• Sonuç bulunamadı

2. VERGĐ UYUMU

3.1. SOSYAL KURALLAR

3.1.7. Dine Bağlılık

3.1.7.1. Din ve Vergi Ahlâkı Đlişkisi

Genel olarak ilahi dinler ve diğer dinler içerisinde dürüstlük, doğruluk, adalet ve görevler ile ilgili olarak birbirine benzer normlar bulunmaktadır. Dini kurallar toplumlarda ahlâki davranışları arttırdığı, hoşgörü ve güven ortamı sağladığı için illegal davranışları engellemektedir. Suç işleme ile dindarlık arasında negatif bir ilişki vardır. Ampirik çalışmalar, dindar kişilerin çok olduğu ülkelerde suç oranlarını daha düşük olduğunu göstermişlerdir102.

Diğer taraftan din, sosyal değerleri yasalaştıran ve kuvvetlendiren bir etkiye sahiptir. Dini organizasyonlar, ahlaki bir sosyal yapı oluşturur ve kabul edilen kuralların

100 M. J. Graetz ve L. L. Wilde; “The Economics of Tax Compliance: Facts and Fantasy”, National Tax Journal, V. 38, 1985, ss. 355-363. ve H. Elfflers, Income Tax Evasion: Theory and Measurement, Kluwer, Amsterdam, 1991.’den aktaran Torgler; “The Importance of Faith: Tax Morale and Religiosity”, a.g.m., s. 2.

101 Torgler, a.g.e., s. 35.

102 Örneğin Bkz. B. B. Hull ve F. Bold, “Hell, religion, and cultural change”, Journal of Institutional and Theoretical Economics, S. 150, 1994, ss. 447–464.; J. Lipford, R.E. McCormick ve R.D. Tollison,

“Preaching matters”, Journal of Economic Behavior and Organization, S. 21, 1993, ss. 235–250.

33 uygulanmasını sağlayan doğaüstü bir yaptırım gücü (doğaüstü bir polis) görevi yürütür103. Bireyler bir şekilde vergi idaresinden ya da toplumu oluşturan diğer bireylerden bu negatif fiillerini gizleyebilseler de din ve diğer öğretilerde doğruların yapılmasını ve yanlış hareketlerden kaçınılması gerektiğini öngören “vicdan” müessesinden bu durumu saklayamayacaklardır. Bundan dolayı eğer mükelleflerin dini inançları ve dine bağlılık dereceleri yüksek ise, mevcut negatif hareket bireyde bir baskı ve tazyik oluşturacaktır.

Büyük ve karmaşık toplumlarda yanlış davranmanın sosyal maliyetleri, küçük toplumsal gruplara göre daha az anlaşılmaktadır104.

Ancak, burada homo economicus (iktisadi insan) kavramı ile bir çatışma yaşanacağı aşikârdır. Bu durumda hangi tarafın ağır basacağı görecelidir. Homo economicus kavramını tamamlayıcı bir yaklaşım olarak ifade edilebilecek rasyonel tercihler kuramı105, etkileşimin diğer bir yanı olmaktadır. Buna göre insanların kendilerine zarar verebilecek olan eylemler yerine zevk ve mutluluk veren eylemlere doğru bir yönelişinin bulunduğu varsayımı ağır basmaktadır.

Bireyleri vergi kaçakçılığı ve buna benzer diğer uyumsuz vergi davranışlarından caydırma konusunda dini yaklaşımlar günümüzde önemli bir yere sahiptir. Dinlerin toplumda vergi uyumunun sağlanmasında olan rolünün ne olduğunu açıklamaya yönelik en önemli teorilerden biri, Hirschi ve Stark tarafından ortaya konulan “Cehennem Ateşi”

hipotezidir106. Bu hipoteze göre din, suçlu davranışlardan caydırır ve toplumsal kabul gören davranışları teşvik eder. Bunu yaparken uyum sağlamayanların cehennem ateşi, ayıplanma gibi hoşa gitmeyen sonuçlarla sonsuza kadar cezalandırılacağını savunmaktadır.

Ayrıca dünyada ve ahrette kişilerin ödüllendirileceği vaadi sunarlar. Ödüllendirme vaadi ve ceza ile tehdit etme gibi davranışsal reçeteler, o dine inananlar üzerinde büyük etkiye sahiptir107. Dindar olarak tanımlanan bireyler, yanlış davranışlarından dolayı daha çok utanç duyarlar. Bu süreç sonunda dindar bireyler, söz konusu ağır gayrı resmi cezaları

103 James Alm ve Benno Torgler, “Culture Differences and Tax Morale in The United States and in Europe”, Journal of Economic Psychology, S. 27, 2006, ss. 224–246, s.243.

104 Benno Torgler ve Friedrich Schneider, “What Shapes Attitudes Toward Paying Taxes? Evidence from Multicultural European Countries.”, Social Science Quarterly; S. 88/2, Jun 2007, ss. 443-470, s.449.

105 Daha ayrıntılı bilgi için bkz. Zahir Kızmaz, “Din ve Suçluluk: Suç Teorileri Açısından Kuramsal Bir Yaklaşım”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.15, S.1,Elazığ, 2005, ss.189-215., s. 198.

106 Travis Hirschi ve Rodney Stark, "Hellfire and Delinquency", Social Problems, S. 17/ 2, 1969 ss. 202-213.

107 Colin J. Baier ve Bradley R. E. Wright, “If You Love Me, Keep My Commandments: A Meta-Analysis of the Effect of Religion on Crime”, Journal of Research in Crime and Delinquency, S.38/1, Şubat 2001, ss.

3-21., ss. 4-5.

34 kabullenme yoluyla istenmeyen suçlu davranışlardan vazgeçerler108. Hirschi ve Stark dinin suçlu ya da yanlış davranışlardan üyelerini caydırdığını ve bu yüzden etik davranışlarla ve kurallarla oluşan normatif uyumun, toplumun refahını artırdığı konusunda hemfikir olmuşlardır.

Stack ve Kposowa ise yaptıkları çalışmada dinin vergi dolandırıcılığı ve tutumlar üzerine etkisini incelemişlerdir. Stack ve Kposowa, dinin suç riskini azalttığı ya da caydırdığı fikrini savunmaktadırlar. Dindarlık, vergi uyumunun artmasına değişik yollarla sebep olmaktadır. Đlk olarak dinler, sapkın davranışlardan ve inançlardan(örnek olarak çalmayacaksın, öldürmeyeceksin şeklinde) insanları caydırarak sosyalleşmelerine yol açar.

Ayrıca sapkınlığı caydırmak ve doğru hareket etmeyi teşvik için sonsuza kadar lanetlenmek, arafta kalmak gibi argümanlar kullanırlar. Bu negatif yaklaşım bireylerin suça katılımlarını azaltacaktır. Dini inançlara yapılan vurgu, sosyal kontrat teorisi ile ilişkilidir109. Dini inanca dayalı ilişki, orijinal sosyal kontrat modelinde tartışılmamasına karşılık, dini ilişkilerin büyük suçları caydırması beklenebilir110. Yazarlar makalede vergi dolandırıcılığını değil, vergi dolandırıcılığı karşısında bireylerin tutumlarını incelemişlerdir ve dini kuralların insanların uygun davranışta bulunmalarını etkilediği sonucuna varmışlardır111.

Torgler, dine bağlılığı, vergi ahlakını etkileyen önemli bir değişken olarak ele almış ve dine bağlılık derecesi ile vergi ahlakı seviyesi arasında güçlü bir doğru orantı olduğu, dine bağlılığın vergi ahlâkını arttırıcı etki yaptığı ve belli bir din tarafından kontrol edilen insanların diğerlerine göre vergiye karşı daha uyumlu olduğu kanısına varılmıştır112.

Dini alışkanlıkların vergi kaçakçılığına karşı bireylerin tutumları üzerine herhangi bir etkisinin olup olmadığının ölçmek amacıyla, Dünya Değerler Anketinde, bireylerin dini hizmetlerde hazır bulunma durumuna göre değerlendirme yapılmıştır. Dini hizmetlerde hazır bulunma durumu haftada birden fazla, haftada bir kez, ayda bir kez, sadece özel tatillerde, yılda bir kez, daha az sıklıkla ve asla/uygulamada asla ifadeleri ile ölçülmüştür.

108 Harold G. Grasmick, Robert J. Bursik, Jr. ve John Cochran, “Render Unto Caesar What is Caesar's:

Religiosity and Taxpayers Inclinations to Cheat” The Sociological Quarterly, S. 32, 1991, ss. 251–266., s.

253.

109 Hirschi ve Stark, a.g.m., 1969, ss. 202-213.

110 Steven Stack ve Augustine Kposowa, “The Effect of Religiosity on Tax Fraud Acceptability: A Cross-National Analysis” Journal for the Scientific Study of Religion, S. 45/ 3, Ekim 2006, ss. 325-351., s. 327.

111 Stack ve Kposowa, a.g.m., s. 332.

112 Torgler, “The Importance of Faith: Tax Morale and Religiosity”, a.g.m., s. 3.

35 Kaynak: Tabloda yer alan veriler, Dünya Değerler Anketi internet sitesinden

(http://www.worldvaluessurvey.org) tarafımızca derlenmiştir.

Tablo 10’da tüm dünyada bireylerin dini hizmetlere katılım sıklığı ile vergi ahlakı arasındaki ilişki ele alınmıştır. Tabloda bireylerin dini hizmetlere katılım dereceleri olarak sadece haftada birden fazla, ayda bir kez ve asla/uygulamada asla cevaplarına göre vergi ahlakı skorlarına yer verilmiştir. Tablodan görüleceği üzere dini hizmetlere katılıma göre bireylerin vergi ahlak tutumları değişiklik göstermektedir. Dindarlık ile vergi ahlakı arasında pozitif bir ilişki bulunmaktadır.

Dünya genelinde haftada birden fazla dini hizmetlerde hazır bulunanların ortalama skoru 2,1, ayda bir kez dini hizmetlerde hazır bulunanların ortalama skoru 2,3, dini hizmetlerde hazır bulunmayanların ortalama skoru ise 2,4 çıkmıştır. Dini hizmetlere daha çok katılım gösteren kişilerin, muhtemelen şans bulduklarında vergilemede daha az hile yaptıkları sonucuna varılmıştır113.

Genel olarak Avrupa’da ve Geçiş Ülkelerinde dini hizmetlere haftada birden fazla katılan kişiler ile hiç katılmayan kişilerin vergi ahlakı tutumları arasında belirgin bir farkın ortaya çıktığı görülmektedir. Buna karşılık Amerika kıtası ülkelerinde bireylerin dini hizmetlere katılımı ile vergi ahlakı arasında tutarlı bir ilişki görülmemektedir.

113 Robert W. McGee ve Wendy Gelman, “Trends on Attitudes Toward Tax Evasion in the United States”, Florida International University Working Paper, 1 Mayıs 2008, s.17; http://ssrn.com/abstract=1138360, Erişim Tarihi: 22.11.2010

Tablo 10: Vergi Ahlâkı ile Bireylerin Dini Hizmetlere Katılım Durumu Arasındaki Đlişki (2005-2008)

DĐNĐ ALIŞKANLIKLAR HAFTADA BĐRDEN

FAZLA AYDA BĐR DEFA ASLA/UYGULAMADA

ASLA Asla Kabul

Edilemez Cevabının Yüzdesi

Ortalama Vergi Ahlakı Değeri

Asla Kabul Edilemez Cevabının Yüzdesi

Ortalama Vergi Ahlakı Değeri

Asla Kabul Edilemez Cevabının Yüzdesi

Ortalama Vergi Ahlakı Değeri

DÜNYA GENELĐ 67,4 2,1 59,0 2,3 59,3 2,4

TÜRKĐYE 84,8 1,2 77,9 1,3 74,6 1,4

ASYA 71,7 2,0 54,5 2,3 66,8 2,1

AMERĐKA 66,6 2,2 66,2 2,1 64,0 2,2

AVRUPA 65,6 2,3 55,6 2,7 51,4 2,8

GEÇĐŞ ÜLKELERĐ 64,4 2,2 54,5 2,6 51,4 2,8

AFRĐKA 66,7 2,1 59,5 2,6 66,0 2,4

36 Türkiye’de bireylerin dini hizmetlere katılma sıklığı ile vergi ahlâkı arasındaki ilişki ise Tablo 11’de verilmiştir. 1990, 2001 ve 2007 Dünya Değerler Anketi verilerine göre her üç dönemde yapılan çalışmada, Türkiye’de dini hizmetlere daha çok katılım gösteren kişilerin, vergilemede daha az hile yaptıkları sonucuna varılmıştır.

Tablo 11: Türkiye’de Dini Hizmetlere Katılım Durumu ile Vergi Ahlakı Arasındaki Đlişki

1990 Yılı Verileri 2001 Yılı Verileri 2007 Yılı Verileri Asla

Kabul Edilemez Cevabının

Yüzdesi

Ortalama Değer

Asla Kabul Edilemez Cevabının

Yüzdesi

Ortalama Değer

Asla Kabul Edilemez Cevabının

Yüzdesi

Ortalama Değer HaftadaBirden

Fazla 95,7 1,1 92,5 1,2 84,8 1,2

HaftadaBirKez 93,8 1,1 89,9 1,2 85,9 1,3

Ayda Bir Kez 79,4 1,3 92,0 1,4 77,9 1,3

Sadece Özel

Günlerde 89,5 1,3 97,5 1,3 83,0 1,3

Yılda Bir Kez 80,8 1,8 90,3 1,2 92,1 1,1

Daha Az Sıklıkla 85,7 1,8 87,5 1,2 78,2 1,5

Asla/Uygulamada Asla

87,0 1,3 90,6 1,3 74,6 1,4

Kaynak: Tabloda yer alan veriler, Dünya Değerler Anketi internet sitesinden (http://www.worldvaluessurvey.org) tarafımızca derlenmiştir.

Tablo 11’de görüleceği üzere, haftada bir defadan fazla dini ibadete gidenlerin daha az sıklıkla gidenlere nazaran vergi kaçakçılığına önemli ölçüde karşı olduğu görülmektedir. Örneğin 2007 yılında haftada birden fazla dini hizmetlere katılım gösteren kişilerin vergi kaçakçılığını asla kabul etmeme yüzdesi %84,8 düzeyinde olmasına karşılık, dini hizmetlere hiç katılım göstermeyen bireylerin vergi kaçakçılığını asla kabul etmeme yüzdesinin %74,6 düzeyine indiği görülmektedir. Türkiye’de bulunan sonuçlar, dini hizmetlere daha çok katılım ile vergi ahlakı arasında pozitif bir ilişki olduğu yönündeki genel teori ile uyum göstermektedir.