• Sonuç bulunamadı

1. TERÖRĠZME ĠLĠġKĠN KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.5. Terörizmin Nedenleri

Günümüzde terörizmin nedenleriyle ilgili olarak birçok unsur sıralanabileceği gibi kesin bir Ģekilde genelleme yapmak da güçtür. Bu konuda önemli ayrımlardan biri, her ülkenin içerisinde bulunduğu sorunların birbirlerine göre farklılık göstermesidir. Dolasıyla terörizmin nedenlerini tüm devletlere ait sorunlar olarak yansıtmak yanlıĢ olacaktır. Ancak diğer yandan terörizmi daha iyi anlamak ve onunla mücadele etmek için bir takım tespitlerin yapılması da gereklidir (Acar, 2012, s.168- 170). Buradan hareketle çalıĢmanın devamında, literatürde terörizmi yaygınlaĢtıran ve

40

geliĢmesinde etkili faktörler olarak ele alınan; siyasi, ekonomik, sosyo-kültürel ve psikolojik nedenlere değinilecektir.

1.5.1. Siyasi Nedenler

Bir ülkenin siyasi yapısı terörün yayılmasına engel olabileceği gibi aynı zamanda terörün geliĢmesine de neden olabilir. Buna göre; devlet rejiminin oturmamıĢ olması, hükümet otoritesinin yetersizliği, siyasal kutuplaĢmanın artması, iktidar ve muhalefet arasında ortaya çıkan sürtüĢmelerin halk tabanına sıçraması, hükümetin kamu kuruluĢlarını siyasallaĢtırması ve yandaĢ kadrolar oluĢturması gibi devlet yapısı içerisinde görülen siyasi bir takım olumsuzluklar, yönetimlerin sorgulanmasına ve huzursuzlukların artmasına sebep olacağı için terör örgütlerinin de istismarına açık hale gelebilmektedir (Türkiye Barolar Birliği, 2006, s.142; Akmaral, 2013, s.369-370). Terörizm, bir ülkenin yönetim biçimine paralel olarak geliĢim gösterebilir. Özellikle otoriter rejimler gibi tek bir kiĢi tarafından yönetilen toplumlarda diktatörün kararlarının sorgulanmaması, yasaların katı olması, özgürlüklerin kısıtlanması, vatandaĢların kendilerini baskı altında hissetmesi, yönetimin siyasi ve dini anlamda kendisinden olmayanları ötekileĢtirmesi gibi faktörler, toplumsal çatıĢmalara neden olabilmektedir (Ozankaya, 1980, s.172). Nitekim terör, bu tür hassas, kırılgan ve kıĢkırtılmaya müsait toplumlarda daha kolay yayılmaktadır.

Öte yandan terörizm demokratik toplumlarda da geliĢme imkânı bulabilmektedir. Buna göre; ülkeyi yöneten siyasi aktörün milli Ģuurunun zayıflaması, demokrasinin değerlerinden uzaklaĢması, kendisini tek yetkili mercii olarak görmesi, siyasi menfaatleri doğrultusunda ifade özgürlüğünü kısıtlaması, konumunu kiĢisel çıkarları için kullanması ve isminin yolsuzluklara anılması gibi birçok hukuksuz durum, halkın otoriteye karĢı güvenini kaybetmesine ve ikisi arasındaki bağların zayıflamasına neden olabilmektedir (Çınar, 1997, s.254-255). Nihayetinde bu tür karıĢıklıklar, teröristlerin arzuladığı bölücü zemine ortam hazırlamaktadır.

Terörün yayılmasında önemli faktörlerden biri de hukuk sisteminin zayıf olması veya niteliğini kaybetmesidir. Bu noktada hukuk kurallarının çağın gerisinde kalması, mahkemelerin geç ve ağır iĢlemesi, yargının taraf haline gelmesi, otoritenin isteği doğrultusunda keyfi uygulamalar ve yasalar koyulması, cezaların caydırıcı olmaması, yasal boĢlukların mevcut olması, yasaların kötü niyetle kullanımı ve toplumun adalete olan inancının sarsılması gibi hukuksal sorunlara bağlı oluĢan siyasi

41

ve toplumsal çözülmeler, terör odaklarının geliĢmesine yol açabilmektedir (Türkiye Barolar Birliği, 2006, s.143-144).

Terörü yaygınlaĢtıran nedenlerden biri de güvenlik güçleri ile vatandaĢlar arasındaki iliĢkinin zayıflamasıdır. Devletin terörle mücadele bağlamında aldığı güvenlik önlemlerinin Ģiddet ve insan onurunu zedeleyici hareketler Ģeklinde uygulanması ve terör sorunun çözülememesi, halkın güvenlik güçlerine karĢı nefret beslemesine veya güven duygusunun azalmasına neden olabilmektedir. Bu tür bölgelerde teröristler, çeĢitli propaganda yöntemleriyle halkı güvenlik güçlerine karĢı daha rahat kıĢkırtmaktadır (Çınar, 1997, s.260). Bu doğrultuda özellikle terörün yoğun olarak görüldüğü coğrafyalarda, vatandaĢlar ile güvenlik birimleri arasındaki iliĢkinin sağlıklı bir Ģekilde sürdürülmesi önem arz etmektedir.

Daha önce değinildiği gibi terörizm, dıĢ aktörlerin doğrudan veya dolaylı desteğiyle de ortaya çıkabilmekte veya geliĢim gösterebilmektedir. Doktrinde devlet destekli terörizm7

olarak ifade edilen bu yaklaĢım, özellikle Soğuk SavaĢ‟ın ortaya çıkardığı siyasi kutuplaĢmalar, ulusal ve uluslararası çıkarlar, bölgesel hâkimiyet yarıĢları gibi siyasi, stratejik, ideolojik ve felsefi eksenler etrafında oluĢmuĢtur. Bu doğrultuda devletler, rakiplerini istikrarsızlaĢtırmak ve yıpratmak adına, terör örgütlerini çeĢitli Ģekillerde desteklemiĢtir. Bu bilgiler ıĢığında terörizm; bir ülkenin içerisinde mevcut olan bir terör örgütünün baĢka bir devlet tarafından desteklenmesiyle geliĢebileceği gibi, ülke sınırları dıĢında var olan bir terör örgütünün farklı bir devlet tarafından, hedef ülkeye karĢı harekete geçirilmesiyle de açığa çıkabilmektedir (Kedikli, 2013, s.122-124).

1.5.2. Ekonomik Nedenler

Terörizmin bir toplumda geliĢmesi ve yayılması, ülkenin ekonomik açıdan geliĢmemiĢ veya az geliĢmiĢ olmasıyla yakından ilgilidir (Acar, 2012, s.188). Buna göre; ülkenin dıĢa bağımlı olması, üretim kabiliyetinin zayıf olması, ortalama gelir seviyesinin düĢük olması, gelir dağılımındaki adaletsizlik, iĢsizlik oranının yüksek olması, yoksulluk ve buna bağlı bir Ģekilde sürekli bir köyden kente göç durumunun olması gibi ekonomik olumsuzluklar, terörün kendine uygun bir zemin oluĢturması için yeterli sebeplerdir. Bu tür toplumlarda teröre eğilimin ve katılımın arttığı da gözlemlenmektedir. Nitekim iĢ bulamayan ve maddi sıkıntılar çeken genç nüfusun teröristler tarafından kandırılmaya daha müsait olduğu bilinmektedir. Dolasıyla

42

bireylerin ekonomik beklentileri, kaygıları, moral ve motivasyonları terör örgütlerinin toplumda faaliyet göstermesi açısından kritik hususlardır (Türkiye Barolar Birliği, 2006, s.143; Akmaral, 2013, s.367).

Bunlara ek olarak iĢverenlerle çalıĢanlar arasında anlaĢmazlıkların çözülememesi, toplu grevlerin artması, toplu iĢten çıkarmalar ve iĢçi sendikalarının ideolojik açıdan kamplaĢması gibi ekonomik problemler de toplumsal tansiyonun artmasında etkili faktörlerdir. Bu ortamda ekonomik sıkıntılarla boğuĢan vatandaĢlar, çoğunlukla tek sorumlunun devlet olduğunu düĢünmekte ve sistemi eleĢtirmeye baĢlamaktadır. Bu kaos durumundan istifade etmek isteyen teröristler ise mağdur insanları haksızlığa uğradıkları gerekçesiyle kıĢkırtarak, onları gösteri ve protestolar düzenlemeye zorlamakta ve bu süreci avantaja çevirmeye çalıĢmaktadır (KeleĢ ve Ünsal, 1982, s.24; Türkiye Barolar Birliği, 2006, s.143; Acar, 2012, s.188).

Terörün yayılmasında ailelerin ekonomik Ģartlarının da etkili olduğu düĢünülmektedir. Ailelerin gelir seviyesinin düĢük olması ve geçim sıkıntıları nedeniyle çocuklarının ihtiyaçlarını karĢılayamayacak durumda olması, çocukların psikolojik olarak Ģiddete yatkın olmasına ve terör örgütü tarafından kandırılmasına sebep olabilmektedir. Keza yapılan araĢtırmalarda terör örgütüne katılan gençlerin ailelerinin %75‟inin, orta veya ortalama gelirin altında oldukları saptanmıĢtır. Buna karĢın ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocuklarının da terör örgütlerine katıldıkları belirtilmelidir. Buna göre özellikle ebeveyn-çocuk iliĢkisi veya çocuğun kiĢisel problemleri teröre yönelmesinde etkili olmaktadır (Acar, 2012, s.187).

1.5.3. Sosyo-Kültürel Nedenler

Ülkelerin sosyal ve kültürel yapısı terörizmin etkinlik kazanmasında önemli bir unsurdur. Bu noktada bir ülkenin din, dil, ırk, renk ve mezhep bakımından çeĢitli kimliklere sahip olması, özellikle etnik terörün yayılmasına ortam hazırlayabilmektedir. Buna göre teröristler kendi ideolojilerine yakın olan toplulukları hükümete karĢı kıĢkırtarak, kendilerini bu grupların sözcüsü olarak yansıtmakta ve ayrılıkçı fikirlerin yayılmasına sebebiyet vermektedir. Ayrıca toplumda azınlık olan diğer kesimler de teröristlerin hedefleri arasındadır. Bu grupları karĢı karĢıya getirmek veya mevcut yönetimden bir takım haklar talep etmeleri için manipüle eden teröristler, bu yöntemlerle toplumsal çatıĢmayı, bölünmeyi ve parçalanmayı arzulamaktadır (Çınar, 1997, s.253; Ġçli, 2002, s.175-176).

43

Sosyal değerler üzerinde yaĢanan hızlı değiĢimler, sosyal bağların zayıflaması, genel ahlak anlayıĢının bozulması, toplumsal sapmalar ve toplumu bir arada tutan değer yargılarının zedelenmesi gibi problemler, teröristlerin istedikleri duyarsız, bilinçsiz ve tahammülsüz bireylerin mevcut olduğu bir ortamın doğmasına da yol açabilmektedir. Bunlara ilave olarak düzensiz göç hareketleri, plansız Ģehir yapılanmaları, hızlı nüfus artıĢı vb. faktörler, vatandaĢların denetlenmesi ve kontrol edilmesi hususunda resmi kurumların iĢini zorlaĢtırabilmektedir. Bu tür yapılarda bireylerin suça ve Ģiddete eğilimleri artarken, toplumsal bunalımlar ve güvensizlikler baĢ göstermekte, böylelikle teröristler daha kolay hareket etmektedir (Ġçli, 2002, s.172- 173; Türkiye Barolar Birliği, 2006, s.142).

Bireylerin terör örgütlerine yönelmesinde ailevi sorunlar da etkilidir. Bu noktada aile içi Ģiddet, dıĢlama, ilgisizlik ve baskıcı tutumlar, bireylerin ailelerinden uzaklaĢmasına neden olabilmektedir. Özellikle geliĢme çağında aile bağları zayıflayan gençler, belirli bir gruba ait olma ihtiyacıyla alternatif yollara baĢvurmaktadır. Bu noktada kahvehane, dernek, lokal, büro vb. çevresel aktörlerin etkisiyle, bireyler terör örgütlerinin radarına girebilmektedir. Nitekim teröristler de bu tür kiĢileri araĢtırıp takip ederek, onları örgüte üye yapma peĢindedir (Ergil, 1980, s.85; Çitlioğlu, 2005, s.291; Acar, 2012, s.155).

Terörün yayılmasındaki en önemli faktörlerden biri de eğitim-öğretimdir. Buna göre; okullarda bireylere verilen eğitimin siyasal düĢünce, kültür, tarih, adalet, insan hakları vb. konularda yeterli olmaması ve toplumsal bilinci uyandıracak özelliklerden yoksun olması, hem gençler için hem de devletlerin modern anlamda büyümesi ve geliĢmesi açısından büyük bir eksikliktir. Bu tür eğitim seviyesi düĢük toplumlarda gençler, yeniliklerden habersiz, araĢtırıp sorgulamayan, bilinçsiz, ülkelerine bağlılıkları ve maneviyatı olgunlaĢmamıĢ kiĢiler olarak terör örgütleri tarafından daha kolay bir Ģekilde kandırılabilecek pozisyondadır. Öte taraftan genelde teröristlerin eğitimsiz veya cahil oldukları yönünde toplumsal önyargılar da mevcuttur. Ancak araĢtırmalar, örgüte katılan kiĢilerin çoğunluğunun lise ve üniversite çağında eğitim gören gençler olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda her Ģeyden önce eğitimin nitelikli ve kapsayıcı özelliklere sahip olması gerektiği savunulmaktadır (Çınar, 1997, s.247-248).

44 1.5.4. Psikolojik Nedenler

Toplumlarda siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel nedenlerden kaynaklanan olumsuzluklar, bireyleri psikolojik olarak çökertebilmektedir. Terör örgütlerine katılanlar üzerinde yapılan araĢtırmalarda bu kiĢilerin, toplum içerisindeki sorunlar nedeniyle terör örgütlerini bir çıkıĢ yolu olarak gördükleri için terörü tercih ettikleri tespit edilmiĢtir (Akmaral, 2013, s.368).

Bu yaklaĢımdan hareketle; ideolojik kutuplaĢmalar nedeniyle bireylerin önyargılı olması, karĢıt görüĢlü kiĢilerin birbirlerini düĢman olarak görmesi, maddi durumlar sebebiyle vatandaĢların geleceğe dair karamsar ve ümitsiz olması, sosyal eĢitsizliğin mevcut olması, sosyal bağların zayıflaması ve kiĢilerin kendilerini dıĢlanmıĢ hissetmesi gibi bütün faktörler, toplumsal bir çözülmeye, duyarsızlığa veya gerilime yol açabilmektedir. Neticede psikolojik olarak yıpranan ve Ģiddete yatkın hale gelen vatandaĢlar sisteme, topluma veya kendi yaĢantılarına bir tepki olarak, teröre yönelebilmektedir (Gündüz, 1996, s.71-72).

Terör, bireylerin sosyal yaĢantılarından beslenerek geliĢebilmektedir. Özellikle akraba, arkadaĢ, hemĢerilik, kırsal kesimlerde görülen aĢiretlik bağları vb. unsurlar, teröristler tarafından bireyin etki altına alınmasında bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu çevrelerin yardımı veya etkisiyle psikolojik baskı altına alınan kiĢiler, terörün içine çekilmektedir. Bu konuda bilhassa genç yaĢtaki bireyler, henüz kiĢilikleri oturmadığı ve olgunlaĢmadığı için teröristler tarafından çeĢitli beyin yıkama teknikleriyle kandırılmaktadır (Ġçli, 2002, s.178).

Öte taraftan terör örgütlerine katılanların büyük çoğunluğu kiĢisel becerilerden yoksun olduklarını, toplum içerisindeki statülerinden memnun olmadıklarını, adaletsizliğe ve haksızlığa uğratıldıklarını, dıĢlandıklarını veya çevrelerinden sevgi ve saygı görmediklerini iddia etmektedir. Bu kiĢiler genellikle saygınlık kazanmak ve güçlü olduklarını göstermek adına Ģiddeti benimsemeye veya kullanılmaya daha müsait durumdadır (Akmaral, 2013, s.368). Nitekim teröristler de eleman devĢirme konusunda bu profildeki bireyleri hedef almaktadır. Buna göre örgütün üyelerine yeni bir kimlik kazandıracağını ve yapacağı saldırılarla halkın onları kahraman olarak göreceğini tekrarlayan terör örgütleri, kiĢileri psikolojik olarak ikna etmeye çalıĢmaktadır (Acar, 2012, s.155-156).

Diğer yandan doğuĢtan saldırganlık eğilimine sahip olan, bilinçli veya bilinçdıĢı bir Ģekilde Ģiddete uygun bir gerekçe arayan kiĢiler de teröre yatkın

45

olabilmektedir. Bu konuda uzmanlar, insanların bilinçlerini rahatlatmak için teröre psikolojik bir gereklilik olarak yönelebileceklerini ifade etmektedir. Bu bağlamda sosyal nedenlerin yanında insanların kendi iradeleri veya iradeleri dıĢındaki nedenlere bağlı olarak teröre baĢvurabileceklerini söylemek mümkündür (Arsan, 1980, s.185- 186).

Gelinen aĢamada teröristlerin seslerini duyurmasında ve varlıklarını sürdürmesinde en etkili unsur olan propaganda kavramına yoğunlaĢarak, terörizm ile propaganda arasındaki etkileĢime ve kitle iletiĢim araçlarının bu iliĢkide üstlendiği role değinmek gerekmektedir. Teröristlerin propaganda ile ulaĢmak istedikleri hedeflerin tespit edilmesi, terörle mücadele noktasında bir gereklilik olduğu için incelenmesi büyük önem taĢımaktadır.

46

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

2. TERÖRĠZM – PROPAGANDA ĠLĠġKĠSĠ