• Sonuç bulunamadı

2.4. Vergi Usul Kanunu Kapsamında Uzlaşma Türleri

2.4.1. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Müessesesi

2.4.1.5. Tarhiyat Sonrası Uzlaşmanın Sonuçları

2.4.1.5.2. Uzlaşmanın Vaki Olmaması ve Temin Edilememesi

Mükellef veya vekilin uzlaşma komisyonun davetine icabet etmemesi, komisyona geldiği halde uzlaşma tutanağını imzalaması veya tutanağı ihtirazi kayıtla imzalamak istemesi halleri anlamına gelen uzlaşmanın temin edilememiş sayılması ile (UY, md.8), komisyon teklifinin mükellefçe kabul edilmemesini ifade eden uzlaşmanın vaki olmaması hali (UY, md.10), etkileri ve sonuçları bakımdan birbirlerine benzerlik göstermektedir. Her iki durumda esasen, uzlaşmanın sağlanamadığı anlamına gelmektedir.

Uzlaşmanın sağlanmaması halinin, uzlaşma talep eden ilgilinin; uzlaşma talep etme hakkı, dava açma hakkı ve indirim hakkı üzerinde bir takım etkileri bulunmaktadır. Ayrıca, uzlaşmaya varılamaması halinde uzlaşılamayan vergi ve cezaların ödeme zamanı Uzlaşma Yönetmeliğin 15/b maddesinde ayrıca düzenlenmiştir.

2.4.1.5.2.1. Uzlaşmanın Vaki Olmaması ve Temin Edilememesinin Uzlaşma Hakkı Üzerindeki Etkisi

VUK’un Ek 1. maddesinin 4. cümlesinde hüküm altına alındığı üzere; “Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulmaz”. Bu konu Yönetmeliğin 10. maddesinde yalnızca uzlaşmanın temin edilememesi hali ile sınırlı tutulmuşsa da, yönetmelikteki bu eksiklik, kanunla düzenlenen uzlaşmanın vaki olmaması halinde tekrar uzlaşmaya başvurulamayacağı kuralını, etkisiz hale getirmemektedir.

Bu bağlamda görüldüğü üzere; uzlaşma talebinde bulunduğu halde komisyonun çağrısına uymayan yahut uzlaşma toplantısına katıldığı halde uzlaşma tutanağını imzalamayan ya da ihtirazi kayıtlı imzalamak isteyen veya uzlaşma görüşmeleri sonunda uzlaşma konusunda komisyon ile iradeleri uymayan ilgilinin yapılan tarhiyat ve kesilen ceza hakkında tekrar uzlaşma talep etme hakkı bulunmamaktadır.

Buradaki yasaklama, uzlaşmaya konu olan vergi ve vergi cezasını kapsamaktadır. Yoksa matrahın farklar itibariyle bölünebilmesi halinde matrahın daha önce uzlaşmaya konu edilmeyen kısmı için sonradan, koşulların da tutması halinde, uzlaşma başvurusunda bulunulması mümkündür.

Diğer taraftan, daha önce de bahsedildiği üzere uzlaşmanın temin edilememesi nedeniyle komisyonun tek taraflı iradesiyle tutulan tutanak hakkında söz konusu

tutanağın iptali nedeniyle idari dava açılması mümkündür. Bu noktada bu şekilde dava konusu edilen tutanağın, komisyon kararının, açılan dava sonunda hukuka aykırı bulunması nedeniyle iptaline karara verilmesi halinde komisyonun ilgiye tekrar uzlaşma görüşmeleri yapmak üzere çağrıda bulunması gerekmektedir. Böylece, çağrıya uyan mükellef veya ceza muhatabı için tekrar uzlaşma görüşmelerine katılma imkanı doğmaktadır.

Bunun dışında, uzlaşmanın sağlanamaması veya temin edilememesi halinde ilgili, daha önce uzlaşma talebinde bulunduğu vergi ve vergi cezası için yeniden uzlaşma talebinde bulunamaz.

2.4.1.5.2.2. Uzlaşmanın Vaki Olmaması ve Temin Edilememesinin Dava Hakkı Üzerindeki Etkisi

Uzlaşmaya varılamamasının, mükellef veya ceza muhatabının uzlaşma talebinde bulunduğu vergi ve vergi cezaları dolayısıyla yargı yoluna başvurma hakkı üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Bu konu, VUK’un Ek 7/4 maddesinde “Uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef veya ceza muhatabı; tarh edilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir” denilmek suretiyle, hüküm altına alınmıştır. Ayrıca söz konusu maddenin devamında, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın tebliğ edildiği tarihte dava açma süresinin bitmiş olması veya belli bir süreden daha az bir sürenin kalmış olması halinde, tutanağın tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacak olan ek dava açma süresi öngörülmüştür.

Mükellef veya ceza muhatabı, uzlaşma talebinde bulunduğu vergi ve cezaya karşı daha önce dava açmış olabilir. Bu durumda yani uzlaşma talebinden önce dava açılması halinde dava, uzlaşma sonuçlanıncaya kadar vergi mahkemelerince incelenmez, incelenip karara bağlanması halinde ise bu karar yok hükmünde sayılır (VUK, Ek md.7/2). Bu durumda durdurulmuş olan davanın görülmesine, uzlaşmaya varılamaması halinin vergi dairesi tarafından mahkemeye bildirmesi üzerine dava kaldığı yerden tekrar görülmeye başlanır (VUK, Ek md.7/5).

Öte yandan uzlaşma başvurusunda bulunduktan sonra, dava açma süresi içinde, uzlaşma talebinde bulunanın yargı yoluna başvurmamış olması kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca uzun süren uzlaşma görüşmeleri nedeniyle uzlaşmaya varılamadığına dair tutanağın mükellefe tebliğ edildiği tarihte idari dava açma süresi bitmiş veya dava açma hakkının kullanılmasını engelleyecek derecede azalmış olabilir. Bu durumda, kanun

koyucu dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalan ilgilinin dava açma hakkını kullanabilmesi için tutanağın tebliğinden itibaren ek 15 günlük dava açma hakkı tanımıştır (VUK, Ek md.7/4). Dolayısıyla, normal dava açma süresinin uzlaşmanın vaki olmadığına ilişkin tutanağın tebliğ tarihi itibariyle kısmen veya tamamen geçmiş olması, dava açma hakkını engellememektedir (Ela ve Kelecioğlu, 2000: 108).

Söz konusu madde hükmü incelendiğinde ek dava açma süresinin yalnızca uzlaşmanın vaki olmaması hali ile sınırlı olduğu görülmektedir. Bu nedenle uzlaşmanın temin edilememesi halinde de ek dava açma süresinin uygulanıp uygulanmayacağı noktasında bir belirsizliğe yol açarak, gerek uygulamada gerekse Danıştay karalarında bir bütünlüğün oluşmasına engel olmaktaydı. Bu nedenle ortaya çıkan bu belirsizliği gidermek adına Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu 23.10.1986 tarihinde vermiş olduğu bir kararla89

, Ek 7’nci madde de öngörülen ek dava açma süresinin uzlaşmanın temin edilememesi halinde de uygulanabileceğini hüküm altına almıştır. Söz konusu İçtihatları Birleştirme Kurulu karanın yayımından bu yana, uzlaşmaya varılamaması sonucu yaratan durumların tümünde (uzlaşmanın temin edilememiş sayılması ve vaki olmaması) uzlaşma talebinde bulunanın Ek 7’nci madde de öngörülen ek süre içinde, üzerinde uzlaşılmayan vergi veya vergi cezasına karşı yetkili vergi mahkemesinde idari dava açma yoluna gidebilme olanağı vardır (Candan, 2006: 350). Bu konu, 24.08.1999 tarihinde yapılan değişiklik ile Uzlaşma Yönetmeliğinin “Uzlaşma ve Vergi Mahkemelerinde Dava Açma” yan başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir90

.

Uzlaşmanın temin edilememesi veya uzlaşmanın vaki olmaması halinde Ek 7’nci maddenin 4’ncü fıkrası ile ilgiliye tanınan ek 15 günlük dava açma sürenin işlemeye başlaması için uzlaşma tutanağının mükellefe tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, uzlaşmanın gerçekleşmediğine dair tutanağın mükellefe tebliğ zorunlu olup

89 Dnş. İ.B.K., T:23.10.1986, E:1986/2, K:1986/2; “213 sayılı VUK’un ‘Uzlaşma’ müessesesini

düzenleyen hükümleri arasında yer alan Ek 7’nci maddenin birinci fıkrasında ‘Müddeti içinde uzlaşma talebinde bulunan mükellef veya ceza muhatabı uzlaşma talep ettiği vergi veya ceza için ancak uzlaşma vaki olmadığı takdirde dava açma yoluna gidebilir’ denilmiş olmasının Ek 5’nci madde de uzlaşmanın temin edilememesi halleri olarak sayılan durumlarda dava açma yoluna gidilmesini engelleyip engellemeyeceği konusunda Danıştay Dokuzuncu Dairesi Kararları ile Üçüncü, Dördüncü, Yedinci Daireler ve Vergi dava Daireleri Genel Kurulu kararları arasında ortaya çıkan aykırılığın; daha önce dava açılmamışsa, Ek 5’nci maddede uzlaşmanın temin edilememesi halleri olarak sayılan durumlarda Ek 7’nci madde de belli edilen koşullarla dava açılabileceği yönünde birleştirilmesi suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.”

90 “Süresi içinde uzlaşma talebinde bulunan mükellef uzlaşma talep ettiği vergi ve vergi cezası için ancak

toplantı anında mükellefe elden verilen tutanak tebliğ yerine geçmemekte ve dava açma ile ilgili süreler başlamamaktadır (Durmuş, 2018: 220-221).91

Söz konusu süre tutanağın mükellefe tebliğ edildiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlamaktadır (VUK md.18/1)92. Mükellefin ek 15 günlük dava açma süresinden yararlanabilmesi için tutanağın ilgiye tebliğ edildiği tarihte genel dava açma süresinin bitimine 15 gün veya 15 günden daha az bir sürenin kalmış olması gerekmektedir. Aksi halde, 15 günden fazla bir sürenin bulunması halinde, mükellefin bu ek dava açma süresini kullanma olanağı bulunmamaktadır.

Daha önce de bahsedildiği üzere uzlaşmaya başvuru süresinin çalışmaya ara verme zamanına rastlamasının uzlaşmaya başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Ancak ek dava açma süresinin son günün çalışmaya ara verme zamanına rastlaması halinde ek dava açma süresi çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü izleyen günden itibaren 7 gün uzamaktadır93

.

2.4.1.5.2.3. Uzlaşmanın Vaki Olmaması ve Temin Edilememesinin Cezalarda İndirim Hakkı Üzerindeki Etkisi

Cezalarda indirim, VUK’un 376’ncı maddesinde düzenlenen ve vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında, belirli şartlar dâhilin de, kanunda belirlenen oranlar nispetinde indirim yapılmasını öngören ve ceza muhataplarına tanınan bir haktır. Mükellef veya ceza muhatabının bu haktan faydalanabilmesi için ihbarnamenin kendisine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün için de başvuruda bulunması gerekmektedir.

Daha öncede belirtildiği üzere cezalarda indirim hakkının kullanılması için öngörülen 30 günlük süre aynı zamanda uzlaşmaya da başvuru süresidir. Ancak, mükellefin bu iki haktan aynı anda faydalanması mümkün değildir. Ek 9. madde de hüküm altına alınan bu husus, aynen: “Üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalar hakkında 376. madde hükümleri; hakkında 376. madde hükümleri uygulanan vergi ve cezalar için

91

Dnş. 4.D., T:04.03.2002, E:2001/1561, K:2002/801 “Olayda ikmalen yapılan tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin 10.08.2000 günü tebliğ edilmesine üzerine, 08.09.2000 gününde uzlaşma talebinde bulunulmuş, 26.09.2000 günü yapılan toplantıda uzlaşmanın vaki olmaması üzerine aynı günlü uzlaşmanın vaki olmadığına ilişkin tutanak düzenlenerek müştereken imzalanmış ve bir nüshası aynı tarihte şirket temsilcisine verilmiş ise de, uzlaşmanın vaki olmadığına ilişkin tutanağın davacıya tebliğ edilmesi gerekli olduğundan mahkemece, söz konusu tutanağın bir nüshasının toplantı günü şirket temsilcisine verildiğine dair tutanak altındaki teslim şerhi tebliğ tarihi kabul edilerek, davanın süreaşımı nedeniyle reddedilmesinde yasaya uyarlılık bulunmamaktadır.” (Durmuş, 2018: 221, dp.598).

92 “Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son gün tatil saatinde biter.” (VUK

md. 18/1).

93

Dnş. 11.D., T:13.10.1999, E: 1998/1125, K: 1999/3590; “213 sayılı VUK’un Ek 7’nci maddesinde öngörülen 15 günlük ek dava açma süresi 2577 sayılı İYUK kanunun 7/1. Maddesinde belirtilen dava açma süreleri içinde değerlendirilmesi gerektiğinden aynı kanunun 8. Maddesi uyarınca ek dava açma süresinin bitiminin çalışmaya ara verme süresine rastlaması halinde de dava açma süresi çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü izleyen günden itibaren 7 gün uzamış sayılacaktır.”

uzlaşma hükümleri uygulanamaz.” şeklindedir. Maddenin devamında ise ceza muhatabının uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşmadan vazgeçtiğini beyan etmesi halinde cezalarda indirim hakkından yararlanmasının mümkün olduğu belirtilmiştir (VUK, Ek md.9).

Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi durumunda cezalarda indirim hakkından, belirli süreler içinde, yararlanıp yararlanılamayacağı konusunda ise ne kanunda ne de yönetmelikte herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, uzlaşmanın sağlamaması ve buna dair tutanağın 30 günlük süre zarfında tebliğ edilmesi halinde, mükellef kalan süre içinde cezalarda indirim hakkından yararlanabilir. Hatta bu konudaki Danıştay içtihadı94, indirim hakkının anılan 15 günlük ek süre içerisinde de kullanılabileceği yönündedir (Candan, 2006: 354).

2.4.1.5.3. Uzlaşmanın Vaki Olmaması ve Temin Edilememesi Halinde Vergi