• Sonuç bulunamadı

3.2. TÜRKİYE’NİN SAVAŞ ÖNCESİ BARIŞI KORUMA GİRİŞİMLERİ

4.1.4. İspanya İç Savaşı

1936-1939 yılları arasında İspanya’da çıkan iç savaş adeta İkinci Dünya Savaşı’nın bir provası niteliğindeydi.902 Zira bu iç savaş, İkinci Dünya Savaşı’nın doğrudan bir sebebini oluşturmasa da dünya savaşına müdahil olan devletleri işaret etmesi anlamında büyük önem taşıyordu.903

İspanya’nın yakın geçmişine bakacak olursak, 20. yüzyılın başında krallıkla yönetilen İspanya’da, anayasal yönetimin uygulandığı 1902- 1923 yılları arasında 33 hükümet görev yapmış ve siyasi istikrarsızlıkların üzerine ekonomik sıkıntıların da eklenmesi üzerine, Eylül 1923’te ordu yönetime el koymuş ve Krala dokunmamakla birlikte, başbakanlığa General Primo de Rivera getirilmişti.904 Faşist bir diktatörlük kuran Rivera, ekonomik sorunlara çare getirdiyse de siyasi anlamda sağ- sol çatışmalarının, merkezi zayıflatması sonucunda istifa etmiş ve 1931 Nisan’ında solcu ve cumhuriyetlerin seçimi kazanmasıyla, tekrar Cumhuriyet rejimine dönülmüştür.905Yeni hükümetin başbakanı olan Azana, kiliseye karşı olup, kilise okullarını kapatmış ve mallarına el koymuştu. Ayrıca toprak reformlarını geciktirmesi, köylünün zenginlerin topraklarını güç kullanarak ele geçirmiş ve huzursuzluklar baş göstermişti. Tüm bu solcu hareketlere karşı sağcı tepki de gecikmemişti. Solcuların 1933 seçimlerini kaybetmesinin hemen sonrasında Kralcıların monarşi istemesi üzerine sağcı Falanjistler bir güç olarak doğmuş ve bunlar İtalya’nın Faşist Partisi’ni örnek almışlardı. Bu olanlara karşı solcuların tepkisi sonucunda ülkede isyanlar ve ayaklanmalar baş göstermiş, 1936 seçimini de de solcular kazanmıştı.906 Azana bu seçimden sonra bir “Halk Cephesi” hükümeti kurmuştur. Bundan sonra ayaklanmalardan dolayı hapse atılan solcular tahliye edilmiş ve kendilerine güvenilmeyen askeri şefler görevden alınmıştır. İdare ve

902 Oral SANDER, Siyasi Tarih (1918- 1994 II),…, s. 55

903Şevket OVALI, a.g.m., s. 266

904 Hakkı UYAR, a.g.e.,s. 33

905Kamuran GÜRÜN, Savaşan Dünya ve Türkiye,…,s. 421

906 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., ss. 264- 265

153 adliyede de bir temizliğe girişilmiş ve Genel Kurmay Başkanı Fransisco Franco Kanarya Adaları’na sürgün edilip, birçok asker emekliye sevk edilmiştir.907

Yeni hükümetle birlikte ülkedeki sağ- sol çatışmaları devam etmekte ve 13 Temmuz 1936’da sağcı lider Calvo Sotelo’nun öldürülmesi sonucu zincirleme gelişen olaylar, General Fransisco Franco’nun 17 Temmuz’da yönetime el koymasına sebep olmuştur. Bu olay sonrası ülke ikiye bölünmüş ve Falanjistler’in de içinde bulunduğu sağ kesim, cumhuriyetçilere karşı mücadeleye başlamıştır. Kısa zamanda ülkeye hâkim olmayı planlayan Franco, 18 Temmuz’da “Las Palmas Manifestosu”n yayınlayarak, kendisine yakın gördüğü devletlerden yarım istemiş ve dolayısıyla bu isyan, uluslararası bir sorun haline gelmiştir.908

Savaşta, köylüler, işçiler, komünistler, sosyalistler, anarşistler ve sendikalistler Cumhuriyetçilere katılmıştı. İspanya’nın tarım ve maden bakımından zengin bölgeleri Cumhuriyetçilerin elindeydi. Ama askeri açıdan Cumhuriyetçiler çok zayıftı. Buna karşın ordunun bütün subay kitlesi Milliyetçilerin yanındaydı ve Milliyetçiler muntazam bir askeri kuvvete sahipti.909

İtalya ve Almanya, İspanya’ya geciktirmeksizin yoğun bir yardımda bulunmuştur. Esasen o sıralarda İspanyol isyancılarının İtalyan ve Alman faşist diktatörlerinin kuklası olduğu düşünülmekteydi. Almanya ve İtalya’nın isyancılara özellikle hava askeri teçhizat yardımı oldukça geniş boyutlara ulaşmıştı.910Diğer taraftan SSCB de, İtalya ve Almanya’nın aksine, sol kesimi desteklemiş ve bir İtalya kadar olmasa da sol kesime askeri teçhizat yardımı yapmıştır. Fakat yardımlarını gecikmeli yapılması, kesintiye uğraması, SSCB’nin İspanya’ya uzak olması ve deniz kuvvetlerinin yeteri kadar güçlü olmaması, SSCB’nin aktif savaşa katkısını engellemiştir.911

Fransa ve İngiltere ise bu iç savaş yaşanırken pasif kalmışlardır. Aslında İtalya ve Almanya’nın savaşa dâhil olması İngiltere ve Fransa için tehlike arz ediyordu. Çünkü bu durumda İngiltere’nin Akdeniz yolları kapanabilir, Fransa

907 Kamuran GÜRÜN, Savaşan Dünya ve Türkiye,…,ss. 424- 425

908Mehmet S. DİLEK, “Akdeniz’de Yaşanan Güvenlik Sorunu ve Büyük Güçlerin Politikası (1936- 1939)”, Turkish Studies İnternational Periodicak-l For The Languages, Literatıre and History of Turkish or Turkic, Volume 7/4, Fall 2012, Ankara, s. 1521

909 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., s. 265

910 A. J. P. TAYLOR, a.g.e., s. 168

911 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e., ss. 265- 266

154 doğudan olduğu gibi, güneyden de Mihverin baskısı altında kalabilir ve Afrika sömürgeleriyle bağlantısı kesilebilirdi. Diğer taraftan eğer savaşa karışırlarsa, bu iç savaşın bir dünya savaşına dönüşme ihtimali üzerinde yoğunlaşıyorlardı.912 Hatta bu yüzden İngiltere’nin ısrarıyla ilk önce İngiltere ve Fransa arasında 15 Ağustos 1936’da “Karışmaktan Kaçınma Demeci” yayınlanmış, daha sonra da “Karışmaktan Kaçınma Komitesi” kurulmuştur. İngiltere bu demeci ilk önce savaşla alakadar dört devlete; İtalya, Almanya, SSCB ve Portekiz’e sunmuş, bu devletler 21- 24 Ağustos 1936’da kabul ettikten sonra diğer Avrupa devletlerine de sunulmuştur. Diğer Avrupa devletleri de 26 Ağustos’ta onaylamış fakat İtalya, Almanya ve SSCB sözünü tutmamış, yardımlara başlamıştır.913 Bu arada Türkiye de bu savaştan ötürü kaygı duymuştur. Her ne kadar Habeşistan’ın işgalinden sonra İtalya, Türkiye’ye garanti verse de İtalya’nın çelişkili eylemleri Türkiye’yi rahatlatmaya yetmemiştir.

Bu durumda Türkiye de “Karışmaktan Kaçınma Anlaşması” na katılmış ve Akdeniz’de çıkabilecek tehlikelere karşı İngiltere ve Fransa ile uyumlu ve işbirliği içinde hareket etmeye gayret göstermiştir.914

Geçen zorlu mücadelenin ardından Milliyetçilerin Madrid’e girmesiyle, Franco galip gelmiş ve savaş sona ermiştir. Savaşın en önemli sonucu ise Avrupa’da bir faşist devletin daha doğmuş olmasıdır.915 Esasen bu savaşın neticesini, Almanya ve İtalya’nın politikaları değil, İngiltere ve Fransa’nın “politikasızlığı” belirlemiştir.

Çünkü Cumhuriyetçilerin, Milliyetçilere göre daha geniş kaynakları ve halk desteği vardı. Bunun yanı sıra Cumhuriyetçilerin meşru olmasından dolayı, uluslararası hukuk uyarınca hakettiği muameleyi görmüş olsaydı, silahlar Milliyetçilere değil de Cumhuriyetçilere aksaydı, ya da Milliyetçilere yapılan silah yardımı engellenebilseydi, Cumhuriyetçilerin bu iç savaştan galip çıkması kaçınılmazdı. 916 Sonuç olarak İspanya İç Savaşı, İtalya’nın faşizmine güç kazandırdığı gibi Hitler’i de memnun etmiştir. Çünkü bu sayede hem İtalya’nın Batılı devletlere yakınlaşma ihtimali ortadan kalkmış, hem de Fransa’nın faşist bir komşusu daha olmuştur. Ayrıca Hitler bu iç savaşın uzun sürmesinden faydalanmış ve

912 Oral SANDER, Siyasi Tarih (1918- 1994) II,…, ss. 55- 56

913İsmail SOYSAL, Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları (1920- 1945), Cilt: I, 3. Baskı, Ankara:

AKDTYK Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2000,s. 527

914 İsmail SOYSAL, “Türkiye’nin Batı İttifakına Yönelişi (1934- 1937)”…, ss. 143- 145

915 Antony BEST, a.g.e., s. 183

916 A. J. P. TAYLOR, a.g.e., s. 169

155 Avusturya ile Çekoslovakya’yı işgal etmiştir.917 Bu iç savaşın İkinci Dünya Savaşı’nı etkilemesi anlamında en önemli katkısı ise Almanya ve İtalya’nın savaş teknolojilerini deneme fırsatı bulması ve ideolojik bir mesaj vermesi olmuştur.918

4.1.5. 1929 Ekonomik Bunalımı

İkinci Dünya Savaşı’nı körükleyen nedenlerden biri de 1929’da yaşanan Dünya Ekonomik Krizi’dir. 1928’den sonra ABD’deki yüksek faiz oranları, yabancı yatırımları ABD’ye yönlendirmekteydi. Fakat 1929’daki Wall Street Krizi Avrupa’nın borç alabileceği son kaynağı kurutmuş ve tüm dünyada büyük bir buhranın yaşanmasına neden olmuştur. Bu krizde bankalar kapanmış, ulusal paralar değer yitirmiş ve üretim düşüşe geçmiştir.919 ABD de Avrupa ülkelerine verdiği krediyi kesmek zorunda kalmıştır. Bu durum Avrupa’da satın alma gücünde azalmaya yol açmış, fiyatlar düşmüş ve işsizlik artmaya başlamıştır.920Bu krizden en çok etkilenen devlet ise Almanya idi. Çünkü Almanya, savaş borçlarını ABD’nin verdiği krediyle ödüyordu. Öyle ki, 1924’te ABD’nin desteğiyle yapılan Dawes Ödeme Planı, Almanya’ya önemli kolaylıklar sağlamıştı. Diğer taraftan 1929’da yapılan Young Planı da bu anlamda Almanya’nın imdadına koşmuştu.921

1929 Buhranı, hisse senetlerinin ucuza gitmesine sebep olmuş ve devletlerin Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra sağladığı birikimleri yok etmiştir. Bu da özellikle Almanya, İtalya ve Japonya gibi devletleri güç kullanarak yeni pazarlar aramaya itmiştir. Ayrıca devletler, bu kriz koşullarında kendilerini korumak için gümrük duvarları gibi ekonomik önlemler almak zorunda kalmış ve bu da milliyetçiliği beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra demokratik rejimlere sahip olan İtalya, Almanya ve İspanya gibi devletlerin yöneticilerinin uluslararası siyasi sorunların yanı sıra, ekonomik sorunlara da çözüm bulamaması

917 Mehmet T. AKAD, a.g.e., s. 264

918 Şevket OVALI, a.g.m., s. 266

919 Şevket OVALI, a.g.m., s. 262

920 Oral SANDER, Siyasi Tarih (1918- 1994, II),…, s. 42

921 Donald S. SOMMERVILLE, a.g.e., ss. 14- 15

156 faşizmin ve diktatörlerin yükselişini tetiklemiş, bu gelişmeler de İkinci Dünya Savaşı’nın çıkışında etkili olmuştur.922

4.2. İŞGALLER VE MİHVER İTTİFAKI