• Sonuç bulunamadı

2.YENİ YÖNETİM ANLAYIŞI (NEW PUBLIC MANAGEMENT)

YENİ YÖNETİM ANLAYIŞI

5. Fonksiyonel (işlevsel) Özelleştirme: Kamu ve özel sektörün görev üstlenmesine göre bir ayırım, bu sektörlerin her birinin bütün görevleri için gerekli

2.3. YENİ YÖNETİM ANLAYIŞININ YAPI VE SÜREÇ UNSURLARI (ÖRGÜT GELİŞTİRME)

2.3.3. Hizmet Sözleşmeleri ve Çıktıya Dayalı Finansal Yönetim

2.3.3.1. Yeni Yönetim Anlayışında Yönetim Süreci

Dünyanın geldiği nokta itibariyle, kamu yönetiminin ürettiği ürünler ve yerine getirdiği hizmetler hem çeşit olarak hem de miktar olarak sürekli artmaktadır. Kamu yönetimi; eğitimden sağlığa, güvenlikten haberleşmeye, ulaşımdan savunmaya kadar bir çok alanda söz sahibidir. Kullanılabilecek kaynakların sınırlı olduğu dünyamızda, kamu sektörünün de verimli ve etkili mal ve hizmet üretmesi, faaliyetlerinde ekonomikliği ön plana çıkarması kaçınılmazdır. Bu konuda büyük bir ilerleme kaydeden özel sektör işletmelerinin uyguladığı yöntemler ve yönetim teknikleri, kamu sektörünün üretim sürecini de etkilemektedir. Bu anlamda kamu sektörü de, her örgütte olduğu gibi amaca uygun olarak gördüğü yöntemleri, işletme yönetimi anlayışına göre üretim sürecine uygulayarak değiştirmektedir.

Söz konusu olan yönetim süreci, şeffaflık nedeniyle oldukça basittir. Gerçekte planlama ve üretim süreci, ne zaman bakımından, ne de içerik olarak bu belirgin aşamalardan uzaklaşmaktadır; aksine karşılıklı etkileşim içerisinde bulunmaktadır. Süreç hem dış baskılarca (örneğin politik sistemdeki diğer aktörlerce), hem de bütün bir sistemce (ekoloji, teknoloji, toplum ve ekonomi ) etkilenmektedir.

Politik-idari sistemde yönetim süreci Mäder ve Schedler (1994: 58)’e dayanarak şu şekilde açıklanabilir: Süreç, planlanan ve olması beklenenlerden başlayarak elde edilen sonuçlara kadar devam etmektedir. Sürecin hizmet üretimi safhasına kadar, ihtiyaçlar, amaçlar, ürün-planlama ve araç-gereç planlamasından oluşan dört aşaması ve hizmet

üretimi safhasından itibaren de, araç-gereç kullanımı, üretim miktarı, programların etkisi, müşteri ya da hemşehrilere etkiden oluşan dört aşaması bulunmaktadır. Kamu yönetiminin hizmet üreticisi olarak bu şeklide dikkate alınması, ilk bakışta alışılmışın dışında görünmektedir. Çünkü, kamu yönetiminin ürünleri her zaman maddi olmamasına ve maddi ürünlerle her zaman aynı ölçüde değerlendirilmemesine rağmen süreç, fiziksel ürünlere paralel bir biçimde işlemektedir. Bu durum eleştirilere neden olabilecek bir konumda olmasına rağmen, yönetim sürecinin bu şekilde düşünülmesi, hizmetlerin ölçümü için son derece yararlı olacaktır.

Yönetim sürecinin gösterilmesinde öncelikle çeşitli müşteri gruplarının ve hizmetle ilgili olanların ihtiyaçları nedeniyle kamu sektöründe belli politik amaçların bulunduğundan hareket edilmektedir. Bu durum, amaçlara ulaşmak için ideal durumlarda buna uygun ürün planlamasına neden olmaktadır. Ürün planlaması, ürünün fayda-maliyet analizinin yapılabilmesini sağlamaktadır. Aynı zamanda ürün planlaması, politik idari sistemde planlama sürecinin önemli bir parçasını oluşturmakta ve planlama unsurlarının uygun bileşimini sağlamaktadır (Schedler/Proeller, 2000: 115). Planlama sürecinin temel unsurları; kamu yönetimine çeşitli yollardan vatandaşlar/müşteriler tarafından iletilen talepler, amaçlar, ürünler ve araç-gereç planlaması şeklinde sayılabilir.

a)Talepler/Beklentiler: Vatandaşların isteklerini kamu yönetimine iletme yolları arasında siyasi partiler ve baskı gruplarının kullanılması, halk oylaması ve diğer demokratik araçlar sayılabilir. İhtiyaçlar, ürünle sıkı bağlantı halinde ortaya çıkmaktadır. Yeni yönetim anlayışında, ürün ve hizmet planlaması sürecinde müşterilerin/vatandaşların istekleri ve beklentileri daha fazla etkili olmaktadır. Talepler, kamu yönetiminin neyi ve hangi kalitede yapması gerektiği konusunda bilgi vermektedir. Bir başka ifade ile, ihtiyaçların tespiti, politik kararlara temel oluşturan gereklilik alanlarının belirlenmesi, yönetimin belli amaçlar edinmesi için zorunlu ön koşuldur.

b) Amaçlar: Kamu yönetiminde amaç belirleme süreci, amaç yapısının oldukça dağınık, çok boyutlu olması nedeniyle son derece zor kabul edilmektedir (Buschor, 1993a: 210). Bundan dolayı bütün alanlarda amaçlar açık bir biçimde tespit edilememektedir. Sonuçta kamu yönetiminin faaliyetleri, amaçlara göre gerçekleşmemekte ve etkinlikten

yoksun hale gelmektedir. Bundan dolayı bütün ürünler için, etkinlik amacı ve hizmet amacı olmak üzere iki türlü amaç tespit edilmektedir (Schedler/Proeller, 2000: 117). Geleneksel yönetim düşüncesinde, işleyiş ve kurallar öne çıkarılırken yeni yönetim düşüncesinde amaçlar öne çıkarılmaktadır. Bununla da kalınmayıp kamu yönetiminin özel konumu dikkate alınarak etkinlik amacının yanı sıra hizmet amacı da gündeme getirilmektedir. Çünkü, ancak amaçların belirlendiği durumlarda kamu hizmetleri ölçülebilir bir nitelik kazanmaktadır. Örneğin, güvenlik birimleri için bir şehirde suç oranını belli bir süre içerisinde %xy’ye indirmek gibi bir amaç belirlenirse, bu sürenin bitiminde amacın ne kadar gerçekleştirilebildiği, dolayısıyla güvenlik hizmetlerinin etkinliği ölçülebilir. Kamu yönetiminde bazı alanlarda amaçların belirlenmesi özel sektördeki gibi somut değerlerle ifade edilebilir. Bu alanlarda etkinlik ve verimliliğin ölçülmesi de kolay olmaktadır. Ancak bazı alanlarda, somut amaç belirlemede yetersizlikler olabilir. Bu durumda da hizmetin verimliliğinin ve etkinliğinin ölçülebilmesi oldukça zor olmaktadır. Bu tür alanlar kamu yönetimi için birer ‘tabu alanı’ (Schedler/Proeller, 2000: 117) olarak açıklanabilir.

Amaçların belirlenmesi, dışarıdan sürekli bilgi alan aşamalı bir süreç içerisinde başarılı olabilir. Harcamalar da önceki sonuçlarla karşılaştırılabilir. Amaçların belirlenmesi için, doğrusal programlama, kuyruk teorisi, oyun teorisi, simulasyon, PERT, çok boyutlu istatistik analizleri gibi bir çok metot kullanılabilir (Koçel, 1999: 62).

c)Ürünler/Sonuçlar: Yeni yönetim anlayışının başarısı için ürünlerin/sonuçların değerlendirilmesi oldukça önemli bir yer işgal etmektedir. Ürün, çıktı, sonuç ya da hizmet şeklinde isimlendirilen unsurlar yeni yönetim anlayışının temel unsurudur. Ürün ya da çıktının oluşturulmasının temellerini vatandaşların beklentileri oluşturmaktadır. Aynı zamanda ürün ya da elde edilen netice, kamu yönetiminin çıktıya dayalı yönetimi için bir temel oluşturmaktadır (Hoffjan/Junga, 1996: 43). Geleneksel yönetim anlayışı da kaynaklar, personel miktarı, krediler ve araç-gereçlere ilişkin düşünceler geliştirmiştir. Ancak bu, bürokratik eğilimli olduğu için sonuçlardan çok işleyiş sürecini öne çıkarmıştır. İşleyiş sürecine uyulması başarı için temel koşul sayılmıştır. Yeni yönetim anlayışı ise, kendi modeli içerisinde yönetim sürecinin bütün boyutlarını birlikte değerlendirmeyi denemektedir. Bu modelde başarı faaliyetlerin kalitesi, yoğunluğu ve miktarınca tanımlanmaktadır. Yeni yönetim anlayışı modelinde başarının

yolu, görevlerin yerine getirilebilmesi için ölçülebilir amaç tespiti ve sonuçların tanımlanmasından geçmektedir (Schedler/Proeller, 2000: 121). Yeni anlayışta kamu yönetimi çıktıya dayalı bir örgüt yapısı kazanmaktadır.

Ürünün ya da sonuçların bu şekilde açıklanması, iki kısma ayrılmaktadır. Birinci kısım, üretilen mamullerin (hizmetlerin) miktar ve kalitesine ilişkin (çıktı bölümü) özel bilgileri içermektedir. İkinci kısım ise, mamulün (hizmetin) üretilmesi için söz konusu birimlere hangi kaynakların tahsis edileceğine ilişkin (girdi bölümü) bilgileri içermektedir (Hoffjan/Junga, 1996: 45). Birinci bölümde kalite standartları ve ürün hacmi yer almaktadır. Kalite standartları ürünlerin beklenen özellikleri ile ilgili bilgileri içermektedir. Kalite göstergeleri ile birlikte ürünlerin bir ya da daha fazla özelliğini açıklamak, standartlar ve amaçlar arasında gerekli olan yüksek korelasyonu mantıklı göstermektedir. Ürünler (hizmetler), sözleşmeye uygun olarak sorumlu birimlerde üretilmektedir. Hizmet sözleşmelerinin ikinci önemli unsuru kantitatif hizmet sunumudur. Üretim yoğunluğunun tespiti için kantitatif hizmet sunumu önemli bir planlama işlevini yerine getirmektedir.

d) Araç-Gereç Planlaması: Ürünün açıklanmasında ikinci kısmı girdi bölümü oluşturmaktadır. Ürünün istenilen miktarda ve kalitede üretilebilmesi için sorumlu birimin üretim faktörlerine (personel, finansman, hammadde vs.) ihtiyacı vardır. Üretimle neden olunan değer tüketimini en aza indirme zorunluluğu, yönetimin verilen kaynakları tasarruflu kullanmasını gerektirmektedir. Bunun için sorumlu birim, hangi değişkenlerin maliyetleri artırdığını ve hangilerinin düşürdüğünü belirlemek zorundadır (Hoffjan/Junga, 1996: 47). Buna araç-gereç planlaması denilmektedir. Araç-gereç planlaması, finansman, personel, materyal ve yatırımlara dayanmaktadır. Yeni yönetim anlayışı, örgütleme yetkisini yönetim birimlerine aktarmak suretiyle üretimi (hizmet sunumunu) bürokrasisiz gerçekleştirmek için esneklik ilkesini yerleştirmeyi denemektedir. Aynı zamanda, operatif yönetimin benzer problemlerinin (süreç tahakkümü gibi) artık politik-idari sistemin bir meselesi değil, aksine hizmet sunucularının bir meselesi olduğundan hareket etmektedir.

2.3.3.2. Hizmet Sözleşmeleri ve Sözleşme Yönetimi