• Sonuç bulunamadı

Lozan Barış Antlaşması ve İsmet İnönü

1.6. TÜRK DIŞ POLİTİKASI STRATEJİLERİ

2.1.2. İnönü Dönemi (1938- 1950)

2.1.2.3. Lozan Barış Antlaşması ve İsmet İnönü

Mustafa Kemal ve İsmet Paşa, kazanılması olanaksız görünen ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp işgalci güçleri topraklarımızdan attıktan sonra, yeni Türk devletini kurmuş ve bu devletin çağdaş dünyada saygın bir yer kazanması için var gücüyle çalışmışlardır.354 Mudanya Mütarekesi’nden sonra sıra barış görüşmelerine gelmişti. İtilaf Devletleri’nin, İsviçre’nin Lozan kentinde görüşülmesine karar verdiği barış görüşmelerine, Türkiye’yi temsil etmek üzere kimin gideceği merak konusu olmuştu. Atatürk, Türk Heyeti’nin baş delegesi olarak İsmet Paşa’nın gitmesine karar vermiştir. Bu doğrultuda İsmet Paşa, 26 Ekim 1922’de Dışişleri

349İsmet İnönü, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı,…, ss. 35- 36

350Şevket S. AYDEMİR, İkinci Adam (1884- 1938), Cilt: I,…, ss. 178- 179

351Şerafettin TURAN, İsmet İnönü: Yaşamı Dönemi ve Kişiliği…,s. 38

352İsmet İnönü, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı,…, s. 14

353Şerafettin TURAN, İsmet İnönü: Yaşamı Dönemi ve Kişiliği..., s. 39

354Hüner TUNCER, İsmet İnönü’nün Dış Politikası (1935- 1950), İstanbul: Kaynak Yayınları, 2012, s.

13

58 Bakanı olarak seçilmiştir.355 28 Ekim 1922’de davet edilen Türk heyeti, 11 Kasım 1922 Tarihinde Lozan’a varmıştır. Ancak diğer taraf devletlerin henüz gelmediklerini görünce, Fransa’nın da durumu kurtarmak için İsmet Paşa’yı Paris’e davet etmesi üzerine, Paris’e gitmiştir. İsmet Paşa Paris’te Fransız Başbakanı ve bazı bakanlarla, Lozan’da ele alınacak konuların bir ön görüşmesini yapmışlardır.356

Lozan Konferansı belirlenen tarihten bir hafta sonra, 20 Kasım 1922’de, İsviçre Konfederasyon Başkanı Mösyö Haab’ın konferansı açış konuşmasıyla başlamıştır. Davetçi devletler; İngiltere, Fransa ve İtalya idi. Katılan devletler ise;

Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ve Japonya idi. Daha sonra Boğazlar konusu görüşülürken SSCB ve Bulgaristan da katılmış, fakat ABD sadece bir gözlemci göndermekle yetinmiştir.357

Konferansa başkanlık edecek olan İngiliz temsilci Lord Curzon açılış konuşmasını yaptıktan sonra, İsmet Paşa da bir konuşma yapmış ve öncelikle Türkiye’nin, egemen ve bağımsız bir devlet olarak kabul edilmesini ve konferansa katılan diğer devletlerle eşit hak ve yetkilere sahip olmasını arzu ettiklerini dile getirmiştir.358 Konferansın ilk toplantısı ise 21 Kasım’da başlamış, konferans güç şartlar ve ağır bir hava içerisinde sürmüştür. Konferansta Türkiye’nin, konferans başkanlıklarından birine Türkiye’nin seçilmesi ve Genel Sekreterliğe de bir Türk temsilcinin atanması istekleri reddedilmiştir.359 İlk görüşülen mesele Batı Trakya sınırı olmuştur. İnönü, 1913’te kabul edilen sınırı; müttefikler ise Karaağaç hariç olmak üzere Edirne’yi sınır olarak kabul ediyordu. Dolayısıyla bu konuda bir görüş birliği sağlanamamıştır.360 Üzerinde anlaşma sağlanamayan bir diğer mesele de Boğazlar sorunuydu. Türk heyeti, Karadeniz ve Çanakkale’nin Türkiye’nin hâkim olduğu topraklarda bulunması ve dolayısıyla İstanbul ve Marmara Denizi’nin emniyeti için boğazların Türkiye’nin egemenliği altında olması gerektiğini savunmuştur. Her ne kadar Rus temsilci Çiçerin, bunu kabul etse de, Lord Curzon karşı çıkmış ve bir süre devam eden görüşmeler sonrasında da bir anlaşmaya varılamamıştır.361 Diğer taraftan azınlıklar ve patrikhane meselesinde de mesafe

355 Şerafettin TURAN, İsmet İnönü: Yaşamı Dönemi ve Kişiliği..., s. 42

356Şevket S. AYDEMİR, İkinci Adam (1884- 1938), Cilt: I,…, s. 225

357Şevket S. AYDEMİR, Tek Adam Mustafa Kemal (1922- 1938), Cilt: III …,s. 100

358 Hüner TUNCER, İsmet İnönü’nün Dış Politikası (1935- 1950)…, s. 15

359Şerafettin TURAN, İsmet İnönü: Yaşamı Dönemi ve Kişiliği..., s. 46

360Şevket S. AYDEMİR, İkinci Adam (1884- 1938), Cilt: I,…, ss. 228- 230

361Şevket S. AYDEMİR, Tek Adam Mustafa Kemal (1922- 1938), Cilt: III …,s. 100

59 kaydedilememiştir. Konferansın en hareketli meselesi ise Musul sorunu olmuştur.

Türkiye’nin, Musul’u başka bir devlete terk etmeyeceğini açıklaması, Lord Curzon’u oldukça sinirlendirmiş ve tehdit yoluyla karşılık vermesine neden olmuştur. Bu arada İtalya ve Fransa da İngiltere’den tarafı davranmışlardır.

Sonuç olarak Musul meselesi üzerinde de bir anlaşma sağlanamamıştır.362 Kapitülasyonlar, savaş tazminatı ve Osmanlı borçları gibi meselelerde de anlaşma sağlanamayınca, görüşmeler 4 Şubat 1923’te kesintiye uğramış Lord Curzon Londra’ya, Türk heyeti de Ankara’ya dönmüşlerdir.363

İsmet Paşa, Ankara’ya dönüş yolunda Eskişehir’e uğramış, orada Mustafa Kemal ve Fevzi Paşa ile birlikte Lozan’da çözülemeyen konular üzerine istişare etmişlerdir. Nihayetinde yeni önerilerle konferansa tekrar gidilmesi kararı alınmıştır.364

Mecliste uzun süren tartışmalar neticesinde bazı kararlar alınmış ve 6 Mart 1923’te alınan kararlar, 8 Mart’ta İngiliz, Fransız ve İtalyan delegelerine iletilmiştir.

Bu kararlar özetle; Musul sorununun Türkiye ile İngiltere arasında dokuz ay içinde barışçıl yollardan çözümlenememesi durumunda Milletler Cemiyeti’ne götürülmesi;

Karaağaç’ın Türkiye’ye bırakılması, Boğazlar ve azınlıklar konularında belirlenen koşulların kabul edilmesi, kapitülasyonların kaldırılması ve Osmanlı borçlarının o zamanlar Osmanlı Devleti’ne bağlı olan devletlerarasında paylaştırılması konularından oluşmaktaydı.365

Karşılıklı bildiriler sürerken, konferansın 23 Nisan 1923’te yeniden başlaması kararlaştırılmıştır. Oldukça uzun, çetin ve ateşli tartışmalarla geçen görüşmeler sonucunda bazı kararlar alınmıştır. Bu kararlar; kapitülasyonların kaldırılması, Osmanlı borçlarının pay edilmesi, Türkiye’nin Yunanistan’dan istediği savaş tazminatı karşılığında Karaağaç’ın Türkiye’de kalması ve Musul sorununun daha ilerde İngiltere ile yapılacak görüşmelere bırakılmasıydı.366 Böylece Lozan görüşmeleri 17 Temmuz 1923’te tamamlanmış ve 18 Temmuz’da İnönü’nün çektiği bir telgrafla Mustafa Kemal(Atatürk)’e iletilmiştir. Atatürk’ün de alınan kararları

362Şevket S. AYDEMİR, Tek Adam Mustafa Kemal (1922- 1938), Cilt: III …,ss. 109- 110

363Şevket S. AYDEMİR, İkinci Adam (1884- 1938), Cilt: I,…, s. 245

364Şerafettin TURAN, İsmet İnönü: Yaşamı Dönemi ve Kişiliği…, s. 50

365Şerafettin TURAN, İsmet İnönü: Yaşamı Dönemi ve Kişiliği..., s. 52

366Şerafettin TURAN, İsmet İnönü: Yaşamı Dönemi ve Kişiliği…, s. 53

60 onaylaması üzerine, Lozan Konferansı, İsviçre Cumhurbaşkanı M. Şurer’in başkanlığında yapılan bir törenle, 24 Temmuz 1923’te sona ermiş ve sonrasında Lozan Barış Antlaşması, katılan her devlet tarafından ayrı ayrı imzalanmıştır.367

Türkiye, İsmet Paşa’nın öncülüğünü ettiği Lozan Zaferiyle, bazı istisnalar dışında, Misak-ı Milli sınırları büyük ölçüde elde edilmiştir. İsmet Paşa bu başarısıyla, yeni Türk diplomat tipinin en başarılı örneğini teşkil etmiştir.

Konferansın açılışında İnönü’nün, protokolde olmamasına rağmen, konuşmakta ısrar etmesi ve bu konuşmayı yapması, daha ilk günden Türkiye’nin ne kadar kararlı olduğunu göstermişti.368

ABD temsilcisi Joseph Grew İsmet İnönü için;

“İsmet İnönü, Napolyon’un özelliklerine sahip, tarihin en büyük diplomatıdır.

Hepimizi köşeye sıkıştırdı. Kendisine kişisel saygı ve hayranlık duyuyorum”

sözleriyle ona verdiği değeri ortaya koymuştur.369 Aynı şekilde İngiliz Tarhçi Arnold Toynbee ise;

“Bu düelloda kazanılan başarının en büyük onur payı, kulağı ağır işiten fakat her şeyi son derece iyi hesaplayan inatçı devlet adamı ve asker İsmet Paşa’ya ait bulunmaktadır. Ayrıca Türk baş delegesinin gerilemek bilmez karakteri, arkasında bulunan bir cumhurbaşkanının, bir parlamentonun ve Anadolu halkının azmi ile de desteklenmişti.”370

diyerek İsmet Paşa’ya hakkı olan değeri vermiştir.

Gerçekten de İsmet Paşa, Lozan’da belki de hayatının en büyük kozunu oynamış ve sekiz ay süren çetin ve tehlikeli bir yolun mücadelesini başarıyla tamamlamıştır.371