• Sonuç bulunamadı

2.4. KAMUOYU VE BASIN

3.1.5. SSCB ile İlişkiler

Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Zaferi, Rusya’da Bolşevik Devrimi’nin gerçekleşmesinde etkili olmuş, Çarlık Rusya’sı yıkılmış ve Sovyet

675 Fahir ARMAOĞLU, İsmail SOYSAL, a.g.m., s. 299

676 Sezen KILIÇ, Türk Basınında Hitler Almanya’sı (1933- 1945)…, s. 130

677 İlhan UZGEL, “Almanya ile İlişkiler”…, s. 303

678 Cemil KOÇAK, Türk- Alman İlişkileri 1923- 1939: İki Dünya Savaşı Arasındaki Dönemde Siyasal Kültürel Askeri ve Ekonomik İlişkiler…, ss. 153- 154

679 İlhan UZGEL, “Almanya ile İlişkiler”…, s. 303

680 Sezen KILIÇ, Türk- Alman İlişkileri ve Türkiye’deki Alman Okulları (1852’den 1945’e Kadar)…, s.

130

681 Fahir ARMAOĞLU, İsmail SOYSAL, a.g.m., s. 300

682 İlhan UZGEL, “Almanya ile İlişkiler”…, s. 304

114 Rusya kurulmuştur. Böylece savaş sonrası kuruluş süreci başlayan yeni Türk Devleti’nin emperyalizme karşı ortak hareket edeceği yeni dost bir devlet belirmişti.

Georges Çiçerin’in 15 Şubat 1919’da Osmanlı Devleti’ne gönderdiği muhtıranın sonunda Rus ve Türk halklarının dostluğundan söz etmesi, iki devlet arasında başlayacak barış sürecinin ilk görüntüsünü oluşturuyordu. 683 Bundan sonra Atatürk’ün 26 Nisan 1920’de Lenin’e yazdığı mektup Türkiye ile SSCB ilişkilerinin resmi bir başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bu mektupta diplomatik ilişkilerin tesisi teklif edilmiş, SSCB’den Türkiye’nin yürüttüğü bağımsızlık savaşında yardım istemiştir. Bunun karşılığında da Türkiye, SSCB ile birlikte emperyalist güçlere karşı birlikte mücadele verecekti.684 3 Haziran 1920’de Çiçerin’in verdiği cevabi mektupla, SSCB, Türkiye’yi resmen tanımış ve iki devlet arasındaki diplomatik ilişkiler resmen başlamıştır.685 Türkiye, Kurtuluş Savaşı’nda İtilaf Devletleri’ne karşı savaşırken, SSCB de hemen hemen aynı devletlerle mücadele halindeydi. Bu durum da SSCB ile Türkiye arasında 16 Mart 1921’de Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması’nın (Moskova Antlaşması) imzalanmasında etkili olmuştur. Bu anlaşma ile SSCB, Sevr Antlaşması’nı reddetmiş, Türkiye’nin Misak-ı Millî sınırlarını tanımış, kapitülasyonların kaldırılmasını tanımış ve aynı zamanda Türkiye- SSCB sınırı kesin olarak belirlenmişti.686 Öyle ki, bu antlaşmaya son verilmemiş olması sebebiyle, günümüzde de yürürlükte olup, sembolik bir değer taşımaktadır.687 Bundan sonra iki devlet arasında bir dayanışma inşa edilmiş ve bu durum Lozan Konferansları sırasında da devam etmiştir. Konferans sırasında SSCB, Türkiye’nin Musul, Hatay ve özellikle Boğazlar konusunda İngiltere ve Fransa’ya karşı desteklemiştir.688

Lozan’dan sonra 1929 yılına gelene kadar Türk- Sovyet ilişkileri üç unsurun etkisi altında sürmüştür; bunlar Ticari ilişkiler, komünizm meselesi, Türkiye’nin Batı ile ilişkileri.689 Ticari ilişkiler ve Türkiye’nin Batı ile ilişkileri meselelerinin esası, SSCB’nin hem ticari hem de ekonomik yönden nüfuzu altında tutmak istemesine

683 Saime YÜCEER, “Atatürk Dönemi (1919- 1938) Türk- Rus İlişkilerinin Siyasal Boyutu”,

Atatürk’ten Soğuk Savaş Dönemine Türk Rus İlişkileri, I. Çalıştay Bildirileri 14- 15 Mayıs 2010, (çev.

İlyas KAMALOV, İrina SVİSTUNOVA), Ankara: AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi, 2011, s. 61

684 Aleksandr KOLESNİKOV,Atatürk Dönemi Türk- Rus İlişkileri, çev. İlyas KAMALOV, Ankara:

AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi, 2010, s. 27

685 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e.,s. 311

686 Rıfat UÇAROL, a.g.e., s. 257

687 İsmail SOYSAL, Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz (1919- 1993), İstanbul: Eren Yayıncılık, 1993, s. 129

688 Kamuran GÜRÜN, Savaşan Dünya ve Türkiye…, s. 153

689 Atilla SANDIKLI, a.g.e., s. 80

115 karşın Türkiye’nin Batı’ya yönelmesiydi. 690 Komünizm meselesi ise, Türkiye komünizm hareketlerine karşı hassas davranmış fakat SSCB bundan hoşnut kalmamıştır. Bu bağlamda iki devlet arasında sıkıntılar olmuştur.691

Türkiye ile SSCB arasında cereyan eden bu sorunlara rağmen SSCB Türkiye’ye önemsemeye devam etmiştir. Bu anlamda iki devlet arasında 17 Aralık 1925’te Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması ve üç Protokol imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre; taraflardan biri üçüncü bir devlet tarafından saldırıya uğrarsa, diğer devlet tarafsız kalacak, iki devlet birbirine saldırmayacak ve birbirlerine karşı kurulan hiçbir ittifakta yer almayacaktır.692 Türkiye ve SSCB’yi böyle bir anlaşmayı tesis etmeye iten nedenler vardı. Bunlardan birincisi, Musul anlaşmazlığında Milletler Cemiyeti ve İngiltere’nin Türkiye’ye karşı tutumuydu. Zira Cemiyet 16 Aralık 1925’te Musul hakkında Türkiye aleyhine karar vermişti. Diğer bir neden de 1 Aralık 1925’te Almanya’nın SSCB’den uzaklaştırılması sonucunu doğuran Locarno Antlaşması’nın yapılmasıydı. İşte bu gelişmeler Türkiye ve SSCB’yi birbirine daha da yakınlaştırmıştı.693

Türkiye ile SSCB arasındaki ticaret hacmi ve ekonomik ilişkiler siyasi ilişkileri kadar gelişmiş değildi. O dönemde SSCB’nin ekonomik anlamda sadece Türkiye’yi değil, diğer Doğu devletlerini de tatmin edecek bir durumu yoktu. Diğer taraftan İngiltere’nin Türk- Sovyet yakınlaşmasını engellemek adına giriştiği ekonomik boykotlar iki devleti birbirine daha da yaklaştırmıştır.694 Bu doğrultuda Kasım 1926’da Aras, bazı siyasi ve ekonomik konuları görüşmek üzere Odessa Limanı’na gitmişti. Bu yoğun görüşmeler sonucunda da iki devlet arasında bir ticaret anlaşması yapılmasına karar verilmiştir.695 11 Mart 1927’de imzalanan Ticaret ve Seyri Sefain Antlaşması’yla, iki devlet arasındaki ekonomik ilişkilerin hukuki zemini

690 Atilla SANDIKLI, a.g.e., s. 80

691 Fahir. H. ARMAOĞLU, a.g.e.,ss. 329- 330

692 Hamit ALİYEF, “Kemal Atatürk’ün Türkiye ile Sovyetler Birliği Arasında Dostluğun Kurulması ve Sağlamlaştırılmasındaki Rolü”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt:

XXXVI, Sayı: 1, Ankara, Ocak, 1931, s. 82

693 Kamuran GÜRÜN, “17 Aralık 1925 Türk- Rus Anlaşması”, Türk- Rus İlişkilerinde 500 Yıl 1491- 1992, Ankara: AKDTYK Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1999, ss. 185- 186

694 Mehmet GÖNLÜBOL, Cem SAR, “1919- 1939 Yılları Arasında Türk Dış Politikası”…, s. 79

695 Barış ERTEM, “İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye- Sovyetler Birliği İlişkileri ve Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri ile Yakınlaşmasına Etkileri”, Turkish Studies International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 8/7, Ankara, Summer 2013, s. 159

116 oluşturulmuştur ve genel anlamda iki devlet arasındaki ticaretin temel gerekleri hakkında bazı hükümler kabul edilmiştir.696

Türkiye ve SSCB arasındaki olumlu gelişmelerden biri de 29 Nisan 1926’da Ankara’da yeni SSCB büyükelçiliğinin açıklanması ve ardından iki devlet arasındaki sınırın kesin olarak belirlenmesine dair bir Protokol’ün imzalanmasıdır.697 Diğer taraftan Mart 1928’de SSCB Türkiye’yi, MC Cenevre Silahsızlanma Konferansı’na davet etmişti. Burada Türkiye, Briand- Kellog Paktı ve Litvinov Protokolü’ne katılarak, SSCB ile paralel hareket etmiştir.698 Ayrıca 17 Aralık 1929’da iki devlet arasında, 1925 Dostluk Antlaşması’nın iki yıl uzatılmasını ve taraflar birbirlerinin deniz ve kara komşuları ile bir anlaşma yaparken diğerinin onayının alınması gibi hususları düzenleyen bir Protokol imzalamışlardır.699

Tüm bunlara rağmen Türkiye- SSCB ilişkileri olumsuz etkileyen gelişmeler mevcuttu. Bunlardan ilki, 1928’de Türkiye’nin İtalya ile Dostluk Anlaşması imzalamasıydı.700 Diğer bir gelişme ise, Türkiye’nin 1928’de Osmanlı borçlarının ödenmesi ile ilgili sözleşmeyi imzalamasıdır. SSCB, Çarlık Rusya’sının borçlarını üstlenmediği için, Türkiye’nin bu yönde bir adım atması SSCB’yi rahatsız etmişti.701 1929 yılında Türkiye’de büyük çapta bir komünist tutuklamalarının yaşanması da iki ülke ilişkilerini zedelemiştir.702 Son olarak, 12 Ekim 1929’da İngiltere’nin Akdeniz donanmasının İstanbul’u ziyareti ve Atatürk’ün filo komutanını kabul etmesi de SSCB tarafından tepkiyle karşılanmıştır.703

1930’lara gelindiğinde Türkiye ve SSCB arasında işbirliği ilişkilerinin baskın olduğu söylenebilir. Aras, Eylül 1930 yılında Moskova’yı ziyaret etmişti.

Ekim 1930’da yayınlanan ortak bildiride; Türkiye ve SSCB’nin milletlerarası sorunlar hakkındaki görüşlerinin aynı olduğu, ikili ilişkilerinde de anlaşmalarına gölge düşürecek hiçbir sorunun bulunmadığı açıklanmıştır.704 Diğer taraftan 1925

696 Mitat ÇELİKPALA, “Sovyetler Birliği ile İlişkiler”, Türk Dış Politikası (1919- 2008), ed. Haydar ÇAKMAK, Ankara: Barış Platin Yayıncılık, 2008, ss. 208- 209

697 Erel TELLAL, “SSCB ile İlişkiler”, Türk Dış Politikası, Cilt: I, 20. Baskı, ed. Baskın ORAN, İstanbul: İletişim Yayınları, 2015, s. 317

698 Haluk F. GÜRSEL, Tarih Boyunca Türk- Rus İlişkileri, İstanbul: Baha Matbaası, 1968, s. 196

699 Faruk SÖNMEZOĞLU, İki Savaş Sırası ve Arasında Türk Dış Politikası…, ss. 301- 302

700 Kamuran GÜRÜN, Türk- Sovyet İlişkileri: 1920- 1953, Ankara: AKDTYK Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1991, s. 120

701 Mitat ÇELİKPALA, a.g.m., s. 210

702 Kamuran GÜRÜN, Türk- Sovyet İlişkileri: 1920- 1953…, ss. 121- 122

703 Erel TELLAL, a.g.m., s. 317

704 Saime YÜCEER, “Atatürk Dönemi (1919- 1938) Türk- Rus İlişkilerinin Siyasal Boyutu”,…, s. 89

117 Anlaşması ek protokoller ile 30 Ekim 1931’de 5 yıl için, 7 Kasım 1935’te de 10 yıl için tekrar uzatılmıştır.705 25 Nisan- 10 Mayıs 1932’de İsmet İnönü başkanlığındaki Türk Heyeti SSCB’yi resmen ziyaret etmiştir. Bu görüşmelerde siyasi ve ekonomik meseleler ele alınmıştır. SSCB, ekonomik olarak Batıya yaklaşan Türkiye’yi iktisadi gücüyle etkilemeye çalışıyordu. Bu amaçla SSCB Türkiye’ye 8 milyon dolarlık faizsiz geri ödemeli kredi açmıştır. Bu kredi protokolü de 21 Ocak 1934’te imzalanmıştır.706 Türkiye esasen SSCB’nin ekonomik ve sanayi gelişmişliğinden etkilenmiş ve ziyaretten sonra Türkiye’de devletçilik daha da pekişmiştir. Bu doğrultuda SSCB’den uzmanlar gelmiş ve ortak çalışmalar sonucunda Türkiye’de ilk defa bir “Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı” oluşturulmuştur.707 Bu görüşmelerde ayrıca, Türkiye hem SSCB’nin Balkanlar’da oluşturulacak pakta olan tereddütlerini kaldırmış, hem de Milletler Cemiyeti’ne üye olma konusunda SSCB’yi ikna etmiş ve bu doğrultuda Türkiye, 18 Temmuz 1932’de Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur.708 Fakat o sıralarda Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne üye olmasının iki devlet arasındaki ilişkilerin bozulmasına başlangıç olarak gösteren yorumlar mevcuttu ama bu yorumların yersiz olduğunu gösteren iki unsur vardı. Birincisi, Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne SSCB’nin onayıyla girmiş olması, ikincisi ise 1934’te SSCB’nin de Milletler Cemiyeti’ne üye olmasıyla iki devletin ortak bir platform işbirliği yapmalarıydı.709

1933- 1936 yılları arasında cereyan eden meselelerde de Türk- Sovyet dayanışması gözlemlenmiştir. Örneğin:1933’teki Cenevre Silahsızlanma Konferansı’nda Karadeniz Boğazının silahlardan arındırılması üzerine, Türkiye’nin Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nde istediği değişiklikler SSCB tarafından desteklenmiştir.710 Böylece Türk- Sovyet dostluğu daha da pekişmiştir. Zira Ekim 1933’te Türkiye’ye ziyarete gelen Mareşal Varşilov, dostluk gösterileriyle karşılanmıştır. Ziyaretini, Cumhuriyetin 10. yıl kutlamalarına denk getiren Varşilov, yaptığı konuşmada, Türk- Sovyet dostluğunun her türlü sınavdan geçtiğini dile

705 Kamuran GÜRÜN, “17 Aralık 1925 Türk- Rus Anlaşması”…, s. 187

706 Mustafa BALCIOĞLU, a.g.m., s. 425

707 Barış ERTEM, “İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türkiye- Sovyetler Birliği İlişkileri ve Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri ile Yakınlaşmasına Etkileri”,…, s. 160

708 Kamuran GÜRÜN, Türk- Sovyet İlişkileri: 1920- 1953…, ss. 128- 129

709 Erel TELLAL, a.g.m., ss. 319- 320

710 Hamit ALİYEF, a.g.m., s. 83

118 getirmiştir. Aynı şekilde TBMM açılışında Atatürk de aynı mahiyette bir konuşma yapmıştır.711

1934 yılına gelindiğinde ise Türk- Sovyet ilişkilerinin soğumaya başladığı görülmektedir. Bu yıldan sonra Türk- Sovyet politikalarının farklılaşmaya başladığının belirtileri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi Balkan Paktı’nın son aşamasında SSCB’nin çıkardığı gereksiz güçlüklerdi. Burada önemli olan nokta ise, SSCB’nin bu tavrının İtalyan- Sovyet Saldırmazlık Paktı’ndan sonra belirmiş olmasıydı. Türkiye de bu pakttan ziyadesiyle rahatsız olmuş ve bu paktın imzalanması, birçok açıdan 1925 anlaşmasını işlevsiz kılmıştı.712 Diğer bir işaret de Falih R. Atay’ın SSCB’ye son gidişinde bazı yüksek mevkili Rusların CHP’deki sağcılardan rahatsızlıklarını dile getirmeleridir.713 Fakat bunlara rağmen, Türkiye, SSCB ile arasını iyi tutmaya özen göstermiştir. Fakat Stalin’in, Türk dış politikasına egemen olan karşılıklılık, eşitlik ve bağımsızlık ilkelerini ihlal etme teşebbüsleri noktasında da tedbirsiz davranılmayacak ve gerekli önlemler alınacaktır. Bu bağlamda Türkiye SSCB’ye vazgeçilmez olmadığını hissettirecek, SSCB de Türk dostluğu konusunda bir zafiyet yaşanmadığını ve ilişkileri daha üst seviyelere taşıma niyetinde oldukları vurgusunu yapacaktır.714

Bununla birlikte Türkiye ile SSCB ilişkilerinde bir iniş ve güvensizlik yaşanmasına sebep olan bir olay da Montreux Boğazlar Sözleşmesi’dir. SSCB, gerek birebir görüşmelerde gerekse Türkiye’nin değişiklik isteğini dile getirdiği Cenevre Konferansı’nda, Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nden daha avantajlı gördüğü Montreux Sözleşmesi’ni desteklemiştir. Öyle ki, Türk Dışişleri’nin konuyla ilgili notasına, SSCB olumlu yanıt vermiştir.715 Fakat Sözleşme gereği 25 bin tonluk gemiler için izin alma şartı konusunda uzlaşma sağlanamamıştı. Bu konuda Aras ve Litvinov arasında da hararetli tartışmalar yaşanmıştı. Bu durumda SSCB ile Türkiye’nin değişen politikaları belirlemeye başlamıştı. Nihayetinde Türkiye, Montreux Sözleşmesi’ni İngiltere’nin desteğiyle imzalatmıştır. Ayrıca bu konferanstan sonra

711 Suat A. BİLGE, Güç Komşuluk: Türkiye- Sovyetler Birliği İlişkileri 1920- 1964, Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1992, s. 110

712 Mitat ÇELİKPALA, a.g.m., s. 210

713 Kamuran GÜRÜN, Türk- Sovyet İlişkileri: 1920- 1953…, s. 141

714 Saime YÜCEER, “Atatürk Dönemi (1919- 1938) Türk- Rus İlişkilerinin Siyasal Boyutu”,…, ss.

98- 99

715 Haluk F. GÜRSEL, a.g.e., s. 198

119 gelişen Türk-İngiliz yakınlığı da SSCB’yi Türkiye’den uzaklaştırmaya başlamıştır.716 İki devlet arasındaki ilişkilerin yeniden eski haline getirilmesi amacıyla Atatürk- Stalin görüşmesi gündeme gelmiş, fakat bu görüşme gerçekleşmemiştir. Diğer taraftan Temmuz 1937’de Moskova’ya giden Türk heyetinin Stalin tarafından kabul edilmemesi de ilişkileri canlandırma adına başarısız olmuştur.717

1930’ların sonlarına doğru ise ikili ilişkiler yaklaşan savaş hazırlıkları çerçevesinde olmuştur. 1938 yılının Şubat ayında gerçekleştirilen Türk- Sovyet görüşmelerinden sonra iki devletin Batum ve İstanbul dışındaki elçilikleri kapatılmıştır. Ayrıca bu sıralarda SSCB’nin Karadeniz bölgesine ilişkin olarak teklif ettiği yardım paktını Türkiye kesin bir dille reddetmiştir.718 1939 yılı ortalarından itibaren ise savaşa giden süreçte saflar iyice belli olmaya başlamıştı. 12 Mayıs 1939’da Türk- İngiliz Deklarasyonu’nun imzalanmasından sonra, 15 Nisan- 15 Ekim 1939’da Türkiye ve SSCB arasında bir karşılıklı yardım anlaşması oluşturulması çabaları, SSCB’nin Almanya’ya tehdidinden dolayı Almanya’ya yanaşması sebebiyle başarısız olmuştur.719