• Sonuç bulunamadı

Vakfedilen Mal Amac›n Gerçeklefltirilmesine Yeterli Olmad›kça Tescil Karar› Verilemez

ÖZET: Vakıf, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürek-li amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişisürek-liğe sahip mal topluluğudur.

Vakfedilen malın en azından başlangıç itibarıyla amacın gerçekleştiril-mesi için yeterli olması gerekir. Dosya kapsamından, vakfedilen malın amacın gerçekleştirilmesi için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen tescile karar verilmesi hatalıdır.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 101.

D

ava dilekçesinde vakfın tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay Kararı

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü:

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 101. maddesine göre vakıf, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgüleme-leriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluğudur. Bu hükümden de anlaşıla-cağı üzere, vakfedilen malın amacın gerçekleştirilmesine en azından başlangıcı itibarıyla yeterli olması gerekir.

Tesciline karar verilen vakfa ait senedin 6.maddesinde sadece 50.000,00.-TL özgülenmiştir.

Oysa;

Vakfa özgülenen bu para vakıf senedinin 3. maddesinde oldukça kapsam-lı olarak düzenlenen vakfın amaç ve faaliyetlerini gerçekleştirecek miktarda değildir. Bu husus dikkate alınmadan tescile karar verilmesi doğru görülme-miştir.

Kabule göre de;

1- Hüküm fıkrasında, vakfın tesciline karar verilmesi yeterli iken “onanma-sına” da hükmedilmesi,

2- Vakfın malvarlığını düzenleyen ve tesciline karar verilen vakıf senedinin 6. maddesinde vakfa özgülenen paranın salt 50.000.-TL olduğu gözetilmeden, kurucu derneğin 14.03.2010 tarihli olağanüstü genel kurulunda kurulacak vakfa devredilmesi taahhüt edilen derneğe ait paranın da vakfa aktarılmasına karar ve-rilmesi doğru bulunmamıştır.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şe-kilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK’nun 428.

maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde tem-yiz edene iadesine, 17.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 19.01.2011 Esas: 2010/6607 Karar: 2011/258

Cevap Vermeyip Yarg›lamaya Kat›lmayan Daval› Davay› ‹nkar Etmifl Say›laca¤›ndan Zamanafl›m›na U¤ram›fl Çekte Temel

‹liflkiye Dayanan Davac›n›n Delilleri Toplanmal›d›r

ÖZET: Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Cevap vermeyip duruşmalara katılmayan davalı davayı inkar etmiş sayılır. Soyut olayda davacı, za-manaşımına uğrayan çekte temel ilişkiye dayalı olarak icra takibi baş-latmıştır. Bu durumda ispat yükü kendisinde olan davacının delilleri toplanıp değerlendirildikten sonra karar verilmelidir. Açıklanan husus-lar dikkate alınmaksızın yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilme-si isabetverilme-sizdir.

➣ 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 6.

T

araflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda;

ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili Ömer tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar

Davacı vekili, davalıların müvekkiline olan borçlarına karşılık çek verdikle-rini, çekin karşılıksız çıktığını, davalı Mehmet’in ödeme için süre isteyerek müvekkilini oyaladığını, çekin 6 aylık yasal sürede takibe konulmaması nedeniyle kambiyo senedi niteliğini yitirdiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep ve dava et-miştir.

Davalılar davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, davalıların duruşmaya gelmediği, yetkisizlik itirazında bulun-madıkları borca itirazları hakkında belge ibraz etmedikleri, davalıların

itirazla-●

rının soyut nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline, ta-kibin devamına, % 40 tazminatın davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı yan, zamanaşımına uğramış çeke dayanarak icra takibine girişmiş, itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davasını açmış, davalılar tebligata rağmen yar-gılamaya katılmamışlardır.

Zamanaşımına uğramış çek nedeniyle kambiyo hukukuna ilişkin haklar yi-tirilmiş ise de, davacı, temel ilişkiye dayandığından zamanaşımına uğrayan çe-ke yazılı delil başlangıcı olarak dayanabilir ve alacağını tanık dahil her türlü de-lille kanıtlayabilir. Davalılar duruşmaya gelmemekle davayı inkar etmiş sayılır.

Bu durumda mahkemece, ispat külfeti kendisinde olan davacıdan alacağını ka-nıtlamaya elverişli delilleri sorulup tüm deliller eksiksiz olarak toplandıktan sonra hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davalılar yara-rına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 19.01.2011 Esas: 2010/12980 Karar: 2011/245

S›ra Cetveline ‹tiraz Davas›nda S›ra Cetvelinin ‹ptaline De¤il Daval›ya ‹sabet Eden Pay›n Alaca¤› Oran›nda Davac›ya Verilmesine Karar Verilmelidir

ÖZET: Dava, sıra cetveline itiraza ilişkindir. Hüküm fıkrası oluşturulurken ge-rekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hak-ların birer birer, açık ve şüpheye yer olmayacak şekilde gösterilmesi ge-rekir. Sıra cetveline itiraz davalarında da sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya isabet eden payın alacağı oranında davacıya verilmesine ka-rar verilmelidir. Artan kısım varsa davalıya bırakılması gerekir.

Açıkla-●

nan hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

➣ 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 142.

➣ 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 388.

➣ 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 297.

T

araflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonun-da; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen red-dine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılardan Salih vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar

Davacı vekili, dava dışı borçlu Bilal’e ait taşınmazın satışından sonra dü-zenlenen sıra cetvelinde birinci, ikinci ve dördüncü sırada yer alan alacakların muvazaalı olduğunu ileri sürerek bunların cetvelden çıkartılmasını ve beşinci sı-rada bulunan müvekkiline ait takip dosyasının birinci sıraya alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Ramazan vekili alacağı temlik ettiklerini, kendilerine husumet düş-meyeceğini davalı Hasibe vekili alacağı temlik aldıklarını ve ispat yükünün da-vacıda olduğunu davalı Salih vekili araç alım satımından doğan alacağın bono-ya bağlandığını ve takibin 3 yıldan beri sürdürüldüğünü bildirerek davanın red-di gerektiğini savunmuşlardır.

Mahkemece davalı Ramazan hakkındaki davanın husumetten reddine, dava-lı Hasibe’nin alacağını ispatlayamadığı; diğer davadava-lı Salih’in ise iddia ettiği araç devirlerini Karayolları Trafik Kanunu’na uygun biçimde yaptığını belgeleyeme-diği gerekçesiyle davanın kabulüne, sıra cetvelinin iptaline, davacının aleyhinde dava açmadığı...bank A.Ş.’nden sonra ve davalılardan önce gelmesi suretiyle yeniden sıra cetveli düzenlenmesine karar verilmiş; hüküm davalı Salih vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, de-lillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Salih vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz iti-razlarının reddi gerekmiştir.

2- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesine göre hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuç-larından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan

hakların birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilme-si gerekir. Sıra cetveline itirazın bir dava olarak mahkemece incelenmegösterilme-si halin-de sıra cetvelinin iptaline halin-değil davalıya isabet ehalin-den payın davacıya, alacağı nis-petinde verilmesi ve varsa artan kısmın davalıya bırakılmasına karar verilir.

Mahkemece bu yönün gözden kaçırılarak sıra cetvelinin iptaline ve davacının dördüncü sıradan sonra ve birinci sıradan önce gelmesi suretiyle infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1 sayılı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 sayılı bentte açıklanan nedenle hükmün BO-ZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.01.2011 gününde oybir-liğiyle karar verildi.

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 18.01.2011 Esas: 2010/11853 Karar: 2011/236

Kredi Sözleflmesinde Bankan›n Faiz Oran›n› Tek Tarafl› Art›rma Yetkisi Olsa Bile Ödeme Plan› Yap›l›p Çek Verilerek Mutabakata Var›ld›ktan Sonra Faiz Art›r›m› Yap›lamaz

ÖZET: Dava, menfi tespit talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki kredi sözleş-mesinde, davalı bankanın akdi faiz oranını tek taraflı olarak artırma yetkisi bulunmaktadır. Faiz oranını tek taraflı değiştirme yetkisi bulun-sa dahi ödeme planı yapılıp çek verilerek mutabakat bulun-sağlandıktan sonra faiz artırımı yapılamaz. Yerel mahkemece bu yönler göz önünde tutularak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi ha-talıdır.

➣ 818 sayılı Borçlar Kanunu m. 19.

T

araflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; ilam-da yazılı nedenlerden dolayı ilam-davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yö-nelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmasız, davacılar vekilince de duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kâğıdı gönderilmişti.

Belli günde davacılar vek. Av. M.U. gelmiş, davalı tarafından kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın

sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıl-dıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar

Dava, icra takibine konu senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti iste-mine ilişkindir.

Davalı banka vekili, davacıların kredi borçlarının bulunduğunu, Genel Kre-di Sözleşmesinin hükümleri çerçevesinde artan kaynak maliyetleri nedeniyle kredi faiz oranının artırıldığını, yeni ödeme planına göre taksitlerin ödenmedi-ğini, borcun ödenmesi için bankaya verilen senede dayalı icra takibine girişildi-ğini bildirerek, davanın reddi gerektigirişildi-ğini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine, dairemizin 25.02.2008 tarihli kararı ile mahkemenin görevi yö-nünden bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve alınan bilirki-şi kurulu raporuna göre davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekil-lerince temyiz edilmiştir.

Davalı banka tarafından davacılardan ... Otom. Nak. Gıda Paz. Tic.

Ltd. Şti. lehine 16.06.2000 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca 65.000.00.-TL kredi kullandırıldığı, diğer davacıların Genel Kredi Sözleşmesinin müşterek borçlu-müteselsil kefil oldukları, aynı tarihte kredi borcunun faizleri ve diğer fe-rileri de kapsayacak şekilde toplam 97.721,09.-TL üzerinden 30 ay vadeli öde-me planına bağlandığı, bu ödeöde-me çerçevesinde aylık taksitler olan 3.257.36.-TL üzerinden çekler verilerek ödemenin bu çeklerle yapılacağının kararlaştırıldığı, iddia, savunma, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.

Her ne kadar taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinde davalı ban-kanın akdi faiz oranını tek taraflı olarak artırma yetkisi bulunmakta ise de, taraflarca borç ve ferilerinin ödeme planına bağlanıp, aylık taksitler halinde çekler düzenlendikten ve bu şekilde mutabakata varıldıktan sonra bankanın tek taraflı olarak faiz artışında bulunması somut olay bakımından mümkün değildir.

Mahkemece bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BO-ZULMASINA, bozma nedenine göre davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bu-lunan davacılar yararına takdir edilen 825.00.-TL duruşma vekalet ücretinin

da-valıdan alınarak, davacılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 22.06.2010 Esas: 2009/17122 Karar: 2010/7321

‹fl Kazas› Sonucu Ölüm Nedeniyle Tazminat – ‹fl Kazas› SGK’na Bildirilmemiflse Bu Konuda Davac› Tarafa Önel Verilmeli ve Sonucuna Göre ‹fllem Yap›lmal›d›r

ÖZET: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararların tazmini amacıyla açılan tazminat davalarında, öncelikle zarar doğurucu olayın iş kazası olup olmadığının tespiti, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan geli-rin peşin sermaye değegeli-rinin belirlenen tazminattan indirilmesi gerekir.

İş kazalarının işveren tarafından o yer yetkili kolluk kuvvetlerine der-hal ve kuruma kazadan sonraki üç iş günü içinde bildirilmesi zorunlu-dur. İş kazası SGK’na bildirilmemişse bu konuda davacı tarafa önel ve-rilmeli, olayın iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde iş kazasının tespiti davası açmak üzere imkan tanınmalıdır.

➣ 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m. 13, 20.

D

avacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi taz-minatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 108.254,39.-TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi, davacılar ile davalılardan ... Lo-jistik Hizmetleri Ltd. Şti. ve T.C.D.D. Genel Müdürlüğü vekillerince istenilme-si ve davalılardan T.C.D.D. Genel Müdürlüğü vekilince de duruşma talep edil-mesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve du-ruşma için 22.06.2010 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.

Duruşma günü davalılardan T.C.D.D. Genel Müdürlüğü vekili Av. N.B., ...

Lojistik Hizmetleri Ltd. Şti. vekili Cihat ile karşı taraf vekili Av. H.B.K. geldi-ler. Diğer davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan

avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.M.Ş. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar

Dava, 02.05.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalı-nın hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarısigortalı-nın giderilmesi istemine iliş-kindir.

Mahkemece davacı eş Fevziye’nin tazminat isteminin kısmen kabulüne, davacılardan Didem’in maddi tazminat istemi ile davacı eş ve çocukların mane-vi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacılar vekili ile davalılardan TCDD Gn. Müd. ve ... Lojistik Hizmetleri Ltd. Şti. ve-killerince temyiz edilmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin hükme en yakın tarihteki peşin sermaye değerinin, hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere göre belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.

5510 Sayılı Yasanın 13. maddesinde iş kazasının 4. maddesinin birinci fık-rasının (a) bendi ile 5. madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, bun-ları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve ku-ruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bil-dirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde bu sü-renin iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya ba-kanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği, 5510 Sayılı Yasanın 20. maddesinde ise iş kazasına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sa-hiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiştir.

Somut olayda; iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kuru-mu’na bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca hak sahibilere gelir bağlanabil-mesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kuru-mu’nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum

taraf değildir.

Yapılacak iş; davacılara iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbarda bu-lunmak, olayın kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Gü-venlik Kurumu’na ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazası-nın tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekleti-ci sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın kurumca iş kazası olduğunun ka-bul edilmesi halinde ise davacılara kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta ko-lundan ölüm geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir ka-rar vermektedir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde ka-rar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir

O halde davalı tarafın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilme-li ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, boz-manın niteliğine göre sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, davalılardan T.C.D.D. Genel Müdürlüğü ile ... Lojistik Hizmetleri Ltd. Şti. yararına tak-dir edilen 750,00.-TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının temyiz eden davalılara iadesine, 22.06.2010 gününde oybirli-ğiyle karar verildi.