• Sonuç bulunamadı

B- Takdir Marjı Doktrininin İçtihatlarda Ortaya Çıkışı ve Tarihsel Gelişimi

3- Yunanistan Albaylar Cuntası Vakaları

Takdir marjı doktrininin, İHAS’ın 15. maddesi uyarınca istisna rejimine

dayandığına ilişkin bir başka vaka ise Yunanistan Albaylar Cuntası döneminde147

(1967-1974) yaşanan gelişmelere ilişkin olarak, dört devletin Yunanistan’a karşı

yapmış oldukları devlet başvurularıdır148. 21.04.1967 tarihinde Yunanistan’da

gerçekleşen ve nihai sonuca ulaşan darbe girişimine ilişkin olarak, 20.09.1967 tarihinde Danimarka, Norveç ve İsveç tarafından İHAS’ın 5., 6., 8., 9., 10., 11., 13. ve 14. maddelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle devlet başvurusu yapılmış; 27.09.1967

tarihinde de Hollanda tarafından aynı adım atılmıştır149. 25.03.1968 tarihinde bu

şikâyetlere ek olarak İHAS’ın 3., 7., ve 1 No’lu Ek Protokolün 1. ve 3. maddelerinin ihlal edildiği iddiaları söz konusu olmuştur. Darbe girişimi sırasında 280 sayılı Kraliyet Kararnamesi’ne dayanarak -Kralın onayı hilafına- İHAS’ın çeşitli hükümlerine denk düşen hak ve özgürlükleri de içerecek şekilde Yunanistan Anayasası askıya alınmıştır. Bunun yanı sıra, darbe neticesinde gerçekleşen eylemlerin amacı olarak “demokratik yaşamı yeniden tesis etmek” gösterilmiş ve eylemler hakkında “ülkeyi komünist tehdidinden koruyan ulusal devrim” adlandırması

147 Albaylar cuntası dönemi, 21 Nisan 1967 tarihinde Yunan Kara ve Hava Kuvvetlerinden bir grup

muhafazakâr ve antikomünist subayın siyasi kargaşadan faydalanarak iktidarı ele geçirdiği dönemdir. Başta darbe planının içinde olan Kral II. Konstantinos’un, darbe tarihinin öne çekilerek saf dışı bırakıldığı plan karşısında, Kral tarafından başarısız bir karşı darbe gerçekleştirilmiş; ancak bu başarısızlık sonucunda Yunanistan’da monarşi fiilen son bulmuştur. 1952 Yunanistan Anayasası’nın teminat altına aldığı hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Beşten fazla kişinin bir araya gelmesi, silah taşıma, silah bulundurma, kapalı salon toplantıları yasaklanmıştır. Ayrıca siyasi suçlarda görev yapacak özel mahkemeler teşkilatlandırılmış, ölüm cezaları ve işkence yasallaştırılmıştır. Bütün siyasi partilerin, derneklerin kapatıldığı, liderlerin tutuklandığı bir ortamda halkoyuna sunulan Anayasa % 92 oy oranıyla kabul edilmiştir. Siyasi çalkalanmalar ve ardından gelen darbe sonucunda hak ve özgürlüklerin kısıtlanması karşısında İskandinav ülkeleri devlet başvurusunda bulunmuşlardır. Bu döneme ilişkin olarak darbenin ideolojik arka planı ve tarihsel süreçteki gelişmeler için bkz. Kılıçoğlu Cihangir, Çiğdem; “Modern Yunanistan’ın Karanlık Çağı: Albaylar Cuntası: 1967-1974”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, 2016, S.37, s.518-539.

148 Danimarka, Norveç, İsveç ve Hollanda/Yunanistan, 3321/67, 3322/67, 3323/67, 3344/67, 3323/6.

Komisyon tarafından bu başvurulara ilişkin olarak, 24.01.1968 ve 31.05.1968 tarihlerinde kabul edilebilirlik kararı verilmiştir. İlk başvuruda İHAS’ın 5., 6., 8., 9., 10., 11., 13. ve 14. maddelerinin ihlal edildiği ileri sürülmüştür. Daha sonra bu şikâyetlere ek olarak 25.03.1968 tarihinde İHAS’ın 3., 7., ve 1 No’lu Ek Protokolün 1. ve 3. maddelerinin ihlal edildiği iddiaları ileri sürülmüş, Komisyon 31.05.1968 tarihinde bu iddiaları da kabul edilebilir bulmuştur. Bir diğer başvuru 10.04.1970 tarihinde yapılmıştır. Yunanistan’a karşı devlet başvuruları için bkz. Yearbook, Vol.12, s.5 vd.

149 Becket, James; “The Greek Case Before the European Human Rights Commission”, Human Rights,

C.I, 1970, S.1, s.94; Buergenthal, Thomas; “Proceeding Against Greece under the European Convention of Human Rights”, American Journal of International Law, C.LXII, 1968, s.441.

46

yapılmıştır150. Başlangıçta yapılan ilk başvuru ile ardından yeni iddialarla genişletilen

başvuruya ilişkin söz konusu iki kararda eski İHAS’ın 31. maddesinin 1. fıkrası

uyarınca irdelenen hususlar şunlardır151:

1. Kraliyet Kararnamesi, diğer yasal tedbirler ve idari uygulamaların İHAS’ın 5., 6., 8., 9., 10., 11., 13. ve 14. maddelerini ihlal edip etmediği,

2. 1967 tarihli Kanunun İHAS’ın 7. maddesini ve 1 No’lu Ek Protokolün mülkiyet hakkına ilişkin 1. maddesini ihlal edip etmediği,

3. Siyasi tutukluların kolluk kuvvetleri tarafından işkenceye veya insanlıkdışı ya da alçaltıcı muameleye maruz kalıp kalmadığı ve eğer öyleyse bu durumun idari uygulama anlamına gelip gelmediği,

4. Davalı devletin olağanüstü hallerde yükümlülüklerini askıya almasının İHAS’ın

15. maddesi anlamında haklı olup olmadığı152.

Bu hususlara ilişkin olarak İHAS’ın 15. maddesiyle bağlantılı bir biçimde, Kıbrıs ve Lawless vakalarında Komisyon’un ifade ettiği, ulusun varlığını tehdit eden olağanüstü hal süreci çerçevesinde taraf devletin ulusal makamlarına tanınan takdir marjı doktrini, Komisyon’un Yunanistan vakasına ilişkin raporunda da tartışılmıştır. Yapılan ilk şikâyet neticesinde, Yunanistan hükümeti, Komisyon’un vakayı incelemeye yetkili olmadığını, durumun İHAS’ın 15. maddesi sınırları içerisinde kaldığını ve takdir marjı doktrininin “devrim hükümetlerinde” evleviyetle/a fortiori

uygulanacağını ileri sürmüştür153. Ancak Yunanistan hükümetinin bu itirazı, “bir

devrim sonrası sürecinde olduğu gibi olağandışı nitelik arzeden siyasi durum hakkında dahi Komisyon’un hükümetlerin eylemlerini denetlemeye yetkili olduğu”

vurgusuyla reddedilmiştir154.

150 Becket, s.93.

151 İHAS eski sistemi içerisinde koruma mekanizması organı olarak iki kurum öngörülmüştü. Komisyon

ve Divan şeklinde çalışan denetim mekanizmasına belli safhadan sonra Bakanlar Komitesi katılmaktaydı. Burada belirtilen, İHAS’ın eski metninin 31. ve 32. maddelerinde öngörülen ikili sistemdir. Gözübüyük/Gölcüklü, s.26, 27.

152 Yearbook, Vol.12, s.24. 153 Yearbook, Vol.12, s.7, 31.

154 Yearbook, Vol.12, s.32; Becket, s.97; Gemalmaz, Olağanüstü Rejim Standartları., s.83.

Yunanistan’a karşı yapılan devlet başvurusunun insan hakları hukuku açısından asıl önemi, Bakanlar Komitesi’nin İHAS’ın 31. ve 32. maddesi uyarınca alenileştirdiği rapor sonucunda, Yunanistan’ın 13.06.1970 tarihinde İHAS’ın 65. maddesi uyarınca İHAS sisteminden çıkmasıdır. Ardından yükümlülüklerin yerine getirilmesi sonucunda Yunanistan yeniden Avrupa Konseyi ve İHAS sisteminin bir parçası haline gelmiştir. Süreç hakkında bkz. Yourow, Margin of Appreciation Doctrine., s.18 dn.30; Gemalmaz, Olağanüstü Rejim Standartları., s.83.

47 Yunanistan’a karşı yapılan devlet başvurusunun Komisyon raporunda, olağanüstü halin varlığına ilişkin gerçek ve yakın tehlike olması gerektiği belirtilmiş olup, etkisinin tüm ulusu kapsaması, toplumun birlikte yaşamasının devamlılığının tehdit altında olması, kamu sağlığı veya kamu düzenini korumak için olağan önlemlerin yetersiz kalması ve kriz veya tehdidin istisnai nitelikte olması gerektiği

belirtilmiştir155. Bununla birlikte ulusun varlığını tehdit eden olağanüstü halin

mevcudiyeti irdelenirken, Sözleşme’nin askıya alınmasına ilişkin 15. madde uyarınca alınan tedbirlerin meşruluğuna ilişkin koşulların, takdir marjı doktrininin göz önüne alınarak değerlendirilmeye devam edilmesi gerektiği işaret edilmiştir. Nitekim olayda davalı devlet, 03.05.1967 tarihinde devletin güvenliğini ve kamu düzenini tehdit eden iç tehditleri gerekçe göstererek İHAS’ı askıya almış ve anayasal hükümlerin askıya alındığına ilişkin bir metinle birlikte Kraliyet Kararnamesini Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne iletmiştir. Başvurucu devletler ise iki gerekçeyle İHAS’ın askıya alınmasının geçerli olmadığını ileri sürmüşlerdir. Yunanistan hükümeti ne ulusun varlığını tehdit eden savaş veya olağanüstü halin varlığını ortaya koymuştur ne de

alınan önlemler durumun kesinlikle gerektirdiği ölçüdedir156.

Öğretide, Yunanistan Albaylar Cuntası vakaları ile bağlantılı olarak, takdir

marjı doktrininin tartışıldığı iki karşı oy işaret edilmektedir157. Komisyon üyesi

Eustathiades karşı oyunda, Albaylar Cuntası vakalarında Komisyon’un takdir marjı doktrinini uygulaması ile Kıbrıs vakası ve Lawless davasında takdir marjı doktrininin

uygulamasını karşılaştırmaktadır158. Eustathiades’e göre, takdir marjı doktrininin

önceki uygulamalarında, olağanüstü hale ilişkin bir tedbir alındığı zaman hem taraf devlette olağanüstü halin söz konusu olup olmadığı hem de alınan tedbirin durumun kesinlikle gerektirdiği ölçüde bulunup bulunmadığı Komisyon tarafından denetlenmektedir. Ayrıca, Kıbrıs vakasında Komisyon, Birleşik Krallık’ın olağanüstü hale ilişkin alternatif tedbirler uyguladığını belirterek, bu tedbirlerin Kıbrıs'taki olağanüstü hal durumu ile etkin bir şekilde başa çıkmaya yeterli olup olmadığını değerlendirmektedir. Benzer bir biçimde, Lawless davasında, suç isnadı ve duruşma olmaksızın uygulanan tutuklama tedbirinden daha hafif olan alternatif çözüm yollarının, İrlanda’da uygulanan olağanüstü hal ile ilgili olarak yeterli olup olmayacağı

155 Yearbook, Vol.12., s.72. 156 Buergenthal, “Greece.”, s.444. 157 Feingold, s.93.

48 irdelenmektedir. Bu saptamalardan hareketle Eustathiades, Komisyon’un olaydaki vakaların tespiti sürecinde, Yunanistan hükümetinin takdir marjına sahip olup olmadığı yönünde, yeterli bir değerlendirme yapmadığını belirterek Komisyon raporunu eleştirmektedir.

Takdir marjı doktrinine ilişkin saptamalar içeren diğer bir karşı oy ise Komisyon üyesi Susterhenn’e aittir. Komisyon üyesi Susterhenn karşı oyunda takdir marjı doktrinin varoluş gerekçesini, bir başka deyişle ortaya çıkış nedenini saptamaktadır. Susterhenn’a göre;

“Ulusun varlığını tehdit eden bir hususun söz konusu olup olmadığını değerlendirmede karar verme hakkı, iyiniyet/bona fide sınırları içerisinde sorumlu hükümettedir. Komisyon bu kararın denetiminde, sorumlu hükümetin yerine geçerek karar vermeye yetkili değildir ve bir çeşit yüksek hükümet işlevi üstlenemez. Komisyon daha ziyade, sorumlu hükümetin yetkisini kullanırken açıkça makul olmayan ve keyfi bir tutumla hareket edip etmediğini denetlemelidir.” 159.

Görüldüğü üzere her iki karşı oyda da genel itibarıyla takdir marjı doktrininin sınırlarına ilişkin vakaların daha dikkatli ele alındığı kapsamlı bir denetim beklentisi olduğu aşikârdır. Belirtmek gerekir ki Yunanistan Hükümeti’nin Yunanistan Anayasası’nı ve hukukun üstünlüğünü tamamen askıya alması, İHAS’ın 15. maddesinde ulusal makamlara tanınan, ulusun varlığını tehdit eden bir halin söz konusu olduğuna karar verme yetkisi, takdir marjı doktrini kapsamında değerlendirilmemiştir.

C- Takdir Marjı Doktrininin Açıkça Uygulanması ve Kapsamının