• Sonuç bulunamadı

Kurumlaşmayla ilgili olarak özellikle ilk toplantı olan 27 Ekim 1999 tarihli Selanik Toplantısında ve devam eden ilk birkaç toplantıda, KEİÖ’nün tam anlamıyla

Cilt II: Çağdaş Balkanlar, Osman Karatay ve Bilgehan A Gökdağ (Der.), KaraM&Vadi, Ankara

2. Kurumlaşmayla ilgili olarak özellikle ilk toplantı olan 27 Ekim 1999 tarihli Selanik Toplantısında ve devam eden ilk birkaç toplantıda, KEİÖ’nün tam anlamıyla

bir uluslararası örgüte dönüştüğü, en yetkili organ olan Dışişleri Bakanları Konseyi’nin yılda iki defa toplandığı, diğer organların da düzenli toplantılar gerçekleştirdiği, ilgili kuruluşların da kurum bütünlüğü içerisinde çalışmalarını devam ettirdiği vurgulanmıştır. Bu bağlamda Konsey, kurum yapısının güçlendirilmesi üzerinde sıklıkla durmuştur. Bir uluslararası örgütün amaçlarını gerçekleştirebilmesinin ve etkin olabilmesinin yolu, güçlü ve işleyen bir kurum yapısıdır. Her ne kadar 1992 yılından itibaren devam eden bir süreç olsa da KEİÖ, yeni sayılabilecek bir örgüttür. Üstelik üyelerinin çoğu, Soğuk Savaş’ta Doğu Bloku’na mensuptur. Rusya dışındaki bu üyeler, kendi iç devlet bünyelerinde bir kurumlaşma sürecinden geçmektedirler. Ayrıca belirledikleri yeni rotaya uygun, yeniden düzenlemekte durumunda oldukları uluslararası ilişkileri vardır. Bu sebeple bu devletler açısından uluslararası örgütlere üyelik, bu üyelikten kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi, uluslararası örgütlerin iç işleyişi gibi konularda tecrübe eksikliği söz konusudur. Bunun dışında, genel olarak KEİÖ üyesi devletler açısından bakıldığında da Konsey kararlarına yansıdığı üzere, alınan kararların hayata geçirilmesi ve somut işbirliği projelerinin işleyişindeki düşük sürat, KEİÖ’nün genel performansını etkilemektedir. Bütün bu engellerin aşılmasında,

196 KEİÖ’nün kurum yapısının ve iç işleyişinin güçlendirilmesi önemli bir araçtır. Bu sebeple Konsey’in yaptığı bu vurgu, isabetlidir.

22 Ekim 2009 tarihli Bakü Toplantısında, KEİÖ Dönem Başkanlığı ile ilgili yeni düzenlemeler kabul edilerek kurumlaşma yolunda bir başka adım daha atılmıştır. Bu toplantıda alınan karar uyarınca Dönem Başkanlığı, 1 Ocak-30 Haziran ve 1 Temmuz-31 Aralık tarihlerini kapsamak üzere yılda iki dönemi kapsayacaktır. Bu karar, takip eden ilk yıl olan 2010 yılı için geçerli olmayacaktır. Bu kararla birlikte, Dönem Başkanlığı’nı düzenleyen KEİÖ Şartının 13. maddesindeki hüküm, somutlaşmış olmaktadır. KEİÖ Şartının 13. maddesinde, Dönem Başkanlığı’nın tarihleri açıkça belirtilmemiştir. Yalnızca, altı ayda bir rotasyona tâbi olduğu ifade edilmiştir. Böylece, KEİÖ Şartının 13. maddesindeki hükümde bulunan boşluk doldurulmuştur. 2010 yılının ilk toplantısı olan 28 Mayıs 2010 tarihli Sofya Toplantısında ise 2009 yılının son toplantısında Dönem Başkanlığı’nın yeni takvimlendirmesiyle ilgili alınan kararlarla uyumlaştırmalar yapılmıştır. Dönem Başkanlığı takvimiyle gözlemcilik ve sektörel diyalog ortaklığı statüleri ile çalışma gruplarının eylem plânlarının sona erme tarihleri uyumlu hâle getirilmiştir. Bu uygulamanın yapılmasındaki amaç süreler arasında boşluk bırakmamak, yukarıda örnekleri verilen ve ortaya çıkması muhtemel aksaklıklara müdahale edebilecek merci konusunda yetki sorununun doğmasına engel olmaktır. Bu yönüyle yapılan uyumlaştırma isabetlidir.

Kurumlaşmayla ilgili bir diğer örnek, 29 Ekim 2004 tarihli Tiflis Toplantısında alınan tavsiye kararıdır. Bu toplantıda, ilk kez gerçekleştirilmiş olan gayrıresmî Yüksek Düzeyli Memurlar Komitesi toplantısının devam ettirilmesi önerilmiştir. İlk toplantıda gerçekleştirilen beyin fırtınasının olumlu sonuçlar doğurması üzerine Konsey, yeni Dönem Başkanı’ndan bu toplantının tekrarlanmasını istemiştir. Bilindiği üzere gayrıresmî toplantılar, daha rahat bir ortamda gerçekleştirilmekte ve gündemin dışına çıkılabilmektedir. Öte yandan, bu toplantılara resmî devlet temsilcileri katılsa da devletlerin resmî politikalarının esneyebilen yönleri, bu tarz toplantılarda daha bariz olarak gözlemlenebilmektedir. Bu sebeple KEİÖ sürecinin gelişmesine olumlu katkı sağlayabilecek gayrıresmî toplantıların üst

197 düzeydeki resmî görevliler aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve bu toplantıların devam ettirilmesi tavsiyesi, yerinde bir tutumdur.

Kurumlaşmayla ilgili değerlendirilmesi gereken son mesele 1 Kasım 2006 tarihli Moskova Toplantısında alınan, KEİÖ Dışişleri Bakanları Konseyi toplantılarında alınan kararların uygulamadaki durumunun takip edilmesi kararıdır. Bu hususta, KEİÖ yapılanması içindeki birimlere ayrı ayrı görevler verilmesi yönünde kararlar alınmıştır. Herşeyden önce bu konuda birincil sorumluluk Dönem Başkanlığı’na verilmiştir. Dönem Başkanı, görev süresinin sonunda hazırlayacağı raporda, alınan kararların yürürlük durumunu belirtecektir. Dışişleri Bakanları Konseyi ise genel anlamda bu meselenin sürekli takipçisi olacaktır. Her organın bu hususta görevlendirilmesi ve kurum olarak bakıldığında her birimin kendi ölçeğinde takipçi olması, alınan kararların hayata geçirilmesinde ortaya çıkabilecek savsamanın önüne geçilmesi açısından olumlu bir gelişmedir. Oluşturulan bu takip mekanizmasıyla KEİÖ’nün genel olarak daha işlevselleşmesi ve verimlilik kazanması mümkün olabilecektir. Ancak bu mekanizmada ve genel olarak Konsey kararlarında görülen eksiklik, alınan kararların hayata geçirilmesi için gerekli vadelerin öngörülmemiş olmasıdır. Takip mekanizması, KEİÖ’nün genel olarak disipline edilmesinde faydalı olabilir ancak zaman açısından kısıtlayıcı vadelerin belirlenmemesi, bu mekanizmanın ve genel olarak KEİÖ’nün işlerliği açısından istenilen neticenin elde edilememesine yol açabilir. Konsey kararlarına sürekli olarak yansıyan, “alınan kararların hayata geçirilmesi, somut adımların atılması, vb.” ifadeler, KEİÖ’nün uygulamadaki eksikliklerine işaret etmektedir. Nitekim bu takip mekanizmasının kurulması, KEİÖ’nün gerek iç yapısında gerekse dış ilişkilerinde görülen sıkıntıların bir yansımasıdır. KEİÖ’nün amaçladığı hedeflere ulaşabilmesi açısından doğru bir adım olarak görülebilecek bu takip mekanizması, her aşamada gerekli olan sınırlandırıcı sürelerin eksikliği sebebiyle istenilen etkiyi doğurmayabilir.

3. KEİ sürecinin KEİÖ ile sonuçlanmasının üye yapısıyla ilgili somut ilk