• Sonuç bulunamadı

İşbirliği Örgütler

KEİÖ’NÜN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER İÇİNDEKİ YERİ

A. Coğrafî Sınıflandırma

1. İşbirliği Örgütler

İşbirliği örgütleri temelde, eşgüdümü amaç edinmiş olan ve devletlere ait olan egemenlik yetkisine dokunmayan örgütlerdir. Bu örgütlerde son söz hakkı veya egemenlik, kural olarak üyelere aittir. Dolayısıyla devletler, geleneksel olarak kendilerine ait olan egemenlik yetkisini kendileri kullanmakta ve ortak çıkarları ekseninde işbirliği yapmaktadırlar182. İşbirliği temelindeki bu örgütlerde, bir üst otoriteye yetki devri, söz konusu değildir183. Uluslararası örgütlerin tanımı ve ortak özellikleri ile ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, aşağıda değinilecek olan “uluslarüstü örgütler” dışındaki örgütler, bu kategoriye girmektedir. BMÖ, OECD, IMF ve Uluslararası Çalışma Örgütü gibi örgütler bu gruba örnek olarak verilebilir.

KEİÖ, adından da anlaşılacağı üzere, bu grupta yer almaktadır. KEİÖ Şartının pek çok yerinde de sürekli olarak “işbirliği” kelimesi kullanılarak yetkilendirme açısından, örgütün niteliği vurgulanmıştır. KEİÖ Şartının hiçbir maddesinde, aşağıda değinilecek olan ve uluslarüstü örgütlere has, devletlere ait egemenlik yetkisinin kısmen veya tamamen devrine ilişkin açık veya örtülü, doğrudan veya dolaylı herhangi bir ibareye rastlanmamaktadır.

181 Amerasinghe, s. 9; Slomanson, s. 113; Pazarcı, II. Kitap, s. 115; Sur, s. 147; Çalış, s. 9; Karluk, s.

30; Başak, Değişen Dünya, s. 322; Özgöker, s. 4-6. Bu gruplandırma, “uluslararası-uluslarüstü”, “uluslarüstü-uluslarüstü olmayan”, “işbirliği-birleşme” şeklinde de yapılabilmektedir. Değişik isimlendirmelerde esas alınan kıstas “yetki” olduğu için burada, yetkiye dayalı bir ayrıma yer verilmiştir.

182 Sur, s. 147; Çalış, s. 7; Schermers ve Blokker, s. 40; Başak, Değişen Dünya, s. 323. 183 Karluk, s. 30.

66 2. Uluslarüstü Örgütler

Uluslarüstü örgütler, son sözü söyleme hakkının ya da egemenlik yetkisinden kaynaklanan hakların kısmen veya tamamen örgüte devredildiği mekanizmalardır. Diğer uluslararası örgüt tipleriyle aralarındaki temel fark da bu noktada yani, egemenlik yetkisinde düğümlenmektedir. Bütünleşme amacı taşıyan bu örgüt kararlarının bir kısmı, üye devletlerin vatandaşları için doğrudan etkili hâle gelerek onlar için de doğrudan doğruya hak ve yükümlülükler doğururlar. Dolayısıyla uluslarüstü örgütler, diğer örgütlere göre daha baskın bir nitelikte bağlayıcı karar alabilme yetkisine sahip kuruluşlardır. Bu yetkinin yanında, uluslarüstü örgütlerin aldığı kararların üyeler tarafından uygulanabilmesi amacıyla ve gerektiğinde kullanılmak üzere, zorlama yetkisi de mevcuttur. Devletler, kendi tercihlerine aykırı olan kararlara uymak durumundadır. Bunun bir sonucu olarak, üye devletlerin mevzuatı ile örgüt kararlarının çatışması durumunda da örgüt kararları, üstün kabul edilir. Kararların alınışında “çoğunluk” ilkesinin esas olduğu bu yapılanmalarda, “oybirliği şartı” da aranabilir ancak “oybirliği” şartının azlığı ile örgütün “uluslarüstülük” karakteri, birbiriyle ters orantılı bir görünüm arz etmektedir. “Oybirliği” şartı ne kadar az ise örgüt de o derecede, uluslarüstü bir görünüme bürünecektir184.

Uluslarüstü örgütlerin en bilineni ve en ileri seviyedeki örneği, AB’dir. Bu yapının en tipik ve en yerleşmiş örneği olan AB, ortaya çıktığı andan itibaren ve geçirdiği bütün aşamalarda, kendine has ve yeni bir hukuk düzeni yaratmıştır. Bu

184 Bkz. özellikle İzzettin Doğan, Türk Anayasa Düzeninin Avrupa Toplulukları Hukuk Düzeniyle Bütünleşmesi Sorunu, İstanbul Hukuk Fakültesi Yayını, Fakülteler Matbaası, İstanbul

1979; Ayşe Füsun Arsava, Avrupa Toplulukları Hukuku ve Bu Hukukun Ulusal Alanda

Uygulanmasından Doğan Sorunlar, Ankara 1985; Ayşe Işıl Karakaş, Avrupa Topluluğu Hukuk Düzeni ve Ulus Devlet Egemenliği, DER Yayınevi, İstanbul 1993; Işıl Özkan, “Avrupa Topluluğu

(Birliği) Hukuku İle Üye Devletler Ulusal Hukukları Arasındaki İlişkiler”, Milletlerarası Hukuk ve

Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, Prof. Dr. Aslan Gündüz’ün Anısına Armağan, S. 1-2/2005-

2006, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 2007. Ayrıca bkz. Gülören Tekinalp, Ünal Tekinalp, Yeşim M. Atamer, Bertil Emrah Oder, Burak Oder ve Gül Okutan, Avrupa Birliği Hukuku, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 2000, s. 66-67, 119-150; Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk

Dersleri I. Kitap, Turhan Kitabevi, Ankara 2004, s. 289; Pazarcı, II. Kitap, s. 124; Sur, s. 148;

Schermers ve Blokker, s. 41; Haluk Günuğur, Avrupa Birliği’nin Hukuk Düzeni, Avrupa Ekonomik Danışma Merkezi Yayını, Ankara 2007, s. 13-20; Enver Bozkurt, Mehmet Özcan ve Arif Köktaş,

Avrupa Birliği Hukuku, Asil Yayın Dağıtım, Ankara 2004, s. 160-170; Çalış, s. 6-7; Karluk, s. 33-

67 hukuk düzeni, üye devletlerin egemenlik yetkilerinin bir bölümünün ilgili organlara devredilmesi ve egemenlik yetkisinin kullanılmasından vazgeçilmesi yoluyla ortaya çıkmıştır. Uluslarüstü bir yapı olan AB’nin kurum yapısının işlevselliğinin ve bütünlüğünün sağlanabilmesi için yasamaya, yürütmeye ve yargıya ilişkin belirli konularda devir, bir zorunluluktur. Üye devletler, kıskançlıkla korudukları bu konulardaki egemenlik yetkilerinin bir bölümünden, Topluluk (AB) kurumları lehine feragat etmişlerdir. Topluluğun münhasıran yetkili olduğu bu alanlarda tasarrufta bulunma yetkisi, sadece ilgili kurumlarda olup üye devletlerin yetkisi bulunmamaktadır. İç egemenliğin belirdiği bu alanlarda, ulus devletin egemenliğinde bir daralma meydana gelir. Dolayısıyla üye devletler, geleneksel bir devletin ayırıcı özelliklerinden olan bazı yetkilerini devretmişlerdir. Yapılan bu yetki devrinin sonucunda, bir yandan devredilen alanlarda yapılan düzenlemeler bağlayıcı bir niteliğe kavuşurken diğer yandan da devletlere ait egemenlik yetkisinden kaynaklanan hukuk yaratma ve uygulama işlevinin bir kısmı, merkezîleşmektedir185.

Bunun dışında, Topluluk (AB) ile üye devletler arasında paylaşılan yetkiler de mevcuttur. Münhasır yetki alanları dışında kalan alanlarda geçerli olan bu yetki, ilgili organlar ve devletler arasında paylaşılmıştır. Yarışan yetki alanları olarak da adlandırılan bu alanlarda, Topluluk (AB) bir tasarrufta bulunmadığı sürece, üye devletler yetkilidir. Ancak Topluluk (AB), bağlayıcı bir işlem tesis ederse o takdirde,

185 Bkz. özellikle İzzettin Doğan, Türk Anayasa Düzeninin Avrupa Toplulukları Hukuk Düzeniyle Bütünleşmesi Sorunu, İstanbul Hukuk Fakültesi Yayını, Fakülteler Matbaası, İstanbul

1979; Ayşe Füsun Arsava, Avrupa Toplulukları Hukuku ve Bu Hukukun Ulusal Alanda

Uygulanmasından Doğan Sorunlar, Ankara 1985; Ayşe Işıl Karakaş, Avrupa Topluluğu Hukuk Düzeni ve Ulus Devlet Egemenliği, DER Yayınevi, İstanbul 1993; Işıl Özkan, “Avrupa Topluluğu

(Birliği) Hukuku İle Üye Devletler Ulusal Hukukları Arasındaki İlişkiler”, Milletlerarası Hukuk ve

Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, Prof. Dr. Aslan Gündüz’ün Anısına Armağan, S. 1-2/2005-

2006, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 2007. Ayrıca bkz. Tuğrul Ansay, “Avrupa Ekonomik Topluluğu’na Tam Üyeliğimiz ile İlgili Bazı Hukuki Sorunlar”, Prof. Dr. Yaşar Karayalçın’a

65.Yaş Armağanı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Olgaç Matbaası, Ankara 1988, s. 19-21;

Bumin Anal ve M. Bülent Tokuçoğlu, “Avrupa Topluluğu Hukuku ve 1982 Anayasası’nda Egemenlik”, İzmir Barosu Dergisi, S. 2, Nisan 1989, s. 53-56; Gürsel Özkan, “Avrupa Birliği Hukuku ve Milli Egemenliğin Devri”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 10, S. 1-2, 2002, s. 67-73; Mehmet Merdan Hekimoğlu, “Avrupa Topluluğu Hukuku ve 1982 Anayasası’na Göre Egemenlik”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S. 51, Mart-Nisan 2004, s. 31-34; Numan Dalyancı, “Avrupa Birliğinin Türkiye’nin Egemenliğine Olan Etkileri ve Bu Konuda Anayasada Yapılması Gereken Değişiklikler”, Kara Harp Okulu Bilim Dergisi, C. 14, 2004, S. 2, s. 4-8.

68 üye devletlerin yetkisi son bulur ve üye devletler, bu tasarrufa uygun olarak hareket ederler186.

IV. ULUSLARARASI ÖRGÜTLERİN ORGANİK YAPISI ÇERÇEVESİNDE