul edilen anayasa değişikliği kanunlarını Cumhurbaşkanı geri göndermeyecekse halk oylamasına sunmak zorundadır. Keza geri gönderme üzerine TBMM’nin beşte üç çoğunluğuyla kabul edilen anayasa değişikliği kanunlarını Cumhurbaşkanı halk oylamasına sunmak zorundadır. Burada zorunlu halk oylaması usulü vardır. İkinci olarak Cumhurbaşkanı, gerek doğrudan, gerekse geri göndermesi üzerine TBMM’nin üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla kabul edilmiş anayasa değişikliği kanunlarını halk oylamasına sunma yetkisi vardır. Bu isteğe bağlı bir halk oylamasıdır. Böyle bir anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı, iseterse halk oylamasına sunar, isterse onaylayabilir (Gözler, 2012: 377).

Gözler’in (2012: 376)’da belirtiği gibi, halk oylaması sonuçları Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından ilan edilir. Anayasanın 175. maddesinin 6. fıkrasına göre, halk oyuna sunulan anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların yürürlüğe girmesi için halk oylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir. Buna göre, halk oylamasına katılım ne olursa olsun, ‘‘kabul’’ oylarının toplamı ‘‘ret’’ oylarının toplamından fazla ise anayasa değişikliği kanunu kabul edilmiş sayılır.

3.1.1. Türkiye’de referandum uygulamaları

Bugüne kadar Türkiye’de 6 kez halk oylamasına gidilmiştir. İlk referandum 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin ardından hazırlanan 1961 Anayasası için yapılmıştır. Yeni anayasa tasarısı, 27 Mayıs 1961 günü Kurucu Meclis’te kabul edildi. Bu tasarı 13 Aralık 1960 günü yasanın hükmüne uygun olarak 9 Temmuz 1961 tarihinde halk oylamasına sunuldu. Bu oylamada 1961 Anayasası, yüzde 61.5 ‘evet’ oyuyla kabul edildi (Eroğul, 2007: 287).

Türkiye’de referandum ikinci kez 1980 askeri müdahalesinin ardından hazırlanan 1982 Anayasası için 7 Kasım 1982 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Halk oylamasına yüzde 91.3 oranında katılan seçmenlerin yüzde 91.4’ü ‘evet’, yüzde 8.6’sı ‘hayır’ oyu kullanmıştır. 1982 Anayasasının, bu kadar yüksek oranla kabul edilmesi, 1980 rejiminin 27 Mayıs döneminden farklı biçimde, tüm partileri ve siyasal kadroları hedef alarak ‘‘partiler üstü’’ bir görünüm çizmesi, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından sürdürülen yoğun evet propagandası, medyanın sıkı denetim altında tutulmasının yanı sıra siyasi partilerin kapatılmış olması nedeniyle farklı görüşlerin kamuoyuna iletilememesi gibi nedenlerle açıklamak mümkündür. 1982 Anayasası halk oylamasını, 1961’de olduğu gibi, aslında bir dönemin ve bir siyasetin oylandığı kaçınılması mümkün olmayan plebisiter niteliğini de ortaya koymaktadır (Sabuncu, 2007: 11).

Üçüncü halk oylaması ise 1982 Anayasasıının geçici 4. maddesiyle getirilen 10 ve 5 yıllık siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusunda 6 Eylül 1987 yılında yapılmış ve geçerli 23 milyon 347 bin 856 oydan 11 milyon 711 bin 461’i ‘evet’, 11 milyon 636 bin 395’i ‘hayır’ çıkarak geçici 4. madde kaldırılmıştır (Karaman, 2011: 200).

Dördüncü kez referanduma, Anayasanın 127. maddesindeki yerel seçimlerin 1 yıl erkene alınıp alınmaması konusunda 25 Eylül 1988 tarihinde gidilldi. Seçmenlerin yüzde 65’inin ‘hayır’, yüzde 35’inin ‘evet’ demesi nedeniyle 13 Aralık 1988 olarak öngörülen erken seçimin yapılması engellenmiştir (Gözler, 2012: 376). Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği paketinin halk oyuna sunulmasıyla 21 Ekiim 2007 tarihinde 5. kez referandum yapılmış ve yüzde 68.95 ‘evet’ oyuna karşılık, yüzde 31.05 ‘hayır’ oyu nedeniyle 1982 Anayasasının bazı maddelerinde değişiklikler yapılması sağlanmıştır. En son halk oylaması da 12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen ve yüzde 57.88 ‘evet’ oyuna karşılık, yüzde 42.12 ‘hayır’ oyu alınması sonucu 26 maddenin değiştirilmesine olanak sağlayan referandumdur (Karaman, 2011: 200).