• Sonuç bulunamadı

D. İşçi İşveren Uyuşmazlıklarında Taraf ve Dava Ehliyeti

2. Taraf Ehliyeti

a. Genel Olarak

Taraf ehliyeti, bir gerçek ya da tüzel kişinin davada taraf olarak yer alıp alamayacağını belirleyen, davada taraf olabilme yeteneği olarak açıklanabilir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun taraf ehliyeti başlıklı 50.maddesine göre medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir. Taraf ehliyeti medeni haklardan yararlanma ehliyetine yani hak ehliyetine göre belirlendiğinden Türk Medeni Kanunu’nun gerçek kişilerin hak ehliyetini düzenleyen 8.maddesine ve tüzel kişilerin hak ehliyetini düzenleyen 48.maddesine bakmak gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 8.maddesi her insanın hak ehliyetinin bulunduğunu; aynı Kanunun 48.maddesi ise tüzel kişilerin, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehil olduğunu düzenlemiştir. Bu iki hüküm uyarınca, bütün gerçek ya da tüzel kişilerin taraf ehliyetine sahip olduğu söylenebilir54.

Taraf ehliyeti, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d. maddesinde dava şartları arasında gösterildiğinden aynı Kanunun 115/1.maddesi uyarınca taraflarca ileri sürülmese dahi Mahkemece re’sen dikkate alınır; taraf ehliyetinin bulunmadığının anlaşılması halinde 115/2.madde uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilir.

b. Taraflardan Birinin Ölümü

Hak ehliyeti ve dolayısıyla taraf ehliyeti ölümle birlikte sona ereceğinde dava tarihi itibariyle ölü olan kişiye karşı dava açılamaz. Böyle bir durumda taraf ehliyeti

54 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, 183.

yokluğu nedeniyle davanın usulden gerekir. Bununla birlikte ölü kişiye karşı dava açılması, kişinin ölü olduğunun bilinmemesi veya mirasçılarının tespit edilememesinden kaynaklanabileceğinden bu durumda tarafta iradi değişikliği düzenleyen HMK’nın 124.maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği kabul edilmektedir55. Yargıtay da, dava açılmadan önce davalının vefat etmiş olması halinde müteveffanın mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerektiğini kabul edilmektedir56.

Davalının dava tarihinden önce ölmüş olması halinde HMK’nın 124.maddesi uyarınca mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilebilecek olması karşısında, dava tarihinden önce davacının vefat etmiş olması halinde mirasçıları davaya dahil edilmez; dava tarihi itibariyle taraf ehliyeti bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca reddine karar verilir57.

Dava sırasında taraflardan birinin vefatı halinde, taraf ehliyeti ölümle birlikte sona erer. HMK’nın 55.maddesine göre taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir. O halde, yargılama devam ederken davalının vefat etmesi halinde HMK’nın 55.maddesi uyarınca mirasın reddi için tanınan üç aylık süre için dava ertelenmeli; devamında mirası reddetmeyen mirasçılarının davaya dahili sağlanmalıdır58.

55 Kuru, 109; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, 183.

56 Y9HD., 2012/7637 E., 2014/13027 K., 17.04.2017 T.: “Dava, M.. Ç.. aleyhine 13.11.2008 tarihinde açılmıştır. Davalıya ait nüfus kayıt örneğine göre ise davalı M.. Ç.. 02.06.2008 tarihinde dava açılmadan önce vefat etmiştir. Davalı M.. Ç.. dava açılmadan evvel ölü olup, ölü kişi aleyhine dava açılmıştır.Bu sebeple Mahkemece ölen M.. Ç..'nun tüm mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekirken, yazılı şekilde yargılamaya devam edilmesi hatalıdır.”

57 Y9HD., 2020/2733 E., 2020/10257 K., 01.10.2020 T.: “davacının dava tarihinden önce öldüğü ve taraf ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek davanın aktif ehliyet yokluğu sebebiyle husumetten reddine karar vermek gerekirken ölü kişinin mirasçıları davaya dâhil edilmek suretiyle işin esasına girilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur”

58 Y9HD., 2016/33926 E., 2016/20678 K., 22.11.2016 T.: “davalı ...'in 14.11.2015 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davalının mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmadan, yargılamaya devam edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir”

Dava sırasında davalının vefatı halinde mirası reddeden mirasçısı davada taraf sıfatı kazanmaz. Vefat eden davalının en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından miras reddedilecek olursa, Türk Medeni Kanunu’nun 612.maddesi uyarınca miras iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinden, sulh hukuk mahkemesinden mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi sağlanmalı; alacak ya da tazminat talepli davaya davalının tereke tasfiye memurunca temsiliyetiyle devam edilmelidir59.

Yargılama devam ederken davacının vefat etmesi halinde de dava HMK’nın 55.maddesi uyarınca üç aylık süre için ertelenmeli; devamında mirası reddetmeyen mirasçılarının katılımıyla davaya devam olunmalıdır. Bu durumda mirası reddetmeyen mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunur; mirasçıların davaya katılmaları ya da davaya muvafakatname vermeleri gerekmektedir; mirasçılardan biri dahi davaya katılmak istemez ya da muvafakatname vermeyecek olursa tereke temsilcisi atanarak davaya devam edilmesi gerekecektir60.

Dava sırasında davacının vefat etmesi ve mirasçıları davaya dahil edilmek suretiyle yargılamanın sonuçlandırılması halinde hükmün müteveffa davacı lehine değil mirasçıları lehine miras payları oranında oluşturulması gerekmektedir61.

İşe iade talepli davalarda davacının yargılama sırasında vefatı halinde, işe iade ve işe başlatmama tazminatı talepleri yönünden dava konusuz kalacak; feshin

59 Y22HD., 2017/40312 E., 2017/21546 K., 12.10.2017 T.; Y9HD., 2017/1433 E., 2017/3602 K., 09.03.2017 T.: “en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Bu durumda , yargılama sırasında vefat eden davalının dava ehliyeti sona erdiğinden ve yasal mirasçıları tarafından da davalının mirası reddedildiğinden mirasın, TMK'nun 612. maddesi gereğince Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerekir. ... Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davacıya talebi halinde yetki verilerek yetkili Sulh Hukuk Hakiminden mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi sağlanmalı, mahkemece mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunmalıdır.”

60 Y9HD., 2014/33653 E., 2016/10474 K., 26.04.2016 T.; Y22HD., 2016/17598 E., 2016/21522 K., 29.09.2016 T.: “Mahkemece, davacının mirası reddetmeyen mirasçılarının tamamı davaya katılmadan, izinleri alınmadan veya terekeye temsilci atanmadan ve murisin eşinin feragat beyanı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması isabetli olmamıştır. Mirası reddetmeyen tüm mirasçıların davaya iştirak veya muvafakatlarının sağlaması ya da terekeye temsilci tayin ettirmesi konusunda mehil verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”

61 Y9HD., 2020/3389 E., 2020/19730 K., 23.12.2020 T.

geçersizliğinin tespiti halinde boşta geçen süre ücretinin mirasçıları lehine hükmedilmesi gerekecektir62.

c. Tüzelkişiliğin Sona Ermesi

Tüzel kişiliğin sona ermesi ile birlikte taraf ehliyeti de son bulur. İşçi işveren uyuşmazlıklarında işveren konumundaki ticari şirketlerin yargılamanın devamı sırasında ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliklerinin sona erdiği görülebilmektedir. Bu durumda taraf ehliyeti kalmayan ticari şirketin ihyası için dava açmak üzere süre verilmesi, bu davanın sonucunun beklenerek taraf ehliyetine ilişkin dava şartının değerlendirilmesi gerekecektir63. Açılacak dava neticesinde şirketin ihyasına karar verilecek olursa şirket yeniden tüzel kişilik kazanacak64, böylelikle tasfiye memurları temsiliyetiyle davaya devam edilebilecektir. Davalı şirketin dava tarihinden önce tüzel kişiliğinin sona erdiğinin anlaşılması halinde yine aynı şekilde şirketin ihyası için dava açmak üzere süre verilmesi yoluna gidilmesi gerekmektedir.

Davacı tarafın ticari şirket olması durumunda ise ikili bir ayrıma gitmek gerekir.

Davacı şirket dava tarihinden önce ticaret sicilinden terkin edilmekle tüzel kişiliğini kaybetmiş ise, bu durumda taraf ehliyeti bulunmadığından davanın HMK’nın 115/2.maddesi gereği usulden reddine karar verilmesi gerekir65. Buna karşılık davacı şirket dava tarihinden sonra ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliğini ve dolayısıyla taraf ehliyetini kaybetmiş ise, bu durumda davacı şirketin ihyası için dava açmak üzere süre verilmesi gerekecektir66.

Dava sırasında, taraf şirketin henüz ticaret sicilinden terkin edilmemekle birlikte tasfiye haline girmesi mümkündür. Bu halde, şirketin tüzel kişiliği devam

62 Y22HD., 2017/33082 E., 2017/13963 K., 13.06.2017 T.

63 Y9HD., 2017/19268 E., 2020/18998 K., 17/12/2020 T.

64 Atıcı, 254.

65 Y12HD., 2018/13185 E., 2018/9332 K., 08.10.2018 T.

66 Y3HD., 2017/5408 E., 2019/1551 K., 26.02.2019 T.

edeceğinden67, şirket taraf ehliyetini kaybetmeyecek ve yukarıda açıklanan ihya prosedürünün işletilmesine gerek bulunmayacaktır68. Ancak bu durumda, taraf şirketin tasfiye memurunca temsiliyetiyle davaya devam olunacaktır69.

d. Adi Ortaklıkta Taraf Ehliyeti

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620.maddesine göre adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Adi ortaklıkların tüzel kişilikleri ve dolayısıyla hak ehliyetleri ve taraf ehliyetleri bulunmamaktadır70.

Adi ortaklıkların tarafı bulunduğu uyuşmazlıklarda, davanın tüm ortaklar tarafından birlikte açılması gerekmektedir. Zira ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeylerin, alacakların ve ayni hakların ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olacağını öngören Türk Borçlar Kanunu’nun 638.maddesine göre adi ortaklıkta elbirliği mülkiyeti söz konusudur. Alacak ve haklara elbirliği ile malik olan ortakların, söz konusu alacak ve haklardan doğan davayı birlikte açmaları gerekir71. Dava, adi ortakların tamamı tarafından açılmamışsa, doğrudan taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddi yerine davada taraf olmayan ortağın davaya muvafakatini sağlamak üzere davacı tarafa süre verilmesi gerektiği kabul edilmektedir72. Hatta Yargıtay, davada taraf olmayan ortağın davaya muvafakat vermemesi halinde eldeki davayla birleştirilmek üzere muvafakat vermeyen ortak hasım

67 Atıcı, 253.

68 Kuru, 113.

69 Y10HD., 2019/5799 E., 2021/583 K., 21.01.2021 T.

70 Kuru, 114; Atıcı, 276.

71 Kuru, 114; Atıcı, 276.

72 Kuru, 114; Atıcı, 276.

gösterilmek suretiyle yeni bir dava açması için davacı tarafa süre verilmesi gerektiğini belirtmektedir73.

İşveren tarafta adi ortaklığın bulunduğu iş ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda davalı olarak tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklık gösterilmiş ise; bu durum HMK’nın 124.maddesi uyarınca kabul edilebilir bir yanılgı olarak kabul edilerek ortaklığı oluşturan gerçek ya da tüzel kişilerin tamamının davada yer almasının sağlanması için davacı tarafa süre verilmesi; bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra davaya devam edilmesi gerekmektedir74.

Davada, adi ortaklığı oluşturan ortaklardan yalnızca bir ya da birkaçına husumet yöneltilmesi halinde taraf ehliyeti, davanın türüne göre farklı değerlendirilecektir.

Alacak ve tazminat davalarında, Türk Borçlar Kanunu’nun 638/3.maddesi uyarınca, adi ortaklığı oluşturan ortakların müteselsil sorumluluğu bulunduğundan, ortakların tamamına karşı husumet yöneltilmesi gerekmez; davalı olarak gösterilen ortak ya da ortaklar, işçiye karşı tüm alacak ve tazminat miktarı yönünden müteselsilen sorumlu olur75. Buna karşılık işe iade talepli davalarda, işveren tarafında adi ortaklık bulunuyorsa, dava konusu para olmayıp ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan, adi ortaklığı oluşturan ortakların tamamının taraf olarak gösterilmesi gerekmektedir76. Ortaklardan bir ya da birkaçı taraf olarak gösterilmiş ise, bu durum da HMK’nın 124.maddesi uyarınca kabul edilebilir bir yanılgı olarak kabul edilerek davacı tarafa adi ortaklığı oluşturan tüm gerçek ya da tüzel kişilere husumet yöneltilmesi için süre verilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi

73 Y15HD., 2018/5504 E., 2019/4133 K,. 24.10.2019 T.: “davacıya adi ortaklık sözleşmesi ibraz ettirilip adi ortaklığı oluşturan şirket ve gerçek kişilerin davaya muvafakatlerini sağlamak, muvafakat vermemeleri halinde eldeki dava ile birleştirilmek üzere dava açması için yeterli ve kesin süre verilip bu şekilde taraf ehliyeti ve teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken...”

74 Y9HD., 2018/8407 E., 2021/168 K., 11.01.2021 T.

75 Y9HD., 2016/21583 E., 2016/18862 K., 31.10.2016 T.: “Somut uyuşmazlıkta davacı para alacaklarına ilişkin olarak adi ortaklığa değil, ortaklığı oluşturan ve müteselsilin sorumluluğu bulunan davalı şirkete karşı dava açmıştır. Davalının müteselsil sorumluluğu ile yukarda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında sorumluluğu ve taraf sıfatı bulunmaktadır. Esas hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde usulden ret kararı verilmesi hatalıdır.”

76 Kar, İş Yargılaması, 324.

gerekmektedir77. Ancak böyle bir durumda, adi ortaklığı oluşturan gerçek ya da tüzel kişiler yönünden arabuluculuk yoluna başvurulup başvurulmadığına göre dava şartının sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesi gerekir.

e. Konut Kapıcıları-Kat Malikleri Uyuşmazlıklarında Taraf Ehliyeti

4857 sayılı İş Kanunu’nun 110.maddesi atfıyla 03.03.2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Konut Kapıcıları Yönetmeliği’nin 3.maddesine göre konut kapıcısı; anataşınmazın bakımı, korunması, küçük çaptaki onarımı, ortak yerlerin ve döşemelerin bakımı, temizliği, oturanların çarşı işlerinin görülmesi, güvenliklerinin sağlanması, kaloriferlerin akılması ve bahçenin düzenlenmesi ve bakımı ve benzeri hizmetleri gören kişidir. Aynı maddeye göre işveren, konutun maliki veya ortaklarını; yönetici ise işveren vekili olarak hareket eden kişiyi ifade eder.

Yönetmeliğin 4.maddesi uyarınca yönetici, İş Kanunu ve bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasında ve yargı uyuşmazlıklarında işveren temsilcisidir.

Kat malikleri kurulunun veya uygulamada görüldüğü üzere apartman yönetiminin tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyetleri bulunmadığından78, konut kapıcıları ile işveren kat malikleri arasındaki iş ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda kat malikleri kurulunun veya apartman yönetiminin taraf olarak gösterilmesi halinde HMK’nın 124.maddesi uyarınca davanın doğru hasma yöneltilmesi için davacı tarafa süre verilmeli79; aksi halde davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmelidir.

Bu tür davalar, kat maliklerinin tamamına husumet yöneltilmek suretiyle açılabileceği gibi, Konut Kapıcıları Yönetmeliği’nin 4.maddesi uyarınca yönetici işveren temsilcisi konumunda bulunduğundan yalnızca yöneticiye husumet yöneltilerek

77 Y22HD., 2019/7584 E., 2019/19835 K., 24.10.2019 T.

78 Kuru, 117; Atıcı, 281.

79 Y22HD., 2017/24385 E., 2019/17681 K., 30.09.2019 T.

açılması da mümkündür. Ancak, husumet yöneticiye yöneltilmiş olsa dahi, davanın kabulü halinde yönetici aleyhine hüküm kurulamaz; hükmolunan alacak ya da tazminatların kat maliklerinden eşit olarak tahsiline karar verilmesi gerekmektedir80.

Konut kapıcıları tarafından açılan dava tüm kat maliklerine ya da sadece kat maliklerini temsilen yöneticiye karşı açılması gerekir81. Konut kapıcısı tarafından kat malikleri hasım gösterilerek dava açılması halinde, Mahkemece tüm kat malikleri araştırılarak davada taraf olmayan kat maliki bulunuyor ise bu kişilerin davaya dahil edilmesi için davacıya süre verilmesi, süresi içinde kat maliklerinin davaya dahil edilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.