• Sonuç bulunamadı

TÜRK DIŞ POLİTİKASINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Türk dış politikasının analizi yapılırken, Türkiye’nin en çok coğrafi konum, askeri ve ekonomik yapı, tarihi doku, ulusal özellikler183 ve liderlik unsurundan184 etkilendiği birçok yazar tarafından ortaya konmuştur.

Napolyon’un da söylediği gibi, “Bir devletin yeryüzünde işgal ettiği alan, yani coğrafi konumu, o devletin kaderini tayin eder”.185Bu durum sabit olan bir güç unsurudur. Türkiye’nin coğrafi konumu da bu açıdan önem arz etmektedir. Türkiye iki kıtada da toprağı olan, Rusya ve Mısır ile birlikte üç ülkeden biridir.186 Anadolu, üç büyük kıtanın, Asya, Avrupa ve Afrika’nın, geçiş noktasında ve doğu- batı doğrultusunda bulunan tek yarımadadır.187 Bu da ona aynı anda Asya, Avrupa, Ortadoğu ve hatta bir Avrasya ülkesi olma özelliği kazandırmaktadır.188 Türkiye aynı zamanda Avrasya’da birinci kara ulaşım yolu olan İpek Yolu üzerindedir.189Aynı zamanda Karadeniz ve Kafkasya’nın güneyinde, Rusya’dan Arap ülkelerine giden yolun üzerinde, Akdeniz’in doğusunda da Batıdan Ortadoğu ülkelerine ve Hint Yarımadası’na açılan yolun başındadır.190 Türkiye’nin denizlere göre konumu da önemlidir. Bildiğimiz gibi Türkiye, Anadolu ve Trakya olmak üzere iki yarımadadan oluşmaktadır.191 Karadeniz, Akdeniz, Hazar Denizi ve Ege Denizi olmak üzere dört denizin havzasına hâkim olup, İstanbul, Çanakkale Boğazlar ve Süveyş Kanalı’nın

183 Müslüm GÜZEL, “Ulusal Özelliklerin Türk Dış Politikasına Yansımaları”, Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları, ed. Mehmet S. EROL, Ankara: Barış Kitabevi, 2011, s. 40

184 Ertan EFEGİL, “Türk Dış Politikası Karar Verme Sürecini Etkileyen Faktörler”, Dış Politika Teorileri Bağlamında Türk Dış Politikasının Analizi, ed. Ertan EFEGİL, Rıdvan KALAYCI, Cilt: I, Ankara: Nobel Yayıncılık, 2012, s. 91

185 Kamran İNAN, a.g.e., s. 15

186 Suat İLHAN, Jeopolitik Duyarlılık…, s. 56

187Oral SANDER, Türkiye’nin Dış Politikası, 3. Baskı, der. Melek FIRAT, Ankara: İmge Kitabevi, 2006, s. 80

188 Ali KÜLEBİ, Türkçe Jeopolitik, Ankara: Berikan Yayınevi, 2009, s. 5

189 Kenan ERZURUMLU, a.g.e., s. 103

190 Haluk A. ÜLMAN, “Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler (1923- 1968)”,…, s. 267

191 İbrahim GÜNER, “Türkiye’nin Coğrafi Konumu Sınırları ve Jeopolitiği”, Türkiye Coğrafyası ve Jeopolitiği, ed. Hakkı YAZICI, Mehmet K. KOCA, 3. Baskı, Ankara: Pegem Akademi, 2012, s. 14

33 kontrol noktasında bulunmakta ve Messine, Bab-ül Mendeb, Hürmüz ve Cebelitarık Boğazları üzerinde de dolaylı bir etkiye sahiptir.192

Coğrafi açıdan diğer etkili bir faktör de komşularımızdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin dördü büyük devlet olmak üzere, yedi devletle sınırı vardı.

Yunanistan, Bulgaristan, SSCB, İran, İngiltere (Irak), Fransa (Suriye), İtalya (Oniki Ada). Bu durum İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bazı değişikliklere uğramıştır.

Başka bir deyişle Türkiye; Yunanistan, Bulgaristan,İran, Irak, Suriye, SSCBile komşu olmuştur. 193 Nihayet 1990’lardan sonra da SSCB’nin dağılmasıyla, günümüzdekikomşuları arasında karadan; Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan (Nahcivan), İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan; denizden; Rusya, Romanya, Moldova ve KKTC bulunmaktadır.194 Komşu sayımızın böylesine fazla olması ise şüphesiz birçok sorunu beraberinde getirmektedir.195

Bu coğrafi özellikler Türkiye’ye bir yandan avantaj kazandırmakta diğer yandan da çatışmaların ortasına taşımaktadır.196 Batılı devletlerin Orta Doğulu devletlerle ilişki kurabilmesinin en kısa yolu ise Türkiye’dir.197 Zira zengin ve aynı zamanda enerji yoksunu Batı ile büyük petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip Ortadoğu/ Orta Asya arasında çok önemli bir geçit noktasındadır.198 Bu durum Türkiye’nin jeopolitik önemini vurgularken, tehlikelerin de artmasına neden olmaktadır.199Bu anlamda Türkiye’nin en büyük tehdit unsurları ABD ve Avrupa devletleri olduğu söylenebilir.

Sonuç olarak dünya üzerinde Türkiye’yi bir merkez olarak düşünürsek, etrafının çok az bir kısmının dost ve fakat büyük çoğunluğunun düşman devletleri barındıran bir tehlike çemberiyle sarılı olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’nin bu denli stratejik öneme sahip jeopolitik konumu, devleti tehdit ve baskılara maruz bıraktığı gibi, yeri geldiğinde zor kararlar almaya da mecbur bırakmıştır. Bunun en büyük örneği de İkinci Dünya Savaşı öncesinde ve sırasında savaşan tarafların Türkiye’yi

192 Kenan ERZURUMLU, a.g.e., s. 103

193 Oral SANDER, Türkiye’nin Dış Politikası...,s. 81

194 Nejat TARAKÇI, a.g.e., s. 27

195 Baskın ORAN, “Türk Dış Politikasını Etkileyen Temel Ögeler”, Türk Dış Politikası, Cilt: I, 20.

Baskı, ed. Baskın ORAN, İstanbul: İletişim Yayınları, 2015, ss. 24- 25

196 Ertan EFEGİL, a.g.m., s. 90

197 Suat, İLHAN, Jeopolitik Duyarlılık…, s. 57

198 Ayhan KAMEL, 1923’ten Günümüze Türk Dış Politikası Diplomasisi, İstanbul: İnkılap Kitabevi, 2014, s. 21

199 Ali KÜLEBİ, a.g.e., s. 8

34 yanlarına çekmek için giriştiği muazzam çabalar ve Türkiye’nin tüm bunlar karşısında takındığı tavırlardır. Dolayısıyla Türkiye’nin böyle bir ortamda uygulayacağı dış politika hayati önem taşımaktadır.200

Dış politikada geçmişten günümüze önem arz eden diğer önemli bir faktör de ekonomi ve ekonomik ilişkilerin yapısıdır. Zira ekonomik çıkar, dış politikanın savunmadan sonra gelen en önemli hedefidir.201 Türkiye ise ekonomik menfaatin sağlanması konusunda genellikle zayıf kalmıştır.

Osmanlı Devleti’nin ekonomik sorunlarını da devralan yeni Türkiye için ekonomik kalkınmayı sağlamak öncelikli hedeflerden biri olmuştur. Atatürk, Osmanlı Devleti’nin zayıflamasının ve Birinci Dünya Savaşı’na girmesinin temel sebeplerinden birinin kapitülasyonlar ve dışa bağımlılık olduğunun bilinciyle, öncelikle bu durumu düzeltecek girişimlerde bulunmuştur. 1923 tarihli İzmir İktisat Kongresi sonrası belirlenen ekonomi politika, bazı çevrelerce her ne kadar liberal bir sistem olarak algılansa da özel girişimi teşvik etmekle birlikte temel olarak“millileştirme” üzerine planlanmış ve bu doğrultuda birçok gelişme elde edilmiştir. 202 Fakat elde edilen bu gelişmeler ekonominin gelişmesine katkı sağlayamamış ve o nedenle 1930 tarihli iktisadi programın TBMM’ye sunulmasıyla devletin ekonomiye müdahale etmesi ve düzenlemesinin öngörüldüğü devletçilikilkesi benimsendi.203

Askeri güç, devletlerin varlıklarını devam ettirebilmesi ve uluslararası alanda saygı kazanabilmesi için en önemli unsurlardan birisidir.204 Türkiye’nin de oldukça fazla komşuya sahip olması ve bunların yarattığı tehdit ortamında, varlığını koruması; siyasi ve ekonomik güç unsurlarının desteğinde ancak güçlü bir orduya sahip olmasıyla mümkündür.205 Devletlerin uyguladıkları dış politikanın etkinliği, askeri gücünün büyüklüğüyle doğru orantılıdır. Niteliği ve niceliğiyle Türk ordusu da

200 Fahir H. ARMAOĞLU, “Türkiye’nin Jeopolitik Durumu”, Milli Işık, Cilt: III, Sayı: 27, Ankara, 1969, s. 7

201 Kamran İNAN, a.g.e., s. 21

202 Mustafa ALBAYRAK, “Atatürkçü Düşünce Sistemi ve Liberalizm Ekonomik ve Siyasal Bakımdan Bir Karşılaştırma Denemesi”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt IX, Sayı 18, Ankara, 1998, s.101

203Mustafa ALBAYRAK, “Atatürkçü Düşünce Sistemi ve Liberalizm Ekonomik ve Siyasal Bakımdan Bir Karşılaştırma Denemesi”…,ss. 101- 102

204 Emre CENGİZ, a.g.t., s. 30

205 Suat İLHAN, Türkiye’nin Jeopolitik Konumu ve Türk Dünyası, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1999, s. 59

35 dış politikanın daima en önemli güç kaynağı olmuştur. 206 Askeri güç, başvurulmayacak olsa da, “kuvvet gösterisi” ya da “caydırıcılık” anlamında, devletlerin davranışlarını önemli ölçüde sınırlandırmaktadır.207Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’na aktif olarak girmese bile ki savaşın sonuna doğru dâhil olmuştur,ordusunu hazır ve silah altında tutması, herhangi bir tehdit durumunda savaşa girebileceğini, tehdit unsuru olan devletlere göstermek amacıyla caydırıcı nitelik taşımıştır.208 Öyle ki, İkinci Dünya Savaşı esnasında, Türkiye’den gidiş daha kestirme olduğu halde Almanya, Kafkas petrollerine Kuzey Afrika’dan gitmeyi tercih etmiştir.209

Bir devletin dış politikasında ve özellikle milli güç değerlendirmelerinde dikkate alınması gereken diğer önemli bir faktör de ulusal karakterdir. Bu unsurun diğer devletlerde olduğu gibi,Türkiye’nin uyguladığı dış politika ve aldığı kararlarda geçmişten günümüze önemli etkileri olmuştur. Örneğin: Türk milleti, Kurtuluş Savaşı’nda çok zayıf durumundaki bir ordudan, üç yıl içinde büyük bir ordu yaratmışsa, bunu ulusal karakterine borçludur.210 Aynı şekilde, altı ayda zor geçileceği öngörülen Afyon’daki Yunan savunma mevzilerini, Türk ordusunun üç gün gibi kısa bir sürede geçmişse, tam anlamıyla ulusal karakter, moral, azim ve inançla ilgilidir.211

Devletlerin dış politikalarında yukarıdaki faktörler kadar etkili olan ve psikolojik bir faktör olarak kabul edilen liderlik unsuru da son derece önemlidir.212 Türkiye de bu devletlerin içerisinde yer almaktadır. Bu unsur, maceracı ve hayalperest liderlerin peşinden giden milletler için ne kadar dezavantaj ise, gerçekçi ve sağduyulu bir lider çıkarabilmiş devletler için bir o kadar avantajlı bir durumdur.213 Bu açıdan Türkiye, şanslı devletler arasında yerini almaktadır. Bunun en bilinen örneği, Kurtuluş Savaşı’nda dünyanın büyük güçlerine meydan okuyarak, savaşı kazanıp bağımsızlığını himaye eden, sonrasında devlet içinde rasyonalist ve pragmatik adımlarla devrimler yapan, toplumu çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmak için hayatının son demine kadar gayret eden, barış zamanında ise her zaman

206 Kamran İNAN, a.g.e., s. 22

207 Suat İLHAN, Türkiye’nin Jeopolitik Konumu ve Türk Dünyası…, s. 57

208 Yüksel YENTÜRK, a.g.t., s. 20

209 Suat İLHAN, Türkiye’nin Jeopolitik Konumu ve Türk Dünyası…, s. 57

210 Nejat TARAKÇI, a.g.e., s. 35

211 Nejat TARAKÇI, a.g.e., s. 37

212 Ertan EFEGİL, a.g.m., s. 91

213 Bahar T. HURMİ, a.g.m., s. 138

36 kararlılığını ve devletinin milli çıkarlarını korumak üzere günümüze kadar etkinliğini koruyan dış politika ilke ve stratejilerini inşa eden Atatürk’ten başkası değildir.

Atatürk, yaşadığı döneme damgasını vurmuş ve bu yönüyle tüm dünyada hayranlık uyandırmıştır. Örneğin 10 Kasım 1963 yılında, Amerikan Başkanı John F. Kennedy;

“Atatürk adı, bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihî başarılarını, Türk milletine ilham veren liderliğini, modern dünyayı ileri görüşle anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.”

diyerek Atatürk’e hakkı olan değeri vermiştir.214

Aynı şekilde Fransa eski Cumhurbaşkanı Eduard Herriot da Atatürk için;

“Atatürk gibi milletiyle kaynaşan, onun için didinen, acı çeken ve birçok güçlüklere rağmen onu asıl alınyazısını gerçekleştirmeye yönelten bir öndere tarihte pek az rastlanır.”

sözlerini sarfetmiştir.215

Türk dış politikasında liderliğiyle öne çıkan İkinci Dünya Savaşı sürecini yönlendiren bir diğer liderimiz de İsmet İnönü’dür. Bu konu ilerleyen bölümlerde daha ayrıntılı anlatılacak olup, şimdilik kısaca söz etmek yerinde olacaktır. İnönü döneminde de hem iç hem de dış politikada tek liderin ağırlığı modeli aynen devam etmiştir.216“Milli Şef” dönemi diye adlandırılan bu dönemde hem tecrübeli bir asker hem de siyaset adamı olması, İkinci Dünya Savaşı’nda izlediği başarılı denge politikasını açıklamaktadır. Aynı zamanda ihtiyatlı kişiliği de onu, temkinli ve rasyonel politikalar izlemeye teşvik etmiş, İkinci Dünya Savaşı’nda devletini savaş dışı tutmak için elinden geleni yapmıştır.217

1.5. TÜRK DIŞ POLİTİKASININ TEMEL İLKELERİ