• Sonuç bulunamadı

Devletlerin Terörizm Propagandasına KarĢı Önleyici GiriĢimleri ve

3. TERÖR ÖRGÜTLERĠNĠN MEDYA PROPAGANDASI

3.5. Devletlerin Terörizm Propagandasına KarĢı Önleyici GiriĢimleri ve

ve Bunlara ĠliĢkin Öneriler

Günümüzde birçok devlet, terör örgütlerinin medya propagandasını çıkardıkları yasalar çerçevesinde yasaklamaktadır. Özellikle radyo, televizyon, gazete ve dergi gibi geleneksel kitle iletiĢim araçlarındaki propaganda faaliyetleri kısa sürede engellenmektedir. Ancak yeni medya ortamındaki terörist propagandaların önlenmesi bu kadar kolay olmamaktadır. Çünkü teröristler, eriĢimi engellenen internet siteleri veya sosyal medya hesapları yerine, kolay ve hızlı bir Ģekilde yeni bağlantılar açabilmektedir. Dolasıyla bu esneklik, internet ortamının kontrol edilmesini zorlaĢtırmakta ve teröristleri devletlere karĢı bir adım öne taĢımaktadır. Nitekim uzmanlar, internet medyasının terörle mücadele açısından sorunlu olduğunu vurgulamaktadır (Weimann, 2006a, s.7; Amble, 2012, s.345; Sönmez, 2018, s.172- 173).

Günümüzde devletler, yeni medya ortamındaki terör propagandalarının önlenmesi için çeĢitli kamu kuruluĢlarına yetki vermektedir. Örnek olarak PKK‟nın internet propagandası, EGM, Anadolu Ajansı, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü gibi kurumların giriĢimleriyle engellenmektedir. Bu doğrultuda PKK‟nın kara propaganda amacıyla paylaĢtığı sahte fotoğraflar, bu kurumların resmi sosyal medya hesapları tarafından ifĢa edilmekte ve çürütülmektedir (Alptekin, 2018, s.114-115).

97

Türkiye‟de siber suçların önlenmesi için çeĢitli mevzuatlar ve kurumlar da oluĢturulmuĢtur. Bu bağlamda 2007 yılında 5651 sayılı kararla kabul edilen “Ġnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla ĠĢlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”unun ek 8.maddesinin 1.fıkrasında “(…) milli güvenliğin ve kamu düzeninin korunması (…)” amacıyla gerekli görülen durumlarda ilgili içeriklerin kaldırılacağı veya engelleneceği kararlaĢtırılmıĢtır. Buna ek olarak TCK‟nın “BiliĢim Alanında Suçlar” baĢlıklı bölümünde “(…) biliĢim sistemlerine hukuka aykırı (…)” bir Ģekilde girilmesi, izlenilmesi, engellenmeye çalıĢılması, verilerin yok edilmesi, değiĢtirilmesi veya baĢkalarına gönderilmesi gibi durumlarda cezai iĢlemlerin uygulanacağı belirtilmiĢtir.

Öte yandan siber suçlarla etkin ve verimli bir Ģekilde mücadele edilmesi için EGM bünyesinde “Siber Suçlarla Mücadele Daire BaĢkanlığı” da kurulmuĢtur (https://www.egm.gov.tr, EriĢim Tarihi: 25.05.2018). Buna ek olarak EGM‟nin internet sitesinde yer verdiği ve akıllı telefonlara yüklenerek de kullanılan “Online Ġhbar Uygulaması” her türlü suça karĢı insan istihbaratının alınması amacıyla kullanılmakta ve medya ortamında yapılan terör propagandaların önlenmesinde önem arz etmektedir (https://onlineislemler.egm.gov.tr, EriĢim Tarihi: 25.05.2018).

Ġnternet üzerinden iĢlenen suçlarla mücadelede etkili bir aktör olarak bilinen “Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu (BTK)” ise teröristlere ait her türlü siteye doğrudan eriĢim yasağı getirme yetkisine sahiptir. BTK vatandaĢların bu tür siteleri kuruma bildirmeleri için resmi internet sitesinde “Ġnternet Bilgi Ġhbar Merkezi” isimli bir bağlantı oluĢturmuĢtur (https://www.ihbarweb.org.tr/, EriĢim Tarihi: 22.04.2019). BTK tarafından kurulan “Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM)” ise siber güvenlik çerçevesinde olası tehditlerin önlenmesi, ortadan kaldırılması ve bunların ilgili kurumlarla paylaĢılması noktasında, koordinasyon görevini yerine getirmektedir. Ulusal ve uluslararası ortamdaki tehditleri ve ihbarları değerlendiren USOM, bunların tespit ve bertaraf edilmesinde etkin bir rol üstlenmektedir (https://www.usom.gov.tr, EriĢim Tarihi: 14.03.2019).

Sosyal medyada terör propagandasının önlenmesine yönelik en etkili mekanizmalardan biri ABD DıĢiĢleri Bakanlığı bünyesince kurulan “Stratejik Terörle Mücadele ĠletiĢim Merkezi (Center for Strategic Counterterrorism Communications)”dir. Bu kurumun altında oluĢturulan “Dijital Destek Ekibi (Digital Outreach Team)” ise sosyal medyadaki DEAġ propagandalarına karĢı doğrudan rol

98

oynamaktadır. Bu bağlamda terör örgütünün kullandığı radikalleĢme programları takibe alınmakta ve örgütün internet üzerinden yürüttüğü propagandaya karĢı DEAġ‟ı itibarsızlaĢtırmak amacıyla paylaĢımlar yapılmaktadır (Aistrope, 2016, s.11). Terörle mücadele iletiĢim merkezlerinin Türkiye gibi devletler açısından önem taĢıdığını belirten Aydemir (2018, s.516-517) terörün ülkede nasıl yaygınlaĢtığı, hedef kitleler ile terör örgütleri arasındaki iliĢkinin hangi araçlarla ve nasıl sağlandığına yönelik kritik detayların ortaya çıkarılmasında, bu tür kurumların kolaylaĢtırıcı olacağını vurgulamaktadır.

Günümüzde terör propagandasının engellenmesi açısından hükümetlerin sosyal medya Ģirketleriyle yapacağı iĢbirlikleri de önem kazanmıĢtır. Bunun en temel örneklerinden biri, Ġngiltere‟de 2010 yılında kurulan “Terörle Mücadele Birimi”dir. Twitter, Instagram ve Facebok gibi sosyal medya kuruluĢlarıyla iletiĢim halinde olan birim, teröristlere ait hesapları ve terörizm içerikli paylaĢımları Ģirketlere bildirerek, bunların kaldırılmasını veya sansürlenmesini sağlamaktadır. 2015 yılının Nisan ayında sadece bir günde DEAġ‟a ait olduğu belirlenen on bin Twitter hesabının askıya alındığı bilinmektedir (Fidler, 2015).

Teröristlerin medya propagandasına karĢı devletler gibi uluslararası kuruluĢlar da mücadele vermektedir. Özellikle BM‟ye bağlı alt birimler konuyla ilgili konferanslar düzenlemekte ve raporlar yayınlamaktadır. Bu doğrultuda BM UyuĢturucu ve Suç Ofisi‟nin yaptığı bir çalıĢmada, teröristlerin interneti yasa dıĢı amaçlarla kullanmak için birçok yol geliĢtirmiĢ olmalarına karĢın terör eylemlerinin önlenmesi, istihbarat bilgilerinin edinilmesi ve terör gruplarına yönelik diğer gizli bilgilerin toplanması açısından, internetin devletlere bir takım avantajlar sunduğu belirtilmektedir. Buna göre terör örgütlerinin iĢleyiĢi, faaliyetleri ve hedefleri hakkında önemli miktarda bilginin teröristlerin sitelerinde veya sohbet odalarında var olduğu düĢünüldüğünde, bu kaynaklara ulaĢmanın terörist faaliyetleri önleme, tespit etme ve caydırma açısından önem kazandığı ifade edilmektedir (UNODC, 2012, s.12).

Terör-medya iliĢkisini ele alan birçok akademisyen ve araĢtırmacı, teröristlerin yeni medya ortamındaki propaganda faaliyetlerinin önlenmesi hususunda devletlere bir takım önerilerde bulunmaktadır. Bu bağlamda Dülger (2007, s.69) teröristlerin kullandıkları kiĢisel iletiĢim araçlarının, teknik takip açısından güvenlik görevlilerine kolaylık sağlayabileceğini belirtmektedir. Benzer Ģekilde Weimann (2004, s.11) güvenlik kurumlarının, internet üzerindeki terörist faaliyetleri inceleme ve izleme

99

yeteneklerini geliĢtirmesinin gerekli olduğunu savunmaktadır. Nitekim günümüzde teröristlere ait birçok istihbarat bilgisine, teknolojik araçlar sayesinde ulaĢıldığı ve terörle mücadelede bu araçlardan yararlanıldığı bilinmektedir.

Göksun ve Salihi (2018, s.80-81)‟nin yaptıkları ortak bir çalıĢmada ise DEAġ‟ın medya propagandalarının engellenmesine yönelik bir takım strateji ve karĢı propaganda teknikleri ortaya koyulmuĢtur. Yazarların sundukları önerileri, tüm terör örgütlerine karĢı uygulanabilecek yöntemler olarak ele almak mümkündür. Buna göre terör örgütlerinin “Ģiddet ve terörü” yayma tehdidine karĢı “barıĢ ve kardeĢlik” temaları iĢlenerek, medyada terör karĢıtı kampanyalar oluĢturulmalıdır. Propaganda videolarının tamamen silinmesi veya anında engellenmesi teknik olarak zor olduğu için bunları değersizleĢtirecek ve geçersiz kılacak paylaĢımlar yapılmalıdır. Teröristlerin söylem diline karĢı sıkıcı ve bürokratik değil, küresel kodlara ve sosyal medya diline hâkim, dikkat çekici mesajlar yayınlanmalıdır. Dini ve ideolojik değerleri kullanan terör örgütlerinin faaliyetlerini çeliĢkiye düĢürecek açıklamalar yapılmalı ve örgütün zayıf yönleri vurgulanarak, meĢruiyetinin ve gücünün sorgulanması sağlanmalıdır. Ayrıca teslim olan teröristlerin açıklamalarına ve örgütün olumsuz uygulamalarına medyada yer verilerek, örgütsel çözülme ve kopmaların desteklenmesi amaçlanmalıdır.

Amble (2012, s.350) ise hedef odaklı yaklaĢım, insan istihbaratı ve kurumlar arası bilgi akıĢı Ģeklinde devletlere üç öneride bulunmaktadır. Buna göre;

i. Hedef odaklı yaklaşım: Hızla geniĢleyen ve karmaĢıklaĢan çevrimiçi

ortamın, bizzat resmi kurumlar tarafından kontrol altına alınarak, teröristlerin medya paylaĢımlarının izlenmesi ve propagandalara birinci elden müdahale edilmesidir.

ii. İnsan istihbaratı: Yeni medya ortamındaki terörle mücadele

yöntemlerinin kiĢisel istihbarata uygun hale getirilerek, terör propagandasının halk desteğiyle önlenmesidir.

iii. Kurumlar arası bilgi akışı: Uluslararası alanda devletlerin istihbarat

yetkileri ve güvenlik hizmetlerini temel alan bir iĢbirliği çerçevesinde, kurumlar arasında bilgi paylaĢımları yapılmasıdır. Bu yöntemin ulusal ve uluslararası ortamdaki terör propagandasının önlenmesinde etkili olacağı düĢünülmektedir.

100

Benzer Ģekilde AvĢar (2017, s.129) devletler nezdinde önemli güvenlik riskleri taĢıyan internet ağları ve sosyal medya konusunda, uluslararası iĢbirliğinin gerekli olduğunu belirtmektedir.

Öte yandan terör propagandasının engellenmesi konusunda uluslararası iĢbirlikleri kadar devletlerin terörizm karĢıtı izledikleri politikalar da önem arz etmektedir. Bu bağlamda özellikle 11 Eylül Saldırıları‟ndan sonra dünyada teröre karĢı yükselen ortak tepki ve beraberinde El-Kaide, IRA, ETA ve LTTE gibi terör örgütlerine yönelik yürütülen yalnızlaĢtırma, dıĢlama ve silah bıraktırma politikaları sayesinde, bu örgütlerin propaganda güçlerini kaybettikleri ve zamanla zayıfladıkları bilinmektedir. Ancak günümüz koĢullarında benzer giriĢimlerin PKK için pek geçerli olmadığı görülmektedir (Alptekin, 2018, s.112-116).

Buna göre PKK‟nın çeĢitli ülkelerde oluĢturduğu basın-yayın kuruluĢlarına müsaade edilmesi, bunların kapatılmasında geç kalınması ve uluslararası medyanın terör örgütüne gösterdiği ilgi, PKK‟nın bir istisna olarak yorumlanmasına neden olmaktadır. Bu konuda Demir (2018, s.78) uluslararası medyanın PKK‟ya karĢı tutumunun, Türkiye‟nin diğer devletlerle olan iliĢkisine bağlı olarak değiĢtiğini ileri sürmektedir. Yazara göre, Türkiye‟yle diplomatik bağları zayıflayan ülkeler, PKK‟yı bir hamle aracı olarak kullanmakta ve Türkiye için hassas olan bu konuyu kendi medyalarında ön plana çıkararak, PKK propagandasına doğrudan veya dolaylı Ģekilde destek vermektedir.

Bu bilgiler ıĢığında Türkiye‟nin PKK propagandasıyla mücadelesinde uluslararası kamuoyu tarafından yalnız bırakıldığı ifade edilebilir. Dolasıyla bu koĢullarda terörizmin tüm toplumların ortak sorunu olduğu söylemi de pek inandırıcı olmamaktadır. Bu yüzden her Ģeyden önce devletlerin aldıkları kararların arkasında durması ve diğer ülkelerin karĢılaĢtıkları sorunlara saygı göstermesi gerekmektedir. Bu ortam sağlandıktan sonra, devletlerin ilgili kurumları arasında hukuksal çerçevede yapılacak bir anlaĢmayla, terör propagandasına karĢı hızlı kararlar alabilen, tam yetkili bir stratejik müdahale birimi oluĢturulmalı ve medya ortamlarındaki terör propagandalarına karĢı ortak mücadele, bu kurum aracılığıyla sürdürülmelidir.

Gelinen aĢamada bir sonraki bölümde, çalıĢmada terör ve medya iliĢkisinin ikinci boyutu olarak ifade edilen, teröristlerin ve medya organlarının karĢılıklı olarak birbirlerinden faydalanması konusu, terör haberciliği bağlamında ele alınacaktır.

101

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4. TERÖR HABERCĠLĠĞĠNĠN TERÖRĠZM