• Sonuç bulunamadı

1 Haziran 2005 Tarihinden Önce Görevsiz Mahkemece Yap›lan Sorgu Zamanafl›m›n› Kesen ‹fllemdir

ÖZET: Elektrik hırsızlığı suçundan yapılan yargılamada uyuşmazlık, dava za-manışımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır. 1 Ha-ziran 2005 tarihinden önce görevsiz mahkemede yapılan sorgu zama-naşımını kesen işlemdir. Zamazama-naşımını kesen sorgu, görevsiz mahkeme-ce usulüne uygun olarak yapılmış olan savunma işlemidir. Görevsizlik kararı üzerine görevli mahkemece yapılan savunma alma işlemi ise bu anlamda sorgu değildir ve zamanaşımını kesmez. Buna karşılık 1 Hazi-ran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 SK’da yenilenmesi mümkün olmayan işlemler dışında görevli olmayan hakim veya mahkemece ya-pılan işlemlerin hükümsüz olduğu düzenlenmiştir. Bu nedenle önceki durumun aksine 1 Haziran 2005 tarihinden sonraki işlemler açısından, zamanaşımını kesen sorgunun, görevsiz mahkemede yapılan ifade alma işleminin olduğunu söylemek mümkün değildir.

➣ 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m. 7.

➣ 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 4.

S

anık Abdullah’ın, elektrik hırsızlığı suçundan beraatına ilişkin Menderes Asliye Ceza Mahkemesi’nce 31.05.2007 gün ve 205-298 sayı ile verilen hü-küm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen, Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nce 11.05.2010 gün ve 5637-15549 sayı ile;

“…İddianame yerine geçen görevsizlik kararında, sevk maddesinin ve do-layısıyla müsnet suçun değişmesi nedeniyle görevli asliye ceza mahkemesince sanığın yeniden savunmasının alınması zorunlu olmakla, 12.05.2005 tarihinde asliye ceza mahkemesinde alınan sanığın savunması zamanaşımını kestiğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan duruşmaya toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdi-rine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi onanmasına” karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 10.06.2010 gün ve 143059 sayı ile;

“…Cumhuriyet Başsavcılığımız düzenlediği tebliğnamede, zamanaşımının başlangıcını, sanığın sulh ceza mahkemesinde savunmasının alındığı 11.06.2004 tarihinin olduğu ve inceleme tarihi itibariyle de zamanaşımının dol-duğunu kabul etmiştir. Yargıtay 2. Ceza Dairesi ise iddianame yerine geçen gö-revsizlik kararının, sevk maddesinin ve suçun değişmesi nedeniyle görevli asli-ye ceza mahkemesince, sanığın asli-yeniden savunması’nın alınması zorunlu oldu-ğunu, 12.05.2005 tarihinde asliye ceza mahkemesinde alınan savunmanın zama-naşımını kestiğini belirterek, kararın onanmasına hükmedildiği anlaşılmıştır.

Aslında, yargılama aşamalarında verilen görevsizlik kararları, TCK’nun 104.

maddesinde sayılan nedenlerden olmadığı için, dava zamanaşımını kesmeyece-ği, görevsiz mahkemede sorguya çekilen sanığın, görevli mahkemede, görevsiz-lik kararına karşı diyeceklerinin saptanması, yargılama hukuku yönünden sorgu niteliğinde olmayıp, savunmasının alınmasından ibaret olduğu görevsiz mahke-mede yapılan sorgu ile dava zamanaşımı kesilmiştir” gerekçeleri ile itiraz yolu-na başvurularak, özel daire oyolu-nama kararının kaldırılıp hükmün zamayolu-naşımı ne-deniyle bozulmasına ve kamu davasının düşmesine karar verilmesi talep olun-muştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kuru-lu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık Abdullah hakkında, 10.03.2004 tarihinde işlediği iddia edilen elekt-rik hırsızlığı suçundan verilen beraat hükmüyle ilgili olarak; özel daire ile Yar-gıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve genel kurulca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, dava zamanaşımının dolup dolmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosyada;

Suç tarihinin 10.03.2004, iddianame havale tarihinin 16.04.2004, sanığın suç niteliğinin değişmesi gerekçesiyle 22.10.2004 tarihinde görevsizlik kararı veren Menderes Sulh Ceza Mahkemesi’nde savunma yaptığı tarihin 11.06.2004, görevsizlik kararı üzerine sanığın görevli Menderes Asliye Ceza Mahkemesi’n-ce yeniden savunmasına başvurulduğu tarihin ise 12.05.2005 olduğu görülmek-tedir. Bununla birlikte, görevli mahkemece verilen beraat hükmü 31.05.2007, özel daire onama kararı da 11.05.2010 tarihlidir.

01 Haziran 2005 tarihinden önceki Ceza Genel Kurulu kararlarında durak-samasız olarak kabul edildiği üzere; zamanaşımını kesen sorgu, görevsiz mah-kemece usulüne uygun olarak yapılmış olan savunma alma işlemidir, görevsiz-lik kararı üzerine görevli mahkemece yapılan savunma alma işlemi ise bu an-lamda sorgu değildir ve zamanaşımını kesmez (Ceza Genel Kurulu’nun 25.06.1996/108-158, 02.02.1999/334-5 ve 25.09.2001/168-171 gün ve sayılı kararları). Bu konuda öğretide de aynı görüş hakimdir (Dönmezer-Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C. 3, s. 266 vd.).

Buna karşılık; 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CYY’nın 7. maddesinde, “Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli ol-mayan hakim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür” şeklindeki dü-zenlemeye yer verilmiştir.

Buna göre; önceki durumun aksine, 01 Haziran 2005 tarihinden sonra yapı-lan işlemler açısından, “zamanaşımını kesen sorgunun, görevsiz mahkemece ya-pılan ifade alma işlemi” olduğunu söylemek mümkün değil ise de; 5320 Sayılı Yasanın 4/2. maddesindeki; “Ancak, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yapılmış işlem ve ka-rarlar hukuki geçerliliklerini sürdürürler” hükmü karşısında, görevsiz mahkeme-deki ifade alma işleminin 01 Haziran 2005 tarihinden önce, 11.06.2004 tarihin-de yapıldığı somut olay açısından, görevsiz mahkemetarihin-deki sorgunun geçersiz ol-duğundan ve zamanaşımını kesmeyeceğinden bahsedilemez.

Ayrıca; Ceza Genel Kurulu’nun duraksamasız içtihatlarına göre, “zamana-şımının gerçekleşmesi halinde”, derhal beraat kararı verilmesini gerektiren hal-ler hariç, öncelikle “beraat” değil, “zamanaşımı nedeniyle düşme” kararı veril-melidir.

Açıklanan nedenlerle; zamanaşımını kesen son işlemin 11.06.2004 tarihin-de görevsiz mahkemece yapılan sorgu olduğunun belirlendiği olayda, özel da-irece onama kararının verildiği 11.05.2010 tarihinden önce, 11.06.2009 tarihi itibarıyla, sanığa atılı olan ve başka bir suçu oluşturma olasılığı bulunmayan ey-lemin 765 sayılı TCY’nın 491 ve 492. maddelerinde düzenlenen suçlar için ön-görülmüş olan 5 yıllık asli zamanaşımı dolmuştur.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulü ile özel da-ire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, zamanaşımının dolması nedeniyle bozulmasına ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektir-meyeceğinden “kamu davasının zamanaşımının dolması nedeniyle düşmesine”

karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABÜLÜNE,

2- Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 11.05.2010 gün ve 5637-15549 sayılı ona-ma kararının KALDIRILMASINA,

3- Menderes Asliye Ceza Mahkemesi’nin 31.05.2007 gün ve 205-298 sayı-lı hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,

Ancak, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceğinden;

5320 Sayılı Yasanın 8. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1412 sa-yılı CYUY’nın 322. maddesinin Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tanıdığı yetkiye istinaden, 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri ile 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddesi uyarınca, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, sanık hakkındaki kamu davasının DÜŞMESİNE,

4- Dosyanın Menderes Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Yar-gıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 23.11.2010 günü yapılan müza-kerede oybirliği ile karar verildi.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU

Tarih: 25.05.2010 Esas: 2010/4.MD-61 Karar: 2010/117

Kiflilerin Ma¤duriyeti veya Kamunun Zarar› ya da Kiflilere Haks›z