• Sonuç bulunamadı

2.4. Vergi Usul Kanunu Kapsamında Uzlaşma Türleri

2.4.1. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Müessesesi

2.4.1.4. Tarhiyat Sonrası Uzlaşmanın Yapılması

2.4.1.4.2. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Başvurusunda Bulunma Süresi

Uzlaşma başvurusunda bulunma hakkının kullanılması VUK’un Ek 1’nci maddesi ile süreye bağlanmıştır. Ancak bu süre zarfında yapılan uzlaşma talepleri komisyonlar tarafından değerlendirmeye alınır ve bir hüküm ifade eder. Diğer bir ifadeyle, hak bu süre içerisinde kullanıldığı takdirde, sonuç doğurabilecek niteliktedir (Candan, 2006: 312). Belirtilen bu süre içerisinde yapılmayan uzlaşma başvuruları ise yetkili komisyon tarafından incelenmeksizin reddedilir.

Kanun maddesine ek olarak Uzlaşma Yönetmeliğinin 9. maddesinde de düzenlenen uzlaşma talep süresi, vergi ve ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihini takip eden günden itibaren 30 gündür. Yani tebligatın yapıldığı gün süreye dahil değildir. Zira sürelerin hesaplanması ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı VUK’un 18. maddesinde de belirtildiği üzere; “Süre gün olarak beli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter” (VUK, md.18/1). Ayrıca “Resmi tatil günleri süreye dahildir. Şu kadar ki, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter” (VUK, md.18/4).

Son olarak, uzlaşma başvurusunda bulunma süresinin işleyebilmesi için, tarh edilen vergi veya kesilen cezanın mükellefe veya ceza muhatabına yapılacak tebliğin, VUK’un 93 ile 109. maddeleri arasında düzenlenmiş olan tebliğ hükümlerine uygun olarak yapılmış olması gerekmektedir (Küçükkaya, 2008: 179). Aksi takdirde, usulüne uygun olarak yapılmayan tebliğler 30 günlük uzlaşma talep etme süresini etkilemez ve süre işlemeye başlamaz. Bu gibi durumlarda ya usulüne uygun olarak yeni bir tebliğ yapılır ya da mükellefin veya ceza muhatabının tebliğden haberdar olduğu tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir ve süreler bu tarihe göre hesaplanır66.

2.4.1.4.2.1. Mücbir Sebebin Süreye Etkisi

Mücbir sebep, mükellefin iradesi dışında meydana gelen kontrolü ve önlenmesi mümkün olmayan ve vergi ödevlerinin yerine getirilmesini engelleyen olay ve

66

İdari izinler, uzlaşmaya başvurusu süresini durduran nedenler arasında yer almamaktadır. Bu nedenle başvuru süresinin son gününün idari izne rastlaması halinde, süre tatil gününü izleyen çalışma günü bitimine kadar uzamış sayılır.

durumlardır (Oktar, 2017: 98). VUK’un 13’ncü67

maddesinde düzenlenen mücbir sebebin kanunda tam olarak bir tanımı bulunmamakla birlikte, mücbir sebep olarak kabul edilebilecek haller maddeler halinde sayılmıştır. Ancak mücbir sebep halleri sayılanlarla sınırlı tutulmamış ve kanun maddesinin sonunda yer verilen “gibi haller” ifadesiyle bunlara mahiyet itibariyle benzer ve aynı ölçüdeki olayların da mücbir sebep olarak değerlendirileceği belirtilmiştir (Şenyüz vd., 2017: 225).

Mükellefin veya ceza muhatabının mücbir sebepler nedeniyle vergiye ilişkin ödevlerini yerine getirememesi halinde süreler uzar. Diğer bir ifadeyle, mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez (VUK, md.15/1). Ancak bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin herkes tarafından bilinmesi veya ilgililer tarafından ispat edilmesi gerekmektedir (VUK, md.15/2).

VUK’un 13’üncü maddesinde belirtilen ve süreleri durdurucu etkiye sahip durumlar mükellefin vergilendirmeye yönelik ödevlerine ilişkindir (Erdem, 2007: 155). Oysa ki; uzlaşma başvurusunda bulunma, mükellef veya ceza muhatabına tanınan bir haktır, yerine getirilmesi gereken bir ödev değildir. Bu itibarla, VUK’un 13. maddesinde mücbir sebep olarak belirtilen durumlardan birinin gerçekleşmesi halinde, uzlaşma talep süresi etkilenmeyecek diğer bir ifadeyle uzlaşma başvurusunda bulunma süresi durmayacaktır (Seviğ, 2006: 224).

Öte yandan Danıştay’ın mücbir sebebin uzlaşma başvurusu süresini etkilediğine dair kararının68 yanı sıra etkilemediğine dair kararları69 da bulunmaktadır. Ancak

67

VUK’nu 13. Madde; “Mücbir sebepler:

1. Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;

2. Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması; 3. Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler;

4. Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması, gibi hallerdir.”

68 Dnş. 4.D., T:20.11.1991, E:1991/2637, K:1991/3646 (https://www.kanunum.com): “… kanunla

öngörülmemiş olsa da, mücbir sebep hallerinde idareye başvuru için öngörülen sürelerin işlemeyeceği genel hukuk kuralı olarak kabul edilmektedir. Uzlaşma başvurusunun hukuki niteliği ve sonuçları göz önünde bulundurulduğunda; uzlaşmaya başvurma süresinin işlememesine neden olacak haller ancak kişinin iradesi dışında gelişen tabii afet, savaş hali ve benzeri durumlarla kişinin bu tür haklarını kullanmasını imkansız kılan çok ağır hastalık gibi durumlar olabilir. Ayrıca bu başvuruyu engelleyen durumların ortadan kalkmasıyla, duran sürelerin işlemeye devam edeceğinin kabulü gereklidir.”; Dnş. VDDGK., 27.05.1993, E: 1992/180, K: 1993/73; Dnş. 9.D., 27.01.1993, E: 1992/2680, K: 1993/313 (Candan, 2006: 314 dp. 298).

69

Dnş. 3.D., T:17.04.1984, E:1983/2499, K:1984/1467: “VUK’un 2. kitabında sayılmayan, dolayısıyla vergi ödevinin yerine getirilmesi olarak nitelendirilmesine olanak bulunmayan uzlaşma başvurusunun vergi ödevinin yerine getirilmesi olarak yorumlanması suretiyle mücbir sebebin buradaki süreyi keseceği yolunda ileri sürülen iddiayı incelemeye olanak bulunmamaktadır.”; Dnş. 9.D., 25.11.1987, E: 1986/4326, K: 1987/347; Dnş. 7.D., 17.11.1993, E: 1992/34, K: 1993/4809 (Candan, 2006: 314 dp. 297).

Danıştay’ın bu konuyla ilgili olarak son dönemlerde “… VUK’un 13. maddesinde, vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır hastalık halinin mücbir sebepler arasında sayıldığı, başvuru süresinin kaçırılmasına, davacının kanuni temsilcilerinden olan yönetim kurulu başkanın hastalığı neden gösterilerek buna ilişkin sağlık raporu ibraz edilmiş ise de seçimlik bir hal olan uzlaşma müessesesine başvuru süresinin hesabında mücbir sebebin dikkate alınmasının hukuken mümkün bulunmadığı, kaldı ki uzlaşma hakkında mücbir sebebin uygulama alanı bulabileceği düşünülse dahi, dosya içerisinde bulunan ve davacının biri yönetim kurulu başkanı veya başkan yardımcısı olmak üzere yönetim kurulundan iki kişinin imzası ile temsil edileceği yolundaki yönetim kurulu kararı dikkate alındığında, yönetim kurulu başkanın imzası bulunmadan da uzlaşma başvurusunda bulunulabileceğinden, somut olayda yönetim kurulu başkanının hastalığı tek başına mücbir sebep olarak kabul edilmeyeceği…”70 şeklinde vermiş olduğu güncel bir kararı ise mücbir sebebin uzlaşma başvurusu süresini etkilemediği yönündedir.

2.4.1.4.2.2. Adli Tatilin Süreye Etkisi

Adli tatil diğer adıyla çalışmaya ara verme İdari Yargılama Usulü Kanunun 61. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl 1 Eylül’de başlamak üzere, 20 Temmuz’dan 31 Ağustos’a kadar çalışmaya ara verirler”. Ayrıca İYUK’nda yazılı sürelerin bitim tarihinin çalışmaya ara verme zamanına rastlaması halinde söz konusu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamaktadır (İYUK, md.8/3).

Öte yandan daha önce de bahsedildiği üzere, uzlaşmaya başvuru süresi vergi ihbarnamesinin mükellefe veya ceza muhatabına tebliği tarihinden itibaren 30 gündür ve bu 30 günlük süre aynı zamanda vergi mahkemesine başvuru süresini de oluşturmaktadır. Uzlaşmaya başvuru süresinin adli tatile denk gelmesi halinde ise bu durumun başvuruya herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Zira, uzlaşma komisyonları bir yargı yeri değil yalnızca idari bir kuruluştur ve ayrıca bu müessese İYUK’nda değil, VUK’nda düzenlenmiştir. Dolayısıyla da İYUK’nu hükümlerine tabi olması beklenemez.

Son olarak, bu konuda gerek Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın71 gerekse, Danıştay’ın72

görüşü de uzlaşma komisyonları için çalışmaya ara vermenin söz konusu

70 Dnş. 3.D., T:05.02.2015, E: 2014/4788, K: 2015/510 .

71 Maliye Bakanlığı, Vergi Usul Kanunu İç Genelgesi, Sıra No: 1984/5 (Kızılot, 2003: 255, dp. 646). 72

olmadığı ve 30 günlük uzlaşmaya başvuru süresinin adli tatil nedeniyle uzamayacağı yönündedir.

2.4.1.4.2.3. Mali Tatilin Süreye Etkisi

5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkındaki Kanun’un 1/1. maddesine göre, mali tatil her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar uygulanmaktadır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması halinde, mali tatil dönemi Temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar (5604 SK, md.1/f). Buna göre 30 Haziran 2018 günü resmi tatil olan cumartesi gününe rastladığından ve Temmuz ayının ilk iş günü de 2 Temmuz 2018 olduğundan, 2018 yılında mali tatil dönemi 3 Temmuz 2018 tarihinde başlamış ve 20 Temmuz 2018 tarihinde sona ermiştir (Sarılı, 2018: 230). Aynı kanun 1/2. maddesin de ise son günü mali tatile rastlayan ve kanunda maddeler halinde sayılan sürelerin, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 5 gün73

uzadığı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, “Tarh edilen vergiler ve/veya cezalara karşı uzlaşma talep etme veya cezada indirim hükümlerinden yararlanmak amacıyla yapılacak başvurulara ilişkin süreler” bu kapsamdadır. Tarh edilen vergiler ve kesilen cezalar kapsam dâhilinde olduğundan, mali tatil nedeniyle uzayan süre sadece tarhiyat sonrası uzlaşma talep etme süresidir, tarhiyat öncesi uzlaşma talepleri bu bağlamda değerlendirilmemektedir (Karadeniz, 2007).

Örneğin; 5 Haziran 2016 tarihinde tebliğ edilmiş olan ikmalen tarhiyata ilişkin vergi/ceza ihbarnamesi üzerine, uzlaşma talep etme veya cezada indirim talebinde buluma süresi 5 Temmuz 2016 tarihinde sona erecek olup bu tarih mali tatile rastlamaktadır, bu nedenle anılan haklardan yararlanma süresi, mali tatilin sona erdiği 20 Temmuz 2016 tarihini takip eden günden itibaren 5 gün uzayarak 25 Temmuz 2016 tarihinde sona erecektir (Türkay, 2016).

Mükellef ile uzlaşma komisyonu arasında uzlaşmanın vaki olmaması durumunda mükellefe tanınan ek 15 günlük dava açma süresinin mali tatile denk gelmesi durumunda ise bu süre 5604 sayılı kanun 1’nci maddesini 3’ncü fıkrası74 uyarınca duracağından uzayan dava açma süresinin sonuna kadar mükellefin komisyonca teklif edilen vergi ve cezayı kabul etmesi de mümkün olacaktır (Küçükkaya, 2008: 186).

73

6661 Sayılı Kanunun 18. maddesiyle yapılan değişiklik ile (27.01.2017 tarihinde itibaren yürürlüğe girmek üzere) 5604 sayılı kanunun 1. maddesinde yer alan “7 gün” ifadesi “5 gün” şeklinde değiştirilmiştir.

74“VUK’nu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması geren muhasebe kayıt süreleri, bildirim süreleri

ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma süreleri mali tatil süresince işlemez. Belirtilen süreler mali tatilin bitimden itibaren tekrar işlemeye başlar.”

Ayrıca, dileyen mükelleflerin adlarına tarh edilen vergi ve kesilen cezalara karşı mali tatil süresi içinde de uzlaşma veya cezada indirim talebinde bulunabilmesi de mümkündür (26568 Sayılı Gen. Teb.). Öte yandan, gerek tarhiyat öncesi gerekse de tarhiyat sonrası uzlaşmayla ilgili olarak mükelleflerin bu yönde bir talebi olmadığı müddetçe, mali tatil süresi içinde uzlaşma günü verilemeyecektir (26568 Sayılı Gen. Teb.).