• Sonuç bulunamadı

KEİ’nin hukukî yapının güçlendirilmesi noktasında dikkat çektiği hususlardan biri de KEİ devletlerinin iç hukuklarının uyumlu hâle getirilmesidir.

KEİÖ’NÜN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER İÇİNDEKİ YERİ

A. Dışişleri Bakanları Konsey

5. KEİ’nin hukukî yapının güçlendirilmesi noktasında dikkat çektiği hususlardan biri de KEİ devletlerinin iç hukuklarının uyumlu hâle getirilmesidir.

164 Ekonomik işbirliğini hedefleyen KEİ, özellikle KEİ devletlerinin dış ticaret rejimlerinin uyumlulaştırılması üzerinde durmaktadır. Gerek KEİ’nin kurum yapısının hukuken tesis edilmesine yönelik gerekse KEİ Bölgesi içindeki ticarî işbirliğini arttırma amacıyla KEİ devletlerinin dış ticaret rejimlerinin uyumlulaştırılması yönünde alınmış kararlar, KEİ girişiminin genel olarak kurum düzeyinde ve özelde de ticarî işbirliği alanında bağlayıcı hukuk kuralları oluşturulmasını arzuladığını göstermektedir. KEİ devletleri arasında dış ticaret rejimlerinin uyumlulaştırılmasında dikkat çeken bir diğer husus, DTÖ sisteminin dikkate alınmasıdır. KEİ’nin uluslararası ekonomi sistemiyle uyumlu hareket etme ve bu sistemle bütünleşme hedefleri dikkate alındığında, DTÖ sisteminin ölçü alınması, KEİ’nin doğrultusuyla tutarlı bir yaklaşımdır. Öte yandan, bu uyumlulaştırma faaliyetleri için çalıştaylar, seminerler, vb. etkinlikler düzenlenmesi ve DTÖ, OECD gibi örgütlerle uzman kişilerin fikirlerinin alınması tavsiyeleri, KEİ’nin bu konuda titiz davrandığını göstermektedir. KEİ Bölgesi’nde ticarî işbirliğini arttırma arzusuyla bu yönde atılacak acele ve hukukî alt yapıdan yoksun adımların fayda sağlamayacağının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu sebeple konunun tarafları ile konunun uzmanlarının bir araya getirilmesi tavsiyesi, yerinde bir tespittir. Bu bağlamda 7 Şubat 1997 tarihli İstanbul Özel Toplantısının ana teması, KEİ Bölgesi’nde bir serbest ticaret bölgesi oluşturulmasıdır. İşbirliğini ekonomik zeminde gerçekleştirmek üzere oluşturulan KEİ’nin ileri bir aşamaya geçmek istediği anlaşılmaktadır. Ancak KEİ devletleri içindeki coğrafî çeşitlilik ve hedef farklılıkları, mevzuat açısından karmaşık bir durum yaratmaktadır. AB üyesi Yunanistan, Gümrük Birliği içindeki Türkiye, AB ile anlaşmalar imzalamış olan BDT devletleri göz önünde bulundurulduğunda her üyenin değişik taahhütleri bulunmaktadır. Bu sebeple toplantıda alınan kararlar ve bildiri metni, niyet ifadesinden öteye geçmemektedir. Ayrıca dikkat çeken bir diğer husus da KEİ’nin Avrupa mimarîsinin bir parçası olarak nitelendirilmesidir. Bu sebeple alınan kararlar, bir yandan AB’nin bir çıpa işlevi görmesi, diğer yandan da DTÖ sistemine uyumlu bir ekonomik alan yaratma isteklerinin bir ifadesi şeklinde değerlendirilebilir. Bütün bu değişkenlerin bilinmesi sebebiyle ihtiyatlı bir dil kullanılmış ve yalnızca ilk adımın atıldığı beyan edilerek bağlayıcı ifadelerden kaçınılmıştır.

165 6. KEİ ile KEİ’nin ilgili kuruluşları arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusu da üzerinde durulması gereken bir husustur. KEİ girişiminin uluslararası hukuk kişisine dönüşmesi sürecinde, ilgili kuruluşlar olarak KEİPA ve KEİ İş Konseyi belirlenmiştir. UKÇM’nin ise kuruluşu tamamlanmıştır. Her biri farklı bir alana yönelik olarak tasarlanan bu kuruluşlardan KEİPA, siyasî nitelikli bir yapıdır ve katılımcı devletlerin parlamenterlerinden oluşan bir kuruluştur. Parlamentoların ilgili devletlerdeki önemi dikkate alındığında, gerek ilgili devlet içinde gerekse KEİ devletleri arasında gündem oluşturmak bakımından KEİPA ile KEİ arasında sağlıklı bir ilişki kurulması gereklidir. Ayrıca, KEİ girişimi bünyesinde anlaşmaya varılan hususların iç hukuka süratle aktarılması noktasında KEİ devletleri parlamentolarının oynadığı kilit rol, son derece önem arz etmektedir. Bu sebeple KEİPA’nın kendisinden beklenen işlevi yerine getirmesi ve bunu KEİ ile doğru bir ilişki düzlemine oturtması, kurulacak ilişki modelinin uygunluğuna bağlıdır. Dolayısıyla KEİ’nin bu konudaki hassasiyeti ve ilişkilerin geliştirilmesine verdiği önem, yerinde bir tavırdır. Diğer ilgili kuruluş KEİ İş Konseyi ise iş çevrelerinin temsilcilerinden oluşan bir yapıdır. KEİ girişiminin ekonomik nitelikli bir girişim olması ve bu girişim içinde de özel sektörün önemli bir yer tutması, KEİ İş Konseyi’nin önemini arttırmaktadır. Alınacak kararlarla ilgili yapılan hazırlık çalışmalarına KEİ İş Konseyi’nin etkin bir şekilde katılmasının istenmesi, KEİ gibi özel sektör odaklı bir ekonomik girişimin işlerliğini sağlamak açısından doğru bir tutumdur. UKÇM ise akademik niteliği öne çıkan bir yapılanmadır ve KEİ’nin düşünce kuruluşu (think- tank) olarak tasarlanmıştır. Bilim alanında gerçekleşecek işbirliğinin diğer alanları da olumlu etkileyeceğini bilen KEİ Dışişleri Bakanları, UKÇM’nin kurulması yönünde aldıkları kararla somut projelerin ve işbirliği stratejisinin ortaya çıkması için gerekli olan kurum yapısının öneminin farkında olduklarını göstermişlerdir. Akademik çevrelerde yapılan bilimsel çalışmalarda, KEİ Bölgesi’ndeki ekonomik, teknolojik ve sınaî işbirliğinin göz önüne alınması topyekûn KEİ işbirliği sürecini olumlu yönde tetikleyebilecek bir durum yaratabileceğinden, akademik işbirliğinin bir kurum çatısı altında devam ettirilmesi anlamına gelen UKÇM’nin kurulması, politika geliştirmek ve uygulamaya yönelik somut çalışmalar yapmak açısından olumlu bir gelişmedir.

166 7. KEİ bütçesiyle ilgili olarak 30 Haziran 1994 tarihli Tiflis Toplantısında alınan kararlara bakıldığında, öncelikle KEİ bütçesine yapılacak katkıda her devletin yükümlü tutulması ve bu yükümlülükte de GYİH’nin esas alınması olumlu bir tutumdur. Zira uluslararası örgütlerin faaliyetlerini yerine getirebilmelerinin koşullarından biri de malî yapısının sağlıklı olmasıdır. Her devletin gücü oranında katkıda bulunma yükümlülüğü, bir yandan malî yükün her katılımcı devlet tarafından üstlenilmesi (eşitlik), diğer yandan da malî yükün makul bir dağılımla katlanılabilir bir boyutta olması (adalet) sonucunu doğurmaktadır. Eşitlik-adalet dengesinin sağlanması da faaliyetlerin yerine getirilmesini olumlu yönde etkilemektedir. Bu sebeple uluslararası örgüt olma yolunda ilerleyen KEİ’nin de beklenen işlevleri yerine getirebilmesi için bütçesinin belirlenmesi ve bu belirlemenin de eşitlik-adalet dengesi gözetilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Her katılımcının katkı yapması ve bu katkıların da devletlerin malî imkânları göz önünde bulundurularak belirlenmesi, KEİ’nin sağlıklı işlemesi açısından önemli bir karardır. Ayrıca katkıların belirli bir orana bağlanması, KEİ bütçesinin şeffaf ve bütçe disiplinine sahip olduğu anlamına gelmektedir. Bunun dışında bu karar Türkiye açısından, uzun süredir tek başına maliyetine katlandığı Daimî Sekretarya giderlerini üstlenme yükümlülüğünün 1998 yılından itibaren sona erdiği anlamına da gelmektedir.

8. KEİ Dışişleri Bakanları toplantılarının önemli bir gündem maddesi de