• Sonuç bulunamadı

C) TRABZON’U YÖNETENLER

4- Yeniçeriler

Yeniçeri nüfusu XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gittikçe arttı. XVI. yüzyıl ortalarında sayıları 13.000 olan iken XVII. yüzyıla gelindiğinde 38.000’e yükselmişti. Bu yükselişle eş zamanlı olarak hızla eyaletlere yayılmaya başladılar. XVII yüzyılın ikinci yarısında Trabzon şehrinde de önemli bir yeniçeri nüfusu vardı. Hatta merkezden kendilerine serdar tayin edilmeye başlanılmış icabında da değiştirilmesi yoluna gidilmiştir.251 XVII. yüzyıla ortalarına gelindiğinde Trabzon’daki yeniçerilerin sayısının 1.500 kadar olduğu anlaşılmaktadır. Ancak toplam 38.000 sayısı nazara alınsa 1.500 rakamı bir sancak için çok fazla bir rakamdır ötesi şehrin yaklaşık 10.000 nüfusu içinde çok büyük bir yekûndur. Gerçi bu sayı bir eyalet için de önemli bir sayıdır ancak Trabzon’un İran savaşlarında ikmal merkezi olması ve Don Kazaklarının saldırılarına açık olması bunu mümkün kılabilmektedir.

Artan sayıları ile eyaletlere yayılan yeniçeriler kışlalarından çıkarak mahalle içlerine dağılmaya yani sosyal hayatın içinde yer almaya başladılar. Yeniçerilerin şehirde yaşaması şehirde güvenliğin sağlanmasına katkı sağladıkları göz önüne alındığında devletçe istenen bir sonuç da doğurabiliyordu. Ancak yeniçerilerin

249

İltizam alınırken büyük bir muaccele bedeli veriliyor yıllık rakam buna göre çok mütevazı kalıyordu. 250

T. Ş. S., 1831, 83, 2, 5; T. Ş. S., 1831, 83, 2, 6. 251

67

şehirleşmesi başka bir mahzuru beraberinde getirmişti. Bu da artık şehrin bir sakini olan bu insanların askerlikten soğumaları idi. Bunu savaşta askere çağrılan yeniçerilerin gelmemek için bahaneler uydurmalarında açıkça izleyebiliriz. Nitekim Evâhir-i Receb 1043’de Yeniçeri ağası tarafından gönderilen bir mektupta yeniçerilerin “nevbetçileriz” diyerek sefere katılmaktan kaçmaya çalışmamaları gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca “bunun gibi tenbih mektupları çok olur deyü” düşünmemeleri gerektiği, bu seferle padişahın bizzat ilgilendiği özellikle vurgulanmıştır.252

Yeniçerilerin evli olmaları da oldukça normaldi ve elbette boşanma davaları da sicillere yansıyordu. Öte taraftan miras da bırakıyorlardı. Miras taksimleri incelendiğinde yeniçerilerin şehirde çok sayıda akrabaları olduğu da dikkati çekmektedir. Buradan anlaşılan şehrin yerlisinden yeniçerilerin olduğudur. 253 Hatta yerelleşme o kadar ileri boyutlara varmıştır ki yeniçeri serdarlığının zorla başkaları tarafından zabt edilebilmesine dahi cesaret edilmiştir. Nitekim Yavebolu Serdarı Hamza Beşe, Meclis-i Şer’de, elinde yeniçeri ağası Mustafa’nın Cemâziye’l-ahir 1060 tarihli mektubu olduğunu ve buna göre serdarlığın kendisinde olduğu halde, Cafer oğlu Süleyman Beşe’nin zorla zabt ettiğini söylemiş; durumun bu şekilde olduğuna dair yeniçerilerden sual olunup, ifadelerinin sicile kaydedilmesini talep etmiştir. Bunun üzerine Görele’den Hüseyin Beşe, Yoros Nahiyesinden Davud Beşe ve diğerleri kendisini onaylamışlar ve durum bu şekilde sicile kaydedilmiştir.254

Fakat her zaman yerli yeniçerilerden kaynaklanan problemler yaşanmış değildir. Trabzon halkı ve yöneticileri paşa ile gelen yeniçerilerden de zaman zaman şikâyetçi olmuşlardır. Mesela bunlardan birinde Trabzon’da bulunan korucu, oturak, acemioğlanı ve sâirleri, südde-i saâdete adam ve arz-ı hâl gönderip, “kadîmden olugelene muhâlif” Trabzon muhafazasında olan yeniçeri çorbacılarının, korucudan, oturaktan, acemi ve kuloğlundan hilâf-ı şer' ve kanûn “yoklama” namıyla akçe almakta olduklarından başka, “yerlü yeniçeri taifesine” kolluk beklettiklerini ve birçok kişi ile birlikte devre çıkıp reâyâya ve kendilerine zulm ettiklerini, bu durumun engellenmesini talep etmişlerdir. 255

252

T. Ş. S., 1828, 102, 1, 1. 253

Osmanlı devletinde askerlerin vefatı ile terekelerinin miriye intikali ile ilgili çok sayıda hüküm vardır. Trabzon şer’iye sicillerinde de Kadı’nın ölen askerlerin terekesini zaptı ile ilgili çok sayıda sicil bulmak mümkündür. Mesela T. Ş. S., 1848, 12, 1, 3’te Mevtâ-yi askeriye muhallefâtı tahririne dâir fermân bu konuda bize ışık tutmaktadır. “Kartallı Şa´bân Efendi el-mükerrem ba´de't- tahiyye inhâ olunur ki Trabzon kazâsının umûr-i kısmet-i askeriyesi size sipâriş olunmuşdur gerekdur ki vâkı´ olan mevtâ-yi askeriyenin muhallefâtını tahrîr ve beyne'l- verese a´lâ mâ farzu’llâh-i Te´âlâ taksîm idesiz vesselâm harrire fî yevmusani min muharremu'l-harâm li sene sitte ve selâse mie ve elf” Dolayısıyla askerin miras bırakmasından kasıt bu askerlerin askerlik dışındaki işlerle iştigal etmeleri ve bu işlerden kazandıklarını bırakmaları olmalıdır. Bu konuda başka örnekler için bk. T. Ş. S., 1843, 29, 2, 3; T. Ş. S., 1843, 29, 2, 6. 254

T. Ş. S., 1831, 97, 2, 5. Konu ile ilgili diğer örnekler için “Asâkir-i mansurede subaşlık ve kulavuzluğa müte´allik umuruna ta´yîn olunanlara âhari mudahele itmemesine” dâir T. Ş. S,. 1848, 12, 1, 1; “Çavuşluk hizmetine istihdâm olunana müdâhele edilmemesine” dâir T. Ş. S., 1836, 7, 1, 4.

255

68

Yeniçerilerin köle sahibi oldukları da görülmektedir. Gurre-i Muharrem 1060 tarihinde, Dergâh-ı âlî yeniçeri çavuşlarından olup Trabzon muhafazasında olan fahrü’l- ayân Mehmed Çavuş, 90 kuruşa bir köle satın almıştır.256

İncelenen sicillerde yeniçeriler mülk alım-satım işlemlerinde de karşımıza çıkmaktadırlar. Konu ile ilgili ayrıntıya girildiğine yeniçerilerin alım-satım işlerinde genellikle satın alan tarafta olduğu görülmektedir. Bu görüntü hem onların şehre yerleştiğini, hem de maddi durumu iyi kimseler olduklarını ortaya koymaktadır.

Diğer taraftan yeniçerilerin topluma entegrasyonda önemli mesafe aldıkları hatta mahkemede kendilerini yeniçeri olarak değil de reayadan bir kimse olarak takdim ettiklerini de görmekteyiz. Mesela 1651 cinayet davasında nineleri Halime torunlarının hüsnü ahlakına şahadet ederken onların yeniçeri olduklarını değil tüccar olduklarını vurguluyordu. Anlaşılan yargılanan bir kişi beklendiği gibi toplumda itibarlı bir konumda olan yeniçeriliği değil reayadan bir kişi olmayı tercih ediyordu.257

Yeniçerilerin faaliyetleri salt sosyo-ekonomik bir boyut taşımamakta, Trabzon’daki bürokratik merkezlerde idareci olarak da kendilerine yer edinebilmekteydiler. Mesela Dersaadet yeniçerilerinden Uveys Çelebi b. el-hacc Ramazan, İmaret-i Hatuniyye subaşısıdır ve beytü’l-mâl kabzına memurdur. Sultan Mehmed Han Camii Vakfı tevliyeti, 3 akçe vazife ile yeniçeri İbrahim üzerindedir. Fakat vakfın “mürtezikası” ondan razı değildirler. Bunun üzerine İbrahim ref‘ olunmuş yerine Mustafa adlı kişi mütevelli tayin edilmiştir.258 Dergâh-ı muallâ yeniçerilerinden ve 78. yaya başılarından Mehmed, 1060 Şevvâl’i gurresinden itibaren bir sene olmak üzere 608.400 akçe iltizam ile Gümrük Mukataası eminliğine tayin edilmiştir.259

Bunların yanında vergi toplamaya memur edilen yeniçeriler de bulunmaktadır. Mesela Nefs-i Trabzon zimmîlerinin 1060 senesine mahsûb olmak üzere, cizyelerini toplamaya Dergâh-ı muallâ yeniçerilerinden Osman tayin edilmiş ve 838 cizyehanenin her bir hanesinden 290 akçe ve kendi maişeti için de 40 akçe toplaması emredilmiştir.260

Dolayısıyla Trabzon’un en önemli bürokratik mevkilerinden olan gümrük mukataasının yeniçeriler tarafından iltizam edildiği; beşlü ağalığı da dâhil olmak üzere Trabzon’un sosyo-politik hayatındaki birçok meselede taraf oldukları görülmektedir.

256

T. Ş. S., 1831, 34, 1, 1. Yeniçeri zabiti Ebubekir Çavuş’un birçok alandaki sosyo-ekonomik faaliyetleri için Kenan İNAN, “Taşrada Bir Yeniçeri Zabiti, Ebubekir Çavuş”, CİEPO Osmanlı Öncesi ve Osmanlı

Araştırmaları Uluslararası Komitesi XVII. Sempozyum Bildirileri 18-23 Eylül 2006, Haz: Kenan İNAN -

Yücel DURSUN, KTÜ Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Trabzon, 2011, ss: 355-357. 257

Güçlü TÜLÜVELİ, Şer’iye Sicillerinin Işığı Altında Osmanlı İmparatorluğu’nda Askeri-Reaya Ayrışması Üzerine Bazı Gözlemler, CIEPO XIV. Sempozyumu, 18-22 Eylül 2000, Çeşme, T. T. K., Yayınları, Ankara, 2004, s. 771. 258 T. Ş. S., 1830, 87, 2, 7. 259 T. Ş. S., 1831, 93, 1, 1. 260 T. Ş. S., 1831, 86, 1, 4.

69

Ayrıca cizye toplamaya memur edilmeleri de, onların sosyo-politik anlamda kazandıkları nüfuzun iktisadî temellerinden birini teşkil etmiştir.