• Sonuç bulunamadı

KIRMIZI ASTARLI SERAMİKLERİN ARAŞTIRMA TARİHÇESİ

2.2. Geç Antik Çağ Kırmızı Astarlı Seramiği

2.2.1. Afrika Kırmızı Astarlı Seramiği

99 Dechellet 1904.

100 Greene 1992, 30-31.

101 Hayes 1972, 13, 296-299; Hayes 1997, 59.

102 Hayes 1972, 455- 457, map 6- 9; Morel 1981, 171-185.

103 Schimidt 1936, 305-306, 309-312, 315.

104 Williams 1989, 38; Reynolds 1995, 6; Peacock vd. 1990, 59-84; Hayes 1997, 59, 296-299;

Mackensen 1998, 24- 30, fig. 1; Poblome 1999, 292; Mackensen – Schneider 2002, 122, fig. 1;

Bonifay 2004, 46, fig. 22; Mackensen – Schneider 2006, 164, fig. 1; Hayes 2008, 68.

105 Falbe 1833, 128-129, Lev. V. 1; Hayes 1972, 2.

26 F. O. Waagé Afrika kırmızı astarlı seramikleri için Geç Roma A ve B106, N.

Lamboglia Terra Sigillata Chiara A, B ve C107 terimlerini tercih ederken H.S.

Robinson, F. O. Waagé’nin gruplamasını dikkate almıştır108. F. O. Waagé daha sonraki süreçte Antiocheia buluntuları üzerine yaptığı çalışmada, bu kapların kökeni, formları ve bezemeleriyle ilgili önemli tespitlerde bulunmuştur109. Dura Europos’ta yapılan çalışmalarda, terminus ante quem olarak tanımlanan MS 256 yılındaki Pers yıkımı, bu malzemenin tarihlenmesinde önemli bir tespittir110. Dura Europos’ta yapılan çalışmalar sonrasında Tarsus-Gözlü Kule111 ile Atina Agorası112 buluntularının incelenmesine de referans olmuştur. Batıda yapılan yayınlarda ise araştırmacılar daha çok kendi yaptıkları tipolojiyi ve isimlendirmeyi tercih etmişlerdir113. Afrika kırmızı astarlı seramikleri üzerine, J. W. Hayse’in 1972 yılında yaptığı çalışma önemli bir kırılma noktası olmuştur. Araştırmacı Late Romen Pottery isimli eserinde, o güne kadar yapılan tüm çalışmaları ve bunların sonuçlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirmiş, kapların terminolojisini, tipolojisini ve kronolojisini çıkararak bugün de kabul gören en temel eseri oluşturmuştur114. J. W.

Hayes bu çalışmasında, Afrika üretimi kırmızı astarlı seramikleri, MS 1. yy'dan Geç Antik Çağ’ın sonuna kadar uzanan bir zaman dilimi içinde değerlendirerek, bunları formlarına ve kullanım işlevlerine göre 200 ana tipe ayırmıştır115. Bu yayından sonra değerlendirmeye aldığı örnekler için 1980 yılında yeni bir yayın çıkararak temel eseri çerçevesinde tamamlayıcı bilgiler vermiştir116. Konu üzerine, birçok merkezde tespit edilen farklı örnekler de kronolojik tanımlamalar için belirleyici olmuştur117.

106 Waagé 1933, 294 vd.; Waagé 1948, 43 vd.

107 Lamboglia 1958, 257- 330; Lamboglia 1963, 145-212.

108 Robinson bu konuyla ilgili olarak, her ne kadar Waagé’nin tanımlamasını dikkate aldıysa da, bu grubu genel olarak Geç Roma Kırmızı Kapları olarak tanımlamıştır, Robinson 1959, 60.

109 Waagé 1948, 43- 50.

110 Cox 1949, 15.

111 Jones 1950, 203-206, fig. 163, B-H, fig. 164, A-D, fig.165, no. 812, 816, fig. 166, no. 820-A, fig.

207.

112 Robinson 1959.

113 Lamboglia 1963; Salomonson 1968, 80-145; Carandini vd. 1968.

114 Hayes 1972.

115 Hayes 1972, 13-211.

116 Hayes 1980.

117 Bkz. Hayes 1968, 208, fig. E, no. 40-58; Hayes 1972, 1; Hayes 1973a, 416-470; Hayes 1973b, 431-454.; Hayes 1976; 47-123; Rodziewicz 1976, 27-37, Pl. 1-7; Hayes 1978; Adamsheck 1979; Johnson 1981, 9-10, 46, 50, 114-115, pl. 33-40, no. 213-240; Riley 1981, 85-124; Hayes 1985, 185-186, 192-193, fig. 61-62; Tushingham 1985, 62, 90-97; Williams 1989, 38-45, fig. 18-21; Slane 1990, 54-57;

Hayes 1992, 5, 7; Oleson vd. 1994, 44-47, fig. 37-39; Poblome 1999, 293-297; Hayes 2001, 431- 454.

27 Afrika kırmızı astarlı seramiklerinin kili ve astar yapısı karakteristik özellikleriyle diğer kırmızı astarlı gruplardan hemen ayırt edilebilir. Her ne kadar uzun süreli bir üretim söz konusu olsa da killeri genellikle sert dokuludur. Kaba görünümlü kil, turuncu kırmızıyla kiremit kırmızısı arasında bir renk yelpazesine sahiptir. Bünyesinde, kireç tanecikleri, ince kuvars parçacıkları ile çok az miktarda mika görülür ve bu katkı maddeleri genellikle yüzeyde patlamalara neden olur.

Bu grubun astarı, kilin sulandırılarak daha inceltilmiş halinden elde edilmiştir.

Kil rengine oranla bir veya iki ton daha koyu olan astar, ince sürüldüğünde hamur rengine yaklaşarak değişir ve mat bir görünüm alır. Astarın ince sürüldüğü bu durumlarda gövdeye tamamen işleyen astar kapla bütünleşir, buna bağlı olarak da kabuklaşma görülmez. Astar erken üretimlerde kabın iç ve dış yüzeyinde görülürken, geç dönem örneklerinde iç yüzeye ve ağız kenarına uygulanmıştır118.

MS 1. yy ile MS 7. yy arasında, uzun süre varlık gösteren Afrika atölyelerinin üretimlerinde kısmen de olsa farklılıklar görülmektedir. Üretimin erken safhasında astar tüm yüzeyi kaplayacak şekilde uygulanmıştır. Kaliteli örneklerin üretildiği bu safhada, astar parlak ya da yarı parlak olup yüzeylerinde perdahlanmadan kaynaklanan ince izler bulunmaktadır119. MS 3. yy'ın ilk yarısında farklı atölyelerin üretimleri dikkati çekmektedir. Bu farkı belirleyen en önemli faktör astarın uygulama şekliyle ilişkilidir. Bu atölyelerde üretilen seramikler kalın, parlak120 ya da ince, mat astarlıdır121.

MS 3. yy'ın ikinci yarısında üretilen kapların astarı erken Roma İmparatorluk Dönemi örneklerine benzemesiyle dikkati çeker. Kabın dokusuyla bütünleşen astar yarı parlak ya da mat görünümlüdür. Oldukça düzgün bir yüzeye sahip bu örneklerin kaide etrafında ve iç yüzeyinde aletle yapılan ince rötuş izleri vardır122.

MS 4. yy'dan itibaren üretilen kapların kalitesinde belirgin bir düşüş yaşanmış, bu serinin üretimi MS 5. yy'ın ortasına kadar devam etmiştir.

Geçen yüzyılın örneklerine oranla daha kalın cidarlı yapılan bu serinin kili de daha iri tanelidir. Kalın ve mat görünümlü astar, iç yüzeyde kapların tamamına uygulanırken dış yüzeyde sadece ağız kenarının çevresinde görülür. Astar rengi

118 Hayes 1972, 288- 292.

119 Camps 1955, 225-264; Lamboglia 1958, 268, 285-286; Salomonson 1968, 101-102.

120 Lamboglia 1958, 296, tip A; Salomonson 1968, 97, tip B; Hayes 1972, 288-289, F18, 28-33.

121 Lamboglia 1958, 296, tip A; Salomonson 1968, 97, tip B; Hayes 1972, 289, F 8, 9, 14, 16, 31, 44.

122 Waagé 1948, 43; Salomonson 1968, 116; Carandini 1969, 56; Hayes 1972, 290.

28 pişirme ısısına bağlı olarak kızıl, pembemsi kızıl, kızıl kahve veya hafif morumsu tonlardadır123.

MS 6. yy'ın başlarına kadar üretilen serinin kalitesi, MS 3. yy seramikleri ile aynı yüzey görüntüsüne sahip olsa da bunların killeri daha kalın ve pişirme ısıları daha düşüktür. Bu sebeple astar rengi de açık tonlara sahiptir.

MS 6. yy boyunca üretilen örnekler arasında iki seri dikkati çekmektedir.

Bunlardan ilkinin astarı ince, mat görünümlüdür ve yüzeyi pürüzlüdür. Daha yaygın olarak görülen ikinci grup seride ise astar kalın, yarı parlak ve perdahlıdır. Bu serinin erken örnekleri daha kaliteli yapılırken geç örneklerinde kalite düşer, astar özensizce uygulanır ve yüzey kaba bırakılır124.

MS 7. yy üretimi içinde kaba ve kalitesi düşük kil yapısına sahip çanaklar üzerinde tespit edilen bir uygulama dikkat çekicidir. Bu kapların iç yüzeyinde mat astar üzerine helezon oluşturacak şekilde uygulanan ince parlak çizgiler bu tarihe kadar yapılan diğer örneklerden farklı olup dekoratif amaçlıdır125.

Afrika Kırmızı Astarlı Seramikleri’nde görülen bezeme tipleri uygulama yöntemleri dikkate alındığında, kabartmalı süslemeler, baskı tekniği ve ruletle yapılan süslemeler olmak üzere üç ana başlık altında toplanmıştır. Ayrıca, çentik bezeme ile sık yiv sıraları da bezeme çeşitleri içinde sayılabilir126.

Kabartma Tekniğinde Yapılan Süslemeler: Kabartmalı süslemeler uygulama yöntemlerine göre; barbotine tekniğinde yapılan süslemeler, kalıpla yapılan süslemeler ile aplik süslemeler olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Ancak barbotine ve kalıp tekniğinde yapılan süslemelerin çok fazla tercih edilmediği dikkati çekmektedir. Barbotine tekniği ile yapılan bezemeler içinde basit yaprak motifleri yaygın görülürken127, kalıp tekniği ile yapılan örnekler arasında; Roma Dönemi’nde, mitolojik şekiller-sahneler, araba yarışları, yönetici tasvirleri; Geç Antik Çağ’da ise monogramlı haçlar ve aziz betimlemelerinin görüldüğü Hristiyanlıkla ilgili konular ön plana çıkmıştır128.

123 Waagé 1948, 43, GRA; Jones 1950, 276, no. 812; Lamboglia 1963, 147; Salomonson 1968, 114-116; Hayes 1972, 290-291, F50, 52-53, 71.

124 Lamboglia 1963, 184-185; Hayes 1972, 292, F. 91, 94-106; Johnson 1981, 9; Williams 1989, 40-43.

125 Williams 1989, 43; Hayes 1972, 292, F. 109.

126 Hayes 1972, 120-121, fig. 21.

127 Bu tip bezemeler MS 1. ve 2. yy'da görülür. Lamboglia 1958, 267, F.4/36; Salomonson 1968, 98-99 tip A1; Hayes 1972, 19-25 F. 2-3.

128 Salomonson 1962, 53-95, Pl. XI-XXXII; Salomonson 1969, 57, 99, fig. 77.

29 Kabartmalı süslemeler arasında son grubu oluşturan aplik süslemeler, diğer iki teknikle yapılan örneklere oranla daha çok tercih edilen bir bezeme türüdür129. Özellikle MS 3.-5. yy'da üretilen kaplarda görülen bu bezemelerin erken örneklerinde palmiye ağacı, meşe dalları ve diğer floral bezemelerin yanı sıra nadiren sütunlar, savaş sahneleri, av sahneleri, vahşi hayvan tasvirleri, arenada vahşi hayvanlarla mücadele eden gladyatörler, boksörler, aktörler, tiyatro maskları, mitolojik sahneler ile şekiller130; bazı kaplarda ise rozetler, kantharoslar ve içi rozetli eşkenar dörtgenler görülür131. Özellikle MS 3. yy'ın sonlarında bu bezemelere, değişik balık tipleri, meyve sepetleri gibi unsurlar da eklenir132. MS 4. yy'ın ikinci yarısı ile MS 5. yy'da bezemelerin konu repertuvarı azalır, sevilerek işlenen konuların başında vahşi hayvanlar ile av sahneleri gelir. Ancak daha sonraki süreçte bu konular Hristiyanlığın etkisi ile yerini İncil kaynaklı sahnelere bırakmış, mitolojik sahneler az da olsa varlığını devam ettirmiştir133.

Baskı Tekniği ile Yapılan Süslemeler: Afrika kırmızı astarlı seramikleri üzerinde, MS 4. yy ile MS 7. yy arasında, kapların tondolarına görülen en popüler bezeme tipleri, baskı tekniği ile uygulanmıştır. Bu yüzyıllar arasındaki bezemeler kendi içinde üç ana grup altında değerlendirilebilir. Erken grubu oluşturan örnekler, stilize bitki motifleri ve geometrik desenlerden oluşmaktadır. Bitkisel bezemeler arasında görülen hurma dalları bu dönemin en karakteristik bezemesidir. Hurma dalları dışında tanımlanan diğer bezemeler arasında, rozetler ile konsantrik daireler, içi taralı dörtgen ve kareler, yonca yaprakları, içleri çizgiler veya noktalarla doldurulmuş çeşitli geometrik motifler görülmektedir134.

İkinci grubu oluşturan örneklerin uygulaması ilk gruba oranla daha ince bir işçiliğe sahip olup zarif ve belirgindir. Bezemeler arasında; küçük hayvan figürleri, dört yapraklı yonca, haç ve geometrik motifler yaygın olarak kullanılmıştır.

Üçüncü grup bezemeler MS 5. yy'ın başı-7. yy'ın başı arasında görülmektedir.

Bu dönemde bezeme kalitesinde bir düşüş gözlenmekte olup süslemeler kaba ve

129 Hayes 1972, 211.

130 Hayes 1972, 211-217; Carandini-Tortorici 1981, 147-156, tavola CXL- CXLIV.

131 Salomonson 1968, fig. 26; Hayes 1972, 212-213, pl. VIII-X.

132 Lamboglia 1963, 158; Salomonson 1969, 107, fig. 20a-b, pl. II, no. 6, Pl. IV, no. 6.

133 Lamboglia 1963, 158-159; Salomonson 1968, 118, pl. IV, no.5; Salomonson 1969, 31, 33, 51-52, 103, 105, 108- 109, fig. 21, 38, 69, 72.

134Waagé 1933, fig. 3, no. 147-152, 189, 190, 192, 194-198, 200, 221, 236; Waagé 1948, fig. 29-30, no. 4-15; Jones 1950; fig. 163, F-H, fig. 164, A-B; Hayes 1972, fig. 38-43; Williams 1989, fig. 21, 253-257; Gassner 1997, Tf. 49, no. 603.

30 siliktir. Süsleme unsurlarında Hristiyanlıkla ilişkili konuların vurgulandığı hemen dikkati çekmektedir. Örneğin, kapların tondosunda bir haç veya ayakta duran bir insan figürünün (aziz?) etrafını daha küçük kuşların, kuzuların ya da büstlerin çevirmesi karakteristiktir. Bu grubun geç örneklerinde kalite daha da düşerek işlem yalınlaşır, insan figürleri çok basit bir şekilde betimlenir. MS 6. yy'ın sonu ile MS 7.

yy'ın başına tarihlenen en geç örneklerde ise tondonun merkezine yapılan tek silik bir motif belli belirsiz seçilebilmektedir135.

Rulet Bezemeler: Afrika kırmızı astarlı seramikleri üzerinde görülen diğer bir popüler grubu rulet bezemeler oluşturur. Bu bezeme tipi serinin erken örneklerinde, kapların dudak ucuna ve diplerine, ince sıralar halinde yapılırken, MS 4. yy'dan itibaren kapların iç yüzeyinde daha geniş alanlara uygulanmıştır136.