• Sonuç bulunamadı

LAODIKEIA’NIN TARİHİ COĞRAFYASI VE TARİHÇESİ

1.1. Tarihi Coğrafya

Antik Dönem’de Lykos (Çürüksu) günümüzde Denizli Ovası olarak bilinen coğrafya, Batı Anadolu’da İç Ege Bölgesi’nde yer almakta olup güneyde Babadağ (Salbakos-2308 m Gökbel Zirvesi) silsilesi, kuzeyde Çökelez Dağı (1805 m), güneydoğuda Honaz (Kadmos) Dağı (2528 m Kılıçtepe Zirvesi), batıda ise Buldan Sazak Dağı (1143 m) ile sınırlanmıştır (Fig. 1). Ova’nın kuzeybatısında bulunan Büyük Menderes (Maiandros) Nehri, Dinar’dan (Apameia) doğar, Batı’da Söke Ovası’nı geçerek Ege Denizi’ne ulaşır. Ova içindeki Lykos (Çürüksu) Nehri ise Honaz (Kadmos) Dağı eteklerinden doğarak, daha küçük nehirler olan Asopos (Gümüşçay- Goncalı Deresi) ve Kadmos’la (Gökpınar) birleşerek Sarayköy yakınlarında Büyük Menderes Nehri’ne karışır2.

Fig. 1: Lykos Vadisi coğrafyasının uydu görünümü ve antik kentlerin yayılımı

2Şimşek 2013b, 35; Şimşek 2017, 1.

8 Phrygia Bölgesi’nin en batı ucunda bulunan Vadi’nin güneyinde bulunan Salbakos (Babadağ) Dağı, Phrygia ile Karia bölgelerinin ortak sınırını oluşturmaktadır. Kuzeybatıda Büyük Menderes Nehri Lydia sınırını, güneybatıda ise Söğüt Dağı, Phrygia ve Pisidia bölgelerinin coğrafi sınırını oluşturur. Büyük ve verimli ova, Batı Anadolu deprem kuşağında yer almakta olup tarihte birçok büyük ve yıkıcı deprem yaşamıştır. Antik yazar Strabon, ovanın ortasından geçen Lykos (Çürüksu) Nehri’nin birçok yerde yeraltından aktığını ve bunun sonucunda yeraltında boşluklar oluşturduğunu söyleyerek, bölgede yaşanan depremlerin çokluğunu Lykos (Çürüksu) Nehri’nin meydana getirdiği bu yeraltı boşluklarına bağlamıştır3.

Lykos Vadisi Afyon’dan başlayarak Aydın’a kadar uzanan fay hattı üzerinde yer alır. Bu sebeple termal su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Termal su kaynaklarının zenginliği sonucunda Çökelez ve Honaz Dağları eteklerinden, Kaklık çevresine kadar olan alanda çok zengin ve kaliteli traverten ocakları bulunmaktadır.

Vadi coğrafi konumu nedeniyle Akdeniz iklimi ile karasal iklimin geçiş noktasındadır. İklim koşullarının uygunluğu ovada tarımın gelişmesine olanak sağlamıştır. Ovada pamuk üretiminin yanı sıra buğday ve mısır tarımıyla da yılda iki kez ürün alınabilmektedir. Özellikle ovanın üst kesimleri olan Honaz’da kiraz ve Kaklık’ta da üzüm yetiştirilmektedir.

Lykos Vadisi coğrafi konumu nedeniyle ticaret yollarının üzerinde olup iç kesimlerde Apameia’ya (Dinar), güneyde Kibyra (Gölhisar) üzerinden Perge ve Side’ye, batıda Ephesos ve Miletos’a, kuzeybatıda ise Sardeis’e (Salihli) kadar uzanan ana yolların kavşağındadır (Fig. 4). Vadi aynı zamanda da Persleri Akdeniz’e bağlayan Kral Yolu’nun da kolu üzerinde yer almaktadır.

Bu konum Laodikeia’nın Anadolu’daki en önemli ve en gelişmiş ticaret merkezlerinden biri olmasına olanak sağlamıştır. Kent özellikle yün ve keten kumaşlardan yapılan giysilerden oluşan tekstil ticaretinde adını duyurmuştur4. Laodikeia’da yetiştirilen kuzguni siyah renkli koyun ve bunların yününden üretilen

3 Strabon XII 8.16.

4 Ramsay 1895, 37–42; Ramsay 1897, 347; Ruge 1924, 723; Buchan 1937, 297; Buckler- Calder 1939, x, 7–8,11, no:11-12,21; Jones 1960, 185- 186; Gagniers 1969, 6; Chandler 1971, 184; Magie 1950, 47-48; Jones 1983, 74; Ritti 1987a, 88; Malay 1992, 113, 165, 168; Ferrero 1993, 113,180;

Belke 1996, 1708; Bowman – Garnsey vd. 2000, 724–725; Bean 2000, 268–269; Magie 2002, 28;

Texier 2002, 91.

9 dokumalar5 tüm antik dünyada hatırı sayılır bir ün kazanmıştır6. Laodikeia’da üretilen yünlü dokumalar, Dioclatianus’un fiyat genelgesinde de yer almıştır7.

Yolların geçiş güzergâhında bulunan vadide en erken veri Çökelez Dağı’nın güneydoğu eteklerinde bir traverten ocağında tesadüfen bulunan ve MÖ 1.200.000 yıl öncesine tarihlendirilen Homo Eractus’a (Denizli-Kocabaş Adamı) ait kafatasıdır.

Bunun dışında bölgedeki yerleşim yerlerine ait en erken arkeolojik veriler, Çivril, Baklan ve Çal Ovası höyüklerinde Geç Neolitik (MÖ 6. bin ortaları) ile Laodikeia Batı Nekropolü Kandilkırı Mevkii’nde tespit edilen Erken Kalkolitik Dönem’e (MÖ 5500) ait seramik buluntularıdır. Ayrıca Kolossai Höyük’de Geç Kalkolitik (MÖ 4.

bin ortaları) ve Akhan Nekropolü’nde ise Erken Tunç Dönemi’ne (MÖ 3000-1200) tarihlendirilen buluntular da ele geçirilmiştir. Demir Çağı (MÖ 1200-547/546), Pers Satraplığı [MÖ 547/546-333/331, Arkaik (MÖ 650-480) ve Klasik Dönemler (MÖ 480-300)] ile Hellenistik (MÖ 300-30), Roma İmparatorluk (MÖ 30-MS 395) ve Bizans Dönemi (MS 395-1206/1208) yerleşimlerini gösteren arkeolojik veriler de tespit edilmiştir8. Lykos Vadisi içindeki Höyük yerleşimleri olarak; Asopos Tepesi, Kumkısık, Beylerbeyi, Duacılı, Akköy, Irlıganlı, Akhan, Karakurt, Kolossai ve Kaklık höyüklerini sayabiliriz. Hellenistik Dönem yerleşmelerini; Laodikeia, Hierapolis, Attouda (Sarayköy-Hisarköy), Trapezopolis (Babadağ-Bekirler Köyü), Karura (Sarayköy-Tekkeköy), Tripolis (Yenicekent) ve Thiounta (Gözler Kasabası) olarak sıralayabiliriz.

MÖ 1.200.000 yıl öncesine tarihlendirilen Homo Eractus’a ait kafatasının yanı sıra diğer arkeolojik veriler değerlendirildiğinde Lykos Vadisi’nde Erken Kalkolitik Dönem’den itibaren Selçuklu, Beylikler Dönemi, Osmanlı Dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti olarak günümüze kadar devam eden bir yerleşimden bahsedebiliriz.

5 Cicero, Letters to his Friends, II, 17.4 ve III, 5.4; Strabon XII 8.16

6 Strabon XII 8.16; Plinius NH, XXI, 9. 27 ve XXV, 9. 67; Vitruvius VIII 3. 14.

7 Ramsay 1895, 40–41; West 1939, 244.

8Vadi’nin Hellenistik Dönem öncesine ait en önemli yerleşimi, Herodotos ve Ksenephon’da adı geçen Kolossai antik kentidir. Bkz. Şimşek 2002, 3-17; Duman – Konakçı 2006, 87-94, Lev. 1-9.

10 1.2. Tarihçe

Phrygia Bölgesi’nin9 batı ucunda yer alan Laodikeia Antik Kenti; Denizli İli’nin 6 km kuzeyinde, Eskihisar, Goncalı, Bozburun ve Korucuk mahalleleri sınırları içinde ve Lykos Ovası’nın10 ortasında yer almaktadır. Kuzeydoğusunda Lykos (Çürüksu)11, güneydoğusunda Kadmos (Gökpınar) ve güneybatı-batısında Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi)12 olmak üzere üç tarafı ırmaklarla çevrilen yüksek bir plato üzerine kurulmuştur13 (Fig. 2).

Fig. 2: Laodikeia’nın kurulduğu yüksek plato ve çevresi

Antik kaynaklar ve yazıtların verdiği bilgilere göre Hellenistik Dönem Laodikeia’sı, MÖ 3. yy’ın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiochos Teos tarafından eşi Laodike’nin ismiyle14, burada var olan yerleşimlerin olduğu yere, yeniden yapılandırılan bir kent olarak kurulmuştur15. Plinius’a göre16 Hellenistik

9 Olshausen 1972, 825–826; Vollkommer 1994, 405–407, Taf. 338–339, no: 6,7, 9;Traversari 2000, 9.

10 Kentin bulunduğu Lykos Vadisi; konum itibariyle Phrygia Bölgesi’nin en batı ucunda bulunan Phrygia ve Karia bölgesinin ortak sınırı olup Lydia sınırını kuzeybatıda Sarayköy ve Buldan ilçeleri yönünde, Büyük Menderes Nehri, Phrygia ve Pisidia Bölgelerinin sınırını ise Güneybatıda, Anauva Ovası (Çardak ve Beylerli Ovaları) önünde Söğüt Dağı oluşturmaktadır bkz. Şimşek 2013b, 34.

11 Strabon (XII.8.16) “…Burada Kapros Irmağı Maiandros ile birleşir. Keza büyük ölçüde bir ırmak olan Lykos da aynı yerde Maiandros’a katılır. Bu ırmağa izafeten kent Lykos yanındaki Laodikeia olarak adlandırılır.”; Lykos için bkz. Volkommer 1992, 308, Pl.156–157.

12 Ramsay 1887, 346- 347; Anderson 1897, 404- 408.

13 Şimşek 2013b, 46-47, Res. 39.

14 Seleukos hükümdarları birçok kente eşlerinin ya da kızlarının adı olan Laodikeia, Arsinoe, Eurydikeia, Stratonikeia gibi isimler vermiştir. Bunun dışında Seleukos kraliçelerinin onuruna yapılan ve bu isimlerle anılan yapılarda vardır bkz. Gagniers 1969, 2; Ridgway 1987, 407-408.

15 Kent, II. Antiokhos’un Laodike’den boşandığı MÖ 253 yılından önce kurulmuş olmalıdır. Plinius V. 105; Ramsay 1895, 32; Anderson 1897, 409–410; Head 1906, lxxiii; Ruge 1924, 722; Buckler – Calder 1939, x, 3–4, no:5; Magie 1950, 127, 986–987, no.23; Gagniers 1969, 1–2; Treidler 1969, 483–484; Chandler 1971, 182; Forrer 1975, 520–521, no. 7127–7129, Pl. 254; Wörrle 1975, 161;

Head 1977, 678; Jones 1983, 42; Belke – Mersich, 1990, 323; Malay 1992, 112–113; Brewster

11 kent, Diospolis sonra Rhoas olarak adlandırılan kutsal köy yerleşimlerinin üzerine kurulmuş17 olup bu görüş yerel halk tarafından da benimsenmiştir18. 1970-1971’de Laodikeia civarında bulunan ve MÖ 267 yılına tarihlendirilen onur yazıtından19 da anlaşılacağı üzere bölgede zaten var olan Rhoas ve Diospolis yerleşimleri, MÖ 3. yy’ın ilk çeyreğinde Seleukoslar’ın yayılma politikalarına paralel olarak stratejik önemi büyük olan bir bölgede, Laodikeia20 olarak yeniden kurulmuştur21. Ayrıca A.H.M. Jones, Plinius’un verdiği bilgileri tekrarlayarak, köy yerleşimlerinden önce bu alanda Grek Kolonileri’nin varlığının bulunmadığını söylemektedir22.

2003 yılından itibaren Pamukkale Üniversitesi adına Prof. Dr. Celal Şimşek başkanlığında yapılan sistemli kazılar sonucunda yerleşmenin en erken izlerine dair veriler elde edilmiştir. 2006 yılı Asopos Tesepi’nde yapılan kazı çalışmalarında, kentin ilk kuruluşuyla ilişkili veriler ortaya çıkartılmıştır. Bu çalışmalar kapsamında stratikrafig verilere göre yerleşmenin Orta Kalkolitik Dönem’den (MÖ 3500) itibaren başladığı anlaşılmış, sonrasında MÖ 2. Binyıl, Demir Çağı (MÖ 8.-6. yy) ve MÖ 4.

yy’a tarihlendirilen tabakalar tespit edilmiştir. Ancak Erken Tunç Çağı (MÖ 3200-2000) ile kaynaklarda adı geçen Rhoas ve Diospolis yerleşmelerinin de bulunduğu MÖ 5. yy’a ait bir yerleşmenin varlığı henüz tespit edilememiştir. 2010 yılında Batı Nekropolü’nde Kandilkırı olarak tanımlanan yerleşmede ise Asopos Tepesi’nde tespit edilemeyen Erken Tunç Çağı’na ait bir yerleşmenin kalıntıları bulunmuştur.

Kandilkırı Mevkii’nde sürdürülen bilimsel kazılar sayesinde bu alanda Erken Kalkolitik Çağ’dan başlayan ve Erken Tunç Çağı 3’e (MÖ 2450-2000) kadar devam eden bir tabakalaşma tespit edilmiş olup 2013-2016 yıllarında bu alanda ortak duvarlı uzun evler açığa çıkarılmıştır. Kandilkırı’nda yapılan çalışmalar kapsamında, Hacılar boyalı seramik kültürüyle ilişkili olan ve Erken Kalkolitik Dönem’e tarihlendirilen

1993, 149–150; Cohen 1995, 309–310,418; SNG 1998, no. 4120–4124,Taf. 138; Mitchell – Waelkens 1998, 4–5; Bean 2000, 265; Karttunen 1999, 1127–1131; Traversari 2000, 11; Bejor 2000, 15–16; Magie 2001, 14, dipnot 21; Texier 2002, 383.

16 Plinius, N.H V. 105–108.

17 Diospolis Zeus’un kenti, Rhoas ise eski bir Anadolu adıdır (Bkz. Gagniers 1969, 1; Bean 2000, 265).

18 Kentin farklı bir kuruluş efsanesinin versiyonu olarak da “Zeus tarafından Hermes’e verilen ilham ile” kurulmuş olduğuna da inanılır. Ramsay 1895, 33.

19 Guizzi 2008, 39- 43.

20Hellenistik Dönem’de Büyük İskender’in halefleri olan Seleukoslar tarafından birden çok Laodikeia isimli kent kurulduğu için burası, yanında bulunan ırmakla ayırt edilerek, Laodicea ad Lycum (Lykos Laodikeia’sı) olarak adlandırılmıştır.

21 Laodikeia’nın Seleukos kolonisi olarak kurulmasıyla ilgili olarak bkz. Jones 1964, 6.

22 Jones 1983, 42.

12 seramik parçaları da ele geçirilmiştir23. Ancak bu buluntulara ait bir yerleşim tabakası bugün için bulunamamıştır. Farklı alanlarda tespit edilen yeni veriler, Laodikeia’nın MÖ 6. Binyıl’ın ortalarından itibaren yerleşime açıldığını göstermekte olup antik kaynaklarda adı geçen Rhoas ve Diospolis kentlerinin varlığı için de bu veriler önemli birer kanıttır24 (Fig. 3).

Fig. 3: Laodikeia kent planı

Laodikeia coğrafi konumu gereği, Güneybatı ve Batı Anadolu ile İç Batı Anadolu’yu birbirine bağlayan ana yol güzergâhlarının üzerindedir25. Kent batıda;

23Şimşek 2013b, 467, Res. 676.

24 Şimşek 2013b, 47; Şimşek 2017, 2-7; Oğuzhanoğlu 2014, Konakçı 2014.

25 Ramsay 1960, 36, 44–45, 178–181; Leake 1976, 154; Marchese 1986, 157. Kent; Ephesos, Smyrna, Pergamon, Perge ve Sardeis’e giden yolların kavşağında, stratejik bir noktada yer almaktadır. Pekman 1989, 4; Malay 1992, 112; Akarca 1998, 53–54; Bean 2000, 265–266. Roma Dönemi’nde önemli yol belgelerinden olan “Itinerarium Antonini” ile “Tabula Peutingum” da yol güzergâhındaki merkezler arasında Laodikeia’da bulunmaktadır. Bkz. Cronin 1905, 432; Ramsay 1883, 377; Anderson 1898, 85; Ramsay 1960, 50; Hansen 1971, 161–162; Traversari 1995, 67–71, Çiz. 2; Traversari 2000, 10–12.

13 Ephesos, Miletos ve Smyrna üzerinden Ege Denizi’ne, güneyde; Kibyra üzerinden Attaleia, Perge, Side ile Akdeniz’e, doğuda; Kolossai ve Apameia üzerinden ise İç Batı Anadolu’ya bağlanmaktadır26. Aynı zamanda, Seleukos yerleşim politikası için de oldukça uygun olan bu kavşak noktası27 kentin askeri, idari ve ekonomik yönden de bölgenin merkezi konumunda olmasına neden olmuştur28. Laodikeia bu pozisyonu nedeniyle kuruluşundan itibaren MS 7. yy’a kadar olan süreçte önemli olaylara tanıklık etmiştir (Fig. 4).

Fig. 4: Batı Anadolu Roma Dönemi yol güzergâhları

Laodikeia ismi ilk kez Polybius’un29 III. Seleukos’un MÖ 223’de öldürülmesinden sonra başlayan iktidar kavgalarını anlattığı eserinde geçmektedir.

26Şimşek vd. 2015, 112.

27 Seleukos politikasına göre kentler; halkın serbestliğine dayalı olup, ticarete ve savunmaya dayalı yerlerde kurulmaktaydı. Günaltay 1985, 156–159. Laodikeia, Apameia ve Tralleis gibi kentler, Seleukos’un aktif savunma stratejisine dayalı olarak özellikle de Galatlara karşı bölgelerin güvenliğini sağlamak için stratejik noktalara kurulmuştur. Mcshine 1964, 167; Cohen 1995, 45, 47; Arslan 2000, 76–77.

28 Weber 1898, 178–179; Ruge 1924, 722; Gagniers 1969, 1; Belke – Mersich 1990, 323; Malay 1992, 113; Sevin 2001, 203; Şimşek 2007b, 43- 54.

29 Polybius, IV, 48. 5 ve V, 57. 5.

14 Bu anlatımlardan biri III. Seleukos’un en güvendiği komutanı ve yeğeni olan Akhaios isyanıdır30.

III. Seleukos batıdaki isyanları bastırmak üzere Akhaios’u görevlendirmiştir.

Pergamonlular’a karşı büyük başarılar kazanan Akhaios, Sardeis’teki isyanı bastırmıştır31. Polybius’un da bahsettiği gibi32; Akhaios, olasılıkla Ptolemaioslar’ın entrikaları ve Attalos’a karşı kazandığı zaferin de etkisiyle III. Seleukos’un ölümünün ardından başa geçen III. Antiokhos’a başkaldırmıştır33. Bu isyan sonrasında Akhaios, MÖ 220 kışında Laodikeia’da kendisini kral ilan etmiş ve adına sikke bastırmıştır34. Bu olayın ardından Güneydoğu Anadolu seferine çıkan Akhaios, Pamphylia’yı ele geçirerek, Sardeis’e dönmüştür. MÖ 216 yılının ilkbaharında III. Antiokhos Pergamon Kralı ile anlaşarak, MÖ 213’te Sardeis’i kuşatmış ve Akhaios’un, ihanetine karşılık O’nu doğu geleneklerine göre cezalandırmıştır35. Bu olayın ardından Seleukos Krallığı’nın bütünlüğü yeniden sağlanmıştır.

MÖ 190’da, Roma desteğinde Pergamon Krallığı ile Seleukoslar arasındaki Magnesia Savaşı’na kadar Seleukoslar’ın hâkimiyetinde bulunan kent, bu savaşın ardından MÖ 188’de yapılan Apameia Antlaşması ile Pergamon egemenliğine girmiştir36. Bunun sonucunda hem Attaloslarla hem de Roma yönetimi ile sıkı bir bağ kurarak önemli ayrıcalıklar edinmiştir37. Pergamon

33İsyana sebep olan farklı görüşler için bkz. Bouchè-Leclercqo 1913, 129,139. III.

34 Ramsay 1895, 37; Tarn 1928, 725–726; Magie 1950, 9–10 127,741, no: 28; Volkmann 1964, 43;

Gagniers 1969, 3; Astin- Frederiksen vd. 1984, 431–432; Walbank 1984, 431; Özsait 1985, 46–47;

Malay 1992, 113; Cohen 1995 309; Corsten 1997, 12; Mitchell – Waelkens 1998, 4; Mørkholm 2000, 139; Bejor 2000, 16–17; Lang 2003, 677. Akhaios sikkesi için bkz. Newell 1941, 267–270, no: 1439–

50, Plate LX 1–11; Davis- Kraay 1973, 61, 64.

35 Ruge 1924, 722–723; Magie 1950, 11, 743, no: 31; Balbank 1957, 15-21;Volkmann 1964, 43;

Gagniers 1969, 3; Bengston 1975, 237; Jones 1983, 41; Walbank vd. 1984, 440; Özsait 1985, 51;

Günaltay 1987, 106, 229; Pekman 1989, 23; Malay 1992, 35; Cohen 1995, 47, 307; Lang 2003, 677.

36 Hansen, 1971, 155; Malay 1992, 113; Magie 2001, 39–41; Şimşek 2013b, 57. Ayrıca bkz. Arslan 2010, 289-290.

37 Rostovtzeff 1961, 945; Crock- Lintott vd. 1994, 34.

38 Strabon XIII.4. 2; Gagniers 1969, 3; Magie 1950, 127, 986–987, no.23; Crock - Lintott vd. 1994, 34; Bean 2000, 266; Magie 2001, 68.

15 MÖ 88-85 yıllarında yapılan Mithridates Savaşı’nda Pontus Kralı Mithridates’in Phrygia’da ilk kuşattığı yerlerden birisi Laodikeia’dır39. Laodikeia, Mithridates komutanlığındaki bu kuşatmaya Romalı komutan Oppius ile karşılık vermeye çalışmıştır40. Ancak Appianus’un bildirdiğine göre Mithridates, Romalı Komutan Oppius’un kendisine verilmesi koşuluyla Laodikeialılara bir zarar vermeyeceğini söylemesi üzerine Laodikeialılar Oppius’u Mithridates’e verirler.

Mithridates de Oppius’u esir olarak alır ve kente zarar vermeden yoluna devam eder41. Laodikeia, Mithridates’in MÖ 63 yılındaki son yenilgisi ve intiharından sonra hızla zenginleşir ve Phrygia’nın en büyük kenti haline gelir42. MÖ 51 yılı sonu-50 yılı başlarında Kilikia Valisi ve Romalı büyük devlet adamı Cicero 10 hafta boyunca Laodikeia’da yargı işlerini yürütmüş43, Kibyra, Apameia, Synnada, Pamphylia, Lycaonia, Isauria ve Kilikya’da meydana gelen anlaşmazlıklarla ilgili olarak mahkemeler kurmuştur44.

MÖ 40 yılında ise Hatip Zenon, Parth güçleriyle bölgeye gelen Labienus’a karşı direniş göstermiştir45. Laodikeia bu direniş sonunda Roma yönetimince büyük saygınlık kazanmış ve halk Roma yurttaşı sayılma hakkını elde etmiştir46. MÖ 36’da Zenon’un oğlu Polemon, Pontos ve Armenia Krallığı’na getirilmiştir47. MÖ 10 yılından önce İmparator Augustus (MÖ 27 - MS 14), Polemon’a Bosporos Krallığı’nı vermiş, ancak Polemon tahta geçmeden önce savaşmak zorunda kalmıştır.

Polemon savaşta hayatını kaybetmiş (MÖ 8) hanedanlık Polemon’un eşi Pythodoris sayesinde devam etmiştir. Polemon’un ve Laodikeia Hanedanlığı’nın etkisi ve önemi Erken Roma İmparatorluğu Dönemi’nde (MS 1.-2. yy) de sürmüştür. Ailenin Trakya’dan gelen ve Roma’da eğitim alan diğer bir Polemon’u, İmparator Gaius Caligula (MS 37-41) Dönemi’nde Pontos Kralı olmuştur48. Bu hanedanlığın en renkli

45 Strabon, XIV, 2.24; Plutarch, Antony 28.1; Cassius Dio, XLVIII, 26.5.

46 Şimşek 2013b, 28-29. Bu olaydan sonra Laodikeia ve Roma arasındaki ilişkiler gittikçe gelişir.

Hatta Laodikeia’da yaşayan Romalılar’ın varlığı çeşitli epigrafik kanıtlarla ortaya konmuştur. Bkz.

Gagniers 1969, 265-66, 325-26.

47 Şimşek 2013b, 54.

48Aynı zamanda bir şair olan bu Polemon’un eserlerinden bazıları Palatine Antolojisi olarak bilinen kitapta “Philip’in Girlandı” bölümünde “Memento Mori,” ve “Aşk Karşılıklı Olmalıdır” günümüze ulaşabilmiştir. Gow – Page 1968, 371.

16 kişisi ise sofist ve hatip Marcus Antonius Polemon’dur49 (MS 88-144). Marcus Antonius Polemon, Laodikeia ve Smyrna’nın siyasi ve entellektüel yaşamında önemli bir rol oynamıştır. Söylev verme yeteneği ile Polemon Roma İmparatorluk Dönemi’nde “İkinci Sofistik” olarak bilinen ve edebiyata değer veren aristokratların övgüsünü kazanmıştır. Polemon “zenginliği ve saygınlığı” ile MS 2. yy’daki Yunan Rönesansı’na da katkı sağlamıştır50. Fizyonomi konusunda incelemelerde bulunan Polemon’un adı Geç Roma, Bizans ve Arap tıp kitaplarında sık sık geçmiştir51.

Antik dönemde Anadolu’daki en önemli ve en gelişmiş ticaret merkezlerinden biri olan Laodikeia, İmparator Tiberius Dönemi’nde (MS 14-27) Phrygia’nın en görkemli ve zengin kenti haline gelmiştir. Bu zenginliği ile MS 60 yılındaki büyük depremde kendi kendini yeniden imar etmiştir52. Ekonomik zenginliğin yanı sıra kültürel yöndende ileri seviyede olan kent bir öğrenim merkezi haline gelmiştir. Laodikeia’da septik (kuşkucu) filozoflardan Antiokhos ve Theiodos yetişmiştir53. Tıp öğreniminin de geliştiği Laodikeia’da, Zeuksis tarafından büyük bir Herophileia (antik dünyanın en ünlü hekimi) tıp okulu kurulmuştur54.

Geç Cumhuriyet ve Erken Roma İmparatorluk dönemlerinde Kibyra (Gölhisar) Conventusu’na55 bağlanan kent56, Hellenistik Dönem’de ulaştığı önemini Roma Dönemi’nde de arttırarak devam ettirmiştir.

MÖ 210 ve 205 yıllarında Seleukos Kralı III. Antiokhos, Anadolu’da askeri planlarını uygulamak için Babil’den getirdiği yaklaşık 2000 Yahudi aileyi Lydia ve

49Polemon’un hayatı hakkında detaylı bilgi için bkz. Philostratus, Lives of Sophists, Eunapius Lives of Philosophers (Trans. W. C. Wright), London, first published 1921, reprinted 2005; Şimşek 2014a, 27-30.

50 Bowersock 1966, 23.

51Evans 1969, 12. Polemon’un Fizyonomi (Physiognomics) adlı eserinden günümüze yalnızca Arapça çevirisi ulaşmıştır. Bkz. Georg Hoffmann, ed. [Arapça] ve çev. [Latince], Polemonis De Physiognonia bkz. R. Foerster, ed., Scriptores Physiognomici Graeci et Latini, Leipzig, 1893; yeniden baskı.

Stuttgart, 1994; C. I, 95-294.

52 Bu depremde Lykos Vadisi kentleri yerle bir olmuş, Hierapolis ve diğer kentler Roma İmparatorluğu’nun yardımlarıyla ayağa kalkmıştır. Şimşek 2013b, 29, 56.

53 Diogenes Laertius, Lives of the Eminent Philosophers, IX: Pyrrho, 106; Timon, 116.

54 Strabon XII, 8.20.

55Conventus; halkın toplanma yeri (Herophili) anlamına gelmektedir. Roma adaletinin sağlanmasında temel oluşturan ve eyalet valilerinin yargı işlerini yürüttüğü conventuslar, belirli kent merkezlerinde kurulmuştur. O dönemde bir conventus merkezi olmak kente, statü ve ayrıcalık getirmektedir.

56 Cicero, Letters to his Friends, III, 7; IX, 25; XIII, 54 and 57; Letters to Atticus, V, 15, 16, 20, ve 21;

VI, 1, 2, 3, ve 7; Against Verres, I, 30; Ramsay 1895, 37–42; Humann vd. 1898, 31; Leclercqo 1928, 1322; Robert 1962, 116. Kibyra Conventusu’nda Laodikeia’dan başka Hydrela, Themisonium, Hierapolis gibi toplam 25 kentin ismi geçmektedir. Jones 1983, 61, 64,73; Corsten 1997, 2; Sevin 2001, 204.

17 Phrygia’ya yerleştirmiştir. Söz konusu bu Yahudiler paralı asker olup kendilerinin tanınması koşuluyla savaşmayı kabul ederek Seleukos Krallığı’ndan imtiyaz elde etmişlerdir. MÖ 190 yılında yapılan Magnesia Savaşı sonunda MÖ 188’de imzalanan Apameia Barışı ile Yahudiler’e tanınan imtiyazlar yenilenmiştir. Yahudiler tapınağın onarımı için her yıl Kudüs’e yüklü miktarda altın göndermişlerdir. Lucius Valerius Flaccus ise MÖ 62 yılında bu uygulamayı kaldırmıştır57.

MS 2. yy’da zenginleşen Laodikeia, İmparator Hadrianus Dönemi’nde (MS 117-138) ilk kez Neokoros (Tapınak Koruyuculuğu) ünvanı alarak imtiyaz sahibi olmuş ve vergiden muaf tutulmuştur. Kente verilen bu Neokoros ünvanı İmparator Commodus (MS 180-192), İmparator Caracalla (MS 211-217) ve Alexander Severus (MS 222-235) Dönemi’nde de devam etmiştir58.

Laodikeia, İmparator Diocletianus Dönemi’nde (MS 284-305) meydana gelen büyük depremle tekrar bir yıkım yaşamış ancak ekonomik gücü sayesinde tekrar ayağa kalmayı başarmıştır. Bunun en büyük göstergesi, MS 290’dan sonra Diocletianus tarafından Phrygia’nın Metropolisi olarak ilan edilmesidir.

MS 129 civarında Hadrian59, MS 215’te Caracalla60 ve MS 370’te Valens61 Laodikeia’yı ziyaret etmişler ve kentteki imar faaliyetlerini desteklemişlerdir62. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla, MS 395-396 yılında İmparator Theodosius (MS 378-395) ve Arcadius (MS 395-408) Dönemi’nde kentin etrafı savunma amaçlı olarak sur duvarlarıyla çevrilmiştir. Diocletianus Dönemi’nde getirilen idari reformlarla, Anadolu daha büyük eyaletlere ayrılmaya başlamış, I.

Constantinus Dönemi’nde reform hareketlerine devam edilmiştir63. Reform hareketleri sonrası, Phrygia Bölgesi ikiye bölünerek64 Laodikeia, Phrygia Secunda Pacatiana’nın yönetim merkezi olmuştur65. MS 451’de Khalkedon Konsülü’nde adı

57 Cicero, Pro Flacco, 67-69.

58Şimşek 2013b, 53, 57.

59 Ramsay 1887, 345; Humann vd. 1898, 23–24; Weber 1907, 206; Ruge 1924, 723; Toynbee 1934, 127; Buckler- Calder 1939, x, 10; Gagniers 1969, 5; Akşit 1976, 201–202; Head 1977, 679;

Ferrero 1993, 179; Bowman – Garnsey 2000, 143,267; Burrell 2004, 121.

60 Buckler- Calder 1939, xi, 10; Gagniers 1969, 5.

61Şimşek- Ceylan 2003, 148.

62 Hadrian’ın kentteki imar faaliyetleri için bkz. Bowman - Garnsey 2000, 975–976. Commodus ve Caracalla Dönemleri’nde kentte imar faaliyetleri yoğundur (Sevin 2001, 203–204).

63 Diokletianus’un reform hareketleri hakkında detaylı bilgi için bkz. Hanslik 1967, 36–39; Cook vd.

1982, 383–408; Bleckmann 1997, 581–586; Heaton 2005, 60.

64 Ramsay 1895, 39; Barnes 1982, 223; Ostrogorsky 1999, 30–32.

65 Ramsay 1895, 80–83; Buckler - Calder 1939, 9, no:15; Belke - Mersich 1990, 323; Leake 1976, 155; Ferrero 1993, 177; Belke 1996, 1708; Olshausen 1999, 1132; Bean 2000, 267; Lang 2003, 677. Ayrıca kentte yapılan dinsel toplantılarla bugünkü il sınırlarına göre Ortaçağ-Bizans

18 geçen kent66 Bizans Dönemi’nde dini, kültürel ve ticari merkez konumunu sürdürmüş olup İncil’de adı geçen kentlerden birisidir67.

Her dönemde depremlerle yıkılan ve sürekli ayağa kaldırılan68 kent MS 494 yılında yaşanan depremle yıkıma uğramış ve kendini bir daha eskisi gibi toparlayamayarak küçülmeye başlamıştır69. MS 7. yy’ın ilk çeyreğinde İmparator Focas Dönemi’nde (MS 602-610) meydana gelen depremle de büyük hasar gören Laodikeia’nın Başpınar kaynağından getirilen su yolları tamamen bozulmuş ve bir daha ayağa kaldırılamamıştır70. Ayrıca konumu itibariyle ovanın ortasında yer alan kent Sasani ve Arap akınlarına da maruz kalmıştır. Depremin etkisiyle tamamen tahrip olan kent, su yollarının bozulması, Sasani ve Arap akınlarının da etkisiyle

Her dönemde depremlerle yıkılan ve sürekli ayağa kaldırılan68 kent MS 494 yılında yaşanan depremle yıkıma uğramış ve kendini bir daha eskisi gibi toparlayamayarak küçülmeye başlamıştır69. MS 7. yy’ın ilk çeyreğinde İmparator Focas Dönemi’nde (MS 602-610) meydana gelen depremle de büyük hasar gören Laodikeia’nın Başpınar kaynağından getirilen su yolları tamamen bozulmuş ve bir daha ayağa kaldırılamamıştır70. Ayrıca konumu itibariyle ovanın ortasında yer alan kent Sasani ve Arap akınlarına da maruz kalmıştır. Depremin etkisiyle tamamen tahrip olan kent, su yollarının bozulması, Sasani ve Arap akınlarının da etkisiyle