• Sonuç bulunamadı

1. TERÖRĠZME ĠLĠġKĠN KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.4. Terörizmin Özellikleri ve Amaçları

Terörizm, tıpkı tanımlama hususunda olduğu gibi özellikleri ve amaçları bakımından da çeĢitlilik göstermektedir. Bunun en temel nedenlerinden biri, daha önceden bahsedildiği üzere, ülkelerin terörizmi yorumlama ve algılama biçimlerinin birbirlerinden farklılık göstermesidir (Karacasulu ve ġevket, 2004, s.50). Buradan hareketle terörizmin özelliklerini ve amaçlarını, yazarların yorumlarındaki ortak yönlerden hareketle aktarmak yerinde olacaktır.

Terörizm ebedi bir tehdit olmasının yanında, günümüzde küreselleĢmenin etkisiyle daha farklı bir boyuta ulaĢmıĢtır. Uluslararası bir mücadele gerektiren bu tehdidin ne zaman, nerede, nasıl, kimler tarafından ve hangi ülkeyi hedef alabileceği tahmin edilemediği için karĢı mücadelesi de zor olmaktadır (Ortaylı, 2002, s.5). Bu yüzden terörizm sadece bir devletin siyasi ve güvenlik sorunu değil, tüm dünya topluluklarına yönelmiĢ olan bir küresel tehdittir (Çınar, 1997, s.202).

Terörizmin temel amacı; bir davaya veya siyasal anlaĢmazlığa dikkat çekerek, kendi isteklerini kabul ettirmektir (Ergil, 1991, s.174). Bunun için yasal yolların çözüm olamayacağını düĢünen teröristler, her türlü Ģiddet ve zorlama yöntemine baĢvurmaktadır (Çınar, 1997, s.209-210). Bu özellikleriyle terörizm; mevcut siyasi sistemi değiĢtirmek veya devlet otoritesine bir alternatif getirmek amacıyla önceden planlanmıĢ anti-demokratik, örgütlü bir hareket olarak ifade edilebilir (Akmaral, 2013, s.40; Süllü, 2016, s.46).

Terörizm, bir politikacı gibi iktidarın eksiklikleri ve zaafları üzerinden onu yıpratmayı amaçlamaktadır. Ülkenin sosyo-ekonomik açıdan yaĢadığı sorunları sürekli olarak dile getirerek, bütün olumsuzlukları kendi lehine çevirme peĢindedir. Bilhassa eĢitsizlikleri ve haksızlıkları gündeme taĢıyarak, devlet ile halk arasındaki bağı zayıflatmak ve böylelikle vatandaĢların ayaklanmasını sağlamak, terörün önemli bir stratejisidir. Teröristler bu tür kaos ortamlarında “mağduriyet havası” yaratıp, kendilerini “halkın sözcüsü” olarak ilan etmekten çekinmemektedir (ÇeĢme, 2011, s.39).

Terörizm sadece eli silahlı gruplara ait bir ideoloji, doktrin veya sistematik düĢünceler bütünü değil, aynı zamanda uluslararası aktörler açısından da bir yöntem, taktik, strateji ve savaĢ biçimi olarak tercih edilmektedir (Yayla, 1990, s.339). Bu yaklaĢıma göre devletler, ulusal ve uluslararası çıkarları için terör örgütlerini birbirlerine karĢı bir silah olarak kullanma eğilimindedir. Açıklamak gerekirse, karĢıt

38

ideolojileri siyasi ve ekonomik yönden zayıflatmak ve güvenlik açığı yaratmak için hedef ülkenin sınırları içerisindeki terör yapılanmasına destek verilmesi yoluyla devlet destekli terörizm ortaya çıkmaktadır. Nitekim günümüzde de terör örgütlerinin uluslararası siyasetin bir parçası haline getirildiği ve gayri meĢru çerçevede dıĢ unsurlarının desteğiyle yayıldığı bilinmektedir (Korkmaz, 1999, s.18; Akmaral, 2013, s.40).

Terörizm, insanları amaç olarak değil bir araç olarak kullanmaktadır. Çoğu zaman kurbanların kimliğinden çok, devletin ve toplumun eylemden ne kadar etkilendiğine odaklanılmaktadır (Yayla, 1990, s.342; Çınar, 1997, s.209). Nitekim teröristler savaĢan veya savaĢmayan, kadın veya çocuk ayırt etmeden davaları uğruna herkesi harcayabilecek bir potansiyele sahiptir. Bu özelliğiyle terörizm; ahlakdıĢı, acımasız ve kuralsız bir olgu Ģeklinde ifade edilmektedir (Wilkinson, 2002b, s.149).

Terörizmin temel olarak bir psikolojik savaĢ biçimi olduğunu söylemek de mümkündür. Hedef kitle üzerinde derin bir psikolojik yankı uyandırmak üzere tasarlanan terörizm için korku ve tehdit ise en önemli silahtır (Hoffman, 2002a, s.25). Bunun için ülkeleri ayakta tutan maddi ve manevi değerlere saldıran teröristler, toplumları psikolojik olarak yıpratmak istemektedir (Acar, 2012, s.131). Terör nedeniyle ümitsizlik ve huzursuzluk içerisinde olan kamuoyu ise karar vericilere teröristlerin taleplerini yerine getirmeleri için baskı uygulayabilmekte veya teröre karĢı duyarsız hale gelebilmektedir. Nitekim her iki koĢulda da teröristlerin bir takım kazanımları söz konusudur. Buna göre bir yandan halka yönelik yürütülen psikolojik savaĢ baĢarıya ulaĢırken, bir yandan da hükümet olumlu veya olumsuz bir karar almaya zorlanmaktadır. Neticede teröristler ülkenin gündemine hâkim olarak, davalarının tartıĢılmasını sağlamaktadır (Ganor, 2004, s.38).

Terörizmin literatürde farklı Ģekillerde sınıflandırıldığı görülmektedir. Burada ayrıntılara girmeden, terörizmin türlerini Ģu Ģekillerde sıralamak mümkündür:

i. Öznesine göre; devlet terörü, devlete karĢı terör, devlet destekli terörizm,

ii. Uygulama alanına göre; ulusal terör, uluslararası terörizm,

iii. Amaçlarına göre; etnik-ayrılıkçı-bölücü terör, radikal terörizm, siber terörizm, nükleer terörizm, biyolojik terör.

Terörizm, ilk ortaya çıktığı günden bu yana stratejilerini, amaçlarını, yöntemlerini geliĢtirmiĢ ve kendisini donatmıĢtır. Bu çerçevede günümüzdeki

39

terörizmin, geçmiĢteki klasik terörizm algısına göre küresel bir nitelik taĢıdığı ifade edilmelidir. Bu yaklaĢıma göre terörizmin içerik ve yöntem açısından değiĢen yapısında temel faktörün küreselleĢme olduğu düĢünülmektedir. En yalın tabirle uzak yerleri yakın kılan, insanlar arasındaki mesafeleri ortadan kaldıran ve yenilikleriyle 21.yüzyılın modern bir çağ olarak yaĢanılmasını sağlayan küreselleĢme, terörizmin ve teröristlerin doğasının değiĢmesinde de etkili olmuĢtur. Bu noktada özellikle teknolojinin küreselleĢme üzerindeki etkisiyle teröristlerin bu alanlardan (silah, iletiĢim teknolojileri) yararlanması, terörizmin gücünü arttırmasına ön ayak olmuĢtur. Bir anlamda teröristlerin küreselleĢmenin nimetlerinden yararlanması ve bu sürece ayak uydurması, terörizmin niteliklerini değiĢtirmiĢtir (Aktel ve Gürkaynak, 2007, s.77-87).

Bu geliĢmelere paralel olarak, 20.yüzyılın baĢlarından itibaren dünyada terör olayları artıĢ göstermiĢ ve terörizm uluslararası sistemin en temel problemi haline gelmiĢtir. Özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde El-Kaide terör örgütü tarafından ABD‟nin New York eyaletindeki Ġkiz Kuleler‟e yapılan terör saldırıları sonrasında, terörizmin eski boyutlarını aĢtığı ve küresel bir sorun haline geldiği herkes tarafından kabul edilmiĢtir. Bu dönem itibariyle terörizm “Küresel Terörizm” ve “Yeni Terörizm” gibi sıfatlarla nitelendirilmiĢtir (Martin, 2017, s.65). Neticede terör, süper güç olarak kabul edilen ABD‟yi hedef almıĢ ve bu saldırı, terörün artık herkese yönelebileceği ve güçsüzlerin de güçlüleri tehdit edebileceği bir algıyı ortaya çıkarmıĢtır. Saldırı sonrasında ABD‟nin tüm dünya ülkelerine terörizmle küresel mücadele çağrısı yapması ise uluslararası sistemde yeni bir dönemin baĢladığını iĢaret eden geliĢme olmuĢtur (Bilir, 2009, s.17-18). Ancak geçen süre zarfında terörizm bertaraf edilmek bir yana, kendisini daha çok hissettirmiĢtir.