• Sonuç bulunamadı

Terör Haberlerinin Sunulmasına Yönelik Öneriler

4. TERÖR HABERCĠLĠĞĠNĠN TERÖRĠZM PROPAGANDASINA ETKĠSĠ

4.6. Terör Haberlerinin Sunulmasına Yönelik Öneriler

Terör olayları sunulurken ortaya çıkan sorunların baĢında, kriz dönemlerinde medyanın haberleri aktarıĢ biçimi ve kullandığı görsellerin yarattığı olumsuz etkiler gelmektedir. Bu noktada canlı yayınlarda toplumu korku, endiĢe, panik ve umutsuzluğa sevk edecek ifadelerden ve hareketlerden kaçınılmalıdır. Haberler nesnel değeriyle orantılı aktarılmalı, olaylar dramatize edilmemeli, ölü ve yaralı sayısı abartılmamalı, doğrulanmamıĢ bilgilere yer verilmemelidir. Ayrıca olayların gerçekleĢtiği sırada özellikle gençler ve çocuklar üzerinde psikolojik tahribat oluĢturabilecek kan, yaralı ve ceset gibi sakıncalı görüntüler yansıtılmamalı, görsel haberciliğe dikkat edilmelidir (Vural, 2004, s.148-149).

127

Medya terör eylemleri devam ederken, sivillerin ve güvenlik güçlerinin yaĢamlarını tehlikeye sokabilecek giriĢimlerden uzak durmalı, teröristlere avantaj sağlayabilecek bilgilere tehlike geçene kadar yer vermemeli, ertelemelidir. Basın mensupları, rehin alma gibi eylemlerde teröristler ve karar mercileri arasında müzakere sürecine müdahil olmaktan kaçınmalı ve teröristlerle doğrudan temasa geçmemelidir (Bassiouni, 1982, s.140-141). Bunun sağlıklı bir Ģekilde iĢletilmesi için yetkililerin terör olayıyla ilgili olarak medyayı zamanında, yeterli ve düzenli biçimde bilgilendirmesi gerekmektedir. Bu sayede hem spekülasyonlar engellenecek hem de medyanın hata yapma Ģansı ortadan kaldırılacaktır (Bilir, 2009, s.120).

ġehit haberleri büyük bir titizlik içerisinde aktarılmalı, cenaze törenlerinde terör mağduru veya Ģehit yakınlarının acı ve öfke içerisinde olduklarını resmeden fotoğraflara yer verilmemelidir. Haberlerde Ģehitliğin asalet ve haysiyet niĢanesi olduğu vurgulanarak, medyada özel klipler ve programlar hazırlanmalı, Ģehit olan asker ve sivillerin unutulmasına müsaade edilmemelidir. Ayrıca Ģehit haberlerinde sosyal gerilimi arttırabilecek, nefret söylemi ve ırkçı ifadeler içeren baĢlıklar kullanmaktan kaçınılmalıdır (EĢidir ve Bak, 2018, s.20-21; Demir, 2018, s.79).

Terör olaylarıyla ilgili sık ve uzun süreli yayınlar yapılmamalı, teröristlerin ülke gündemine hâkim olma amaçları engellenmelidir. Televizyon programlarında terörün felsefi, ideolojik ve siyasi gerekçeleri tartıĢılmamalı, teröristleri haklılık pozisyonuna taĢıyabilecek, devlet kurumlarını yıpratabilecek yorumlardan uzak durulmalıdır (AvĢar, 2009, s.85).

Terör olaylarından sonra yapılan canlı yayınlarda halkı galeyana getirebilecek ve toplumsal hareketlere sebep olabilecek, provokatif ve ayrıĢtırıcı söylemler dile getirilmemelidir (Bilir, 2009, s.122). Bu tür dönemlerde basın mensuplarından beklenen sakin kalarak, toplumsal sorumluluğu gözeten ilkeli bir gazetecilik anlayıĢıyla vatandaĢları bilgilendirmeleridir (Vural, 2004, s.158). Nitekim medya terörizmin yarattığı psikolojik hasarları en aza indirebilecek kabiliyetlere sahiptir. Bu yüzden muhabirler, terör saldırılarının oluĢturduğu korku iklimini arttırmak yerine kamu yararını düĢünerek, ihtiyatlı davranmalı ve toplumsal kargaĢayı yatıĢtırmalıdır (Ganor, 2004, s.42).

Terör eylemlerinden sonra teröristlerin saldırı yöntemleriyle ilgili teknik ve taktik bilgiler anlatılmamalı, teröristlerin yaptıkları hatalar üzerinde durulmamalıdır. Diğer terör gruplarının benzer eylemleri öğrenmesine ve yeni saldırı yöntemleri

128

geliĢtirmelerine fırsat verilmemelidir. Güvenlik güçlerinin olası operasyonlarıyla ilgili derinlemesine analizler yapılmamalı, süregelen operasyonlarda güvenlik birimlerinin nerede konuĢlandıklarına dair, mekânsal bilgiler ve görüntüler aktarılmamalıdır. Ayrıca operasyonlar sonrasında güvenlik güçlerinin baĢarısızlıkları ve eksiklikleri üzerinde tartıĢılmamalı, terörle mücadele eden birimlerin moral ve motivasyonlarını olumsuz etkileyebilecek yorumlardan kaçınılmalıdır.

Görsel ve yazılı basında terörle ilgili söylemlere ve dile dikkat edilmelidir. Bu noktada suç bilimine uygun ifadelere yer verilmeli, propagandayla sonuçlanabilecek terör jargonu, haber dilinde doğrudan kullanılmamalıdır. “Gerilla”, “mücahit”, “direniĢçi”, “eylemci” ve “devrimci” gibi kavramların yerine “terörist” ifadesi tercih edilmelidir. Bununla birlikte medya, kendisini “kahraman” veya “ezilen” olarak yansıtmak isteyen teröristleri insan haklarını ihlal eden gruplar olarak göstererek, teröristlerin hedefledikleri uluslararası ajitasyon algısının önünü kesmelidir. Ayrıca terör saldırılarının sonuçları ve etkililiği abartılmamalı, teröristlerin reklamını yapmaktan ziyade terör eylemlerinin yanlıĢlığına vurgu yapılarak, terörle mücadeleye destek verilmesi amaçlanmalıdır (Wilkinson, 1997, s.59; AvĢar, 2009, s.85; Kazan, 2016, s.133-134).

Medyada terör örgütlerinin bildirilerine yer verilmemeli, örgüt terminolojisine ait kavramları kullanmaktan kaçınılmalıdır. Bildiriler içerisinde örgüte çağrı veya gizli mesajlar aktarılma olasılığı bulunduğu için bu metinleri doğrudan paylaĢmak yerine, belirli bir süzgeçten geçirerek aktarmak gerekmektedir. Buna ilave olarak, örgütte yönetici sıfatında bulunan teröristlerle özel röportajlar yapılmamalıdır. Bu tür faaliyetler örgüt yöneticilerine güçlü bir siyasi imaj oluĢturma Ģansı tanırken, örgütün meĢru görünmesine, isteklerinin duyurulmasına, düĢüncelerinin tartıĢılmasına ve teröristlerin motive olarak önemsenme duygularının artmasına sebep olmaktadır. Bu giriĢimlerin tamamıyla propaganda suçu niteliği taĢıdığını belirtmekte de fayda vardır. Dolasıyla terör haberleri ulusal çıkarlar, millî güvenlik ve terörle mücadele unsurları gözetilerek verilmelidir (Kazan, 2016, s.134).

Medya organları, terör örgütlerine “karĢı bir propaganda” yöntemi benimseyerek, terör haberlerini sunmalıdır. Bu doğrultuda teröristlerin söylem ve eylemleri arasındaki çeliĢkiler tespit edilmeli ve bunların eleĢtirisi yapılmalıdır. Örneğin, barıĢ ve kardeĢlik vurgusu yapan terör örgütlerinin masum insanları hedef alan eylem tarzlarının sorgulanması gerekmektedir (Demir, 2018, s.79). Benzer Ģekilde

129

dinsel öğeleri kullanarak, saldırılar düzenleyen terör örgütlerine de hiçbir dinin insanları öldürmeleri için öğüt vermediği anlatılmalıdır. Bu Ģekilde hem teröristler hem de destekçileri üzerinde psikolojik baskı oluĢturarak, terör örgütünden kopmalar ve örgüte katılımların zayıflatılması amaçlanmalıdır. Ancak bu yönteme baĢvururken etnik ve dini gruplar içerisindeki sempatizanlar veya ılımlı kiĢiler kıĢkırtılmamalı, öfke ve düĢmanlık hissi oluĢturulabilecek ötekileĢtirici söylemlere yer verilmemelidir (EĢidir ve Bak, 2018, s.27).

Medyanın uluslararası alanda teröre karĢı ortak bir mücadele yürütmesi için eylemin kimler tarafından, kimlere karĢı, hangi amaçlarla gerçekleĢtirildiğine bakılmaksızın, sivilleri hedef alan bütün Ģiddet eylemlerinin “terör eylemi” ve bu saldırıyı yapanların ise “terörist” olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Hangi eylemlerin “terör”, kimlerin “terörist” olduğuna karar verdikten sonra, medya organlarının yararlanacakları ortak bir terör terminolojisi oluĢturulmalı ve terör haberleri bu metinler çerçevesinde sunulmalıdır (Bilir, 2009, s.119).

Terör haberlerinde uzmanların üzerinde durdukları önemli konulardan biri eğitimdir. Bu bağlamda sunuculara ve diğer basın çalıĢanlarına, terör olaylarının nasıl aktarılması gerektiğine dair eğitimler verilmesi gerektiği düĢünülmektedir. Buna ek olarak canlı yayınlarda genç ve tecrübesiz muhabirlerin, yeterli eğitimi alana kadar görevlendirilmemesi, bunun yerine kıdemli ve uzman gazetecilerin yetkilendirilmesi gerektiği savunulmaktadır (Almagor, 2005, s.402). Ayrıca polis ve basın mensupları arasındaki iliĢkinin geliĢtirilmesi için kurumiçi ve kurumlararası eğitim seminerlerinin düzenlenmesi gerektiği ifade edilmektedir (Kazan, 2016, s.141).

Terör haberlerine yönelik öneriler noktasında bir değerlendirme yapmak gerekirse, her Ģeyden önce vatandaĢların haber alma hakları sağlanmalı ve bu yolla basın özgürlüğü korunmalıdır. Özellikle devletlerin terörle mücadeleyi basın özgürlüğünü engelleme veya kısıtlama açısından bir bahane olarak kullanmasına müsaade edilmemelidir. Bunun aksine devlet kurumları demokrasinin değerlerini koruyup medyayla iĢbirliği yaparak, teröre ve propagandasına karĢı tedbirler geliĢtirmelidir. Medya ise terör olaylarına reyting kaygısıyla yaklaĢmamalı, bu tür haberlerin sivillerin ve güvenlik güçlerinin yaĢamları için tehlike arz ettiğinin farkında olmalıdır. Bunlara ek olarak medya, terörün basın yolu ile ulaĢabileceği hedefleri iyi değerlendirmeli, toplumsal huzur ve güvenliğin sağlanması noktasında terör

130

haberlerinin bir kırmızı çizgi olduğunu kabul etmelidir (Özdiker, 2000, s.195-196; EĢidir ve Bak, 2018, s.27).

Bu ortamın sağlanabilmesi için devlet yetkilileri ve medya temsilcilerinin kendi aralarında yapacakları iĢbirliklerinin yanında güvenlik birimlerinin, akademik çevrelerin ve basın mensuplarının katıldıkları ortak toplantılar düzenlenmelidir. Nitekim terör olaylarının etkilediği bütün bu aktörler için en doğru adım, sıkı bir iĢbirliği içerisinde çözüm önerileriyle, ilkeli bir terör haberciliği üretmektir. Bu bağlamda evrensel yayın ilkeleri paralelinde bir özdenetim uygulaması geliĢtirilmeli ve bunlar bütün medya kuruluĢlarını kapsayacak Ģekilde geniĢletilerek samimiyetle uygulanmalı, kurallara riayet etmeyenler ise cezalandırılmalıdır. Öte yandan bu hükümler medyanın kendi kendini sansürü veya ifade özgürlüğünün ihlali olarak da yorumlanmamalıdır. Ulusal güvenliği açıkça tehdit edecek bir durum olmadığı sürece haber yapma/alma hakkı engellenmemeli, buna karĢın medya ise teröristlerin kendisini istismar etmesine izin vermemelidir (Bilir, 2009, s.119).