• Sonuç bulunamadı

Ceza Davas›nda Müdafi veya Vekile Hükmün Tefhimi veya Yap›lan Tebligat ile Yasa Yollar›na Baflvuru Süreleri ‹fllemeye

Bafllar

ÖZET: Sanık, Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma suçu ile birlikte yasa dı-şı terör örgütü üyesi olma suçundan yargılanmıştır. Ceza davalarında müdafi veya vekil sıfatıyla görev yapan avukata hükmün tefhimi veya ya-pılan tebligat ile yasa yollarına başvuru süresi işlemeye başlar. Yargı-tay’da temyiz incelemesinin yapılabilmesi için yasal süre içinde temyiz talebinde bulunulması gerekir. Ancak onbeş sene ve ondan fazla hürriye-ti bağlayıcı cezalar ile ölüm cezalarına ilişkin hükümler Yargıtay’ca

re’sen incelenir. Somut olayda, sanık hakkında verilen hüküm re’sen tem-yize tabi değildir. Dosya kapsamından, bir haftalık temyiz süresi geçtik-ten sonra temyiz dilekçesi verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda temyiz talebinin reddi gerekir.

➣ 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu m. 317.

➣ 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m. 291.

S

anığın Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu ile birlikte yasa dışı silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan, 5237 sayılı TCY’nın 314/2, 62 ve 3713 Sayılı Yasanın 5. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalan-dırılmasına ilişkin, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 14.10.2008 gün ve 279-367 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce 15.06.2009 gün ve 6277-7540 sayı ile;

“...Silahlı örgüt üyeliği suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;

5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinde tanımlanan suç, Devletin güvenliği-ne, toprak bütünlüğügüvenliği-ne, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin kurucularını, yöneticilerini ve üye-lerini cezalandırmaya yönelik hazırlık hareketüye-lerini suç sayan ve yaptırıma bağ-layan özel bir suç tipi olup, amaç suç işlendiğinde, fail geçitli suçlardaki özellik nedeniyle amaç suç ile amaç suça yönelik olarak gerçekleştirilmiş bulunan araç suçlardan ilgili hükümlere göre cezalandırılacak, ancak örgütün kurucusu, yöne-ticisi ve üyesi olmaktan ceza verilmeyecektir.

Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Devletin egemenliği al-tında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik ola-rak vahamet arz eden olaylara fiilen katıldığı anlaşılan sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 302/1. maddesi ile mahkûmiyetine karar verilmiş olması karşısında, anılan maddenin 2. fıkrasındaki ‘bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların iş-lenmesi halinde ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmo-lunur’ şeklindeki atfın aynı kanunun 314/2. maddesinde tanımlanan silahlı örgüt üyeliği suçunu kapsamadığı gözetilmeden hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi” isabetsizliğinden bozulmasına karar ve-rilmiştir.

Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 14.01.2010 gün ve 338-6 sayı ile; önceki hükümde direnilmek suretiyle “...sanık Haşim ve sanık müdafiinin yüzlerine karşı, hükmün açıklanmasından itibaren işleyecek 7 günlük süre içerisinde mah-kememize hitaben verilecek bir dilekçe veya zabıt katibine beyanda bulunulmak

suretiyle düzenlenecek tutanak ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere C.Savcısı ...’nın huzuru ile talebe uygun olarak oybirliğiyle”

karar verilmiştir.

Bu hükmün de, sanık tarafından 14.04.2010 tarihinde temyiz edilmesi üze-rine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27.12.2010 gün ve 275561 sayılı

“onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilen dos-ya, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI

İnceleme, sanık Haşim hakkında, yasa dışı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne hasren yapılmıştır.

Yasa dışı silahlı PKK/KONGRA-GEL terör örgütü üyesi olarak 2007 yılı Nisan ayında Başkale İlçesi Bölge Trafik Büro Amirliği’ne gerçekleştirilen sal-dırıya da katıldıktan sonra, 19.06.2007 tarihinde teslim olan sanık Haşim’in Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma ve silahlı terör örgütü üyesi olma suçlarından mahkûmiyetine karar verilen olayda; özel daire ile yerel mahkeme arasında oluşan uyuşmazlık, hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan mahkûmiyet hükmü verilen sanığın, ayrıca silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan da cezalandırılmasının gerekip gerekmeyeceğine ilişkin ise de; sanık temyizinin süresinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönet-meliği’nin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle değerlendirilmesi ge-rekmektedir.

Dosya bu konuyla sınırlı olarak incelendiğinde; yasa dışı silahlı PKK/KONGRA-GEL terör örgütü üyesi olma, Devletin birliğini ve ülke bütün-lüğünü bozma ve diğer suçlardan yargılanmakta olan sanık Haşim’i savunma görevinin, soruşturma aşamasında başka avukatlar tarafından yapılmış olmakla birlikte; kovuşturma aşamasında, mahkemenin isteği üzerine Van Barosunca 25.12.2007 gün ve 91915 sayılı yazı ile atanan Av. H.S.E. tarafından yerine ge-tirildiği ve bozmadan sonraki yargılamaya da iştirak ettiği, nitekim hükmün de, sanıkla birlikte Av. H.S.E.’nin yüzüne karşı 14.01.2010 tarihinde tefhim edildi-ği anlaşılmaktadır.

Yargıtay kararlarıyla duraksamasız olarak sürdürülen uygulamaya göre; ce-za davalarında müdafii veya vekil sıfatıyla görev yapan avukata yapılan tebligat yasa yollarına başvurmaya ilişkin tüm süreleri başlatmaktadır. Kaynağını, 7201

sayılı Tebligat Yasası’nın 11. maddesinden alan bu uygulamaya paralel olarak,

“müdafiin yüzüne karşı yapılan tefhimin” de aynı sonucu doğuracağında kuşku bulunmamaktadır.

5320 Sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın, 305. maddesinin 1. fıkrasına göre; ceza mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Bir hükümle ilgili olarak Yargıtay’da temyiz davası açılabilmesinin koşulu ise; aynı yasanın 310. maddesi uyarınca, hükmün tefhiminden veya tefhimde hazır bulunmayanlar için kararın tebliğin-den itibaren bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi ve-ya zabıt katibine beve-yanda bulunulmasıdır. Ancak, onbeş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalar ile ölüm cezalarına ait hükümler Yargıtay’ca re’sen incelenir.

Somut olayda, re’sen temyize tabi bulunmayan hükümle ilgili olarak; sanı-ğın bir haftalık temyiz süresinin dolmasının ardından tefhimden 3 ay sonra ver-diği dilekçeye istinaden temyiz davası açılması olanaklı bulunmadığından, tem-yiz isteminin reddine karar verilmelidir.

Buna göre; özel daire bozma kararının isabetli olduğunun düşünülmesi ha-linde başvurulabilecek tek yasa yolunun, 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesin-de düzenlenmiş bulunan “yasa yararına bozma yasa yolu” olması nemaddesin-deniyle, sü-resinden sonra yapılmış olan temyiz isteminin reddiyle, dosyanın, “yasa yararı-na bozma yasa yolu ihbarında bulunmak da dahil” olmak üzere gereğinin yapıl-ması için yerel mahkemeye iadesine karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle,

1- Süresinden sonra yapılmış bulunan 5320 Sayılı Yasanın 8. maddesi uya-rınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CYUY’nın 317. maddesi gereğince temyiz isteminin REDDİNE,

2- Dosyanın, yasa yararına bozma yasa yolu ihbarında bulunmak ta dahil ol-mak üzere, gereğinin yapılması için Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderil-mek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 25.01.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU

Tarih: 23.11.2010 Esas: 2010/2-136 Karar: 2010/229

1 Haziran 2005 Tarihinden Önce Görevsiz Mahkemece Yap›lan