• Sonuç bulunamadı

2.4. Vergi Usul Kanunu Kapsamında Uzlaşma Türleri

2.4.1. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Müessesesi

2.4.1.4. Tarhiyat Sonrası Uzlaşmanın Yapılması

2.4.1.4.1. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Talebi

Tarhiyat sonrası uzlaşma sürecinin başlaması için öncelikle, uzlaşma müzakeresi taraflarından biri olan mükellef veya ceza muhatabının uzlaşma talebinde bulunması gerekmektedir. Yönetmeliğin 7. maddesinde de belirtildiği üzere, mükellef veya ceza muhatabının bizzat kendisi veya resmi vekaletine haiz vekili tarafından uzlaşma talebinde bulunulabilir. Uzlaşma görüşmelerinin diğer bir tarafını oluşturan vergi idaresi ise uzlaşma talebinde bulunma hakkına sahip değildir ve onu temsil eden uzlaşma komisyonlarının da vergi mükellefi veya vergi idaresini uzlaşmaya davet etme yetkisi bulunmamaktadır63

.

VUK’un 8. maddesine göre mükellef, “vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ve tüzel kişi” dir. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre vergi sorumlusu ise “verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi” dir ve yine aynı maddenin 3. fıkrasına göre “bu kanunun müteakip

61

Dnş. 11.D., T:20.04.2000, E: 1999/758, K:2000/1665.

62 Aksine Karar: Dnş. 7.D., T:24.02.1988, E:1986/973, K:1988/529: “Yetkisi dışında bile olsa, uzlaşma

komisyonunca uzlaşma ilişkin olarak verilen kararın, vergi idaresince geri alınamayacağı; bu konuda uzlaşma komisyonunca yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği hk.” (Candan, 2006:302).

63 VUK’un 4369 Sayılı Kanunla kaldırılan Ek 4’üncü maddesinin 3. fıkrası re’sen yapılan tarhiyatlarla

ilgili olarak vergi idaresine 30 günlük dava açma süresi içerisinde herhangi bir taahhüt altına girmeksizin mükellef veya ceza muhatabını uzlaşma talebinde bulunmaya davet edebileceği yönünde bir düzenleme bulunmaktaydı. Ancak söz konusu kanun maddesinin 82/1-b maddesi ile yapılan değişiklik sonucu bu hüküm yürürlükten kaldırılmış ve vergi idaresinin mükellef veya ceza muhatabını uzlaşma talebinde bulunmaya davet etme yetkisi ortadan kaldırılmıştır.

maddelerinde geçen “mükellef” tabiri vergi sorumlularına da şamildir”. Bu bağlamda yapılan bu düzenlemelerle mükellef tanımı içerisine alınan vergi sorumlularına da mükelleflerle birlikte, uzlaşma talebinde bulunma hakkı verilmiştir.

Uzlaşma yönetmeliğinin 7. maddesinde uzlaşma talebinde bulunabilecek olanlar, başvurunun şekli ve yapılacağı yer, 9. maddesinde ise uzlaşma talebi süresi düzenlenmiştir.

2.4.1.4.1.1. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Talebinde Bulunabilecek Olanlar

Mükellef veya ceza muhatabı uzlaşma talebinde bulunma hakkını, bizzat kullanabileceği gibi resmi vekaletine haiz vekili vasıtasıyla da kullanılabilmektedir. Resmi vekaletle neyin kastedildiği ise yönetmelikte açıklanmamış olup bu konudaki düzenlemeler genel tebliğler ile yapılmıştır. Buna göre; 147 sıra nolu VUK Genel Tebliğinin 11’nci fıkrasının 1’nci bendinde noterlerce; 1 sıra nolu İl Özel İdareleri ile Belediye Gelirleri Uzlaşma Genel Tebliğinin 2’nci fıkrasında da Noterlik Kanunun 60’ncı maddesi uyarınca düzenlenmiş bulunan vekaletnameler resmi olarak nitelendirilmiştir (Candan, 2006; 304). Yönetmelikte söz konusu vekaletnameler de uzlaşma yapma yetkisi şerhinin taşımasına dair bir düzenlemenin yer almamasına rağmen yukarıda bahsi geçen her iki tebliğde de böyle bir şerhin bulunması gerektiği belirtilmektedir (Özyer, 2008: 907).

Bu konuda Danıştay’ın “… bu konuya ilişkin olarak noterce düzenlenen vekaletnamede; vergi dairesince mükellef adına tarh edilen vergi ve muhatap adına kesilen ceza miktarları üzerinden uzlaşmaya yetkili olduklarına dair bir şerh bulunması yeterli olacaktır. Böyle bir şerhi kapsamayan vekaletnameler ile talepte bulunulamaz ve uzlaşma toplantılarına mükellef veya ceza muhatabı adına iştirak edilemez” şeklinde bir kararı bulunmaktadır (Kızılot, 2003: 253)64

. Dolayısıyla, hem vergi idaresine hem yargı kararına göre vekilin mükellef veya ceza muhatabı adına hem uzlaşma talebinde bulunabilmesi hem de onları temsilen uzlaşma görüşmelerine katılabilmesi için almış olduğu vekaletnamede uzlaşma yapabileceğine dair özel bir izninin olması gerekmektedir.

Uzlaşma başvurusu talep etme ve uzlaşma görüşmelerine katılma konusunda mükellefe veya ceza muhatabına vekalet edecek kişinin avukat olması gerekmemektedir. Yalnızca medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması yeterlidir

64

(Candan, 2006: 306). Ayrıca noter tarafından düzenlenen vekaletnamenin uzlaşma komisyonuna tebliğ edilmesi de gerekmektedir.

Vergi mükellefi oldukları halde medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayan küçükler ve kısıtlılar adına uzlaşma talebi ise kanuni temsilcileri (veli, vasi, kayyım) vasıtasıyla yapılmaktadır. Vergi ile ilgi ödevleri kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilen küçük ve kısıtlıların bu ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle kesilen vergi cezaları üzerinde herhangi bir sorumlulukları bulunmamaktadır. Bu gibi durumlarda vergi cezası doğrudan doğruya kanuni temsilciye kesilmektedir ve kanuni temsilcinin vergi aslından farklı olarak adına kesilen bu vergi cezası için küçük veya kısıtlıya rücu etme hakkı bulunmamaktadır (Bilici, 2016: 46). Bu nedenle uzlaşma başvurusunda bulunan kanuni temsilci esasen vergi aslı için küçük ve kısıtlılar adına, vergi cezası için ise kendi adına uzlaşma başvurusunda bulunmaktadır.

Uzlaşma yönetmeliğinin 7. maddesine göre tüzel kişiliği olan kuruluşlar ile tüzel kişiliği olmayan vakıflar ve cemaatler adına uzlaşma başvurusu, bunların kanuni temsilcileri tarafından gerçekleştirilmektedir. Tüzel kişilerin kanuni temsilcileri ilgili kanun, mevzuat veya ana sözleşmede belirtilirken, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin kanuni temsilcileri ise bunları yöneten kişidir. Vergi ile ilgili ödev ve sorumlulukları kanuni temsilcileri vasıtasıyla yerine getirilmesine rağmen kanunlara aykırı hareket edilmesi sebebiyle kesilen cezalar tüzel kişiler veya tüzel kişiliği olmayan teşekküller adına kesilmektedir. Dolayısıyla küçük ve kısıtlılardan faklı olarak bunların kanuni temsilcileri uzlaşma başvurusunu hem vergi aslı hem de vergi cezası için tüzel kişiliği olan ve olmayan kuruluş adına yapmaktadır.

2.4.1.4.1.2. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Talebinin Şekli

Uzlaşma yönetmeliğinin 7. maddesine göre uzlaşma başvurularının dilekçe yolu ile yazılı olarak yapılması gerekmektedir. Yazılı başvuru, uzlaşma başvurusunun süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının tespiti açısından oldukça önemlidir. Sözlü olarak yapılan uzlaşma taleplerinin ise hukuken herhangi bir geçerliliği bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle sözlü olarak yapılan başvurular yok hükmündedir ve bu şekilde yapılan bir başvuru hiç yapılmamış kabul edilmektedir.

Ancak kural olarak başvurunun yazılı yapılmasının öngörülmesine rağmen, okuryazar olmayanların sözlü taleplerinin tutanağa geçirilmesi ve bu tutanağın altına mükellefin veya ceza muhatabının parmak basması halinde ise talebin kabulünün gerektiği yönünde görüşler de bulunmaktadır (Bahar, 2002: 162).

Dilekçenin şekli konusunda ise yönetmelikte herhangi bir açıklamanın bulunmamasına rağmen, dilekçede uzlaşma başvurusuna konu olan vergi veya ceza türü, dönemi, miktarı, mükellefin hesap numarası, bağlı olduğu vergi dairesi ve uzlaşma yapılmasını gerekli kılan nedenler hakkında açıklamaların bulunması gerekmektedir (Candan, 2006: 307)65.

2.4.1.4.1.3. Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Talebinin Yapılacağı Yer

Uzlaşma talebine ait dilekçe, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi veya uzlaşmaya yetkili komisyonların sekretarya hizmetlerini yürütmekle görevli birime verilir (UY, md.7). Yönetmeliğin 7’inci maddesinde açıkça sayılan uzlaşma başvurusunun yapılacağı yerlerin dışında bir birime yapılan uzlaşma başvurusu ise gerekçesiz sayılır. Ancak yanlış yere yapılan başvurunun süresi içinde bu birim tarafından yetkili uzlaşma komisyonuna ulaştırılması durumunda ise uzlaşma başvurusunun usulüne uygun olarak yapıldığı kabul edilmektedir. Hatta Danıştay’ın yetkisiz uzlaşma komisyonuna süresi içerisinde yapılan başvurunun süresi geçtikten sonra yetkili uzlaşma komisyonuna intikali halinde dahi başvurunun süre yönünden reddedilemeyeceği hakkında kararı bulunmaktadır (Candan, 2006: 3008).

Sekretarya hizmetlerinin kimler tarafından yürütüldüğü ise Yönetmeliğin 8. maddesinde “vergi dairesi uzlaşma komisyonlarında vergi dairesi müdürlükleri, bağımsız vergi dairesi bulunmayan ilçelerde mal müdürlükleri, defterdarlık uzlaşma komisyonunda gelir müdürlükleri, vergi dairesi başkanlığı uzlaşma komisyonunda ilgili grup müdürlükleri, vergi daireleri koordinasyon uzlaşma komisyonu ve Merkezi Uzlaşma Komisyonunda Gelir Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından yerine getirilir” şeklinde açıklanmıştır.

İkametgah değiştiren mükellef, eskiden bağlı olduğu vergi dairesince yapılan tarhiyat veya kesilen ceza için yeni mahallinde uzlaşma isteyemez, uzlaşma yetkisi eskiden bağlı olunan vergi dairesinin bulunduğu yerdeki uzlaşma komisyonuna aittir ve talebin oraya yapılması gerekmektedir ( Küçükkaya, 2008: 177).

Uzlaşma talebine ait dilekçenin mükellef/ceza muhatabı veya resmi vekili tarafından bizzat verilebileceği gibi posta yoluyla gönderilmesi de mümkündür. Posta yoluyla gönderilen dilekçelere ait başvuru tarihinin hesaplanması noktasında

65

Dnş. VDDGK., T:19.06.1998, E:1996/358, K:1999/122 “Dilekçede tebliğ edilen ihbarnamede yazılı vergi ve ceza için uzlaşma istenildiğinin yazılı olmasına karşın, isteme konu yapılan vergi miktarı ve ihbarname numarası yazılmaksızın, yalnızca tarhiyatın dayandığı takdir komisyonu karanın günü ve sayısıyla ceza miktarının belirtilmesinden, başvurunun vergi aslını kapsamadığı sonucunun çıkarılmayacağı hk." (Candan, 2006: 307).

başvurunun taahhütlü veya adi posta ile yapıldığı büyük önem taşımaktadır. Taahhütlü posta ile gönderilen dilekçenin postaya veriliş tarihi uzlaşmaya başvuru tarihi olarak kabul edilirken, adi posta ile yapılan başvurularda ise uzlaşmaya başvuru tarihi bu dilekçenin yetkili uzlaşma komisyonuna ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.