• Sonuç bulunamadı

3. MORİSKOLARA YÖNELİK ASİMİLASYON/PROPAGANDA ARAÇLARI

3.1. İletişim

3.1.5. Propaganda

Çalışmada incelenen propaganda yöntemlerinden bahsetmeden önce, bu kelimenin tanımını yapmakta fayda vardır. Kişisel propaganda, basit konuşma (rahip ve papazlar tarafından Moriskolara vaaz edilen Hristiyan öğretileri), bildiri ve gazete dağıtımı (aşağıda detaylı olarak incelenecek olan asimilasyonist yazarların kitaplarının din görevlileri tarafından önce okunarak daha sonra Morisko kitleleri dönüştürmek amacıyla rahip ve papazlar tarafından sözlü olarak yayılması) veya daha düzenli bir şekilde kapı kapı dolaşma yöntemiyle bu yoldan konuşmaya girmek üzere yörenin tüm kapılarını sırayla çalma yoluyla (bölge papazları tarafından Morisko mahallerinde görevlendirilen yerel rahip ve papazların bir köydeki tüm Morisko hanelerini gezerek sözlü olarak yaptıkları propaganda ve dönüştürme yöntemleri) yapılır.159 Genel dile Fransa’da 18. yüzyılda girinceye kadar “propaganda” kelimesi hep kilise dili sınırlarında yer almıştır (bu tanım da İspanyol kilisesinin kullandığı propaganda yöntemleri ile örtüşmektedir). Ancak propaganda genel dile girdikten sonra bile dini etkisini devam ettirmiştir. Bugünkü propaganda tanımı şu şekilde verilebilir: “Toplumun görüş ve davranışını, kişilerin belirli bir görüşü ve davranışı benimsemelerini sağlayacak şekilde etkileme çabasıdır (Asimilasyonistlerin amacı Moriskoların İslam inancını Hristiyanlık ile değiştirmek ve bu dini benimsemelerini sağlamaktır, toplu sürgünü destekleyenlerin amacı ise, İspanyol hükümetinin toplu sürgün kararını aldıktan

159Domenach, J,M. (1969), Politika ve Propaganda (Çev. Tahsin Yücel). İstanbul: Varlık Yayınevi. (Eserin orijinali 1970’de yayımlandı), 58.

sonra bunu haklı çıkarmak veya gerekçelendirmek için birçok kitap kaleme almışlar ve bu şekilde propaganda yapmışlardır). Şöyle de söylenebilir: “Propaganda, kitle için kullanılan bir dildir; radyo, basın, sinema yoluyla kitleye ulaştırılan sözler ya da daha başka simgeler kullanılır (bu dönemde tv, radyo gibi kitle iletişim araçları olmadığı için propaganda dil aracılığı ile vaazlar yoluyla ve kitap kanalı kullanılarak uygulanmıştır). “Propagandacının amacı, propagandanın kapsamına alınan, birer propaganda konusu olan noktalarda, kitlelerin tutumunu etkilemektir”160 (Bu amaca örnek olarak aşağıda verilen asimilasyonu destekleyen yazarların kaleme aldıkları kitapları incelemekte fayda vardır. Yazarlar kitaplarında ağır bir Hristiyan doktrini propagandası yaparak Hz. İsa’yı yüceltmişler, İslam’ı ve Hz. Muhammed’i ise yermişlerdir. Bu şekilde Moriskoların İslam ile ilgili tutumlarını etkilemeye çalışmışlar ve onları Hristiyanlığa doğru sevk etmeye çalışmışlardır). Bir diğer tanıma göre ise propaganda, propagandacının amaçlarının gerçekleştirilmesi amacıyla hedef kitlelerin algılarının yönlendirilmesi, (Moriskolara asimilasyonu destekleyen yazarlar tarafından; İslam ile ilgili eski bildiklerini unutmaları, yeniden doğmaları gerektiği, zaten İslam inancının “uydurma” ve “geri kalmış”, İslam Peygamberinin ise “sapkın” olduğu gibi uydurma bilgileri sürekli olarak tekrarlanmış, Hristiyanlık övülmüş ve yüceltilmiş ve bu şekilde bir algı çalışması yapılmıştır) bilgilerinin düzenlenmesi (asimilasyonu destekleyen yazarların kitaplarında sürekli olarak Hristiyanlık ile ilgili bilgiler ve dualar verilmeye çalışılmıştır) ve davranışlarının idare edilmesi (bahse konu kitaplarda bir Hristiyan’ın nasıl davranması gerektiği öğütlenmiş, Müslüman davranışları ise örneklendirilerek yerilmiştir) neticesini sağlayacak etkiler oluşturacak şekilde yürütülen kasıtlı ve düzenli (bu çalışmalar gerek din adamları tarafından yazılan kitaplar, gerek ise bu yayınların Kraliyet tarafından finanse edilmesi ile kasıtlı ve düzenli bir şekilde desteklenmiştir) çalışmalardır. Propaganda kelimesinin kökeni 17. yüzyılda Roma Katolik Kilisesi’nin Hristiyan inancını yaymak gayesi ile

“Congregatio de Propaganda”yı (Katolik İnancını Yayma Örgütü) kurmasına kadar

gitmektedir. İlk kullanımı da bu şekilde gerçekleşmiştir. Propaganda kelimesinin kökeni, “bir fikrin yayılması, üretilmesi, nakledilmesi ve zihinlerde geliştirilmesi” (Morisko karşıtı propaganda ağırlıklı olarak kitap ve dil aracılığı ile yapılmıştır) anlamını taşımaktadır. Propaganda, hedef kitlelerin ihtiyaçlarına ve ait olma

duygularına ulaşmayı arzu eder. Kişinin güçlü (Juan Vives gibi bazı asimilasyonist yazarların kitaplarında bir Hristiyan ile Müslümanın diyalogları verilmiş ve burada İslam’ın bazı güçlü yönlerinden bahsedilmiştir) ve zayıf (benzer kitaplarda ağırlıklı olarak İslam’ı yermek için eleştirme yöntemi seçilmiştir) yönlerini tahmin etme kabiliyetine dayanır. Ancak verilen bilgiler en az düzeyde de olsa yanlışlık taşıyor ise güvenilir olmaktan çıkar (bu nedenle asimilasyonu destekleyen yazarların kaleme aldığı kitaplarda Kur’an-ı Kerim ve diğer İslami kitaplardan alıntılar yapılmış ve bu konular eleştirilmiştir). Bununla birlikte propaganda, bir ideoloji (kitaplarda Hristiyan doktrininden bahsedilmektedir) ile ilintili olup, “imgeler (araştırmada incelenmiştir), mitler, düşünceler ve kavramları paylaşan biçimleri kullanır.161 Propagandacının elinde tüm bir formüller çeşitliliği bulunmaktadır: manifestolar, inanç bildirileri, programlar, bildiriler ve öğretici eserler (bunların tümü aşağıda çeşitli başlıklar altında incelenmiştir). Çoğu zaman bunlar olumlu olarak çeşitli önermeleri kısa ve açık bir metinde dile getirirler.162

Propagandanın ilk şartı en önemli konuları sıkılmadan tekrar etmektir. Joseph Goebbels (Nazi Almanya’sının propaganda Bakanı) keyif duyarcasına “Katolik kilisesi 2000 yıldır hep aynı şeyi tekrarladığı için ayakta duruyor, nasyonal-sosyalist devlet de tıpkı onun gibi davranmalıdır”, demiştir163 (İspanyol Katolik kilisesinin ana propaganda söylemi Moriskoların Katolikliği zorla kabul etmeleri veya ülkeden kovulmalarıdır). Burada da gözlemlenebileceği gibi propagandanın uygulaması büyük çoğunluğun anlayabileceği bir üslup ve anlatım gerektirmektedir164 (bu nedenle Ayala ve Ribera’nın yazdıkları asimilasyonist kitaplarda basit usta-çırak ve Hristiyanlığı öğrenmek isteyen Hristiyan-Müslüman diyaloglarına yer verilmiştir). Propagandanın tanımına giren tüm öğeler (Hristiyan doktrini, kitaplar, bildiriler, imgeler, mitler) Moriskoları asimile etme ve dönüştürme amaçlı olarak kullanılmıştır. Bazı zamanlarda Kraliyetin toplu sürgün kararını desteklemek için propagandist kitaplar bastırdığını (aşağıda incelenmiştir), bazı durumlarda ise kilisenin kraliyeti daha katı asimilasyonist politikalar uygulaması

161Oktay, M. (2002). Politikada Halkla İlişkiler (1. Baskı). İstanbul: Derin Yayınları, 91-92.

162Domenach, J,M. (1969), age, 64.

163Domenach, J,M. (1969), age, 74.

için teşvik ettiği (Holland arşivi belgelerinde mevcuttur) ve bunun için propaganda yaptığı görülmüştür.

İngiliz Profesör Trevor J. Dadson, propagandanın 20. ve 21. yüzyılların önemli bir parçası haline gelmiş olmasına rağmen yeni bir icat olmadığını vurgulamıştır. Propagandanın kökeni kamuoyunun henüz nadiren mevcut olduğu yüzyıllar öncesine gitmektedir. Bu eski dönemler, hükümet temsilcilerinin her gün televizyon/radyolara çıkmadığı, siyasi rakipleriyle ekranlarda karşılaşmadığı zamanlardır. “Kötü haberleri gömmek/gizlemek” (İngilizce’de burying bad news) adlı güncel kavram aslında bildiğimiz kadar yeni değildir. Haber yönlendirme uzmanlarının veya yandaşların (İngilizce’de spin doctors) haberleri ustaca ve lehte yönlendirmeleri, erken modern Avrupa döneminden beri var olmuştur. Morisko sürgünü, resmi propagandanın yürütülmesi amacıyla kötü haberleri gizlemek/saklamak/yandaşlık etmek gibi kavramları belli ölçeklerde başarılı bir şekilde kullanarak incelemeye alınabilecek bir olaydır. Sürgünün kendisi hükümetin resmi görüşünü destekleyen büyük orandaki propaganda çalışmasının açığa çıkmasını sağlamıştır. Bu yayınlar birçok durumda hükümet üyelerini tahrik etmiş, kışkırtmış ve onlara yardım etmiştir. Sürgünün birkaç ay veya en fazla 1 yılda tamamlanması düşünülmüş ancak bu durum gerçekleşmeyince (yıllar süren ve sonu belli olmayan bir süreç) birçok büyük başarısızlık saklanmaya veya önemsiz gösterilmeye, az elde edilen başarılar ise parlatılmaya çalışılmıştır. Sürgünün resmi ülke politikası olarak dünyaya açıklandığı gün kötü haberleri saklamak için bir fırsat doğmuştur. Valencia Moriskolarının sürgün kararının 9 Nisan 1609 tarihinde açıklanmasından sonra III. Philip ve Lerma Dükü, Hollandalı asiler ile 12 yıllık küçük düşürücü bir barış antlaşması imzalamıştır. Avrupa’nın en iyi ordusu (İspanya) ile Hollandalı asiler arasında 40 senedir devam eden savaşın başarısız olması İspanya tarafından kabul edilmiştir. Uzun süredir beklenen Morisko sürgününün yürürlüğe girme kararının görkemli bir şekilde açıklanmasının yanında söz konusu başarısızlık, önemsiz bir detay olarak kalmıştır. İngiliz tarihçi ve Profesör Sir John Huxtable Elliott, konu ile ilgili şu tesbiti yapmıştır; ustaca yapılan bir zamanlama ile Hollanda’lılar ile gerçekleştirilen küçük düşürücü barış anlaşması, İspanya’da bulunan Mağribi hâkimiyetinin son kalıntılarını silmek için

yapılan sürgünün mutluluğu ile gölgede bırakılmış ve 1609 senesi yenilgi ile değil, zafer ile anılan bir yıl olmuştur.165

Kitle propagandasının teknik destekleri oldukça fazla ve güçlüdür. Örneğin maliyetli olmasına ve okunması da fazla zaman almasına rağmen kitap temel araç olarak kalmaktadır.166 Başka bir tanıma göre ise propaganda bir toplumda belli bir zaman içerisinde insanların kişiliklerini ve davranışlarını uç taraflara doğru etkilemeyi ve değiştirmeyi hedefleyen bilim dışı olarak nitelendirilen bir alandır.167 Yukarıda ifade edildiği üzere kitle propagandası için temel araç olan kitap, asimilasyonu destekleyen İslam ve Morisko karşıtı (İspanyolca:

Antial-coránes/Kur’an karşıtı) yazarların kitapları, toplu sürgünü savunan yazarların

kitapları ve Hristiyan doktrinini savunan yazarların ikna amaçlı ilmihal kitapları aracılığı ile kamuoyu ve Moriskoları baskı/etki altına almayı hedeflemiştir.