• Sonuç bulunamadı

Test edilebilirlikle ilgili birinci, ikinci, üçüncü kısa hikâyeden elde edilen

4.2 Kısa Hikâyeler Yöntemiyle (KHY) Elde Edilen Bulgular

4.2.2. Test edilebilirlikle ilgili kısa hikâyelerden elde edilen nitel bulgular

4.2.2.1 Test edilebilirlikle ilgili birinci, ikinci, üçüncü kısa hikâyeden elde edilen

Birinci kısa hikâyenin 2. sorusu ve ikinci kısa hikâyenin 1. sorusu öğretmen adaylarının gözlemlerin ve deneylerin bilimdeki rolü hakkındaki görüĢlerini ortaya çıkarmak için sorulmuĢtur. Bu sorulara verilen cevaplar birlikte değerlendirilerek analiz edilmiĢlerdir. AĢağıda bu iki soruya verilen cevaplardan yapılan alıntılar sunulmuĢtur.

SORU 2: Parçada geçen ünlü bilim insanı düĢüncesini desteklemek için neler yapmıĢtır? Neleri kanıt olarak sunmuĢtur? Bu kanıtları göstermek zorunda mıdır? Nedenini açıklayınız. (Kısa hikâye 1, soru 2)

K-57: Ünlü bilim insanı Dünya merkezli evrenin tablosunu hazırlamış ve bilimsel

düşünceler öne sürmüştür. Bir hipotez kurmuştur. Bunu destekleyen bir deney yapmıştır ve bu deneyin sonucu genelleme yaparak gökyüzündeki cisimlerinde dünyadaki cisimlerle aynı kurala uyduğunu savunmuştur. Kanıt olarak deneyini sunmuştur. Kanıt gereklidir. Kurduğu hipotez sonucu öne sürdüğü bilgileri desteklenmesi gerekir (Kısa

hikâye 1, soru 2, A52)

K-74: Bilim insanları düşüncelerini desteklemek için kanıt göstermek zorundadırlar.

Eğer kanıt yoksa bu sadece düşünceden ibaret kalır. Bilimde öne sürülen fikirlerin herkes tarafından kabul edilmesinin gerekçesidir bu. (Kısa hikâye 1, soru 2, A53)

K-49: Düşüncelerini desteklemek için bilimsel düşünceler öne sürerek genellemeler

yapmıştır ve teori olması için kanıtlarla desteklenmesi gerekir. (Kısa hikâye 1, soru 2,

A54)

K-26: Batlamyus öncelikle gözlem yapmıştır. Daha sonra gözlemi sonucu Dünyanın

merkez olduğu düşüncesini atmıştır ortaya. desteklemek içinse taş deneyini yapmıştır. Güneşin, Yıldızların vb, cisimlerinde savrulmayıp taş gibi Dünyanın çevresinde kaldığını dolayısıyla Dünyanın evrenin merkezi olduğunu ileri sürmüştür. Eğer bunu yapmamış olsaydı söylediği yalnızca sözde kalırdı. Bilim insanlarının kendilerini tatmin etmeleri için değil gerçeklere ulaşmak için yapılır. (Kısa hikâye 1, soru 2, A55)

K-30: Batlamyus düşüncesini desteklemek için evrenin nasıl çalıştığının ayrıntılı bir tablosunu geliştirmiş ve bunu destekleyici bazı bilimsel düşünceler öne sürülmüştür. Sadece geliştirdiği tabloyu kanıt olarak gösterebilirdi, fakat onu gösterdiği parçada yazmıyor. Kanıtlarını göstermek zorundaydı. Çünkü bilimsel bir çalışma kabul edilebilir unsurlarla desteklenebildiği zaman teori –yasaya dönüşür. (Kısa hikâye 1, soru 2, A56)

K-21: Batlamyus Dünya-merkezli evrenin nasıl çalıştığının ayrıntılı tablosunu geliştirdi

ve bunu destekleyici bazı bilimsel düşünceler öne sürdü. Taşı bırakmak deneyiyle bilimsel düşüncelerini geliştirdi Bir de kendinin rahat çalışabileceği, düşüncelerini rahatça söyleyebileceği İskenderiye ye gitti. Bu kanıtları göstermek zorundadır. Çünkü kendi için doğru olan düşüncelerini benimsetmek istiyorsa insanlığa deliller kanıtlar bulmak zorunda (Kısa hikâye 1, soru 2, A57)

K-36: Düşüncesini desteklemek için bir taşı bırakmış. Kanıtları göstermek zorunda

değil. Bilim kesinkes kanıtlarla çalışmaz ama fikirlerin desteklenmesi gerekir. Çünkü fikirlerimiz bize nerede ne arayacağımıza yardım eder. (Kısa hikâye 1, soru 2, A58)

K-72: Bir taşı bırakmak. Bir taş parçasını elinizden bırakırsanız havada süzülerek

yükselmez, Dünya‟ya düşer. Bu Batlamyus‟a Güneş‟in, Ay‟ın, gezegenlerin ve yıldızların havada süzülüp Dünya‟dan uzaklaşmadıklarını, her gün geri geldiklerini iddia eder. Gök cisimlerinin hareketi, taş gibi Dünya merkezlidir. Yani taşı bir kanıt olarak sunmuştur. Bunları kanıt olarak göstermek zorundadır. Çünkü Batlamyus bir

bilgiye ulaşmış ve insanlara da bu bilginin doğruluğunu kanıtlamak için nitel bir gözlem yapmalarını sağlamalıdır. (Kısa hikâye 1, soru 2, A59)

SORU 1: Batlamyus öne sürdüğü evren modelini desteklemek için ne yaptı? Bir bilimsel çalıĢmanın olgusal deneyler ve sağlam gözlemlerle test edilmesi gerekir mi? Sizce deneylerin ve gözlemlerin bilimsel çalıĢmalar için önemi nedir? (Kısa hikâye 2, soru 1)

K-26: “Batlamyus Mars, Jüpiter, Satürn,……..gezegenleri ile yüzlerce yıldızın

hareketini kaydetti.” Cümlesinden Batlamyus‟un evren modelini desteklemek üzere araştırmalar yaptığını göstermektedir. Bir bilimsel çalışma „deney‟ aşamasız olmaz bence. Çünkü bilimsel bilgi genel bir yargı içermeli yani belirli şartlar sağlandığında ilişkiler düzenli veriler vermelidir. (Kısa hikâye 2, soru 1, A60)

K-30: Batlamyus öne sürdüğü evren modelini desteklemek için Mars, Satürn, Jüpiter,

Venüs ve Merkür gezegenleri ile yüzden fazla yıldızdan hareketini kaydediyor. Kaydettiği sonuçlara göre, gezegenlerin, büyük çemberler üzerinde hareketleri sırasında “ilmek” denilen küçük çember üzerinde de dönmeleri gerektiği kanısına varmıştır. Bir bilimsel çalışmanın olgusal deneyler ve sağlam gözlemlerle test edilmesi gerekir. Çünkü bilimsel çalışma, mantıklı, akla yatkın ve gerçekçi olmalıdır. Deneylerin ve gözlemlerin bilimsel çalışmalar için önemi; onların doğruluk ve mantıklılık derecelerini sınayarak insanlara ya da çalışmanın bağlı olduğu alana göre kullanışlılık derecesinin belirlenmesidir. Yani deney ve gözleme dayanmayan bir bilimsel çalışma, yanlış ilaçtan dolayı labirentin içinde kaybolup peynirini bulamayan bir denek hayvanına benzer. (Kısa hikâye 2, soru 1, A61)

K-36: Evrenin ayrıntılı bir betimlemesini yapmak için Mars, Satürn, Jüpiter gibi o

dönemde bilinen gezegenlerin ve yüzden fazla yıldızın hareketlerini kaydetti. Bilimsel bilgi güvenilir olsa bile tam olarak kesin değildir. Bilimsel bilgi test edilebilir, deneysel olmalıdır. Deney ve gözlem yaparız çünkü doğal olgu kümesi oluşturmamız gerekir. Gözlemler teori kökenlidir. Bu yüzden gözlem şarttır. Bir konuda çıkarım yapmak içinde gözlem ve deney yapmak gerekir. Çünkü çıkarım bir gözlem sonucunda yapılan olası açıklamalar ve sonuçlardır. (Kısa hikâye 2, soru 1, A62)

K-49: Batlamyus evren modelini desteklemek için gezegenleri ve yıldızların

hareketlerini kaydetti ve deneyler yaptı. Bilimsel çalışmalar olgularla ve ispatlarla kanıtlanması gerekir. Yoksa bilim amacından çıkar ve herkes bir fikir ortaya koyabilir. Önemli olan kanıtlanabilir doğru bilgiler sunmaktır. Bu nedenle ispat için gözlem ve deney şarttır. Bu deneyler bilim adına kanıtlanabilirlik sağladığı gibi bilim adamları tarafından da oldukça önemlidir. Parçada da okuduğumuz gibi Batlamyus‟un yaptığı deneyler sonucu bulduğu değerleri Kopernik incelemiş ve kendi de deneyler yapmıştır, sonuç olarak yanlış olanları düzeltip yeni bir anlayış geliştirmiştir. Oysaki deneylerle kanıtlamazsa yanlış bilgiler bugün hala kabul görebilirdi. Deney ve gözlemler bilim açısından bu nedenle önemlidir. (Kısa hikâye 2, soru 1, A63)

K-72: O zaman bilinen gezegenlerin hareketlerini kaydetti. Bir bilimsel çalışmanın

doğruluğu için sağlam gözlemler ve olgusal çalışmalar tabi ki de gereklidir. Deney ve gözlemler bilgiye ulaşmamızı sağlayan en güvenilir kaynaklardandır. Bilimin güvenirliği ve bilim adamlarının sorularına cevap bulabilmesi için deney ve gözlemler önemlidir. (Kısa hikâye 2, soru 1, A64)

Yukarıda her iki sorunun cevaplarından yapılan alıntılardan (K-72, K-21, K-26, K-57) anlaĢılacağı gibi öğretmen adaylarının tamamına yakını bilimsel bilgilerin olgusal gözlemlere ve deneylere dayandırılması gerektiğine inanmaktadırlar. Özellikle bilimsel bilgilerin kabulü ve geliĢimi için gözlem ve deneylerle kanıtlanabilirliğe büyük bir vurgu yapılmaktadır. Ayrıca bir önceki soruya K-30 ve K-49 gibi cevap veren öğretmen adayları bilimsel bilgilerin gözlem ve deneylere dayandırılması gerektiğini söylemekle birlikte bu süreç sonunda düĢüncelerin hipotez, teori, yasaya dönüĢebileceğini belirtmiĢlerdir. Yani bu öğretmen adaylarında daha önce bahsedilmiĢ olan kavram yanılgısının varlığı gözlenebilir. K-26 diğer öğretmen adaylarından farklı bir bakıĢ açısına sahip olduğu söylenebilir. Çünkü o öncelikle gözlem yapıldığını daha sonra hipotezin oluĢturulduğunu belirtmiĢtir. Aslında çağdaĢ bir bilim anlayıĢında bilim insanlarının sahip olduğu kuramsal yapı onun gözlemlerini de belirleme de son derece önemlidir. Bilim insanları önce tek tek gözlem verileri toplamakla iĢe baĢlayıp daha sonra teorilerini oluĢturmazlar. Teorilerine göre uygun verileri toplarlar. Ayrıca K-36 mutlak anlamda bir kanıtlanabilirliğin olamayacağını ve gözlemlerin teori kökenli olduğunu belirterek çağdaĢ bir bilim görüĢü ortaya koymuĢtur. Her iki soruya verilen cevapların paralelliği kısa hikâyelerin bilimin test edilebilirlik boyutuna ait görüĢleri ortaya koyabilmesi açısından olumlu bir durum olarak görülebilir.

Ġkinci kısa hikâyenin 2. sorusu ve üçüncü kısa hikâyenin 4. sorusu genel olarak bilimin test edilebilirlik boyutuyla ilgili görüĢlerini ortaya çıkarmak için sorulmuĢtur. Bu sorulara verilen cevaplar birlikte değerlendirilerek analiz edilmiĢlerdir. AĢağıda bu iki soruya verilen cevaplardan yapılan alıntılar sunulmuĢtur.

SORU 2: Batlamyus’un Evrene iliĢkin modelinin çok uzun süre(yaklaĢık bin yıl) ve birçok yerde geçerliliğini koruyabilmiĢ olmasının nedeni ne olabilir? (Kısa hikâye 2, soru 2)

K-26: Aksini ispat edebilecek, farklı bir görüş ortaya atabilecek bir bilim adamı

çıkmadığından ve elbette Batlamyus‟un öne sürdüğü modeli akıllarda soru işareti kalmayacak şekilde açıklayıp desteklemesinden bu kadar uzun süre geçerliliğini korumuştur. (Kısa hikâye 2, soru 2, A65)

K-30: Batlamyus‟un evrene ilişkin modelinin çok uzun bir süre ve birçok yerde

geçerliliğini koruyabilmiş olmasının nedeni; çalışmasının gözlemleriyle örtüşmesi, yalın bir güzelliğinin olması ve insanları her şeyin merkezine oturtan böyle bir evren modelini dünyada yaşayan herkesin çekici bulmasıdır. (Kısa hikâye 2, soru 2, A66)

K-36: Çünkü bir gökbilimcinin gözlemlerine tıpatıp benziyordu. Yalın (sade) bir

güzelliği vardı. İnsanları evrenin merkezine oturtuyordu. (Kısa hikâye 2, soru 2, A67)

K-49: Bir bilginin doğruluğunu kanıtlayabiliriz ve yanlışlığı ispatlanmadıkça bizim için

o bilgi doğrudur. Batlamyus‟un evren hakkındaki bilgileri de böyledir yıllarca yanlışlığı ispatlanmadığı için birçok yerde kabul görülüp, geçerliliğini korumuştur ta ki Kopernik yanlışlığını ortaya koyuncaya kadar. Bugün de Kopernik‟in fikirlerinin yanlışlığı ispatlanırsa gene o bilgiler yanlış olur. (Kısa hikâye 2, soru 2, A68)

K-72 cevapları:

İnsanlar Batlamyus‟un çalışmalarını çekici bulmuştur. Daha sonralarında büyük bir bilim adamı olarak görüldüğü için teorisini dışlamak istememişlerdir. (Kısa hikâye 2,

soru 2, A69)

Bir bilimsel teorinin uzun süre geçerliliğini koruyabilmiĢ olmasının nedenleri hakkında öğretmen adaylarının birçoğunun bilimin olgusal yönüne vurgu yaptıkları görülmüĢtür. Bilimsel bilgilerin sağlam gözlem ve deneylerle desteklenmesi onların toplum tarafından kabul edilmesinde önemli bir rol oynadığı belirtilmiĢtir. Ayrıca K-30 ve K-36 bilimsel teorilerin uzun süre geçerli olmasının nedenleri arasında onların sade olma özelliklerine de vurgu yapmaktadırlar. K-72 de bir teorinin uzun süre tercih edilmesinin altında teoriyi öne süren bilim insanının popülerliğinin de (büyük bir bilim adamı olarak görülmesinin) etkili olduğunu ifade etmiĢtir.

SORU 4: Bir olayı ya da olguyu açıklamaya çalıĢan iki alternatif görüĢ ya da model varsa hangisi tercih edilmelidir? Yukarıdaki parçadan da örnekler vererek nedenleriyle açıklayınız. (Kısa hikâye 3, soru 4)

K-26: Şartları en iyi açıklayan, tek bir durum için değil gözlenebilecek her durum için

desteklenebilen görüş kabul edilmelidir. Yani objektif olarak bulunduğumuz ortamın siyasi ve dini görüşlerinden arınarak akla daha yatkın olan kabul edilmelidir. Örneğin parçanın 3. Paragrafında Kopernik‟in modelinin kabul görmemesinin nedeni tamamıyla insanların dar görüşlü olmalarındandır. Oysaki bütün gözlemler onu doğruluyordu ve bilim olgusaldır. (Kısa hikâye 3, soru 4, A70)

K-30: Daha sade yalın anlaşılır olan tercih edilmelidir. “…Yıldızları incelerken

Kopernik‟in aklına bir fikir geldi. Batlamyus modeline giderek daha karmaşık ilaveler yapmak yerine tek bir değişiklik yapılırsa model çok daha basit olacaktı…” cümlesi buna örnek olabilir. (Kısa hikâye 3, soru 4, A71)

K-36: Tabi ki gözlemlerle ve deneylerle ortaya konulan açıklamalar zamanla tercih

edilir. Bilimi diğer bilgilerden ayıran temel özellik olgu dünyasında ve test edilebilir olması. (Kısa hikâye 3, soru 4, A72)

K-49: İki model üzerinde de araştırmalar yapılmalıdır ve hangisi gerçeği yansıtıyorsa o

görüş kabul görmelidir. İlk başta Batlamyus‟un modelini tercih eden insanlar Kopernik‟in açıklamalarından ve ispatlarından sonra tercihlerini değiştirmek

zorundadır. Kopernik‟in görüşünü benimseyen insanlar ise bilimi ve yeni gelişmelerini takip ederek gerçekleri görmeliler ve Kopernik‟in eksikliklerini fark etmelidirler. Batlamyus ve Kopernik‟den yola çıkarak diyebiliriz ki bilim sürekli gelişir ve ilerler doğru kabul ettiklerimiz bilgiler yanlış olabilir bu nedenle hangi araştırmalar güvenilir, gerçekçi ve ispatlanmışsa o görüşler kabul edilmelidir. (Kısa hikâye 3, soru 4, A73)

K-72: Yapılan gözlem ve deneylerin en güvenilir olanı tercih edilmeli. Mesela önce

Batlamyus‟un modeli kabul edilmiş. Çünkü o çağda bu konuda en iyi araştırma yapan ve kabul edilebilir bir model koyan sadece Batlamyus‟tur. Ancak daha sonra Kopernik‟in modeli gelişen teknoloji sayesinde ispatlanmış ve daha güvenilir bilgiye ulaşılmıştır. Bu yüzden Kopernik‟in modeli kabul edilmiştir. (Kısa hikâye 3, soru 4,

A74)

Yukarıdaki soruya verilen cevaplardan öğretmen adaylarının bir bilimsel bilginin tercih edilmesinde ve toplumda uzun süre geçerli olmasında dayandığı olgusal verilerin büyük öneme sahip olduğunun vurgulandığı görülmüĢtür. Ayrıca K-26 ve K- 30‟unda belirttiği gibi bilimsel teorilerin kapsayıcı olması, sade olması bunların tercih edilmesinde sıralanan diğer özelliklerdir. K-72 bilimsel bilgilerin geliĢen teknolojiyle ve ortaya çıkacak yeni olgusal verilerle birlikte sürekli bir değiĢim içinde olacağını belirtmiĢtir.

Öğretmen adaylarının genel olarak hem ikinci kısa hikâyenin 2. sorusu hem de üçüncü kısa hikâyenin 4. sorusuna verdikleri cevaplardan bilimin test edilebilirlik boyutuna iliĢkin çağdaĢ sayılabilecek görüĢlere sahip oldukları söylenebilir. Ne var ki bilimsel bilgilerin tercih edilmesinde veya onların toplumda uzun süre geçerliliğini sürdürmesinde bilim insanlarının popülerliğinin de etkili olacağını belirtmeleri bilim insanlarının farklı bir yerde konumlandırıldığını akla getirmektedir. Ayrıca öğretmen adaylarının farklı kısa hikâyelerde ki benzer sorulara daha önce verdikleri cevaplara paralel cevaplar vermesi kısa hikâyelerin bilimin test edilebilirlik boyutuna ait görüĢleri ortaya çıkarmada olumlu bir durum olarak görülebilir.

Bilimin test edilebilirlik boyutuna ait görüĢleri ortaya çıkarmak için birinci, ikinci, üçüncü kısa hikâyede toplam dört soru sorulmuĢtur. Bu soruların cevaplarından elde edilen bulgular birlikte değerlendirildiğinde öğretmen adaylarının birçoğunun bilimsel bilgilerin tercih edilmesinde ve toplumda geçerlilik kazanmasında olgusal gözlemlere ve deneylere dayandırılması gerektiğine inanmakta oldukları görülmüĢtür. Ayrıca bazı öğretmen adaylarının (bkz. K-26, Kısa hikâye 1, soru 2 ) farklı bir bakıĢ

açısı sergileyerek bilimsel araĢtırmalarda ilk önce gözlemlerin yapıldığı daha sonra kuramsal yapıların oluĢturulduğu belirtilmiĢtir. Aslında çağdaĢ bir bilim anlayıĢında bilim insanlarının sahip olduğu kuramsal yapı onun gözlemlerini de belirleme de son derece önemlidir. Bilim insanları önce tek tek gözlem verileri toplamakla iĢe baĢlayıp daha sonra teorilerini oluĢturmazlar. Teorilerine göre uygun verileri toplarlar. Bazı öğretmen adayları ise (bkz. K-36, Kısa hikâye 1, soru 2) mutlak anlamda bir kanıtlanabilirliğin olamayacağını ve gözlemlerin teori kökenli olduğunu belirterek çağdaĢ bir bilim görüĢü ortaya koymuĢtur. Bununla birlikte bilimsel bilgilerin tercih edilmesinde veya onların toplumda uzun süre geçerliliğini sürdürmesinde bilim insanlarının popülerliğinin de etkili olacağını belirterek bilim insanlarını farklı bir yerde konumlandıran görüĢlere sahip öğretmen adayları da mevcuttur. Öğretmen adaylarının birçoğu kanıtlanabilirlikle bilimsel yasayı bir bütün olarak algıladıkları ve bilgi türleri arasında hipotezden bilimsel yasaya doğru giden hiyerarĢik bir yapının varlığını kabul ettikleri de görülmektedir.

Kısa hikâyelerin bir değerlendirme aracı olarak kullanılması hakkında farklı kısa hikâyeler içerisinde farklı kelimelerle ifadelendirilmiĢ benzer sorulara öğretmen adaylarının görüĢlerini tutarlı ve detaylı bir Ģekilde ortaya koyabildikleri söylenebilir. Bu durum kısa hikâyelerin bilimin test edilebilirlik boyutuna ait görüĢleri ortaya çıkarabilmesi açısından olumlu bir sonuç olarak görülmektedir. Bu bulgudan hareketle kısa hikâyelerin bilimin test edilebilirlik boyutuna ait görüĢleri ortaya koymada güvenilir olduğu söylenebilir.

Bilimin test edilebilirlik boyutuna ait BBDÖ verilerine göre (bkz. Tablo 4. 3) öğretmen adaylarının tamamına yakını bilimsel bilgilerin tamamının gözlem ve deneylere dayanması gerekliliğini, deney sonuçlarının tutarlılığını ve tekrarlanabilirliğini kabul ettikleri söylenebilir. Benzer sonuçlara kısa hikâyelerden elde edilen bulgulardan da ulaĢmak mümkündür. Ancak bu tabloda özellikle on ikinci önerme de katılımcıların beĢte birinin kararsız kalmıĢ oldukları da göz önünde bulundurulmalıdır. Kararsız kalan bu katılımcıların bilimsel bilginin toplum incelemesine açık olması ve toplum tarafından kabul edilmesi noktasında kısa hikâyelerde görüĢlerini açık bir Ģekilde ortaya koyabildikleri görülmüĢtür. Toplum tarafından tercih edilme ve toplumda geçerli olmayla ilgili kısa hikâyedeki sorulara

öğretmen adaylarının detaylı ve tutarlı bir Ģekilde cevap vermiĢ olması kısa hikâyelerin ölçme güvenirliği açısından olumlu bir durumdur.

4.2.2.2 Test edilebilirlikle ilgili altıncı, yedinci, sekizinci kısa hikâyeden elde edilen