• Sonuç bulunamadı

3. MORİSKOLARA YÖNELİK ASİMİLASYON/PROPAGANDA ARAÇLARI

3.10. Vaftiz Aracılığı ile Uygulanan Asimilasyon/Propaganda

3.10.3. Valencia

1520 yılında patlak veren “Germanya” veya “Kardeşlik” isimli ihtilal Moriskolar için dramatik sonuçları olan toplumsal bir eyleme dönüşmüştür. İsyanın

356Kamen, H. (1985), age, 102.

357Kamen, H. (1997), age, 215.

358Kamen, H. (1997), age, 216-217.

amacı İspanyol avam tabakasının (Germanya) İspanyol soylu sınıfın baskı ve zulümlerine karşı bir başkaldırısı olmuştur (İtalyan devletlerinden esinlenen monarşi ve feudalizm karşıtı isyan). Başlangıçta düzenli ve sakin bir şekilde başlayan isyan, Kral I. Charles (Carlos) vekili Kardinal Adrian’ın onayını almıştır. Müdeccenlerin efendilerine sadık kaldığı bu ihtilalde iki tarafın da fanatikleri çetin bir savaşın çıkmasına neden olmuştur. Yaşanan Gandía bozgununda Naib Mendoza komutasındaki askerlerin üçte biri Müdeccenlerden oluşmuştur. Müdeccenlerin bu şekilde silah tutarak savaşmaları Germanya liderlerini “dini bağnazlık ve asillere karşı olan düşmanlıkları nedeniyle” Müdeccenleri zorla vaftiz etme hareketine sevk etmiştir. Bu şekilde onları özgürleştirip diğer Hristiyanlar ile onları aynı mevkiiye getirip efendilerine sağladıkları desteği kesmeyi hedeflemişlerdir. Bu düşünce neticesinde Müdeccenler ülke çapında vaftize zorlanarak malları gasp edilmek suretiyle ağır yaralar almışlardır. Bu olaydan sonra Valencia Müdeccenlerinin çoğu vaftiz edilmiş ve birçoğu da Germanya isyancıları tarafından katledilmiştir. Bununla beraber zorla vaftiz edilmelerine rağmen Hristiyanlardan daha fazla vergi ödemek zorunda bırakılmışlardır. Olevagra adlı Müdeccen mahallesi ateşe verilerek iki hasta diri diri yakılmıştır. “Agermanadoslar” (isyancılara verilen ad) galibiyetlerini kimi Müdeccenleri öldürerek, kalanları da “Mağribîlere ölüm” ve “Köpekler vaftiz edilsin” sloganları eşliğinde kiliseye sürükleyerek kutlamışlardır. Bir görgü tanığının ifadesine göre kule kapısı ile San Antonio arasında 150 Müdeccen cesedi bulunmuştur. Bütün bunlara ilaveten birçok camii de kiliseye çevrilmiştir. Germanya isyanı iki yıl sonra 1522 yılında bastırılmıştır. Agermanadoslar’un Morisko tahribatının (zorla vaftiz edilme) meyvelerini engizisyon toplamış, kitleler halinde gerçekleştirilen vaftizlerin geçerli olup olmadığını araştırmaya başlamıştır. İsyan sonunda en az 5.000 Morisko’nun Afrika’ya 20.000’nin ise başka yerlere göç ettiği bilinmektedir.360 Bu toplumsal olaydan engizisyon ve kilisenin karlı çıkmış olması manidardır.

Toplu vaftizlerin geçerliliği hakkında Engizitör Juan de Churruca bir açıklamada bulunarak yapılan vaftizlerin geçerli olduğunu, vazgeçenlerin ise tutuklanacağını beyan etmiştir. Valencia’da cereyan eden olayların Müdeccenlere özgü dinle ilgili giyim-kuşam ve geleneklerdeki baskın farklılıklar nedeniyle ve

Müdeccenlerin Hristiyan nüfus tarafından nefret edilen bir kitle olmaları ve ilaveten Valencialı asilzadelerin topraklarında çiftçi olarak çalışmalarının bu dramatik olayları tetiklediği düşünülmektedir. Kısmen Müdeccenlerden oluşan Valencia valilik ordusunun 25 Temmuz 1521 yılında Gandía savaşında yenilgiye uğraması neticesinde Valencia’ya bağlı Oliva, Gandía, Xátiva, Villalonga, Guadalest, Penaguila ve Polop Müdeccen cemaatleri zorla vaftiz edilmiş ve yerleşim birimleri yağmalanmıştır. Nihai olarak 1522 Mart ayında el Encubierto’daki Germanya güçleri (en radikal olan) Alberique ve Alcocer’deki Müdeccen cemaatlerini harap etmiştir.361

İspanya’nın Valencia Krallığı’nda yaşanan Germanya İsyanı incelendiğinde, toplumsal olaylarda farklı bir dine mensup insanların nasıl hedef alınabileceği ve toplu kıyımlara neden olunabileceği gözler önüne serilmiştir. Söz konusu olay, uzun yıllardır İspanya’ya egemen olan Hristiyanların (1492’den sonra) düşüncelerinde var olan Moriskoların daha çalışkan olmaları nedeniyle asilzadelerin topraklarında çalışabilmeleri ve bu yolla zenginleşmeleri ve önceleri farklı bir inanç sistemine ait olmaları da bu düşünceleri tetikleyerek Moriskolara karşı bir nefret kaynağına dönüştüğü düşünülmektedir.

Yaşanan siyasi olaylar nedeniyle Valencia’da İslam dinini yaşamaya çalışan Müdeccenler üzerindeki baskılar iyice artmış ve bu topraklarda Hristiyan olmayan birinin ancak “köle olarak yaşayabileceği” beyan edilmiştir. Müdeccenlerin İslami inançlarına saygı gösteren bildiriyi geri çeken VII. Clement Papalık talimatı alındıktan sonra Kral V. Charles 13 Eylül 1525 yılında bir ferman yayınlamış ve topraklarında Hristiyanlık dışında farklı bir dinden birinin yaşamayacağını ve ancak köle olarak hayatını devam ettirebileceğini belirtmiştir. Söz konusu ferman, 20 Ekim 1525 tarihli ikinci bir ferman ile desteklenmiş ve Valencia’da yaşayan tüm Mağribîlerin vaftizi kabul etmeleri veya 8 Aralık 1525 tarihinden önce İspanya’yı terk etmeleri gerektiği belirtilmiştir.362 Moriskoların birçoğu takiye (Arapça: taqiyya) yaparak gizli bir şekilde İslam inancını Hristiyan kisvesi altında devam ettirmiştir

361Haliczer, S. (1990), age, 245.

(Oran Müftüsü Abu l-Abbas Ahmad al-Maghrawi’nin 1504 yılında verdiği fetvaya istinaden).363

İspanya’da birçok meselede olduğu gibi bu toplumsal olayda da Moriskolar arada kalarak en ağır bedeli ödemeye mecbur kalmışlardır. Holland arşivinin ilgili belgesinde “Comuneros’da (isyanında), bahsedilen Müslümanlar (Moors-Mağribîleri) ölüm ve mülklerinden alıkonma korkusuyla tehdit edilince Müslümanların sırf kilisenin ve Hristiyanlığın (kutsal dinimiz olarak geçer) onları bu tehditlerden koruması amacıyla kiliseyi seçtikleri ve beraberinde gerekli olan vaftiz edilme uygulamasından geçtikleri” yazılmıştır. Dolayısıyla “bu durumda iki taraf arasında mükemmel bir sözleşmenin yapıldığı paganların (Moriskoların) vaftiz edildiği ve karşılığında kilisenin onları zorluklardan kurtardığı”364 yazılmıştır.

Asimilasyon aracı olarak zorunlu din değiştirmenin (vaftiz) kilise tarafından sistematik bir şekilde devam ettirildiği görülmüştür. 1536 yılının yaz aylarında Yüksek Mahkemeden Valencia mahkemesine, Gea köyünde çocuklarını vaftiz ettirmeyen Moriskoların tutuklanması emrini gönderilmiştir. Valencia engizisyonu yetkilileri 1562-63 yıllarında kapsamlı bir soruşturma için Gea köyüne geri dönmüştür. Yetkililer Gea Moriskolarının “yaptıklarının üzerini örtmek için Yahudi ve kâfirlerin gösterdiği dikkat ve temkinden yoksun olduklarını” saptamıştır. Köydeki tüm Moriskoların Valencia’da mahkemeye çıkarılma imkânı olmadığı için Yüksek Şura Valencia engizitörüne “mümkün olduğu kadar en az skandal yaratacak bir harekette bulunmasını” ve tutuklamaları durdurmasını emretmiştir. Soruşturmayı yürüten engizitör raporunda “Kont hepsinin Arap gibi yaşadıklarını biliyor ve çareyi durdurmak istiyor” demiştir. Sonuç itibarıyla 9 Gea Moriskosu 1563 yılında ikinci kez engizisyon mahkemesinde (auto-engizisyon tarafından verilen cezanın herkesin önünde infazı) yargılanmak üzere Valencia’ya gönderilmiş ve mahkeme ücretleri tahsil edilmiştir.365

363Thomas, D., Chesworth J., Azumah J., Grodz S., Newman A., Pratt D., (2014), age, 3-4.

364H.A: Zayas’a göre Vaizler rabıtasından Fray Jaime Bleda tarafından hazırlanan, “Valencia Krallığı’nda Yaşayan Yeni Din Değiştirenlere Karşı İnanç Davasını Koruma” adlı kitabın bazı noktalarının özeti. (Zayas, Belge: 40, s. 441).

365Monter, W. (1990). Frontiers of Heresy. The Spanish Inquisition from the Basque Lands to Sicily (I. Baskı). Cambridge: University of Cambridge Press, 202-204.

Holland arşivinin ilgili belgesinde yer aldığı üzere, “Papa VIII. Bonifacio, kesin ve mutlak kuvvet uygulanmadan yolundan ayrılıp Yahudi ayinlerine geri dönenler gibi Hristiyanlığa sırtını dönenlerin de kâfir olduğunu ve vaftiz edilmiş, çocuk veya korku ve ölüm ile zorlanmış olmalarına bakılmaksızın kâfir muamelesi görmelerini” emretmiştir. Yine arşivde “Bleda, Moriskoların yaşadıkları şekilde hayatlarını sürdürmeye devam etmelerine izin verilmesinin tehlikeli bir durum ortaya çıkardığını, çünkü hayatlarını apaçık bir inanç dönekliği içinde olarak Tanrı ile kutsal Hristiyan inancına küfrederek sürdürdüklerini dile getirmiştir. Bu bölümde Bleda’nın söylediği üç nokta bulunmaktadır: 1. İnançlarını şu ana kadar olduğu gibi yaşamalarına izin verilebileceğini/müsaade edilebileceğini söyleyenler kendilerini kandırırlar. Vaftiz edilmiş ve bu durumun gereklerini yerine getirmekle yükümlü kişiler için inanç özgürlüğünden bahsedilemez. Yemin etmek hür olarak yapıldığı ve ardından buna uymak zorunlu olduğu için bu durum inançlı hale gelmeden ve daha sonraki aşamadan önceki noktada din ile alakalıdır. 2. Bir din adamının, bu yeni din değiştirenlerin şu anda hiçbir ceza olmadan sürdürdükleri inanç hayatını hoş görmektense önceki inançlarını sürdürdükleri zamanların daha iyi olduğunu söylediğini ifade eder3663. Moriskoların Afrika’ya gönderilmelerini istemez”.367

Arşivde “vaftizin sonuçları ile ilgili olarak, bütün ilahiyatçılara göre zor, korku, tehdit veya rıza yoluyla olduğuna bakılmaksızın bütün vaftiz edilenlerin Hristiyan inancına uymak zorunda oldukları ve haklı olarak kilisenin takipçileri olarak sayılacakları; çünkü ilahi adalete göre rıza ve sözün yeterli olduğu” yazılmıştır. “Aragón krallığında yaşayan Mağribîlerin, tehditle alevlendirilmiş de olsa ilk din değiştirenlerinin bunu kendi iradeleri ile yaptıklarını söylemek mümkündür. Bu Mağribiler vaftiz edilirken rahip onlara “vaftiz edilmek istiyor musun?” diye sormuş, onlar da “evet, istiyorum” diye yanıtlamışlardır”. “Bunun zaten kilisenin eskiden beri

366H.A.: Bu retorik bir formüldür: Zorla yapılan din değiştirmelerin geçerliliği hakkındaki tüm parça, engizisyon hukukunun Hristiyanlığa geçmemiş Yahudi ve Müslümanlara uygulanamayacağı gerçeğine karşılık gelmektedir. Engizisyon, yalnızca kafirlik ve dinsizlik hususlarında yetkiyle donatılmıştır ve Toledo’nun dördüncü konseyi esaslarında ve VIII. Boficaio’nun fetvalarında bu durumun yasallığını teyit etme ihtiyacı doğmuştur. Bunlar sayesinde Engizisyon, istisnasız bütün İspanya krallıklarının vatandaşları üzerinde yargı gücünü kullanma kabiliyetine ulaşmıştır. Bleda ise zorbalık ve şiddet kullanımına rağmen Engizisyon’un mevcut hedefi veya görünürdeki hedefi olan yolunu kaybetmiş ruhların kurtarılmasının göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade etmeye çalışır. 1604 yılında düşünceleri bu şekildedir çünkü Dük de Lema’nın emsalsiz derecelerde zenginleşmesi gibi Bleda da zenginleşmek için bu durumdan faydalanmıştır.

367H.A: Zayas’a göre Vaizler rabıtasından Fray Jaime Bleda tarafından hazırlanan, “Valencia Krallığı’nda Yaşayan Yeni Din Değiştirenlere Karşı İnanç Davasını Koruma” adlı kitabın bazı noktalarının özeti. (Zayas, Belge: 40, s. 440-441).

süregelen ve genel olarak uygulanan kutsal geleneği olduğu ileri sürülmüş, buradan çıkarılacak sonucun, kilisenin vaftiz uygulamasında gerekli olan rıza ögesinin mevcut olduğudur”. “Bleda, Santo Tomás ve diğer yazarlara Moriskoların ölmek istemedikleri için kilisenin onları vaftiz etmesini isteyenlerin kutsal hacı gözlerini kırpmadan aldıklarını” savunmuştur. “İnancı veya rızası olsun veya olmasın, içinde büyük bir istek olsun veya olmasın, bu noktada istek ve gerekli olan rızanın olduğunun söylenebileceğini” belirtir. “Kutsal dinbilimi ve felsefeye göre kuvvet/baskı ve şiddetin iki yolu vardır: biri kesin ve mutlak diğeri ise koşullara bağlıdır. Kesin ve mutlak olan kuvvet, bunu uygulayan kişinin acı çeken kişinin özgür iradesi ve seçimine söz bırakmayacak şekilde, acı çeken kuvvete karşı koysa da bu karşı koymaya aldırmayıp kararlılıkla bunu uygulamasıdır”. “Örneğin bir kişinin elleri ve bacakları bağlıysa ve vaftiz edilmeye hazırlanıyorsa, karşı koymaya devam eder ve bu durumda vaftiz eden kişinin iradesi kesindir. Burada acı çeken kimse vaftiz edilmemiş olabilir. Bu türden şiddet mutlak şiddet olarak adlandırılır ve bu vakada elinden geldiğince karşı koyan taraf vaftiz edilmez ve kutsallık ile lütfa gark olmaz”. “Diğer güç/kuvvet türü ise koşula bağlıdır çünkü acı çekenin iradesine seçenek sunulur ve isteyerek veya istemeyerek vaftiz edilmekten ziyade kişi, ölüm ile vaftiz edilme arasında hangisini daha çok istediğine dair seçim yapar ve ölümden kaçmak için vaftiz edilmeyi tercih eder. Bu şekilde vaftiz edilenler, otoriteye göre Hristiyanlık özelliğini benimserler çünkü her ne kadar hiç vaftiz edilmek istemese de ölüm ile vaftiz edilme arasında seçim yaptırıldığı ve kişi vaftiz edilmeyi tercih ettiği için vaftiz edilmeyi tamamıyla istediği anlamı çıkarılır”. “Bu gerçeğin Loaçes kitabında da geçtiği şekliyle Mağribîlerin ilk din değiştirenleri işkence/ıstırap/eziyet görmemişler, mutlak güç/baskı yoluyla vaftiz edilmemişlerdir”. “Bu mağribiler daha ziyade ihbar ve tehdit yoluyla vaftiz edilmişlerdir. Daha sonra İmparatorun emri bu işlemi bir derece daha ılımlı hale getirmiştir. Bu Mağribîlerin her birinin kilisenin hükmüne göre vaftiz edildiği (mutlak kuvvet kullanmadan), Hristiyan inancını devam ettirmeye eğilimli oldukları ve bir kuvvet olmasına rağmen bu noktada onlar için herhangi bir mazeret olmadığı açıktır.”368 Vaftiz konusunda yapılanlar Moriskolara uygulanan asimilasyon politikalarının çok ötesine geçmiştir.

368H.A: Zayas’a göre Vaizler rabıtasından Fray Jaime Bleda tarafından hazırlanan, “Valencia Krallığı’nda Yaşayan Yeni Din Değiştirenlere Karşı İnanç Davasını Koruma” adlı kitabın bazı noktalarının özeti. (Zayas, Belge: 40, s. 438-439).

3.11. Engizisyon Mahkemeleri Aracılığı ile Yürütülen