• Sonuç bulunamadı

1. VERGĐ AHLÂKININ ÖLÇÜLEBĐLĐRLĐĞĐ SORUNU

1.1. VERGĐ AHLÂKI, ĐDARE DAVRANIŞLARI VE GÜVEN UNSURU

Vergi ahlâkı kavramı somut delillerden daha çok soyut bir kavramsal yapıya sahip olması dolayısıyla, birçok faktörden etkilenmektedir. Mükelleflere karşın idarenin davranışları, yine bu davranışların mükelleflerin vergi idaresine ve politik aktörlere olan güvenlerini ne ölçüde etkilediği bu kısımda ele alınan konulardır.

84 1.1.1. Đdare Davranışları

Mükellef ile vergi idaresinin sürekli bir etkileşim içerisinde bulunmaları ve vergi idaresinin mükellef karşısında takınmış bulunduğu tavırlar da mükelleflerin vergiye karşı bakış açısının şekillenmesinde önem arz eden bir durum olmaktadır.

Mükellefler ile vergi idaresi arasında bir psikolojik vergi sözleşmesi olduğu öngörülmektedir. Bu psikolojik vergi sözleşmesinin temelinde, vergi idaresinin pozitif hareketler göstermesi ve mükellefler tarafından da sergilenen pozitif hareketleri desteklemesi, yine bu sözleşmeyi bozabilecek hareketleri önlemesi yatmaktadır. Buna bağlı olarak, vergi idaresi ile mükellefler arasındaki psikolojik sözleşmede vergi idaresi, mükelleflerin vergi beyannamelerinde gerçek gelirlerini dürüst bir şekilde belirteceklerini ummaktadır. Diğer taraftan mükellefler ise, eğer gerçekten gerçek gelirlerini dürüstçe beyan ettikleri durumun varlığı halinde bunun karşılığı olarak saygılı bir davranış beklemektedirler. Ancak vergi idaresinin mükelleflere, en baştan vergi kaçakçısı oldukları şüphesi ile yaklaşma gibi bir strateji ile yaklaşmaları, vergi idaresi ile mükellefler arasında bulunan psikolojik vergi sözleşmesini baltalayacaktır 1. Mükelleflere yönelik idarenin saygılı davranışlarda(respectfull treatments) bulunması, mükelleflerin vergi ahlaklarının artmasına ve belirgin ölçüde vergi toplama maliyetlerinin düşmesine yol açacaktır.

Đdarenin saygılı davranışı iki bileşene ayrılmaktadır.

Đlk olarak, denetçilerin mükellefler ile etkileşimlerinde kullandıkları prosedürler şeffaf ve açık olmalıdır. Keyfi prosedürler yüzünden mükellefler ciddiye alınmadıklarını düşünebilir ve çaresiz hissedebilirler. Böylece, bu tür bir yaklaşım onların vergi ödemeye yönelik olan içsel motivasyonlarını azaltır.

Đkinci olarak saygılı davranışlar, vergi memurlarının bireyin mükellef olarak kişiliğine ne ölçüde saygı gösterdikleri ile doğrudan alâkalıdır. Eğer vergi memurları alt üst (hiyerarşik) ilişkisi yerine mükelleflere ortaklarıymış gibi davranırlarsa, bu mükellefler için vergilerini dürüstçe ödemek için güçlü bir teşvik olacaktır. Bu durumu sağlamak ve ilk durumdaki olumsuzluğu gidermek için mükelleflere iyi niyetle yaklaşan ve ciddiye alan net prosedürlerin uygulanması gerekmektedir2.

1 Lars P. Feld ve Bruno S. Frey, “Trust Breeds Trust: How Taxpayers are Treated”, Economics of Governance, S.3., 2002, ss.87-99., s.91.

2 Bruno S. Frey, “Deterrence and Tax Morale…..”, a.g.m., s. 392.

85 Böyle bir yaklaşımın göz ardı edilerek vergi idaresi personeli tarafından saygısız ve lakayt bir tavra maruz kalmış bir mükellef, bunun doğal bir sonucu olarak vergiye karşı olumsuz bakış açısına sahip olabilecektir. Mükellefin, kendisinin adam yerine konulmadığı bir kurum tarafından, yani kendisinin muhatap dahi kabul edilmeyerek fikri alınmadan kendisine vergi salınmasına girişilmesi, onları vergiden kaçınmaya ve vergiyi vermeme tutumuna sevk edecektir3. Bundan dolayı vergi idaresinin mükelleflere daha inceleme ve araştırma aşamaları başlamadan doğrudan suçlu gibi bakmamaları, onlara daha olumlu bir bakış açısı ile yaklaşmaları gerekmektedir.

1.1.2. Politik ve Hukuksal Sisteme Karşı Olan Güven

Vatandaşların politik idareye ve hukuksal sisteme güvenleri önem arz eden bir unsur olmaktadır. Eğer politikacılara ve politik sisteme olan güven düşük seviyede ise vergiye olan uyum seviyesi oldukça düşük, vergi kaçakçılığı gibi negatif fiiller de oldukça yaygın olacaktır. Bu tür bir yaklaşımın yaygınlaşması ise devletlerin vergi gelirlerinde azalmalara neden olacağı için çok önemli sorun teşkil edebilecektir. Ancak bu durumun tespiti açısından bir sorun vardır ki o da politik sisteme ve politikacılara olan güvenin nasıl ölçülebileceği hususudur4. Bu güven vatandaşlara daha saygılı davranılması ile de doğru orantılı olacaktır. Vatandaşlara daha saygılı ve ciddi davranılması, doğrudan seçmen katılımı ile ilgili olarak anayasal düzenlemelerde yer alan maddelerin bulunması gibi unsurların varlığı bu durumu pekiştirecek unsurlardır. Bu durumla ilintili olarak mevcut ülkede bulunan demokratik yapı da önem arz etmektedir. Vatandaşların alınan kararlarda daha çok payının bulunduğunu ve kendilerini daha yoğun şekilde devletin bir parçası olarak düşündükleri bir demokratik yapılanmanın varlığı pozitif etkiler yaratabilecektir.

Doğrudan demokrasi içerisindeki sistematikte vatandaşların kendi irade beyanlarını yansıtan ve kendileri ile ilgili bölgesel ya da sektörel sorunlara çözüm getirebileceklerini düşündükleri siyasal parti ya da diğer organlara güvenmeleri önem taşımaktadır. Bu doğrultudaki eğilimler ve doğrudan demokrasi ile ilgili olarak Đsviçre üzerinde Wahl, Muehlbacher ve Kirchler, yaptıkları çalışmada mevcut hususları değerlendirmişlerdir. Bu

3 Çataloluk, a.g.m., s. 222.

4 Henrik Hammar, Sverker C. Jagers ve Katarina Nordblom, “Tax Evasion and the Importance of Trust”, Göteborg University Working Paper No:179, Đsveç, 27 Ekim 2005, s.2. http://hdl.handle.net/2077/2742, Erişim tarihi: 05.05.2010.

86 çerçevede siyasal, idari ve yargısal sürece olan güvenin artması, vergi ahlâkını olumlu yönde etkilemektedir. Böyle bir güven ortamının varlığı halinde yönetimin ve bunlara bağlı olan uygulayıcı idarenin bireyler üzerinde alacakları siyasal ekonomik vb. kararlara karşı adı geçen vatandaşların tepkileri daha düşük seviyede kalacak, ilgili idarelerin vergisel hususlarda alacakları kararlar da mükellefleri çok fazla rahatsız etmeyecek, mükelleflerin vergi uyum ve işbirlik oranlarında artış görülecektir5.

Bireylerin siyasi, idari ve yargısal sistemin çok iyi işlemediğini ve kendi görüş ve menfaatlerini temsil edemediklerini düşündükleri durumda ise ilgili vatandaşlar mevcut siyasi, idari ve yargı mercilerine karşı güvensiz bir tavır takınabileceklerdir6. Ekonomik, vergisel ve hukuksal süreçler içerisindeki etkinsizliklerin varlığı, sık aralıklarla vergisel afların ortaya çıkması ve vergi uygulayıcılarının sert caydırıcı tedbirler alması vb. gibi negatif durumlar gözlemleyen bireylerin, tabi oldukları devletin mevcut siyasi, idari ve yargısal mercilerine olan güvensizliklerini artırıcı unsurlar olacaktır. Bu tür bir yaklaşımın sonucu olarak bireylerin, kendilerini tam layıkıyla temsil edemediklerini düşündükleri idare ve diğer organlara karşı olumsuz tavırlar sergileme kapasiteleri artacaktır. Bu tür bir olumsuz yaklaşımın toplumu oluşturan bireyler arasında yaygınlaşmaya başlaması ya da artması, vergi ahlâkı ve vergi uyumu konularında mükelleflerin genel hatlarıyla uyumsuz bir bakış açısına sahip olmalarına yol açacaktır. Bu durum, vergi gelirlerini, kamusal hizmetlerin finansmanını ve devlet faaliyetlerinin etkinliğini azaltıcı bir etki doğuracaktır.

1.2. MÜKELLEF TĐPLERĐ, MÜKELLEF PSĐKOLOJĐSĐ VE DAVRANIŞLARI