• Sonuç bulunamadı

Laodikeia’nın geç antik çağ yerel üretim kırmızı astarlı seramikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Laodikeia’nın geç antik çağ yerel üretim kırmızı astarlı seramikleri"

Copied!
1281
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

a

(3)

T.C.

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ ARKEOLOJİ ENSTİTÜSÜ

DOKTORA TEZİ

ARKEOLOJİ ANA BİLİM DALI ARKEOLOJİ DOKTORA PROGRAMI

LAODIKEIA’NIN GEÇ ANTİK ÇAĞ

YEREL ÜRETİM KIRMIZI ASTARLI SERAMİKLERİ

Mustafa BİLGİN

Danışman

Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK

ARALIK 2017 DENİZLİ

(4)
(5)
(6)

i ÖNSÖZ

Geç Antik Çağ’ın en önemli seramik grupları arasında yer alan kırmızı astarlı kaplar, Roma İmparatorluk Dönemi sigillatalarının devamı niteliğindedir. Özellikle son yıllarda yapılan kazılarla birlikte, birçok merkezde, ithal edilen ana grupların dışında, yerel üretimlerin de varlığından söz edilmektedir. Ancak, bu merkezlerdeki kısıtlı yayınlar, yerel üretimlerin tüm özelliklerini açıklamaya yetmemektedir.

Laodikeia’da 2002 yılından itibaren başlayan ve özellikle Geç Antik Çağ sektörlerinde yoğunlaşan kazılar, bu dönemin seramik kültürünün anlaşılmasında çok önemli bir yere sahiptir. Bu doktora çalışmasında, Laodikeia’da Geç Antik Çağ’a tarihlendirilen ve yerel üretim olarak değerlendirilen “Kırmızı Astarlı Seramikler”

ele alınmış ve tüm yönleriyle incelenmiştir.

Anadolu Arkeolojisi’nde, özellikle bilimsel kriterleriyle ve çalışma metoduyla önemli bir yere sahip olan Laodikeia Kazısı’nda, Geç Antik Çağ yapılarında ortaya çıkarılan kırmızı astarlı seramiklerin doktora tezi seviyesinde değerlendirilmesine izin veren, çalışmanın planlanmasında, araştırılmasında, yürütülmesinde ve oluşumunda ilgi ve desteğini esirgemeyen, engin bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım, yönlendirme ve bilgilendirmeleriyle çalışmamı bilimsel temeller ışığında şekillendiren hocam, Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK’e teşekkür ve şükranlarımı sunarım. Kendisi, çalışmanın her seviyesinde gerek bilimsel gerekse manevi anlamda bizleri her zaman yüreklendirmiştir. Tez sürecinde, konuyla ilişkili görüş ve desteklerini eksik etmeyen, tez izleme komitesindeki değerli hocalarım, başta lisans hayatımın başlangıcından itibaren beni seramik çalışmaları konusunda yönlendiren hocam Prof. Dr. K. Levent ZOROĞLU olmak üzere, Prof. Dr. Bilal SÖĞÜT’e, Doç.

Dr. Aynur CİVELEK’e ve Doç. Dr. Bahadır DUMAN’a da en samimi ve içten dileklerimle teşekkür etmek isterim. Bu çalışmanın her aşamasında, özellikle Erken Hristiyanlık Dönemi bilgisi ve tecrübeleriyle katkıda bulunan hocam Prof. Dr.

Fahriye BAYRAM’a da teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Konu üzerine bilgi ve görüşleriyle katkı sunan Prof. Dr. Billur TEKKÖK, Doç. Dr. Lale DOĞER, ve Yrd.

Doç. Dr. Ertuğ ERGÜRER’i de burada anmak isterim. Afyonkarahisar yüzey araştırmalarında tespit edilen Geç Antik Çağ seramikleriyle, Kibyra antik kentinde ortaya çıkarılan bu döneme ait kırmızı astarlı seramiklerin incelenmesi konusunda gösterdikleri anlayıştan dolayı, Prof. Dr. Özdemir KOÇAK ve Yrd. Doç. Dr. Şükrü ÖZÜDOĞRU’ya da ayrıca teşekkür ederim.

(7)

ii Uzun bir sürece yayılan doktora çalışmasının son halini almasında, disiplinli ve uyumlu çalışan bir ekibin varlığı yadsınamaz. Arazi çalışmalarında, bu tür seramiklerin bulunduğu yapıların ortaya çıkarılmasında ve bilimsel olarak değerlendirmesinde emeği geçen, Yrd. Doç. Dr. Erim KONAKÇI’ya, Öğr. Gör.

Mehmet OKUNAK’a, Arş. Gör. Ayşem SEZGİN’e, Arş. Gör. Barış YENER’e, Arş.

Gör. Bilge YILMAZ’a, Uzm. Yasemin İNCEELGİL’e, ve son olarak seramik çalışma yöntemleri konusunda her türlü bilgisini de paylaşan Dr. Umay OĞUZHANOĞLU AKAY’a teşekkür etmek isterim.

Seramik çalışma yöntemlerinde en uzun mesai, şüphesiz çizim ve belgeleme çalışmalarına ayrılmaktadır. Bu bağlamda, özellikle çizim, belgeleme ve sikke departmanlarında birlikte çalıştığımız, görevli meslektaşlarım, Ayşegül ARIĞ’ı, Kübra ÇALIŞIR’ı, Eylem ÖZDEMİR’i, Hasan Görmez’i, Burcu DERİN’i, Fatma KIYAK’ı, Kürşad POLATÇIL’ı ve Semih AKDEMİR’i de ayrıca anmak isterim.

Bu doktora tezi tamamen Laodikeia kazısı verileri ve arşivinden yararlanılarak hazırlanmıştır. Bu yönüyle Laodikeia Kazısı Başkanlığı’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne, Pamukkale Üniversitesi ve BAP Başkanlığı’na teşekkür ederim.

Doktora tezi sürecindeki yoğun çalışma temposu, yaşamımızın büyük bir bölümünü işgal etmektedir. Bu süreçte yanınızda olan ve sizi her zaman destekleyen özel insanların desteği şüphesiz işin manevi boyutunda önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda, aynı mesleği paylaştığım ve bu sebeple mesleki anlamda da her zaman desteğini gördüğüm ancak her şeyden önce bu uzun ve zor süreçte manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen sevgili eşim Pınar KIZILTEPE BİLGİN’e sonsuz sevgi ve şükranlarımı sunmak isterim. Beni bu günlere sevgi ve saygı kelimelerinin anlamlarını bilecek şekilde yetiştirerek getiren ve benden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen sevgili aileme de sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Mustafa BİLGİN Denizli 2017

(8)

iii

ÖZET

LAODIKEIA’NIN GEÇ ANTİK ÇAĞ

YEREL ÜRETİM KIRMIZI ASTARLI SERAMİKLERİ BİLGİN, Mustafa

Doktora Tezi Arkeoloji ABD Arkeoloji Doktora Programı Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK

Aralık 2017, 1265 Sayfa

Laodikeia’da, 2002 yılında başlayan ve günümüzde de devam eden arkeolojik kazılarla, kentin özellikle Geç Antik Çağ’a ait yapıları ortaya çıkarılmıştır. Kazılan alanlar arasında, Laodikeia’nın önemli kamusal ve dinsel yapıları, caddeleri, sokakları, kentin ana giriş kapıları, savunma yapıları, dükkânları ile yönetici ve sivil konut yapıları sayılabilir. Ayrıca kentin kurulduğu yükseltinin etrafına yayılan nekropol alanlarındaki Geç Antik Çağ’a ait atölyelerin de bir kısmı açığa çıkarılmıştır. MS 4. yy'ın başı - MS 7. yy'ın başı arasındaki bir dönemde gerçekleşen tarihsel olaylar silsilesinde, bölgede meydana gelen depremler, Hristiyanlığın kabulüyle birlikte paganizmin sona ermesi, Sasani ve Arap akınları sayılabilir. Bu olaylar, sosyo-ekonomik, sosyo-politik ve sosyo-kültürel anlamlarda, Laodikeia’nın kent hayatının şekillenmesinde oldukça etkili olmuştur.

Çalışmanın ana konusunu oluşturan Laodikeia’nın Geç Antik Çağ yerel üretim kırmızı astarlı seramikleri, söz konusu dönemler arasında, ithal seramiklere alternatif olarak üretilen yeni bir kap grubudur. İthal seramiklerden gerek hamur gerekse astar özellikleriyle hemen ayırt edilebilen bu tür seramiklerin, tespit edilen kendine özgü formları ve bezeme anlayışı da farklıların belirlenmesinde önemli bir kriter olmuştur. Yapılan tipoloji çalışması sonucu yerel üretime yönelik 82 ana form ile bunların alt tipleri, yapım teknikleri ve bezeme çeşitleri ortaya çıkarılmıştır.

Yapıların stratigrafik sonuçları dikkate alınarak, hangi formun ne zaman ortaya çıktığı, popülaritesinin hangi dönemlerde arttığı ve üretiminin ne zaman sona erdiği gibi sorular büyük oranda cevaplanmıştır.

Çalışmanın bilimsel önemini desteklemek için arkeometrik analizlere de başvurulmuştur. Yerel ve ithal seramik gruplarından örneklerin kil analizleri yapılmıştır. Ayrıca Laodikeia’daki seramik üretiminin sürekliliğini anlayabilmek amacıyla Hellenistik Dönem ile Demir Çağı’nı tanımlayan seramiklerin de analizine başvurulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Laodikeia, Arkeoloji, Geç Antik Çağ, Lykos Vadisi, Kırmızı Astarlı Seramik, Sigillata

(9)

iv

ABSTRACT

LATE ANTIQUE LOCAL RED SLIP POTTERY OF LAODIKEIA BİLGİN, Mustafa

Doctoral Thesis Archaeology Department Archaeology PhD Programme Advisor of Thesis: Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK

December 2017, 1265 Pages

Ongoing archaeological excavations that started in 2002 in Laodikeia have unearthed important remains of Late Antiquity. Important public and religious buildings, roads, streets, city gates, defensive structures, shops and houses are among these remains. Some workshop areas dating to the same period have also been excavated close to necropoleis surrounding the high natural platform upon which the city was founded. Main historical events of the region during the period from 4th to 7th c. AD were; some major earthquakes, end of paganism due to the spread of Christianity and military attacks by Sassanid’s and Arabs. These events played a major role in economic, political and cultural characteristics of Laodikeia during Late Antiquity.

Late Antique Local Pottery of Laodikeia which is the main subject of this study is composed of a group locally produced as an alternative to imported wares.

This ware which can easily be distinguished from its imported counterparts by its texture and slip has its own shape and decoration repertory. The typological study revealed 82 main shapes and several sub-shapes alongside different manufacturing and decoration techniques. Considering the stratigraphy of the architectural structures that this pottery is attached to, this study claimed the first and last appearance of some specific shapes, as well as the period when the popularity increased.

Clay analysis on local and import pottery of Late Antiquity as well as on local wares of Iron Age and Hellenistic pottery have been done to obtain supplementary archaeometric data to support the results of the study.

Keywords: Laodikeia, Archaeology, Late Antiquity, Lykos Valley, Red Slip Ware, Sigillata

(10)

V

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ….………..……. i

ÖZET ……….…..… iii

ABSTRACT………..………..…. iv

İÇİNDEKİLER ………...………..…… v

GİRİŞ ……….……..…… 1

Amaç, Kapsam, Yöntem ……….………..….. 3

BİRİNCİ BÖLÜM LAODIKEIA’NIN TARİHİ COĞRAFYASI VE TARİHÇESİ 1.1. Tarihi Coğrafya ………...………...……….. 7

1.2. Tarihçe ………...……….. 10

İKİNCİ BÖLÜM KIRMIZI ASTARLI SERAMİKLERİN ARAŞTIRMA TARİHÇESİ 2.1. Geç Hellenistik - Roma İmparatorluk Dönemi Sigillataları ………..…... 20

2.2. Geç Antik Çağ Kırmızı Astarlı Seramiği …………... 24

2.2.1. Afrika Kırmızı Astarlı Seramiği………...………..… 25

2.2.2. Phokaia Kırmızı Astarlı Seramiği (Geç Roma C)……..…………. 30

2.2.3. Geç Roma D Kırmızı Astarlı Seramiği (Kıbrıs Kırmızı Astarlı Seramiği)………...……… 32

2.2.4. Sagalassos Kırmızı Astarlı Seramiği………..……… 34

2.2.5. Açık Renkli Geç Antik Çağ Seramikleri ………...…….……….. 36

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM LAODIKEIA KIRMIZI ASTARLI SERAMİKLERİ’NİN BULUNTU YERLERİ 3.1. Doğu Bizans Kapısı………..………. 41

3.1.1. Doğu Bizans Kapısı Güney Kule……… 44

3.1.1.1. Doğu Açması………. 46

3.1.1.2. Batı Açması …………...………... 47

3.1.1.3. Güney Açması ………...……... 49

3.1.1.4. Kuzey Açması ………...……... 50

3.1.2. Doğu Bizans Kapısı Kuzey Kule …... 51

3.1.2.1. Doğu Açması ………...……. 54

3.1.2.2. Batı Açması ………...…………... 55

3.1.2.3. Güney Açması ………..………….... 57

3.1.3. Doğu Bizans Nymphaeumu ………. 58

3.2. Suriye Caddesi ………...……. 61

3.2.1. Suriye Caddesi Kuzey Portik Dükkanlar……….. 68

3.2.1.1. 1 No.lu Dükkân ……… 69

3.2.1.2. 2 No.lu Dükkân ……… 69

3.2.1.3. 3 No.lu Dükkân ……… 69

3.2.1.4. 4 No.lu Dükkân ……...………... 69

3.3. Tapınak A ……… 70

3.3.1. Tapınak A Doğu Mekanlar ……….. 85

3.3.1.1. D1 No.lu Mekân ………... 85

3.3.1.2. D2 No.lu Mekân ………... 87

3.4. Tapınak A Doğu Sokak ………... 90

3.5. Septimius Severus Nymhaeumu (A Nymphaeumu) ………... 95

(11)

VI

3.6. Jokey Kulübü Binası ………... 98

3.6.1. 1 No.lu Mekân ………. 100

3.6.2. 2 No.lu Mekân ………. 102

3.6.3. 3 No.lu Mekân ………. 107

3.6.4. 4 No.lu Mekân ………. 109

3.6.5. 5 No.lu Mekân ………. 112

3.7. S. Severus Nymphaeumu Batı Sokak ve Üzerine İnşa Edilen Geç Antik Çağ Mekânları ………... 113

3.7.1. 1 No.lu Mekân ………. 116

3.7.2. 2 No.lu Mekân ………. 117

3.7.3. 3 No.lu Mekân ………. 117

3.7.4. 4 No.lu Mekân ………. 118

3.8. Kuzey (Kutsal) Agora ………. 119

3.8.1. Kuzey (Kutsal) Agora Doğu Portik ………. 123

3.8.2. Kuzey (Kutsal) Agora Batı Portik ………... 127

3.8.2.1. Kuzey Köşesi ………... 127

3.8.2.2. Güney Köşesi ………... 130

3.8.3. Kuzey (Kutsal) Agora Güney Portik ………... 135

3.8.3.1. 1 No.lu Mekân ………... 144

3.8.3.2. 2 No.lu Mekân ………... 146

3.8.3.3. 3 No.lu Mekân ………... 148

3.8.3.4. Mekânları Kuzeyinde Yürütülen Çalışmalar ………... 149

3.8.3.5. Kuzey (Kutsal) Agora Güney Portik Batı ……… 152

3.8.4. Kuzey (Kutsal) Agora Altar ………. 158

3.9. Laodikeia Kilisesi ………..………. 159

3.10. Laodikeia Kilisesi Kuzey Sokak ………. 163

3.11. Laodikeia Kilisesi Doğu Sokak ………... 164

3.12. Merkezi Kilise ………. 166

3.13. Kiliseli Peristylli Ev ……… 172

3.13.1. 1 No.lu Mekân ………... 176

3.13.2. 2 No.lu Mekân ………... 176

3.13.3. 3 No.lu Mekân ………... 177

3.13.4. 4 No.lu Mekân ………... 177

3.13.5. 5 No.lu Mekân ………... 178

3.13.6. 6 No.lu Mekân ………... 178

3.13.7. 7-10 No.lu Mekânlar ………... 178

3.14. A Evi Kompleksi ……… 179

3.14.1. I No.lu Ev ……… 184

3.14.2. II No.lu Ev ………... 195

3.14.3. III No.lu Ev ………. 203

3.14.4. Dükkânlar ve Dükkânlara Bağlı Diğer Mekânlar ………... 217

3.15. A Evi Sokakları ………. 226

3.15.1. A Evi Doğu Sokak ………... 227

3.15.2. A Evi Batı Sokak ……….. 227

3.15.3. A Evi Kuzey Sokak ………... 229

3.16. Stadyum Caddesi ve Portikler ………. 230

3.17. Latrina ……… 240

3.18. Efes Portikosu………... 243

3.19. Mozaikli Güney Roma Villası ……….. 249

(12)

VII DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

LAODIKEIA KIRMIZI ASTARLI SERAMİKLERİ

4.1. Hamur ve Astar Özellikleri ………..………... 252

4.1.1. Hamur Özellikleri ……….. 252

4.1.2. Astar Özellikleri ………. 253

4.1.2.1. Astar Rengi ………... 253

4.1.2.2. Astar Uygulama Yöntemleri ……… 258

4.1.3. Minerolojik – Petrografik Analizler ……….. 261

4.1.3.1. Kimyasal Analizler ……….. 285

4.1.3.2. XRD Çalışmaları ………... 288

4.2. Laodikeia Kırmızı Astarlı Seramik Tipleri ………... 290

4.2.1. L.TİP.1 ………..………... 291

4.2.2. L.TİP.2 ………..………... 293

4.2.3. L.TİP.3 ………..………... 305

4.2.4. L.TİP.4 ………..………... 306

4.2.5. L.TİP.5 ………..………... 309

4.2.6. L.TİP.6 ………..………... 310

4.2.7. L.TİP.7 ………..………... 313

4.2.8. L.TİP.8 ………..………... 318

4.2.9. L.TİP.9 ………..………... 323

4.2.10. L.TİP.10 ………... 324

4.2.11. L.TİP.11 ………... 326

4.2.12. L.TİP.12 ………... 332

4.2.13. L.TİP.13 ………... 335

4.2.14. L.TİP.14 ………... 349

4.2.15. L.TİP.15 ………... 350

4.2.16. L.TİP.16 ………... 350

4.2.17. L.TİP.17 ………... 354

4.2.18. L.TİP.18 ………... 356

4.2.19. L.TİP.19 ………... 361

4.2.20. L.TİP.20 ……….……….. 366

4.2.21. L.TİP.21 ……….……….. 369

4.2.22. L.TİP.22 ……….……….. 372

4.2.23. L.TİP.23 ……….……….. 372

4.2.24. L.TİP.24 ……….……….. 393

4.2.25. L.TİP.25 ……….……….. 397

4.2.26. L.TİP.26 ……….……….. 399

4.2.27. L.TİP.27 ……….……….. 400

4.2.28. L.TİP.28 ……….……….. 416

4.2.29. L.TİP.29 ……….……….. 417

4.2.30. L.TİP.30 ……….……….. 418

4.2.31. L.TİP.31 ……….……….. 424

4.2.32. L.TİP.32 ……….……….. 425

4.2.33. L.TİP.33 ……….……….. 427

4.2.34. L.TİP.34 ……….……….. 427

4.2.35. L.TİP.35 ……….……….. 429

4.2.36. L.TİP.36 ……….……….. 430

4.2.37. L.TİP.37 ……….……….. 431

4.2.38. L.TİP.38 ……….……….. 432

(13)

VIII

4.2.39. L.TİP.39 ………...……… 432

4.2.40. L.TİP.40 ……….……….. 433

4.2.41. L.TİP.41 ……….……….. 437

4.2.42. L.TİP.42 ……….……….. 438

4.2.43. L.TİP.43 ……….……….. 439

4.2.44. L.TİP.44 ……….……….. 439

4.2.45. L.TİP.45 ……….……….. 440

4.2.46. L.TİP.46 ……….……….. 442

4.2.47. L.TİP.47 ……….……….. 444

4.2.48. L.TİP.48 ……….……….. 445

4.2.49. L.TİP.49 ……….……….. 446

4.2.50. L.TİP.50 ……….……….. 450

4.2.51. L.TİP.51 ……….……….. 456

4.2.52. L.TİP.52 ……….……….. 460

4.2.53. L.TİP.53 ……….……….. 462

4.2.54. L.TİP.54 ………...………… 477

4.2.55. L.TİP.55 ……….…….. 478

4.2.56. L.TİP.56 ……….……….. 479

4.2.57. L.TİP.57 ……….……….. 479

4.2.58. L.TİP.58 ……….……….. 480

4.2.59. L.TİP.59 ……….……….. 482

4.2.60. L.TİP.60 ……….……….. 485

4.2.61. L.TİP.61 ……….……….. 486

4.2.62. L.TİP.62 ……….……….. 486

4.2.63. L.TİP.63 ……….………….. 487

4.2.64. L.TİP.64 ……….……….. 492

4.2.65. L.TİP.65 ……….…….. 494

4.2.66. L.TİP.66 ……….….. 494

4.2.67. L.TİP.67 ………... 504

4.2.68. L.TİP.68 ………... 505

4.2.69. L.TİP.69 ………... 506

4.2.70. L.TİP.70 ………... 508

4.2.71. L.TİP.71 ………... 509

4.2.72. L.TİP.72 ……….……….. 510

4.2.73. L.TİP.73 ……….……….. 510

4.2.74. L.TİP.74 ……….………….. 511

4.2.75. L.TİP.75 ………...……… 511

4.2.76. L.TİP.76 ……….….. 512

4.2.77. L.TİP.77 ………...………… 513

4.2.78. L.TİP.78 ………...…… 518

4.2.79. L.TİP.79 ………... 522

4.2.80. L.TİP.80 ………... 523

4.2.81. L.TİP.81 ………... 524

4.2.82. L.TİP.82 ……….……….. 525

4.3. Üretim Sorunları ………...…... 527

DEĞERLENDİRME ve SONUÇ ……….... 535

KATALOG ……….... 547

KAYNAKLAR ……….. 927

GRAFİKLER ……… 947

(14)

IX

TABLOLAR ……….. 952

LEVHALAR ……….. 1009 ÖZGEÇMİŞ ……….. 1265

(15)

1

GİRİŞ

İnsanoğlunun yerleşik düzene geçtiği Prehistorik Dönem ile birlikte, günlük hayatta yerini alan seramikler, eski kültürlerin değerlendirilmesinde önemli bir yere sahiptir. Arkeolojik kazı ve araştırmalarda ele geçirilen pişmiş toprak kapların değerlendirilmesinden çıkacak sonuçlar, bu malzemeyi kullanmış olan toplumlar hakkında önemli bilgilere ulaşılmasını sağlamaktadır. Seramiğin teknik ve sanatsal özelliklerinin yorumlanması, üretildiği çağdaki kültür düzeyi, kullanıcılarının gereksinimleri ve beğenileri, diğer çağdaş kültürlerle olan ilişkisinin niteliğini belirler. Buluntuların yoğunluğu ile üretim sistemlerine bağlı olarak, toplumların sosyo-ekonomik yapısı, yayılımına göre ait olduğu kültürün coğrafi sınırları, yerleşim şemaları ve diğer kültürlerle ticari ilişkileri saptanabilir. Buna bağlı olarak toplumların yaşam tarzı, stratigrafik dağılımına göre de ait olduğu kültürün zaman içerisinde geçirdiği evreler belirlenebilir.

Seramik sanatı konusunda ilk yayınlar dikkate alındığında, daha çok figürlü ve figürsüz Grek vazolarının incelenerek bunların anatsal içeriklerinin irdelendiği görülmektedir. Hellenistik ve Roma Dönemi’ne ait seramiklerin önemi ise bilimsel çalışmaların son yıllarda kazandığı ivme ile anlaşılmaya başlamıştır. Ancak, Geç Antik Çağ’a ilişkin veri eksikliği günümüz çalışmalarında bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu döneme ait yapılan kısıtlı yayınlar daha çok kırmızı astarlı seramikler üzerinde yoğunlaşmış, günlük kullanıma ilişkin seramikler ise kısmen incelenmiştir. Dönemi temsil eden seramiklerin bir arada değerlendirildiği yayınların eksikliği, konuyla ilgili insan ve kentler arasındaki kültürel ve ticari ilişkilerin belirlenmesini, kullanıcıların sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapısının anlaşılmasını zorlaştırmaktadır.

Anadolu’da bugüne kadar yapılan kazıların özellikle kıyı şeridi üzerindeki metropollerde yoğunlaşması ve buna bağlı olarak bu metropellerdeki seramiklerin değerlendirilmesi, iç bölgelerdeki Geç Antik Çağ seramik kültürünün tanımlanmasındaki diğer önemli sorunlardan biridir. Bilimsel olarak, iç bölgelerde yapılan kazıların sayılarının az olması, kazısı yapılan merkezlerde ise seramik verilerinin bir arada değerlendirildiği yayınların karşılaştırma için yeterli olmaması, sorunun temel kaynağını oluşturmaktadır. Bu bölgelerdeki seramik kültürünün, doğrudan kıyı şeridi üzerindeki metropollerin verilerine göre değerlendirilmesi, metodolojik olduğu kadar arkeolojik anlamda da eksik sonuçlara ulaşılmasına sebep

(16)

2 olmaktadır. Son dönemlerde özellikle iç bölgelerde başlayan kazılarla, araştırmacılar tarafından gruplandırılması yapılan kırmızı astarlı seramiklerin dışında, form repertuvarı ile hamur-astar özellikleri farklılık gösteren, bölgesel üretimlerin söz konusu olduğu grupların dikkati çekecek derecede arttığı görülmektedir. Bu bağlamda, Laodikeia gibi kendi iç piyasasındaki dinamiklerin ihtiyaçlarını karşılayacak kentler, dönemin geleneksel seramik gruplarının yanında, yerel beğenilere göre üretim yapabilecek birer merkez olarak literatürde yerini almaya başlamıştır.

Güneybatı Phrygia Bölgesi’nde kalan Laodikeia, özellikle İç batı Anadolu ile Batı Anadolu’nun kıyı kentlerini birbirine bağlayan yolların kavşak noktasında, Lykos (Çürüksu) Vadisi’nde yer almaktadır. Coğrafi konumu gereği, hem kara hem de nehir ticareti ile iç bölgelerin mallarını Ephesos, Miletos gibi büyük liman kentlerine gönderen Laodikeia önemli bir kent olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, bulunduğu coğrafyanın tüm özelliklerini değerlendirebilen ticari zekâya sahip Laodikeia halkı, özellikle kumaş, boya, hububat, şarap, zeytinyağı gibi konularda üretim yaparak zenginleşmiştir.

Bunların dışında, Zeus, Athena, Apollon, Dionysos, Tykhe, Hermes ve İmparatorluk kültlerinin görüldüğü dini bir merkez olması, Roma İmparatorluk Dönemi’nde kente ve halkına bir takım ayrıcalıklar kazandırmıştır. Özellikle son yıllarda yapılan kazılarla kültür, sanat ve eğlence alanlarında da önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmıştır.

Geç Antik Çağ’da ise İncil’de adı geçen yedi cemaatten birinin Laodikeia’da olması, dini merkez olma özelliğinin, Roma İmparatorluk Dönemi’nde olduğu gibi bu dönemde de devam ettiğini göstermektir. Kentin bu özellikleri, kazılarda tespit edilen arkeolojik verilerin çeşitliliğiyle de doğrulanmıştır.

“Laodikeia’nın Geç Antik Çağ Yerel Üretim Kırmızı Astarlı Seramikleri”

başlıklı doktora tezinin hazırlanmasındaki en önemli amaç, yukarıda da belirtildiği gibi bu döneme ait seramik üretimi konusundaki eksiklikler ve yeni keşfedilen gruplardır1. Anadolu’da kıyı şeridi dışında, özellikle iç bölgelerde yapılan kazılar ile bu eksiklikler kendini göstermeye başlamış ve konunun irdelenmesi zorunluluğu gündeme gelmiştir. Özellikle Batı Anadolu’da Smyrna, Ephesos, Tralleis, Tripolis,

1Tez kapsamında incelenen ve Geç Antik Çağ olarak tanımlanan dönem, MS 4. yy'ın ikinci yarısı ile MS 7. yy'ın başını (Focas Dönemi – MS 602-610) kapsamaktadır.

(17)

3 Hierapolis ve Laodikeia gibi kentlerde sürdürülen kazılarda, Afrika, Sagalassos ve Phokaia (Geç Roman C - LRC) kırmızı astarlı seramikleri dışında tespit edilen gruplar bu konunun incelenmesi konusunda fikir vermektedir. Bunların dışında, Lykia, Karia, Pamphylia, Pontus ve Troas bölgelerinde tespit edilen kırmızı astarlı seramik gruplarının gerek tipolojik gerekse hamur astar özellikleri açısından bilinen ve yayını yapılan gruplardan farklı özellikler taşıdığı araştırmacılar tarafından belirtilmektedir.

AMAÇ-KAPSAM

Laodikeia’da 2002 yılından itibaren günümüze kadar, Geç Antik Çağ’a tarihlendirilen kamusal, dinsel ve ticari yapılarla sivil konutlarda yürütülen kazılarda ele geçirilen kırmızı astarlı seramikler, bu dönemin seramiği hakkında yeterli derecede bilimsel yorumlar yapılabilmesine olanak sağlamıştır. Laodikeia’nın farklı coğrafyalarda bulunan kentlerle kurduğu ticari ilişkilerin seramik buluntularına da yansıdığı bu buluntuların yorumlanmasıyla tespit edilebilmiştir. Özellikle Sagalassos ve Afrika kırmızı astarlı seramiklerinin yoğun olarak görülmesi, bu seramiklerin, Laodikeia’nın iç pazar ihtiyacının karşılanması amacıyla ithal edildiğini düşündürmektedir. Ancak, bölgesel anlamda en büyük kentlerin arasında sayılan Laodikeia’nın iç piyasa ihtiyacının sadece ithal seramiklerle karşılanması beklenmemelidir. Özellikle kırmızı astarlı seramikler üzerinde yapılan incelemeler bu düşüncemizi doğrulayacak sonuçların ortaya çıkmasını sağlamıştır. İthal edilen seramik gruplarının dışında, kırmızı astarlı seramiklerin önemli bir bölümünü oluşturan ve ithal seramiklerden, hamur, astar, bezeme özellikleri yanında tipolojik olarak da farklılıklar gösteren bir seramik grubu daha belirlenmiştir. “Laodikeia’nın Geç Antik Çağ Yerel Üretim Kırmızı Astarlı Seramikleri” başlıklı doktora tezinin hazırlanmasındaki en önemli amaç, farklılıkları tespit edilen ve yerel üretim olarak düşünülen bu kırmızı astarlı seramik grubunun yorumlanarak bilim dünyasına tanıtılmasıdır.

Lykos Vadisi’nde bugüne kadar gerçekleştirilen arkeolojik araştırmaların kısıtlı olması, yerel üretim seramiklerin açıklanması için yeterli değildir. Yapılan çalışmalar kapsamında, yerel üretim olarak belirlenen grupların ithal seramiklerle bağlantısı kurulmuş, kısaca farklılıkları anlatılmış ancak detaylı bir tipoloji çalışması ile stratigrafik yorumları tam olarak ortaya konmamıştır. Bu çalışma ile tez

(18)

4 kapsamında değerlendirilen seramiklerin hamur, astar ve bezeme özelliklerinin incelenmesi; detaylı bir tipoloji çalışmasının yapılması, tüm yerleşim alanına yayılan ve farklı sektörlerdeki kazılarda tespit edilen bu gruba ait seramiklerin yayılım alanlarındaki oranlarının belirlenmesi; ithal seramiklerden esinlenerek üretilen formlar ile özgün formların tespiti hedeflenmiştir. Oluşturulan tipoloji levhalarının yardımıyla hangi formun hangi dönemde ne kadar popüler olduğu istatiksel tablolarla açıklanmaya çalışılmıştır. Tipolojik farklılıklar dışında, minerolojik analizlerle de (XRF, XRD ve ince kesit) bu farkların belirlenmesi hedeflenmiştir. Yeni verilerin ışığında, kentin iç pazarında, seramik üretimi ile ticaretinin ne kadar bir paya sahip olduğu, bu sonuçların toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını nasıl etkilediğini araştırmak, değerlendirmek ve ayrıntılı bir çalışmayı sunmak amaçlanmıştır.

YÖNTEM

Bilimsel yöntemlerle yapılan kazılarda, seramiklerin ortaya çıkarıldığı yapı, mekân içindeki buluntu yoğunluğu, stratigrafik verilere göre kontekstlerin doğru olarak belirlenmesi ve bunların eksiksiz olarak kayıt altına alınması en önemli konuların başında gelir.

Tezin içeriğini oluşturan Laodikeia Geç Antik Çağ seramikleri, öncelikle bulunduğu yapı kapsamında, yapının kullanım aşamaları dikkate alınarak değerlendirmeye alınmıştır. Ele geçirilen kontekstlere göre mekânların kullanım evreleri belirlenmiş, kontekstlerin içinden kırmızı astarlı seramikler kontekst bilgileri dikkate alınarak ayrılmıştır. Sonrasında seramik çalışmalarının en önemli aşamalarından olan çizim ve katalog çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Kırmızı astarlı seramiklerin arasından öncelikle ithal edilen seramik grupları ayrılmış (Afrika, Sagalassos, Phokaia vb.), ithal grupların dışında kalan ve aynı hamur astar özelliklerine sahip kırmızı astarlı seramikler ise yerel üretim çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, yerel seramikler için oluşturulacak tipoloji tablosunda herhangi bir yanlışlık yapılmaması için, tam ya da parça seramiklerin çizimi en doğru şekilde, sıkı kontrollerden geçirilerek tez kapsamına alınmıştır.

Seramiklerin öncelikle karakalem çizimleri yapılmış, sonrasında her çizim bire bir taranarak, Freehand MX programıyla dijital ortama aktarılmış, böylece geniş bir veri havuzu oluşturulmuştur. Bu veri havuzunda, kazısı yapılan tüm sektörlerden 4.000

(19)

5 adet yerel üretim olduğu düşünülen kırmızı astarlı seramik parçaları ayrılmıştır.

Bunların içinden iyi korunmuş olan tam ve tama yakın parçalar ile tipolojinin eksiksiz olarak oluşturulmasına olanak sağlayacak 1701 adet örnek tez kapsamına alınmıştır. Bu tür çalışmalarda, tipolojinin oluşturulması için parçaların birbiriyle karşılaştırılması çalışmanın önemli bir aşamasıdır. Bu sebeple tipoloji çalışmasının dijital ortamda yapılması konunun daha sağlıklı ele alınmasını sağlamıştır.

Bu aşamada, seramikler açık ve kapalı kaplar olarak tasniflenmiştir. Ayrımda öncelikle, kabın kullanım amacına uygun olarak yapılan gövde profili, ikinci aşamada ise ağız kenarlarındaki farklılıklar dikkate alınmıştır. Tasnif sonucu tabaklar, kâseler, kraterler, bardaklar, fincanlar, çömlekcikler, testiler, mataralar, lekaneler, situlalar ve hunilerden oluşan bir form repertuvarı ortaya çıkarılmıştır.

Farklı formda her seramik için bir tip numarası oluşturulmuş, bezemeli örnekler ait olduğu ana tipin arkasına yerleştirilmiştir. Ana tiplerin tanımlanması rakamla (Örn.

L.TİP.1), alt tipler küçük harflerle (L.TİP.1a), bezemeli tipler ise yine rakamla (L.TİP.1a.1) belirtilmiştir. Bu çalışmaların sonucunda, formların kullanım yoğunluğunu anlamak amacıyla istatistiksel sonuçlar çıkarılmış ve bu sonuçlar grafik ve tablolar ile araştırmacılara sunulmuştur.

Seramik çizimleriyle eşzamanlı olarak yapılması gereken diğer bir iş kataloglama çalışmasıdır. Tez sürecinde, çizimi yapılan her parçanın kataloğu da oluşturulmuştur. Çalışmada, parçanın hangi sektörden çıktığı, buluntu konumu, form adı, form numarası, kabın durumuna göre buluntu ya da envanter numarası (parça seramik ise buluntu, tam kap ise envanter numarası), buluntu kotu, buluntu tarihi gibi bilgileriyle birlikte ölçüleri ve tanımı detaylı olarak yapılmıştır. Hamur ve astar renklerinin tanımlanmasında ise Munsell Renk Kataloğu kullanılmıştır.

Seramiklerin buluntu gruplarının belirlenmesi konusunda, fen bilimlerinden destek alınarak yapılan kil analizleri, şüphesiz çalışmanın sağlam bilimsel temeller üzerine oturtulmasına olanak sağlamıştır. Seramiklerin yapımında kullanılan killerin hangi bölgeye ya da kil yataklarına ait olabileceğine ilişkin detaylı sonuçlara ulaşılabilmesini sağlayan bu analizler konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmuştur. Bu amaç doğrultusunda, ithal seramiklerden Sagalassos, Afrika ve Phokaia örnekleri ile Laodikeia üretimi olarak düşünülen kırmızı astarlı seramiklerden bir grup analiz için seçilmiş, Pamukkale Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nde XRF, XRD analizleri yaptırılarak ince kesitleri alınmıştır.

(20)

6 Ayrıca Geç Antik Çağ’da yerel seramik üretiminde kullanılan kil yataklarının daha eski dönemlerde kullanılıp kullanılmadığının anlaşılması için Demir Çağı ile Geç Hellenistik Dönem’e tarihlenen ve yerel üretim olduğu tespit edilen bir grup seramik de analize gönderilmiş ve sonuçların karşılaştırılarak bilim dünyasına tanıtılması amaçlanmıştır.

Çizimi ve kataloğu tamamlanan örnekler için bir sonraki safha fotoğraflarının çekilmesi olmuştur. Bu aşamada, tez kapsamında değerlendirilen her parçanın doğru açıdan, doğru ışıkta fotoğrafı çekilerek, konunun kaliteli görsellerle daha iyi irdelenmesi sağlanmıştır. Gerekli görülen yerlerde toplu ve detay çekimleri de kullanılmıştır.

Tez çalışması kapsamında, belgeleme işleminin son aşamasını, eserlerin tüm teknik özelliklerinin (çizim, katalog, fotoğraf vb.) aktarıldığı dijital kayıt sistemi oluşturmaktadır. Bu amaçla, Laodikeia kazısı arşivi için geliştirilen ARKDATA isimli veri tabanı programında yer alan veriler kullanılmıştır. Tez içinde değerlendirmeye alınan seramiklerin katalog ve çizimleri ile bulundukları güne ait kazı raporlarına; ayrıca istenilen kriterlere göre oluşturulan grafikler ile istatistiksel sonuçlara bu program üzerinden ulaşılmıştır.

Bu aşamaların dışında, Geç Antik Çağ seramiklerinin araştırılması için yoğun bir kaynak çalışması yapılmıştır. Tezin gelişim sürecinde, özellikle son yayınlara ulaşabilmek amacıyla, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden, Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Kütüphanesi ile Laodikeia Kazısı Kütüphanesi’nden yararlanılmış, gerekli görülen yayınlar BAP projesinden sağlanan ödenekle satın alınmıştır. Özellikle Lykos Vadisi ve çevresindeki kentlerde tespit edilen kırmızı astarlı seramikler incelenerek gerekli karşılaştırmalar yapılmış, farklılıklar ve benzerlikler tanımlanmıştır. İthal ve yerel seramik gruplarının belirlenmesinde, konunun uzmanı bilim insanlarının fikirlerine başvurularak çalışmanın daha iyi irdelenmesi sağlanmıştır.

(21)

7

BİRİNCİ BÖLÜM

LAODIKEIA’NIN TARİHİ COĞRAFYASI VE TARİHÇESİ

1.1. Tarihi Coğrafya

Antik Dönem’de Lykos (Çürüksu) günümüzde Denizli Ovası olarak bilinen coğrafya, Batı Anadolu’da İç Ege Bölgesi’nde yer almakta olup güneyde Babadağ (Salbakos-2308 m Gökbel Zirvesi) silsilesi, kuzeyde Çökelez Dağı (1805 m), güneydoğuda Honaz (Kadmos) Dağı (2528 m Kılıçtepe Zirvesi), batıda ise Buldan Sazak Dağı (1143 m) ile sınırlanmıştır (Fig. 1). Ova’nın kuzeybatısında bulunan Büyük Menderes (Maiandros) Nehri, Dinar’dan (Apameia) doğar, Batı’da Söke Ovası’nı geçerek Ege Denizi’ne ulaşır. Ova içindeki Lykos (Çürüksu) Nehri ise Honaz (Kadmos) Dağı eteklerinden doğarak, daha küçük nehirler olan Asopos (Gümüşçay- Goncalı Deresi) ve Kadmos’la (Gökpınar) birleşerek Sarayköy yakınlarında Büyük Menderes Nehri’ne karışır2.

Fig. 1: Lykos Vadisi coğrafyasının uydu görünümü ve antik kentlerin yayılımı

2Şimşek 2013b, 35; Şimşek 2017, 1.

(22)

8 Phrygia Bölgesi’nin en batı ucunda bulunan Vadi’nin güneyinde bulunan Salbakos (Babadağ) Dağı, Phrygia ile Karia bölgelerinin ortak sınırını oluşturmaktadır. Kuzeybatıda Büyük Menderes Nehri Lydia sınırını, güneybatıda ise Söğüt Dağı, Phrygia ve Pisidia bölgelerinin coğrafi sınırını oluşturur. Büyük ve verimli ova, Batı Anadolu deprem kuşağında yer almakta olup tarihte birçok büyük ve yıkıcı deprem yaşamıştır. Antik yazar Strabon, ovanın ortasından geçen Lykos (Çürüksu) Nehri’nin birçok yerde yeraltından aktığını ve bunun sonucunda yeraltında boşluklar oluşturduğunu söyleyerek, bölgede yaşanan depremlerin çokluğunu Lykos (Çürüksu) Nehri’nin meydana getirdiği bu yeraltı boşluklarına bağlamıştır3.

Lykos Vadisi Afyon’dan başlayarak Aydın’a kadar uzanan fay hattı üzerinde yer alır. Bu sebeple termal su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Termal su kaynaklarının zenginliği sonucunda Çökelez ve Honaz Dağları eteklerinden, Kaklık çevresine kadar olan alanda çok zengin ve kaliteli traverten ocakları bulunmaktadır.

Vadi coğrafi konumu nedeniyle Akdeniz iklimi ile karasal iklimin geçiş noktasındadır. İklim koşullarının uygunluğu ovada tarımın gelişmesine olanak sağlamıştır. Ovada pamuk üretiminin yanı sıra buğday ve mısır tarımıyla da yılda iki kez ürün alınabilmektedir. Özellikle ovanın üst kesimleri olan Honaz’da kiraz ve Kaklık’ta da üzüm yetiştirilmektedir.

Lykos Vadisi coğrafi konumu nedeniyle ticaret yollarının üzerinde olup iç kesimlerde Apameia’ya (Dinar), güneyde Kibyra (Gölhisar) üzerinden Perge ve Side’ye, batıda Ephesos ve Miletos’a, kuzeybatıda ise Sardeis’e (Salihli) kadar uzanan ana yolların kavşağındadır (Fig. 4). Vadi aynı zamanda da Persleri Akdeniz’e bağlayan Kral Yolu’nun da kolu üzerinde yer almaktadır.

Bu konum Laodikeia’nın Anadolu’daki en önemli ve en gelişmiş ticaret merkezlerinden biri olmasına olanak sağlamıştır. Kent özellikle yün ve keten kumaşlardan yapılan giysilerden oluşan tekstil ticaretinde adını duyurmuştur4. Laodikeia’da yetiştirilen kuzguni siyah renkli koyun ve bunların yününden üretilen

3 Strabon XII 8.16.

4 Ramsay 1895, 37–42; Ramsay 1897, 347; Ruge 1924, 723; Buchan 1937, 297; Buckler- Calder 1939, x, 7–8,11, no:11-12,21; Jones 1960, 185- 186; Gagniers 1969, 6; Chandler 1971, 184; Magie 1950, 47-48; Jones 1983, 74; Ritti 1987a, 88; Malay 1992, 113, 165, 168; Ferrero 1993, 113,180;

Belke 1996, 1708; Bowman – Garnsey vd. 2000, 724–725; Bean 2000, 268–269; Magie 2002, 28;

Texier 2002, 91.

(23)

9 dokumalar5 tüm antik dünyada hatırı sayılır bir ün kazanmıştır6. Laodikeia’da üretilen yünlü dokumalar, Dioclatianus’un fiyat genelgesinde de yer almıştır7.

Yolların geçiş güzergâhında bulunan vadide en erken veri Çökelez Dağı’nın güneydoğu eteklerinde bir traverten ocağında tesadüfen bulunan ve MÖ 1.200.000 yıl öncesine tarihlendirilen Homo Eractus’a (Denizli-Kocabaş Adamı) ait kafatasıdır.

Bunun dışında bölgedeki yerleşim yerlerine ait en erken arkeolojik veriler, Çivril, Baklan ve Çal Ovası höyüklerinde Geç Neolitik (MÖ 6. bin ortaları) ile Laodikeia Batı Nekropolü Kandilkırı Mevkii’nde tespit edilen Erken Kalkolitik Dönem’e (MÖ 5500) ait seramik buluntularıdır. Ayrıca Kolossai Höyük’de Geç Kalkolitik (MÖ 4.

bin ortaları) ve Akhan Nekropolü’nde ise Erken Tunç Dönemi’ne (MÖ 3000-1200) tarihlendirilen buluntular da ele geçirilmiştir. Demir Çağı (MÖ 1200-547/546), Pers Satraplığı [MÖ 547/546-333/331, Arkaik (MÖ 650-480) ve Klasik Dönemler (MÖ 480-300)] ile Hellenistik (MÖ 300-30), Roma İmparatorluk (MÖ 30-MS 395) ve Bizans Dönemi (MS 395-1206/1208) yerleşimlerini gösteren arkeolojik veriler de tespit edilmiştir8. Lykos Vadisi içindeki Höyük yerleşimleri olarak; Asopos Tepesi, Kumkısık, Beylerbeyi, Duacılı, Akköy, Irlıganlı, Akhan, Karakurt, Kolossai ve Kaklık höyüklerini sayabiliriz. Hellenistik Dönem yerleşmelerini; Laodikeia, Hierapolis, Attouda (Sarayköy-Hisarköy), Trapezopolis (Babadağ-Bekirler Köyü), Karura (Sarayköy-Tekkeköy), Tripolis (Yenicekent) ve Thiounta (Gözler Kasabası) olarak sıralayabiliriz.

MÖ 1.200.000 yıl öncesine tarihlendirilen Homo Eractus’a ait kafatasının yanı sıra diğer arkeolojik veriler değerlendirildiğinde Lykos Vadisi’nde Erken Kalkolitik Dönem’den itibaren Selçuklu, Beylikler Dönemi, Osmanlı Dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti olarak günümüze kadar devam eden bir yerleşimden bahsedebiliriz.

5 Cicero, Letters to his Friends, II, 17.4 ve III, 5.4; Strabon XII 8.16

6 Strabon XII 8.16; Plinius NH, XXI, 9. 27 ve XXV, 9. 67; Vitruvius VIII 3. 14.

7 Ramsay 1895, 40–41; West 1939, 244.

8Vadi’nin Hellenistik Dönem öncesine ait en önemli yerleşimi, Herodotos ve Ksenephon’da adı geçen Kolossai antik kentidir. Bkz. Şimşek 2002, 3-17; Duman – Konakçı 2006, 87-94, Lev. 1-9.

(24)

10 1.2. Tarihçe

Phrygia Bölgesi’nin9 batı ucunda yer alan Laodikeia Antik Kenti; Denizli İli’nin 6 km kuzeyinde, Eskihisar, Goncalı, Bozburun ve Korucuk mahalleleri sınırları içinde ve Lykos Ovası’nın10 ortasında yer almaktadır. Kuzeydoğusunda Lykos (Çürüksu)11, güneydoğusunda Kadmos (Gökpınar) ve güneybatı-batısında Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi)12 olmak üzere üç tarafı ırmaklarla çevrilen yüksek bir plato üzerine kurulmuştur13 (Fig. 2).

Fig. 2: Laodikeia’nın kurulduğu yüksek plato ve çevresi

Antik kaynaklar ve yazıtların verdiği bilgilere göre Hellenistik Dönem Laodikeia’sı, MÖ 3. yy’ın ortalarında Seleukos Kralı II. Antiochos Teos tarafından eşi Laodike’nin ismiyle14, burada var olan yerleşimlerin olduğu yere, yeniden yapılandırılan bir kent olarak kurulmuştur15. Plinius’a göre16 Hellenistik

9 Olshausen 1972, 825–826; Vollkommer 1994, 405–407, Taf. 338–339, no: 6,7, 9;Traversari 2000, 9.

10 Kentin bulunduğu Lykos Vadisi; konum itibariyle Phrygia Bölgesi’nin en batı ucunda bulunan Phrygia ve Karia bölgesinin ortak sınırı olup Lydia sınırını kuzeybatıda Sarayköy ve Buldan ilçeleri yönünde, Büyük Menderes Nehri, Phrygia ve Pisidia Bölgelerinin sınırını ise Güneybatıda, Anauva Ovası (Çardak ve Beylerli Ovaları) önünde Söğüt Dağı oluşturmaktadır bkz. Şimşek 2013b, 34.

11 Strabon (XII.8.16) “…Burada Kapros Irmağı Maiandros ile birleşir. Keza büyük ölçüde bir ırmak olan Lykos da aynı yerde Maiandros’a katılır. Bu ırmağa izafeten kent Lykos yanındaki Laodikeia olarak adlandırılır.”; Lykos için bkz. Volkommer 1992, 308, Pl.156–157.

12 Ramsay 1887, 346- 347; Anderson 1897, 404- 408.

13 Şimşek 2013b, 46-47, Res. 39.

14 Seleukos hükümdarları birçok kente eşlerinin ya da kızlarının adı olan Laodikeia, Arsinoe, Eurydikeia, Stratonikeia gibi isimler vermiştir. Bunun dışında Seleukos kraliçelerinin onuruna yapılan ve bu isimlerle anılan yapılarda vardır bkz. Gagniers 1969, 2; Ridgway 1987, 407-408.

15 Kent, II. Antiokhos’un Laodike’den boşandığı MÖ 253 yılından önce kurulmuş olmalıdır. Plinius V. 105; Ramsay 1895, 32; Anderson 1897, 409–410; Head 1906, lxxiii; Ruge 1924, 722; Buckler – Calder 1939, x, 3–4, no:5; Magie 1950, 127, 986–987, no.23; Gagniers 1969, 1–2; Treidler 1969, 483–484; Chandler 1971, 182; Forrer 1975, 520–521, no. 7127–7129, Pl. 254; Wörrle 1975, 161;

Head 1977, 678; Jones 1983, 42; Belke – Mersich, 1990, 323; Malay 1992, 112–113; Brewster

(25)

11 kent, Diospolis sonra Rhoas olarak adlandırılan kutsal köy yerleşimlerinin üzerine kurulmuş17 olup bu görüş yerel halk tarafından da benimsenmiştir18. 1970-1971’de Laodikeia civarında bulunan ve MÖ 267 yılına tarihlendirilen onur yazıtından19 da anlaşılacağı üzere bölgede zaten var olan Rhoas ve Diospolis yerleşimleri, MÖ 3. yy’ın ilk çeyreğinde Seleukoslar’ın yayılma politikalarına paralel olarak stratejik önemi büyük olan bir bölgede, Laodikeia20 olarak yeniden kurulmuştur21. Ayrıca A.H.M. Jones, Plinius’un verdiği bilgileri tekrarlayarak, köy yerleşimlerinden önce bu alanda Grek Kolonileri’nin varlığının bulunmadığını söylemektedir22.

2003 yılından itibaren Pamukkale Üniversitesi adına Prof. Dr. Celal Şimşek başkanlığında yapılan sistemli kazılar sonucunda yerleşmenin en erken izlerine dair veriler elde edilmiştir. 2006 yılı Asopos Tesepi’nde yapılan kazı çalışmalarında, kentin ilk kuruluşuyla ilişkili veriler ortaya çıkartılmıştır. Bu çalışmalar kapsamında stratikrafig verilere göre yerleşmenin Orta Kalkolitik Dönem’den (MÖ 3500) itibaren başladığı anlaşılmış, sonrasında MÖ 2. Binyıl, Demir Çağı (MÖ 8.-6. yy) ve MÖ 4.

yy’a tarihlendirilen tabakalar tespit edilmiştir. Ancak Erken Tunç Çağı (MÖ 3200- 2000) ile kaynaklarda adı geçen Rhoas ve Diospolis yerleşmelerinin de bulunduğu MÖ 5. yy’a ait bir yerleşmenin varlığı henüz tespit edilememiştir. 2010 yılında Batı Nekropolü’nde Kandilkırı olarak tanımlanan yerleşmede ise Asopos Tepesi’nde tespit edilemeyen Erken Tunç Çağı’na ait bir yerleşmenin kalıntıları bulunmuştur.

Kandilkırı Mevkii’nde sürdürülen bilimsel kazılar sayesinde bu alanda Erken Kalkolitik Çağ’dan başlayan ve Erken Tunç Çağı 3’e (MÖ 2450-2000) kadar devam eden bir tabakalaşma tespit edilmiş olup 2013-2016 yıllarında bu alanda ortak duvarlı uzun evler açığa çıkarılmıştır. Kandilkırı’nda yapılan çalışmalar kapsamında, Hacılar boyalı seramik kültürüyle ilişkili olan ve Erken Kalkolitik Dönem’e tarihlendirilen

1993, 149–150; Cohen 1995, 309–310,418; SNG 1998, no. 4120–4124,Taf. 138; Mitchell – Waelkens 1998, 4–5; Bean 2000, 265; Karttunen 1999, 1127–1131; Traversari 2000, 11; Bejor 2000, 15–16; Magie 2001, 14, dipnot 21; Texier 2002, 383.

16 Plinius, N.H V. 105–108.

17 Diospolis Zeus’un kenti, Rhoas ise eski bir Anadolu adıdır (Bkz. Gagniers 1969, 1; Bean 2000, 265).

18 Kentin farklı bir kuruluş efsanesinin versiyonu olarak da “Zeus tarafından Hermes’e verilen ilham ile” kurulmuş olduğuna da inanılır. Ramsay 1895, 33.

19 Guizzi 2008, 39- 43.

20Hellenistik Dönem’de Büyük İskender’in halefleri olan Seleukoslar tarafından birden çok Laodikeia isimli kent kurulduğu için burası, yanında bulunan ırmakla ayırt edilerek, Laodicea ad Lycum (Lykos Laodikeia’sı) olarak adlandırılmıştır.

21 Laodikeia’nın Seleukos kolonisi olarak kurulmasıyla ilgili olarak bkz. Jones 1964, 6.

22 Jones 1983, 42.

(26)

12 seramik parçaları da ele geçirilmiştir23. Ancak bu buluntulara ait bir yerleşim tabakası bugün için bulunamamıştır. Farklı alanlarda tespit edilen yeni veriler, Laodikeia’nın MÖ 6. Binyıl’ın ortalarından itibaren yerleşime açıldığını göstermekte olup antik kaynaklarda adı geçen Rhoas ve Diospolis kentlerinin varlığı için de bu veriler önemli birer kanıttır24 (Fig. 3).

Fig. 3: Laodikeia kent planı

Laodikeia coğrafi konumu gereği, Güneybatı ve Batı Anadolu ile İç Batı Anadolu’yu birbirine bağlayan ana yol güzergâhlarının üzerindedir25. Kent batıda;

23Şimşek 2013b, 467, Res. 676.

24 Şimşek 2013b, 47; Şimşek 2017, 2-7; Oğuzhanoğlu 2014, Konakçı 2014.

25 Ramsay 1960, 36, 44–45, 178–181; Leake 1976, 154; Marchese 1986, 157. Kent; Ephesos, Smyrna, Pergamon, Perge ve Sardeis’e giden yolların kavşağında, stratejik bir noktada yer almaktadır. Pekman 1989, 4; Malay 1992, 112; Akarca 1998, 53–54; Bean 2000, 265–266. Roma Dönemi’nde önemli yol belgelerinden olan “Itinerarium Antonini” ile “Tabula Peutingum” da yol güzergâhındaki merkezler arasında Laodikeia’da bulunmaktadır. Bkz. Cronin 1905, 432; Ramsay 1883, 377; Anderson 1898, 85; Ramsay 1960, 50; Hansen 1971, 161–162; Traversari 1995, 67–71, Çiz. 2; Traversari 2000, 10–12.

(27)

13 Ephesos, Miletos ve Smyrna üzerinden Ege Denizi’ne, güneyde; Kibyra üzerinden Attaleia, Perge, Side ile Akdeniz’e, doğuda; Kolossai ve Apameia üzerinden ise İç Batı Anadolu’ya bağlanmaktadır26. Aynı zamanda, Seleukos yerleşim politikası için de oldukça uygun olan bu kavşak noktası27 kentin askeri, idari ve ekonomik yönden de bölgenin merkezi konumunda olmasına neden olmuştur28. Laodikeia bu pozisyonu nedeniyle kuruluşundan itibaren MS 7. yy’a kadar olan süreçte önemli olaylara tanıklık etmiştir (Fig. 4).

Fig. 4: Batı Anadolu Roma Dönemi yol güzergâhları

Laodikeia ismi ilk kez Polybius’un29 III. Seleukos’un MÖ 223’de öldürülmesinden sonra başlayan iktidar kavgalarını anlattığı eserinde geçmektedir.

26Şimşek vd. 2015, 112.

27 Seleukos politikasına göre kentler; halkın serbestliğine dayalı olup, ticarete ve savunmaya dayalı yerlerde kurulmaktaydı. Günaltay 1985, 156–159. Laodikeia, Apameia ve Tralleis gibi kentler, Seleukos’un aktif savunma stratejisine dayalı olarak özellikle de Galatlara karşı bölgelerin güvenliğini sağlamak için stratejik noktalara kurulmuştur. Mcshine 1964, 167; Cohen 1995, 45, 47; Arslan 2000, 76–77.

28 Weber 1898, 178–179; Ruge 1924, 722; Gagniers 1969, 1; Belke – Mersich 1990, 323; Malay 1992, 113; Sevin 2001, 203; Şimşek 2007b, 43- 54.

29 Polybius, IV, 48. 5 ve V, 57. 5.

(28)

14 Bu anlatımlardan biri III. Seleukos’un en güvendiği komutanı ve yeğeni olan Akhaios isyanıdır30.

III. Seleukos batıdaki isyanları bastırmak üzere Akhaios’u görevlendirmiştir.

Pergamonlular’a karşı büyük başarılar kazanan Akhaios, Sardeis’teki isyanı bastırmıştır31. Polybius’un da bahsettiği gibi32; Akhaios, olasılıkla Ptolemaioslar’ın entrikaları ve Attalos’a karşı kazandığı zaferin de etkisiyle III. Seleukos’un ölümünün ardından başa geçen III. Antiokhos’a başkaldırmıştır33. Bu isyan sonrasında Akhaios, MÖ 220 kışında Laodikeia’da kendisini kral ilan etmiş ve adına sikke bastırmıştır34. Bu olayın ardından Güneydoğu Anadolu seferine çıkan Akhaios, Pamphylia’yı ele geçirerek, Sardeis’e dönmüştür. MÖ 216 yılının ilkbaharında III. Antiokhos Pergamon Kralı ile anlaşarak, MÖ 213’te Sardeis’i kuşatmış ve Akhaios’un, ihanetine karşılık O’nu doğu geleneklerine göre cezalandırmıştır35. Bu olayın ardından Seleukos Krallığı’nın bütünlüğü yeniden sağlanmıştır.

MÖ 190’da, Roma desteğinde Pergamon Krallığı ile Seleukoslar arasındaki Magnesia Savaşı’na kadar Seleukoslar’ın hâkimiyetinde bulunan kent, bu savaşın ardından MÖ 188’de yapılan Apameia Antlaşması ile Pergamon egemenliğine girmiştir36. Bunun sonucunda hem Attaloslarla hem de Roma yönetimi ile sıkı bir bağ kurarak önemli ayrıcalıklar edinmiştir37. Pergamon Krallığı’nın MÖ 133’de Roma İmparatorluğu’na geçmesi üzerine MÖ 129’dan itibaren Batı Anadolu Küçük Asya Eyaleti’ne bağlanmış ve Roma yönetimince atanan Prokonsüllerce yönetilmiştir38.

30 Arslan 2010, 260-262, 265.

31 Özsait 1985, 46; Günaltay 1987, 229; Malay 1992, 113.

32 Polybius, V.56.11-57.

33İsyana sebep olan farklı görüşler için bkz. Bouchè-Leclercqo 1913, 129,139. III.

34 Ramsay 1895, 37; Tarn 1928, 725–726; Magie 1950, 9–10 127,741, no: 28; Volkmann 1964, 43;

Gagniers 1969, 3; Astin- Frederiksen vd. 1984, 431–432; Walbank 1984, 431; Özsait 1985, 46–47;

Malay 1992, 113; Cohen 1995 309; Corsten 1997, 12; Mitchell – Waelkens 1998, 4; Mørkholm 2000, 139; Bejor 2000, 16–17; Lang 2003, 677. Akhaios sikkesi için bkz. Newell 1941, 267–270, no: 1439–

50, Plate LX 1–11; Davis- Kraay 1973, 61, 64.

35 Ruge 1924, 722–723; Magie 1950, 11, 743, no: 31; Balbank 1957, 15-21;Volkmann 1964, 43;

Gagniers 1969, 3; Bengston 1975, 237; Jones 1983, 41; Walbank vd. 1984, 440; Özsait 1985, 51;

Günaltay 1987, 106, 229; Pekman 1989, 23; Malay 1992, 35; Cohen 1995, 47, 307; Lang 2003, 677.

36 Hansen, 1971, 155; Malay 1992, 113; Magie 2001, 39–41; Şimşek 2013b, 57. Ayrıca bkz. Arslan 2010, 289-290.

37 Rostovtzeff 1961, 945; Crock- Lintott vd. 1994, 34.

38 Strabon XIII.4. 2; Gagniers 1969, 3; Magie 1950, 127, 986–987, no.23; Crock - Lintott vd. 1994, 34; Bean 2000, 266; Magie 2001, 68.

(29)

15 MÖ 88-85 yıllarında yapılan Mithridates Savaşı’nda Pontus Kralı Mithridates’in Phrygia’da ilk kuşattığı yerlerden birisi Laodikeia’dır39. Laodikeia, Mithridates komutanlığındaki bu kuşatmaya Romalı komutan Oppius ile karşılık vermeye çalışmıştır40. Ancak Appianus’un bildirdiğine göre Mithridates, Romalı Komutan Oppius’un kendisine verilmesi koşuluyla Laodikeialılara bir zarar vermeyeceğini söylemesi üzerine Laodikeialılar Oppius’u Mithridates’e verirler.

Mithridates de Oppius’u esir olarak alır ve kente zarar vermeden yoluna devam eder41. Laodikeia, Mithridates’in MÖ 63 yılındaki son yenilgisi ve intiharından sonra hızla zenginleşir ve Phrygia’nın en büyük kenti haline gelir42. MÖ 51 yılı sonu-50 yılı başlarında Kilikia Valisi ve Romalı büyük devlet adamı Cicero 10 hafta boyunca Laodikeia’da yargı işlerini yürütmüş43, Kibyra, Apameia, Synnada, Pamphylia, Lycaonia, Isauria ve Kilikya’da meydana gelen anlaşmazlıklarla ilgili olarak mahkemeler kurmuştur44.

MÖ 40 yılında ise Hatip Zenon, Parth güçleriyle bölgeye gelen Labienus’a karşı direniş göstermiştir45. Laodikeia bu direniş sonunda Roma yönetimince büyük saygınlık kazanmış ve halk Roma yurttaşı sayılma hakkını elde etmiştir46. MÖ 36’da Zenon’un oğlu Polemon, Pontos ve Armenia Krallığı’na getirilmiştir47. MÖ 10 yılından önce İmparator Augustus (MÖ 27 - MS 14), Polemon’a Bosporos Krallığı’nı vermiş, ancak Polemon tahta geçmeden önce savaşmak zorunda kalmıştır.

Polemon savaşta hayatını kaybetmiş (MÖ 8) hanedanlık Polemon’un eşi Pythodoris sayesinde devam etmiştir. Polemon’un ve Laodikeia Hanedanlığı’nın etkisi ve önemi Erken Roma İmparatorluğu Dönemi’nde (MS 1.-2. yy) de sürmüştür. Ailenin Trakya’dan gelen ve Roma’da eğitim alan diğer bir Polemon’u, İmparator Gaius Caligula (MS 37-41) Dönemi’nde Pontos Kralı olmuştur48. Bu hanedanlığın en renkli

39 McGING 1986, 110.

40 McGING 1986, Dipnot 103.

41 App, Mith., XII, 3. 20.

42 Strabon, XII, 8.13.

43 Cicero, Letters, A V. 15.

44 Cicero, Letters, A V, 21; F XV, 4.

45 Strabon, XIV, 2.24; Plutarch, Antony 28.1; Cassius Dio, XLVIII, 26.5.

46 Şimşek 2013b, 28-29. Bu olaydan sonra Laodikeia ve Roma arasındaki ilişkiler gittikçe gelişir.

Hatta Laodikeia’da yaşayan Romalılar’ın varlığı çeşitli epigrafik kanıtlarla ortaya konmuştur. Bkz.

Gagniers 1969, 265-66, 325-26.

47 Şimşek 2013b, 54.

48Aynı zamanda bir şair olan bu Polemon’un eserlerinden bazıları Palatine Antolojisi olarak bilinen kitapta “Philip’in Girlandı” bölümünde “Memento Mori,” ve “Aşk Karşılıklı Olmalıdır” günümüze ulaşabilmiştir. Gow – Page 1968, 371.

(30)

16 kişisi ise sofist ve hatip Marcus Antonius Polemon’dur49 (MS 88-144). Marcus Antonius Polemon, Laodikeia ve Smyrna’nın siyasi ve entellektüel yaşamında önemli bir rol oynamıştır. Söylev verme yeteneği ile Polemon Roma İmparatorluk Dönemi’nde “İkinci Sofistik” olarak bilinen ve edebiyata değer veren aristokratların övgüsünü kazanmıştır. Polemon “zenginliği ve saygınlığı” ile MS 2. yy’daki Yunan Rönesansı’na da katkı sağlamıştır50. Fizyonomi konusunda incelemelerde bulunan Polemon’un adı Geç Roma, Bizans ve Arap tıp kitaplarında sık sık geçmiştir51.

Antik dönemde Anadolu’daki en önemli ve en gelişmiş ticaret merkezlerinden biri olan Laodikeia, İmparator Tiberius Dönemi’nde (MS 14-27) Phrygia’nın en görkemli ve zengin kenti haline gelmiştir. Bu zenginliği ile MS 60 yılındaki büyük depremde kendi kendini yeniden imar etmiştir52. Ekonomik zenginliğin yanı sıra kültürel yöndende ileri seviyede olan kent bir öğrenim merkezi haline gelmiştir. Laodikeia’da septik (kuşkucu) filozoflardan Antiokhos ve Theiodos yetişmiştir53. Tıp öğreniminin de geliştiği Laodikeia’da, Zeuksis tarafından büyük bir Herophileia (antik dünyanın en ünlü hekimi) tıp okulu kurulmuştur54.

Geç Cumhuriyet ve Erken Roma İmparatorluk dönemlerinde Kibyra (Gölhisar) Conventusu’na55 bağlanan kent56, Hellenistik Dönem’de ulaştığı önemini Roma Dönemi’nde de arttırarak devam ettirmiştir.

MÖ 210 ve 205 yıllarında Seleukos Kralı III. Antiokhos, Anadolu’da askeri planlarını uygulamak için Babil’den getirdiği yaklaşık 2000 Yahudi aileyi Lydia ve

49Polemon’un hayatı hakkında detaylı bilgi için bkz. Philostratus, Lives of Sophists, Eunapius Lives of Philosophers (Trans. W. C. Wright), London, first published 1921, reprinted 2005; Şimşek 2014a, 27- 30.

50 Bowersock 1966, 23.

51Evans 1969, 12. Polemon’un Fizyonomi (Physiognomics) adlı eserinden günümüze yalnızca Arapça çevirisi ulaşmıştır. Bkz. Georg Hoffmann, ed. [Arapça] ve çev. [Latince], Polemonis De Physiognonia bkz. R. Foerster, ed., Scriptores Physiognomici Graeci et Latini, Leipzig, 1893; yeniden baskı.

Stuttgart, 1994; C. I, 95-294.

52 Bu depremde Lykos Vadisi kentleri yerle bir olmuş, Hierapolis ve diğer kentler Roma İmparatorluğu’nun yardımlarıyla ayağa kalkmıştır. Şimşek 2013b, 29, 56.

53 Diogenes Laertius, Lives of the Eminent Philosophers, IX: Pyrrho, 106; Timon, 116.

54 Strabon XII, 8.20.

55Conventus; halkın toplanma yeri (Herophili) anlamına gelmektedir. Roma adaletinin sağlanmasında temel oluşturan ve eyalet valilerinin yargı işlerini yürüttüğü conventuslar, belirli kent merkezlerinde kurulmuştur. O dönemde bir conventus merkezi olmak kente, statü ve ayrıcalık getirmektedir.

56 Cicero, Letters to his Friends, III, 7; IX, 25; XIII, 54 and 57; Letters to Atticus, V, 15, 16, 20, ve 21;

VI, 1, 2, 3, ve 7; Against Verres, I, 30; Ramsay 1895, 37–42; Humann vd. 1898, 31; Leclercqo 1928, 1322; Robert 1962, 116. Kibyra Conventusu’nda Laodikeia’dan başka Hydrela, Themisonium, Hierapolis gibi toplam 25 kentin ismi geçmektedir. Jones 1983, 61, 64,73; Corsten 1997, 2; Sevin 2001, 204.

(31)

17 Phrygia’ya yerleştirmiştir. Söz konusu bu Yahudiler paralı asker olup kendilerinin tanınması koşuluyla savaşmayı kabul ederek Seleukos Krallığı’ndan imtiyaz elde etmişlerdir. MÖ 190 yılında yapılan Magnesia Savaşı sonunda MÖ 188’de imzalanan Apameia Barışı ile Yahudiler’e tanınan imtiyazlar yenilenmiştir. Yahudiler tapınağın onarımı için her yıl Kudüs’e yüklü miktarda altın göndermişlerdir. Lucius Valerius Flaccus ise MÖ 62 yılında bu uygulamayı kaldırmıştır57.

MS 2. yy’da zenginleşen Laodikeia, İmparator Hadrianus Dönemi’nde (MS 117-138) ilk kez Neokoros (Tapınak Koruyuculuğu) ünvanı alarak imtiyaz sahibi olmuş ve vergiden muaf tutulmuştur. Kente verilen bu Neokoros ünvanı İmparator Commodus (MS 180-192), İmparator Caracalla (MS 211-217) ve Alexander Severus (MS 222-235) Dönemi’nde de devam etmiştir58.

Laodikeia, İmparator Diocletianus Dönemi’nde (MS 284-305) meydana gelen büyük depremle tekrar bir yıkım yaşamış ancak ekonomik gücü sayesinde tekrar ayağa kalmayı başarmıştır. Bunun en büyük göstergesi, MS 290’dan sonra Diocletianus tarafından Phrygia’nın Metropolisi olarak ilan edilmesidir.

MS 129 civarında Hadrian59, MS 215’te Caracalla60 ve MS 370’te Valens61 Laodikeia’yı ziyaret etmişler ve kentteki imar faaliyetlerini desteklemişlerdir62. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla, MS 395-396 yılında İmparator Theodosius (MS 378-395) ve Arcadius (MS 395-408) Dönemi’nde kentin etrafı savunma amaçlı olarak sur duvarlarıyla çevrilmiştir. Diocletianus Dönemi’nde getirilen idari reformlarla, Anadolu daha büyük eyaletlere ayrılmaya başlamış, I.

Constantinus Dönemi’nde reform hareketlerine devam edilmiştir63. Reform hareketleri sonrası, Phrygia Bölgesi ikiye bölünerek64 Laodikeia, Phrygia Secunda Pacatiana’nın yönetim merkezi olmuştur65. MS 451’de Khalkedon Konsülü’nde adı

57 Cicero, Pro Flacco, 67-69.

58Şimşek 2013b, 53, 57.

59 Ramsay 1887, 345; Humann vd. 1898, 23–24; Weber 1907, 206; Ruge 1924, 723; Toynbee 1934, 127; Buckler- Calder 1939, x, 10; Gagniers 1969, 5; Akşit 1976, 201–202; Head 1977, 679;

Ferrero 1993, 179; Bowman – Garnsey 2000, 143,267; Burrell 2004, 121.

60 Buckler- Calder 1939, xi, 10; Gagniers 1969, 5.

61Şimşek- Ceylan 2003, 148.

62 Hadrian’ın kentteki imar faaliyetleri için bkz. Bowman - Garnsey 2000, 975–976. Commodus ve Caracalla Dönemleri’nde kentte imar faaliyetleri yoğundur (Sevin 2001, 203–204).

63 Diokletianus’un reform hareketleri hakkında detaylı bilgi için bkz. Hanslik 1967, 36–39; Cook vd.

1982, 383–408; Bleckmann 1997, 581–586; Heaton 2005, 60.

64 Ramsay 1895, 39; Barnes 1982, 223; Ostrogorsky 1999, 30–32.

65 Ramsay 1895, 80–83; Buckler - Calder 1939, 9, no:15; Belke - Mersich 1990, 323; Leake 1976, 155; Ferrero 1993, 177; Belke 1996, 1708; Olshausen 1999, 1132; Bean 2000, 267; Lang 2003, 677. Ayrıca kentte yapılan dinsel toplantılarla bugünkü il sınırlarına göre Ortaçağ-Bizans

Referanslar

Benzer Belgeler

Considering the fact that psychological stress induces or worsens various skin conditions, we investigated whether water avoidance stress (WAS) affects the occurrence of mast

Fevzi Çakmak Sakarya savaşın­ daki büyük hizmetlerinden dolayı Mareşal rütbesine yükseltildi.. Bü­ yük taarruz plânını Atatürk ve İs­ met İnönü ilo

Kişilerin dış görü­ nüşlerini genellikle ana çizgileriyle vermeyi yeğleyen Yaşar Kemal, İnce Me- med gibi destanlaşmış ya da romanda ağırlığı olan

Boğaziçililer, Boğaz’ın binbir inceliğini birden sezen gözleriyle bir bakışta, bunların, yalnız kimin olduklarını değil; hem de hangi ustanın yapısı

Univariate analysis of variance (ANOVA) treated the data as if they were from a split- plot design with subject as the whole-plot experiment units and time points as the sub-plot

雙和醫院癌篩成績卓越受表揚 雙和醫院配合政府推動四癌篩檢成績卓越,於 1 月 30 日獲新北市政府衛生局頒發 101

Çalışmamızda KAH‟ı öngörmede yeni bir risk faktörü olarak tanımlanabilecek, viseral yağlanmanın bir göstergesi olan ve koroner arterlerle yakın ilişkisi

Yüzey kırığı meydana getirdiği tespit edilmiş, büyüklüğü M=7.0’dan büyük olan bir deprem de 18.03.1953 tarihinde Çanakkale-Yenice’de meydana gelmiş, 50 km