• Sonuç bulunamadı

Ötekileştirme/Etiketleme Yolu ile Uygulanan Asimilasyon/Propaganda 151

3. MORİSKOLARA YÖNELİK ASİMİLASYON/PROPAGANDA ARAÇLARI

3.8. Ötekileştirme/Etiketleme Yolu ile Uygulanan Asimilasyon/Propaganda 151

(licenciado) Martín Gonçález de Çellorigo Oquendo “katır arabası sürücüsü olan Moriskoların da Hristiyan düşmanı oldukları” ve onlardan nefret ettiklerinin bilindiği için onları “gördükleri yerde kimseye yakalanmadan öldürebildikleri” ve bunu “kutsal ve takdire şayan bir eylem” olarak gördüklerini yazmıştır. “Kendileriyle aynı mesleği paylaşan eski Hristiyanları öldürüp onların hayvanlarını ve mallarını kendi milletleri için çaldıklarının” bir gerçek olduğunu iddia etmiştir. Metinde “Valladolid’deki Morisko soygunundan birkaç gün sonra Celada’nın (yerleşim birimi) yakınlarında Burgos yolu üzerinde cesedi bulunan, Siete Iglesias’ın (yerleşim birimi) yakınında Andrés Alonso’yu (eski Hristiyan) onların soyup öldürdüğü, yolda çıplak ve başı kesilmiş bir halde bulunan bu eski Hristiyan’ın başının hiç bulunamamış vücudunun ise bir çuvala konulduğu” belirtilmiştir. Ancak “adaletin yerini bulduğu ve suçlu Moriskoların yanlarında taşıdıkları çalıntı mallar ve beş hayvanla bulundukları ve sanki kaçıran onlar değilmiş gibi cesedin kime ait olduğundan bihaber davrandıkları” ifade edilmiştir. “İspanya’daki Moriskoların bu tür işlerde çalıştıkları için hırsızlık ve kötü olaylara karışmalarının kolay olduğu”328 ifade edilmiştir. Söz konusu belgede Moriskoların iştigal ettikleri çalışma alanları ile işlenen bir suç ilişkilendirilmiş ve bu yöntem ile katırcılık yapan tüm Moriskolara şüphe ile bakılmasına sebep olunmuştur. Moriskoları ötekileştirmek ve onlara karşı propaganda (kötülemek) yapmak için kullanılan önemli bir yöntem olduğu düşünülmektedir.

Arşivde konu ile ilgili bürokrat/asilzade Pedro Franquesa y Esteve tarafından tarihlendirilen ve imzalanan III. Philip'e yönelik mektupta “patika yollarda eski Hristiyanların öldürüldüğünü ve bunları yapanların Krallıkta olduğu konusunda şüphelenilen suç olayları gerçekleşmekte olduğunu ve bunların arkasındakilerin hırsızlık yapmaktan ziyade hainlik peşinde olduklarını ve bu hainlerin kanun

328H.A.: Zayas’a göre Sekreter tarafından kaleme alınıp tarihlendirilmiş belgedir. Valladolid Engizisyonunda avukat olan (licenciado) Martín Gonçález de Çellorigo Oquendo tarafından imzalanmıştır. Dört ay kadar ömrü kalmış olan Kral II. Philip’e yönelik bu bildiride, Martín Gonçález de Çellorigo Oquendo hafifletilmiş çözümler sunmadan önce Morisko “ulusundan” suçlu olanları ifşa etmeye çalışmaktadır. Zayas’a göre ilk defa bu belgede Morisko azınlığı için dini yerine “ulusal” ifadesine yer verilmiştir. Kral II. Philip’in

önünde sert bir şekilde cezalandırıldığından oldukça emin olunduğu”329 yazılmıştır. Söz konusu örneklerden de anlaşılacağı üzere Moriskolar suç (kriminal, katil, hırsız, şebeke üyesi gibi) ile bağdaştırılarak ötekileştirilip etiketlenmiş ve damgalanmışlardır. Bu şekilde hem toplu sürgün için Kraliyet ve kilise’nin eline daha fazla koz geçmesi, hem de Hristiyan kamuoyu nezdinde Moriskoların kötülenmesi ve dışlanması sağlanmış olacaktır. İlaveten arşivde Valladolid Engizisyonunda avukat olan (licenciado) Martín Gonçález de Çellorigo Oquendo “Moriskoların mezhebinin Hristiyan inancının tam tersi” olması nedeniyle “Hristiyanlara karşı düşmanca niyetler içinde bulunmaları” ve her kötülüğü büyük bir şansmışçasına ve günah olarak görmeyerek yaptıkları, “ellerine ne kadar çok insan geçirirlerse o kadar fazla öldürmeyi büyük bir şeref olarak gördükleri” ve “kendi aralarında kimsenin öğrenmesi mümkün olmayan sırlar barındırdıklarını” yazmıştır. “Moriskoların taşıyıcı (günümüzdeki postacı, haberci mesleği olduğu düşünülmektedir) olmaları nedeniyle her yere ve limanlara gitme imkânı buldukları ve İspanya’da gerçekleşen her şeyden haberdar oldukları yazılmıştır. Bu sayede Majestelerinin krallığında gerçekleşen her durumu öğrenmenin ve casusluk yapmanın onlar için daha kolay hale geldiği”330 ifade edilmiştir. Diğer bir ilgili belgede “bu yeni din değiştirenlerin (Moriskolar) eski ve yeni Hristiyanlar üzerinde tedavi yapmamaları ve tıp bilimi tekniklerini kullanmamaları yasağı getirilmesi uygun bulunmuştur”. “Çünkü bu sayede Moriskoların eski Hristiyanların (hazır olmadan) ölümlerine neden olabilecekleri”331 yazılmıştır.

Moriskoların etiketlendiği konular sadece dini hususlar ile sınırlı kalmamıştır. Aynı zamanda eski Hristiyan komşuları ile olan münasebetlerinde de adaletsizlik ve baskılar ile karşılaşmışlardır. Moriskolar ile ilgili birçok uydurma hikâyelerden bazıları şöyledir:

hükümdarlığının sonlarından başlayarak III. Philip’in hükümdarlığı altında ırkçı bir devlete dönüşümünü anlatmaktadır. (Zayas, Belge: 39, s. 394-395).

329H.A.: Pedro Franquesa y Esteve tarafından tarihlendirilen ve imzalanan III. Philip’e yönelik mektup. Bir Benavente kontu diğeri Orihuel piskoposundan yazılmış iki mektup hakkındadır ve ayrıca sözü edilen mektupları okumalarının ardından konsey üyelerinin görüşlerini rapor etmektedir (7 Şubat, 1600). (Zayas, Belge: 37, s. 377).

330H.A.: Zayas’a göre Sekreter tarafından kaleme alınıp tarihlendirilmiş belge. Valladolid Engizisyonunda avukat olan licenciado Martín Gonçález de Çellorigo Oquendo tarafından imzalanmıştır (Zayas, Belge: 39, s. 389 ve 395).

331H.A.: Zayas’a göre Vaizler rabıtasından Fray Jaime Bleda tarafından hazırlanan, “Valencia Krallığı’nda Yaşayan Yeni Din Değiştirenlere Karşı İnanç Davasını Koruma” adlı kitabın bazı noktalarının özeti (Zayas, Belge: 40, s. 457).

x “Fakihlerin emniyetli olunan durumlarda Moriskolara eski Hristiyanları katletmeleri gerektiğini dinen öğütledikleri,

x Moriskoların müşterilerini zehirlemek maksadıyla fırıncılık yaptıkları (ekmek yaparak),

x Hastalarını öldürmek için Moriskoların doktorluk mesleğini seçtikleri.”332 Kraliyet ve kilise’nin ötekileştirme politikaları zamanla Hristiyan kamuoyuna da yayılmıştır. Moriskoların artık meslek ve dini araçları kullanarak Hristiyanları öldürmeyi ve ortadan kadırmayı hedeflediklerine dair Hristiyan kamuoyunda bir kanı oluşmuş olabileceği düşünülmektedir.

Arşivde konu ile ilgili yer alan bir belgede Dominik Papazı Jaime Bleda (1550-1622), Moriskoların “Hristiyanlığa hakaret ve küfür ederek” eski Hristiyanların 1601 yılında herkesi dehşete düşüren Velilla’da son çan seslerinin duyulması (Aragón Moriskolarının Türkler ile işbirliği yaptığına dair olay) olayında olduğu gibi “eski Hristiyanların zarar görmesini ve yok edilmesini amaçladıklarını” ve bu felaketi bir mucize olarak değerlendirip “Hristiyanların ortadan kaldırılması” anlamına geldiğini açıkça doğruladıklarına işaret etmiştir. Bleda, bu insanların besbelli “kâfir” oldukları şeklinde fikrini tasdik etmiştir. İlaveten “Moriskoların “imansızlıkları, dinsizlikleri ve kâfirlikleri”nin diğer sonsuz alametlerden de çıkarılabileceğini”333 ifade etmiştir.

Moriskolar zorla vaftiz edilip Hristiyanlaştırıldıktan sonra, İspanya’nın hazmetmek zorunda kaldığı, birçok Hristiyanın uzak durmak istediği ve korktuğu bir azınlık olarak İspanya’da kalmışlardır. Moriskolardan, bir taraftan idarece iyi ve sadık Hristiyanlar olmaları beklenmiş, diğer taraftan sürekli şüpheli olarak görüldüklerinden gerçek Hristiyanlıklarının sorgulandığı bir durumda kalmışlardır. Söz konusu şüphelerin nedenleri de mevcut olmuştur. Örneğin tüm ülke çapında kilise ve engizisyon yetkililerinden gelen raporlarda Moriskoların Hristiyanlığın getirdiği sorumlulukları uygulamadıkları ve gizliden Müslüman gibi yaşadıkları iddia edilmiştir. Bazı Moriskoların Müslüman ibadetlerini yerine getirebilmek için göstermelik bir tutum sergiledikleri, bazılarının ise gönülden Katolikliğe geçtikleri

332Lea, H.C. (2011), age, 171-173.

333H.A.: Zayas’a göre Vaizler rabıtasından Fray Jaime Bleda tarafından hazırlanan, “Valencia Krallığı’nda Yaşayan Yeni Din Değiştirenlere Karşı İnanç Davasını Koruma” adlı kitabın bazı noktalarının özeti. (Zayas, Belge: 40, s. 430-431).

rapor edilmiştir. Ancak bu dönüşüm kilise ve devletteki bağnaz tutucuları tatmin etmek için yeterli olmamıştır. Bununla beraber birçok dini yetkili “kâfir” Moriskoların Katoliklik için yeterli veya layık olduğunu düşünmek istememiştir. İslam dinine olan düşmanlık, Hristiyan soğukluğunun sadece bir boyutu olmuştur. Özetle Moriskolar doğası gereği “geri kalmış, değersiz (ikinci sınıf), barbar (yobaz)” olarak görülmüş ve birçok önyargı ve yanlış algılarla değerlendirilmişlerdir.334

Venedik elçisi 1595 yılında Moriskoları “nüfus ve maddi imkânlar açısından sürekli gelişen” bir toplum olarak tanımlamaktadır. Elçi Moriskolar ile ilgili yapmış olduğu değerlendirmelerde Moriskoların “hiçbir koşulda savaşa girmediklerini”, sadece “ticarete ve para kazanmaya odaklanan bir hayat sürdüklerini” ifade etmiştir. Diğer taraftan İspanyol halk kahramanı Cervantes, “Köpeklerin Sohbeti” (İspanyolca: Colloquio de los perros, 1613 Madrid) adlı romanında, halkın şu hislerini açığa vurur:

“Moriskolar katlanarak artıyorlar, hepsi evleniyor, çocuklarını asla ordu ve dinin emrine vermiyorlar, onları eğitmek için hiçbir şey sarf etmiyorlar: bütün bildikleri bizi soymak. Kazandıklarının çok azını harcayıp gerisini istifliyorlar ve dolayısıyla İspanya’nın servetinin büyük bir kısmı onların elinde. Bu yavaşça ve sinsice öldüren bir ateştir.”335

Dolayısı ile Moriskolar; “nüfusları sürekli artan” (sayılarının eski Hristiyanları geçebilme endişesi), “ordunun hizmetine girmeyen” (ülke için savaşmayıp cefa çekmeyen), “servet avcısı ve düşkünü” (sadece parayı ön planda tutan) ve “çocuklarına Hristiyanlık eğitimi vermeyen” (eski İslami inançlarını sürdüren) “tutumlu” insanlar olarak etiketlenmişlerdir.

Hardt ve Negri’nin ifade ettiği üzere:

“Farklılık yasalarda yazılı değildir ve değişkenlik dayatması Ötekilik noktasına kadar dayanmaz. İmparatorluk farklılıkları mutlak terimlerle düşünmez; ırksal farklılıkları hiçbir zaman doğanın bir farklılığı olarak koymaz, söz konusu olan hep oransal farklılıktır; farklılık zorunlu değil, her zaman rastlantısaldır.”336

334Carr, M. (2013), agm, 84.

Bu yorumdan da anlaşılacağı üzere iktidarın Moriskoları ötekileştirmek için onların sürekli artan nüfuslarını ön plana çıkardığı düşünülebilir.

İspanya’nın Castilla krallığındaki şikâyet nedenleri ile Aragón’dakiler arasında farklar bulunmakla beraber, temel sebepler benzerlik taşımıştır. Yalnızca dini nefret olmamakla birlikte, Hristiyanların geniş ölçekte tüketici, Moriskoların ise üretici olmaları durumu öne çıkmıştır. Hristiyanlar çalışma hayatlarında ağırlıklı olarak devlet hizmeti, kilise veya orduyu tercih etmişler, ekmeğini el emeğiyle kazananları hor görmüşlerdir. Tutumlulukları ve yorgunluk hissetmeden çalışmaları neticesinde Moriskoların kazandıklarını kıskanmışlardır. Kendi çarpık dünya görüşlerinin ve yanlış politikalarının sonucu olarak giderek fakirleşmelerinin sorumluluğunu Moriskoların üzerine yıkıp, onların kazanımlarını çalmak ve fakirlik girdabına atmak için bahaneler uydurmuşlardır. Bir tanığın ifadesinde Valencia’da yaşayan bir Morisko’ya yönelik dini baskının detayı anlatılmaktadır. Topluluktan bir suçluya idam sırasında “bir Hristiyan olarak mı yoksa bir Mağribi olarak mı ölmek istediği” sorusu yöneltilmiştir. Şayet Hristiyan olarak ölmek ister ise, Pazar yerinde infaz edileceği söylenmiştir. Ancak Mağribi olarak ölmeyi tercih eder ise duvarın dışında “Rambla” olarak bilinen bir yerde “Tanrı’nın putperestler için emrettiği ceza olan” ölene kadar taşlanma ve yakılma cezası ile öldürüleceği söylenmiştir.337

Anwar Chejne’ye göre, Arap veya Müslümanlar ile ilgili önyargılar geçmişte olduğu gibi günümüzde de küçültücü olarak değerlendirilerek alay konusu olmuştur. Müslüman, “ikinci sınıf”, “inançsız”, “nefsine düşkün” ve “geri kalmış” insan olarak algılanmakla birlikte, “deve, çadır ve türban” ile ilişkilendirerek “şişman ve nefsani” bir imaj ile “haremde kızlar ile dans eder” şekilde etiketlenmiştir. Söz konusu algının tarihsel ve psikolojik nedenleri bulunmakla beraber, asıl nedeni İslam’ın Hristiyanlığa karşı bir tehdit oluşturmasıdır338. Bu durumun bugün de bu şekilde devam ettiği varsayıldığında Moriskolar ile ilgili durumun geçmişte ne kadar vahim olduğu düşünülebilir.

336Hardt, M., Negri, A. (2001). İmparatorluk (Çev. Abdullah Yılmaz). İstanbul: Ayrıntı Yayınları (Eserin orijinali 2000’de yayımlandı), 208-209.

Holland arşivinde Moriskolar (genelde olumsuz) Hristiyanlar (genelde olumlu) ile ilgili birçok terim ve kelime tespit edilmiştir. İlgili bir belgede yeni Hristiyanların (Moriskolardan bahsediliyor), “aforozlu kâfirler” oldukları çünkü diğer yanlışlarının yanı sıra bu insanların “kutsal varlıklara saygı göstermeyerek”, hayatları boyunca onları özümsemeden “suç işlemeye” kararlı oldukları yazılarak Moriskoları olası bir “suçlu kümesine” dâhil etmişleridir. İlaveten Moriskoların yaşamları boyunca Kutsal varlıklara karşı bu ihmal ve uzaklıklarının hem “kâfirlik ile dinsizliğe eşit olduğu”, hem de “yaptıkları yanlışlara” işaret ettiği ifade edilmiştir. Moriskoların bu yanlışları da sapkınlıklarından arındıkları için değil cezadan korktukları için ve eski Hristiyanların önünde itiraf etmeye cesaret edemedikleri için yaptıkları belirtilmiştir.339

Holland arşivinde Moriskolar kilise ve kraliyet tarafından ilgili belgelerde şu şekilde etiketlenmiş ve damgalanmışlardır: “rezil varlıklar olduğu için onlardan korkulmaması gerektiği”340, “dışardan Hristiyan gibi gözüken ancak birer kâfir olan” ve içlerindeki nefreti koruyarak Hristiyan olmaya zorlanan insanlar oldukları, “yoldan çıkmış Arap mezhebine bağlı oldukları”, “yüce Tanrı’ya karşı işlenen büyük hakaretlerden biri sahte Hristiyan gösterilerde bulunup aslında Müslüman olmaları” ve “vaftizlerin hiç gerçekleşmemişçesine hareket ettikleri”, “kutsal ayinler ile alay etmeleri” ve “Arap olarak kilise’nin görmüş olduğu en Katolik kralın imparatorluğunda Hristiyanlığın tam anlamıyla yaşandığı bir yerde böyle barbar bir mezhebin peşinden gitmeleri”, “Kuran’ın takipçileri” olarak onların, Katolik inancının en büyük savunucusu ve koruyucusu olan Kralın en acımasız düşmanı oldukları” ve “İspanya’daki atalarının konumunu geri kazanma umudunda olduklarını” arzu ettikleri yazılmıştır. Bununla birlikte, “Kur’an’ı takip etmeleri nedeniyle İspanya’da bundan daha büyük bir günahkârlık ve ihanet görülmediği” ve “mağribi olmaları nedeniyle Kralın en büyük düşmanının onlar olduğu”, “Bayramlarda Hristiyanlar dinlenirken onların çalışmaya devam ettikleri”, “büyük

338Chejne, A., G. (1974). Muslim Spain, Its History and Culture (1. Baskı). Minnesota: University of Minnesota Press, 121.

339H.A.: Zayas’a göre Vaizler rabıtasından Fray Jaime Bleda tarafından hazırlanan, “Valencia Krallığı’nda Yaşayan Yeni Din Değiştirenlere Karşı İnanç Davasını Koruma” adlı kitabın bazı noktalarının özeti. (Zayas, Belge: 40, s. 429).

340H.A.: Zayas’a görePedro Franquesa y Esteve tarafından tarihlendirilen ve imzalanan III. Philip’e yönelik mektup. Bir Benavente kontu diğeri Orihuel piskoposundan yazılmış iki mektup hakkındadır ve ayrıca sözü

kasabalarda ayin ilahilerini dinlerken ya da kiliseye katılırken görülmemiş oldukları”, kamuoyuna göre onlar “Muhammed’in Mağribî341 olarak nitelendirildikleri ve din değiştirdikleri” ve “yoldan sapmış bir mezhebi benimsedikleri bilinen kimseleri saklamaktan, gözetmekten, yardımda bulunmaktan, evine almaktan, ziyaret etmekten, savunmaktan ve hatta kendi mülkleri pahasına koruduklarından dolayı kanunlar gereğince üzerlerine oldukça büyük bir kuşku çektikleri”342 ifade edilmiştir. “Hristiyanların hiçbir ayin ve ibadetini kabul etmeyen, Müslümanların ve Muhammed’in ise tüm yanlış usullerini, hilelerini ve kusurlarını ibadet olarak eda edenler oldukları”, “Muhammed’in şeytandan gelen zehir ile doldurduğu bu milletin, İspanya için oldukça tehlikeli olduğu ve büyük dertler yaşattığı”343 yazılmıştır. Arşivde ayrıca Krallıkları elde tutmak için dini de korumanın önemli olduğu çünkü Krallıklar ve mülkler, kâfirlerin ve din döneklerinin cezasız yaşamaya izin verildiği yerlerde kolayca yıkılmaya meyilli olduğu, bu insanların herkesçe malum “din dönekleri”, “Hristiyan adının düşmanları” ve “Tanrı’ya saygısızca hakaret eden kimseler” oldukları pek çok nedenden ötürü Valencia Krallığındaki yeni Hristiyan olan Mağribîlerin, “din döneği olduğunun ve Muhammed’in yolunda devam ettiklerini, apaçık kâfir olduklarını ve kâfirlere uygulanan dışlanma ve cezalara onlarında dâhil edileceklerini kanıtladığını344” aynı şeyin hareketlerinden, dillerinden ve tavırlarından da okunabildiğini, “Kralın ve kutsal engizisyonun onlar hakkında vereceği kararı öğrenmeye çalıştıkları” ve istedikleri şeyin Roma’da Yahudilere Osmanlı’da ise Hristiyanlara verilen “inanç özgürlüğü olduğunu”, içlerinden “hiçbirinin asker olmak ve dinsizlere karşı savaşmak istemediğini”, “bu milletten hiçbir erkeğin rahip/keşiş olmadığını”; “hiçbir kadının ise rahibe olmak istemediğini”, kendilerine “vaiz gönderildiğinde memnun olmadıklarını”, “sünnet ziyafetlerinde/bayramlarında

edilen mektupları okumalarının ardından konsey üyelerinin görüşlerini rapor etmektedir. (7 Şubat 1600). (Zayas, Belge: 37, s. 378).

341Bu terim “Mağribi” kelimesinin etnik anlamına göndermede bulunmaktadır.

342H.A.: Zayas’a göre Sekreter tarafından kaleme alınıp tarihlendirilmiş belge. Valladolid Engizisyonunda avukat olan (licenciado) Martín Gonçález de Çellorigo Oquendo tarafından imzalanmıştır. Dört ay kadar ömrü kalmış olan II. Philip’e yönelik bu bildiride Gonçález hafifletilmiş çözümler sunmadan önce morisko “ulusundan” suçlu olanları ifşa etmeye çalışmaktadır. (Zayas, Belge: 39, s. 388-401).

343H.A.: Zayas’a göre Papa VII. Clemente, dindarlığı ve itibarıyla tanınan İmparator V. Charles’a (Carlos), Hritiyanlığa geçmemeleri durumunda Müslümanları Krallıklardan çıkarmalarını, aksi takdirde köleleştirilmelerini buyurmuştur.

344H.A.: Zayas’a göre Vaizler rabıtasından Fray Jaime Bleda tarafından hazırlanan, “Valencia Krallığı’nda Yaşayan Yeni Din Değiştirenlere Karşı İnanç Davasını Koruma” adlı kitabın bazı noktalarının özeti. (Zayas, Belge: 40, s. 412-418).

Noel’dekinden daha mutlu olduklarını”, “aynı şekilde kendi Bayramlarını Hristiyan Bayramlarından daha çok kutlayıp ve sevdikleri”, “özgür iradeden özgürlüğü söküp attıkları” ve sapkın Prisiliyan345inancındaki “kader/alın yazısına inandıkları”, bakire kızları soylarını devam ettirecek evlat doğurmadan ölürlerse çok üzüldükleri; tek başlarına yemek yerken; Yahudi geleneğine benzer şekilde “geriye yaslandıkları”, “küçük çocuklarının Hristiyanlardan kaçtıkları çünkü ebeveynlerinin onlara bu korkuyu aşıladığını”, “evlerinde bulundurmaları gereken kutsal resimleri ters çevirip astıkları”, “bu resimlerin örümcek ağlarıyla kaplandığı ve kutsallıklarına saygı gösterecekleri yere tam tersine gülüp dalga geçtikleri”, “azizlerin kutsal emanetlerine saygı duymadıkları/itibar etmedikleri” ve son olarak “köylerindeki kiliselere, köyde yirmi Hristiyan evi olup kutsal haçın güvencesi ve itidalini aramadıkları sürece kutsal haçın konulmasına izin vermedikleri” yazılmıştır. Dinleri (arşivde Muhammed’in mezhebi olarak geçer) sureti yasakladığı için “resim ve heykel yapmayı öğrenmedikleri”, “saatleri olmadığı ve aya göre hareket ettikleri”, “Pazar günleri veya diğer kutsal günlerde ekilen/işlenen yerlerin daha fazla ürün getirdiğine inandıkları”, “ihtar edilmekten kaçmak için bölge papazının (rektörün) ölü insanları bulmamasını sağladıkları”, “şarap elde etmek için üzüm bağları yapmadıkları”, “Krallığın hiçbir yerinde şaraphaneleri de olmadığı; üzüm bağlarından sadece üzüm ve üzüm kurusu elde ettikleri”, “kendi milletlerinden kimseyi Hristiyan hâkimlere şikâyet etmenin (suçlamanın) adil/hakkaniyetli/meşru olduğunu düşünmedikleri, bu yüzden de aralarında her şeyi örtbas ettikleri”, bütün bunlara ve bu insanların diğer sayısız hatalarına köylerinden sorumlu bölge papazlarının şahit olduğu346 ifade edilmiştir. Bunların hepsinin, “eski Hristiyanların varlığı olmayan köylerde yaşadıkları”, “gelenek ve yaşayışlarına şahitlik eden başka kimseler olmadığı için şüphe çekmeden dinlerini güvenli olarak devam ettirdikleri, aracılar sayesinde Aragón ve Castilla’daki Moriskolarla iletişim kurmalarının yanı sıra, denizin ötesinden gelen diğer yerlerdeki Moriskolarla da iletişim halinde oldukları, bu iletişim kanalı ile yazışmalar, tavsiyeler ve uyarılar vasıtasıyla birbirlerini rahatlatıp kendileri ile irtibatlı oldukları”347 yazılmıştır.

345H.A.: Zayas’a göre “kâfir” bir inanç sistemi (4. yüzyıl)

346H.A.: Zayas’a göre Vaizler rabıtasından Fray Jaime Bleda tarafından hazırlanan, “Valencia Krallığı’nda Yaşayan Yeni Din Değiştirenlere Karşı İnanç Davasını Koruma” adlı kitabın bazı noktalarının özeti. (Zayas, Belge: 40, s. 431-432).

347H.A.: Bu belgeyi Sobrino ve kendi adına imzalayan, Gaspar Escolono olarak anılan Rahip Franciscano Antonio Sobrino’nun sekteri tarafından kaleme alınan bildiri (1600). (Zayas, Belge: 42, s. 477-478).

Moriskolar ile ilgili arşivde tespit edilen bir diğer eleştiride, “dinle ilgili tüm konularda kendi adetlerini dindarların günlük hayatlarındaki geleneklerinden ayırdıkları, öyle ki sırf Hristiyanlar ileri yürüyorlar diye mümkün olsaydı geriye doğru yürümeye çalışacakları” söylenmiştir. “Eski Hristiyanların kullandıkları bardakları kullanmayarak”, “kendi bardaklarını da eski Hristiyanlar onlara içinde bir şey verseler dahi almadıkları”, “hainliklerinin konuşma şekillerinden belli olduğu”, çünkü normalde “konuşurken biz ve siz, şu Hristiyan, biz domuz eti yemeyiz” gibi şeyler söyledikleri yazılmıştır. Moriskoların kendilerine sorulduğunda “hemen Hristiyanız” dedikleri ancak Hristiyan biri hakkında aralarında konuşurlarken “Christinazo” anlamında bir hakaret olan “nazarani”348kelimesini kullandıkları” ifade edilmiştir. Müslümanların başarılarından iftihar etmelerinden de aynı çıkarıma ulaşılabilir. Yine aynı şekilde 1601 yılında “Cezayir’in bir şehrine İspanyol donanmasının gireceğine dair uyarıda bulunmaları” ve bu hareketlerinden dolayı Kral tarafından cezalandırılmayı hak etmeleri gibi “Müslümanların (Mağribîlerin) başlarına gelen felaketlerden dolayı da üzüntü duydukları” ve ayrıca “Hristiyanlara zarar veren korsanlarla da iletişim halinde oldukları” ve bir başka başlıkta “Morisko kadınların ebe olmasının uygun olmadığı”349 ve iki veya tek tarafın Hristiyanlardan oluştuğu davalarda Hristiyanlara karşı sözleşme ve adli duruşmalarda Moriskoların ifadeleri, iddiaları veya şahitliklerinin kabul edilmemesi gerektiği yazılmıştır.

Arşivdeki ilgili belgede, “Moriskoların niyetlerini anlayabilmek için İstanbul’dan krallığa gelmiş gibi davranan ve Türkçe bilen 5-6 kişi bulunması faydalı olacağı,